Sözcük Eş Anlamlısı
ab su
aba abla, anne, üstlük
abadanlık imar, kent, mesken, şehir, şenlik
abajur kalpak, örtük, sayvan, siper
abajurlu kalpaklı, siperli
abaküs mihsap
abalı abapuş
abanmak bastırmak, dayanmak
abanozlaşmak matlaşmak, sertleşmek
abapuş abalı
abartı mübalağa
abartılı mübalağakâr
abartma ilave
abartmadan bilamübalağa
abartmak artırmak, mübalağa etmek
abat bayındır, rahat, şad, şen
abatlaşma güzelleşme, şenlenme, yakşılaşma
abatlaşmak güzelleşmek, şenlenmek, yakşılaşmak
abatlık imar
abd köle, kul
abdar güzel, ifadeli, letafetli, manalı, sulu, şıralı, taravetli, tesirli
abdarlık letafetlilik, sululuk, şıralılık, taravetlilik
abdarlılık ifadelilik, manalılık, tesirlilik
abdest destemaz, vuzu
abdesthane tuvalet
abdug atlama, ayran
abece alfabe
abecesel alfabetik
abes boş, gereksiz, yersiz
abes yere boşuna
âbi benefşevi, gök, mavi
abide anıt, eser, estelik, kaynak, yadigâr
abidik gubidik abuk sabuk
abır giyim, haya, haysiyet, hürmet, kadir kıymet, kıyafet, şeref, üst baş
abırlamak azarlamak
abırlı hayalı, hürmetli, ismetli, itibarlı, münasip, namuslu, nüfuzlu, selikalı, utangaç, yakşı
abırsız edepsiz, hayasız, utanmaz
abırsızlık edepsizlik, hayasızlık, utanmazlık
abit zahit
abitleşme zahitleşme
abitleşmek zahitleşmek
abitlik zahitlik
abiye gösterişli, tuvalet
abla aba, bacı, büyük bacı, mama
abluka kuşatma, muhasara
abluka etmek kuşatmak
abone olmak dadanmak
aborda etmek yanaşmak
abra denge, yük
abstre mücerret, soyut
abstreleşme mücerretleşme, soyutlaşma
abstreleşmek mücerretleşmek, soyutlaşmak
abstreleştirme mücerretleştirme, soyutlaştırma
abstreleştirmek mücerretleştirmek, soyutlaştırmak
absürt saçma
abuhava iklim
abuk sabuk anlamsız, herze
abuk subuk abuk sabuk
abuklamak saçmalamak
abullabut hantal, kaba
abur cubur boş
abus acayip, garip, somurtkan
acaba acep, göresin, kuşku, şüphe
acar becerikli, cesur, çevik, yeni
acara acar
acayip abus, antika, garip, ibret, tuhaf
acele çabuk, ivedi, tacilî, telesik, tez
acele etmek aşıkmak, telesmek
aceleci acul, çabuk, farfara, ivecen, kıvrak
acelecilik aldıraşlık, telaş
aceleten çabucak
Acemce Farsça
acemi amatör, bilgisiz, müptedi, tor, toy
acı ağır, ağrı, ateş, azar, çığlık, dağ, dokunaklı, elem, eziyetli, felaketli, göbüt, ıstırap, keder, kaba, keskin, kırıcı, kötü, kubat, meşakkatli, üzüntü, yara, zehir, zehirli
acı olmak acılaşmak
acıklı dokunaklı, feci, gussalı, hazin, kederli
acıkmak acmak
acil ivedi
acil yardım ilk yardım
acılama paylama, sançma, zehirleme
acılamak paylamak, sançmak, zehirlemek
acılanmak acılaşmak
acılar teessürat
acılaşma acıma, turşulaşma, tüntleşme
acılaşmak acımak, turşulaşmak, tüntleşmek
acilen çabucak
acılı kederli, yanık, zehirli
acılık felaket, keskinlik, kinayelilik, meraret, sertlik, tüntlük, uğursuzluk, zehirlilik
acıma merhamet, rahim
acımak acılaşmak, yazığı gelmek
acımasız cani, cellat, gaddar, gâvur, kalpsiz, katı, merhametsiz, rahimsiz
acımasızlık zulüm
acımsı dokunaklı
acınma teessüf
acınmak hayıflanmak
acışmak gocunmak
acıtmak ağrıtmak, incitmek, yakmak
aciz güçsüzlük
âciz miskin, zavallı
âcizlik güçsüzlük
acmak acıkmak
acul aceleci, çabuk, hızlı
acun dünya
dilenci, fakir, haris, hevesli, karnıboş, kâsıp, muhtaç, sefil, yalanaç, yoksul, yurtsuz
açacak anahtar
açar anahtar
açgöz açgözlü, haris, ihtiraslı, tamahkâr
açgözlü açgöz, gözü aç, haris, hırslı, tamahkâr
açgözlük harislik, heves, ihtiras, tamahkârlık
açgözlülük tamah
açı bucak, zaviye
açığa vurmak dökmek, ifşa etmek
açık aleni, bâz, berrak, boş, çıplak, fatih, meftuh, münhal, ruşen, sarih, somut, vazıh, zahir
açık ağızlı ahmak, aptal, sersem
açık artırma artırma, müzayede
açık deniz engin
açık iclas açık oturum
açık oturum açık iclas
açık saçık edepsiz, müstehcen
açıkça açık
açıkgöz jandarma, kurnaz, uyanık
açıklama izah, tavzih
açıklamak göstermek, izah etmek, tavzih vermek, yayımlamak
açıklık ara, mesafe, sarahat, vuzuh
açıktan açığa ulu orta
açılmak boşalmak
açım açma
açımlama şerh
açınım inkişaf
açınmak gelişmek, inkişaf etmek
açkı anahtar
açma otopsi, şerh
açmak ayırmak, bâz etmek, beğenmek, boşaltmak, çözmek, fethetmek, yapmak, yarmak, yazmak
ad isim, nam, şöhret, ün
ad çekme kura
ada aral, cezire, simek
adaklanmak nişanlanmak
adaklı nişanlı
adale kas
adalet doğruluk, hak
adaletli adil
adaletsizlik mağduriyet
adaletten adil
adam eş, herif, insan, koca, zat, zevat
adam olmak büyümek, gelişmek
adamak nezretmek
adamakıllı güzel, pir
adamcıl munis
adamyiyen yamyam
adap töre
adapte olmak uymak
adavet düşmanlık, husumet
aday namzet
addetmek saymak
adele kas
âdem adam, insan, insanoğlu
âdem evladı insan
âdemoğlu insan, insanoğlu
adese mercek
adet sayı, tane
âdet gelenek
âdet töre
âdeta bayağı, sanki
adi alçak, aşağı, aşağılık, bayağı, olağan, sıradan, süfli, ucuz, yoz
adıl almaş, ivazlık, zamir
adilik aşağılık
adım aşama, girişim, hamle
adım adım yavaş yavaş
adına yerine
adisyon hesap
adlandırmak anmak
adlı ünlü
adlı sanlı ünlü
adres unvan
aferin bravo
afet facia, kıyamet
affedersiniz efendim
affedilmiş muaf
affedin pardon
affetme bağışlama, şefaat
affetmek bağışlamak
affeylemek affetmek
afi caka, çalım, fiyaka, gösteriş
afili gösterişli
afişe etmek açıklamak
afişlemek göstermek, nitelemek
afiyet keyif, sağlık
aforozlamak kovmak
afra tafra çalım
afsun büyü
afsunlamak büyülemek
afur tafur çalım
afyon tiryak
agâh muttali, uyanık
agreman uygunluk
agresif saldırgan
aguş kucak
file, örgü, şebeke, tor, tuzak
ağa ağabey, koca
ağababa ata, dede
ağabey ağa, aka, efe
ağdalı karmaşık
ağı zehir, zıkkım
ağıl hale
ağılamak zehirlemek
ağır ağırbaşlı, alçak, ciddi, çetin, dokunaklı, gösterişli, güç, kırıcı, korkulu, oturaklı, tehlikeli, vahim, veznin, yavaş, yoğun
ağır ağır yavaş yavaş
ağır sıklet ağır
ağırbaşlı ağır, ciddi, gösterişli, kâmil, paşa, temkinli, vakur, veznin
ağırbaşlılık vakar
ağırcanlı tembel
ağırlama ikram
ağırlaşmak bozulmak, fenalaşmak, yavaşlamak
ağırlık baskı, etki, kalın, külfet, rehavet, salmak, sıkıntı, sorumluluk, takı, tartı, yük
ağırsamak yüksünmek
ağız dudak, gaga, kavşak, kenar, uç
ağız ağıza tamamen
ağız dalaşı tartışma
ağız kavafı geveze
ağız kavgası tartışma
ağız tadı rahatlık
ağızlık huni
ağızotu yem
ağızsız sessiz
ağlamak sızlanmak, viyaklamak, yakınmak
ağlaşmak sızlanmak
ağmak inmek
ağrı dert
ağrı sızı sancı
ağrılı olmak acımak
ağrımak burulmak, tutmak
ağrıtmak acıtmak
ağzı bozuk küfürbaz
ah beddua
aha işte
ahacık işte
ahali el, halk, nüfus
ahbapça içten
ahbaplık hukuk, hususiyet, ünsiyet
ahek badana
ahenk beste, uyum
ahenrüba çaşak, mıknatıs
aheste ağır, yavaş
aheste aheste yavaş yavaş
aheste beste yavaş yavaş
ahi cömert, kardeş
ahir son, sonra
ahır dam
ahiret yolculuğu ölüm
ahit ant, antlaşma, devir, zaman
ahitname antlaşma
ahize destek
ahlak moral
ahlaklı mazbut
ahlaksız düşkün, soysuz
ahmak aptal, budala, dangalak, salak
ahmaklık hamakat
ahraz dilsiz
ahşa bağır
ahu ceylan
ahunt hoca
ahvalat vukuat
ahvaliruhiye haletiruhiye
ahvalruhiye hava
ahzetmek almak
ahzüita alışveriş
aidat ödenti
aile eş, ev, familya, karı, kodak, ocak, odbaşı, sülale
ailevi kodaklık, maaile
ait ilişik
ajan casus, temsilci
ajanda gâhname, müfekkire
ajite etmek kışkırtmak
ajur antika
ak beyaz, dürüst, rahat, temiz
ak pak parlak, temiz
aka ağabey, büyük
akademi yüksekokul
akak yatak
akan cari
akarca kaplıca
akarsu su
akbaba ihtiyar
akciğer öfke
akça nakit
akçe akça, nakit
akçeli mali
akdarı darı
akdetmek yapmak
akıbet son, sonuç
akıcı kıvrak
akide inanç
akil akıllı
akıl bellek, beyin, düşünce, hatır, kanı, karın, us
akıllanmak uslanmak
akıllı aptal, makul, uslu
akıllıca doğru, makul
akılsız şaşkın
akılsızlık ahmaklık
akım cereyan, hareket
akın atak, dere
akın etmek üşüşmek, yürümek
akıntı akım, cereyan, meyil, sızıntı
akıntılı meyilli
akis yankı, zıt
akış akın, cereyan
akit nikâh, sözleşme
akıtmak dökmek
akla yatkın makul, uygun
aklamak beraat kazandırmak
aklanma beraat
aklaşmak ağarmak
aklavcı avukat
aklı kıt budala, saf
aklık düzgün
aklıselim sağduyu
akmak gelmek, karışmak, katılmak, süzülmek
akmamak kesilmek
akman saf, temiz
akort düzen, uyum
akraba hısım, kohum
akran böğür
akrep yelkovan
akrobat cambaz
aks dingil
aksak topal
aksakal ermiş, evliya
aksaklık arıza
aksama arıza
aksamayan dakik
aksan vurgu
aksata alışveriş
aksatmak sarsmak
akse kriz
akseptans kabul
aksetmek ulaşmak, vurmak, yankılanmak, yansımak
aksi hırçın, huysuz, karşıt, menfi, münasebetsiz, olumsuz, suratsız, ters, zıt
aksi cevap tepki
aksine bilakis, tersine
aksırma aksırık
aksiseda yankı
aksiseda vermek yankılanmak
aksiyon eylem, hareket, iş
aksiyoner hissedar
aksülamel tepki
akşam gece
akşam ezanı akşam
akşam namazı akşam
aktalanmış iğdiş
aktarılma devir
aktarım nakil
aktarma alıntı, nakil, transfer
aktarma etmek aktarmak
aktarma yapmak nakliyat değişmek
aktarmak aramak, bellemek, devretmek, göçürmek, iletmek, nakletmek, tercüme etmek
aktif canlı, cevval, faal
aktiflik etkinlik
aktivite etkinlik
aktör oyuncu
aktöre ahlak
aktris oyuncu
aktüalite aktüellik
aktüel güncel
aktüellik aktüalite
akur kuduz
akva kuvvetli, sağlam
al düzen, hile, kırmızı, kızıl, tuzak
ala alaca
âlâ iyi, pek iyi
ala bezek alaca
ala bula alaca
alaca ala bezek, ala bula
alacakarga saksağan
alacalı alaca
alaçık çardak
alak otu çim
alaka ilgi, komünikasyon, ulaşım
alakadar olmak ilgilenmek
alakalandırılma koordinasyon
alakalandırma koordinasyon
alakalanmak ilgilenmek
alakarga saksağan
alalamak gizlemek
alamet belirti, emare, im, işaret, iz, nişan
alaminüt acele, çabuk
alan düz, meydan, saha, vadi, yer
alan talan karmakarışık
alarga engin
alarga etmek uzaklaşmak
alarm heyecan sinyali
alarmak kızarmak
alaşağı etmek atmak, kovmak
alaşım halita
alavere kargaşalık
alavere dalavere hile
alay bayram, lağ, meze, söz
alay malay birlikte, gelişigüzel
alaycı müstehzi
alayişli gösterişli
alaylı görkemli, gösterişli, müstehzi
alaz alev
albalı vişne
albeni hava
albenili zarif
alça erik
alçak adi, ağır, aşağılık, hain, namert, pespaye, rezil, sefil, soysuz, süfli, yavaş
alçak gönüllü mütevazı, tevazukâr
alçak gönüllülük tevazu
alçakboylu bodur
alçaklık zül
alçalma düşkünlük, zillet, zül
alçaltı zillet
alçı jips
alçı taşı jips
alçıtaşı jips
aldangıç tuzak
aldanmak atlamak, avunmak, kanmak, yanılmak, yutmak
aldanmaz kurt
aldatıcı güzel
aldatılma kazık
aldatma al, hıyanet, şike
aldatmak oyalamak, oynamak, tavlamak
aldıraşlık acelecilik, telaş
aldırmaz lakayıt, rahat
alegori yerine
alelacele çabucak
alelade bayağı, olağan, sıradan
alelhusus bilhassa, hele, özellikle
alelumum genellikle
alem bayrak
âlem cihan, çevre, dünya, eğlence, evren, hava, herkes, ortam
alemdar önder
âlemşümul evrensel
alengir düzen, fiyaka, gösteriş, hile, tuzak
alengirli gösterişli, yakışıklı
aleni açık
aleniyet açıklık
alet araç, aygıt, cihaz, maşa
alev alaz, kıvılcım, şule, yalın
alevlenmek harlamak, öfkelenmek
alfabe abece, yazı
alfabetik abecesel
algı alacak, idrak, kazanç, rüşvet, vergi
algılamak derk etmek
algın cılız, vurgun, zayıf
ali yüce, yüksek
ali mektep yüksekokul
ali tahsil lisans, yükseköğretim
alicenablık asalet
alicenap cömert
alıcı müşteri
alık aptal, budala, sersem
alık salık aptal
alıkoymak hapsetmek, saklamak, tutmak, yubatmak
alil sakat
alim bilgin
alım çalım, gurur, hava, kurum
âlim bilgin
alım çalım gösteriş
alım satım alışveriş
alımcı tahsildar
alımlı cazibedar, çekici
alımlı çalımlı gösterişli, güzel
alın karşı
alın yazısı baht, talih, yazgı
alındı makbuz
alıngan hassas, nazik yürekli
alınmak darılmak, içerlemek, kırılmak
alıntı iktibas
alıntılamak aktarmak
alısün çınka, hatif, telefon
alışamamak garipsemek
alışılan mutat
alışılmadık olağanüstü
alışılmak yerleşmek
alışılmış mutat, olağan
alışkan kibrit
alışkanlık huy, itiyat, ünsiyet
alışkın alışkan
alışmak atmak, bağlanmak, düşmek, ısınmak, kanıksamak
alıştım yandım yanardöner
alıştırma egzersiz, idman, talim
alıştırmak hazırlamak
alışveriş ilişki, iş, muamele, münasebet, pazar
aliyyülâlâ mükemmel
alkış tezahürat
alkışlamak beğenmek
alkol ispirto
Allah’a ısmarladık hüdahafız, selamat kalın
allahsız acımasız, vicdansız
allak bullak karmakarışık
allık al
alma alıntı, iktibas, kabız, transfer
almaç alıcı
almak bağışlamak, başlamak, buyurmak, bürümek, çalmak, çekmek, elde etmek, fethetmek, gidermek, girmek, görmek, kaldırmak, kaplamak, kazanmak, kısaltmak, koparmak, koymak, kullanmak, örtmek, sarmak, temizlemek, yok etmek, yolmak, yutmak
almaş ivazlık, zamir
alnaç cephe
alp kahraman, yiğit
alperen derviş, mücahit
alplık kahramanlık
alt bölüm ayrım
alt etmek yenmek
alternatif seçenek
altın değerli, kızıl, zer
altın varak varak
altüst etmek yıkmak
altüst olmak yıkılmak
ama fakat
ama lakin, yalnız
âmâ görme engelli, kör
amacıyla için
amaç erek, garaz, gaye, hedef, kasıt, maksat, meram, murat, tasavvur, uğur
amade hazır
amale işçi
amatör acemi, heveskâr, meraklı
ambalaj bağlama
ambar depo, kiler
ambiyans hava
ambulans cankurtaran
amca emmi
amel fiil, ishal, iş
amele emekçi
amelî elverişli, kestirme, kolay, uygun
ameliyat işlem
amil faktör, sebep
amiyane bayağı, sıradan
amma ama
amme kamu
amor aşk
amortisör cihaz
ampul lambacık
amudi dikey
amut topuz
an dakika, lahza, zihin
ana anne, asıl, esas, temel, valide, velinimet
ana deniz okyanus
ana kara kıta
ana yarısı teyze
ana yol cadde
ana yurt ana vatan
anaç iri, kart, kurnaz
anafor girdap
anahtar açar, araç, dil, kurgu, vasıta, vesile
anahtarcı çilingir
analiz etmek çözümlemek
analog benzer, eş
anamal sermaye
anamalcı sermayedar
anane gelenek, örf
anaokulu uşak bahçesi
anarşi kargaşa
anatomi insan
anayasa esas, esas kanun, konstitüsyon, temel
anca öyle
ancak bir, dar, fakat, sade
anda tam
andaç anı, hatıra, yadigâr
andavallı ahmak, aptal, şaşkın
andıran yakın
andırma çalım
andırmak bakmak, benzemek, çalmak, kaçmak, okşamak, yaklaşmak
andız servi
angaje etmek bağlamak
angaje olmak bağlanmak
angajman bağlantı
angıç kanat
angın meşhur, ünlü
angutluk ahmaklık
ani ansızın, birden, birdenbire
anı hatıra, yadigâr
anide ansızın
aniden ansızın, birden, birdenbire
anif kaba, sert
anık hazır
anıklamak hazırlamak
anılan mezkûr
anımsamak hatırlamak
anımsatmak uyarmak
anında çabucak
anıştırma ima, telmih
anıt abide, estelik
anıtsal görkemli
anket soruşturma
anlak zekâ
anlaklı zeki
anlam mana, mazmun
anlama intikal, irfan, vukuf, zeki
anlamak başa düşmek, bilmek, çakmak, çıkarmak, derk etmek, düşünmek, görmek, hissetmek, ihata etmek, paykamak, sezmek, takip etmek, yakalamak
anlamca mealen
anlamdaş eş anlamlı
anlamlı manalı, manidar
anlamsız abuk sabuk, beyhude, boş, herze, yersiz
anlaşılan belli, galiba, mahsus, muhtemelen
anlaşılmak yansımak
anlaşılmayan muamma
anlaşılmaz karışık, muğlak, tuhaf
anlaşma geçim, ittifak, kesim, pakt, sözleşme
anlaşmak bağdaşmak, barışmak, geçinmek
anlaşmazlık ihtilaf, uyuşmazlık
anlatı hikâye
anlatım ifade, tabir
anlatmak beyan etmek, göstermek, izah etmek, nakletmek, söylemek
anlayış beyin, feraset, hesap, idrak, ihata, iş, mezhep, telakki, ufuk, zekâ, zihin, zihniyet
anlayışlı ayık, zeki
anlayışsız dümbelek, geri, köylü
anlayışsızlık ahmaklık
anlı şanlı gösterişli, güzel, ünlü
anma yâd
anmak hatırlamak, zikretmek
anmalık hatıra, yadigâr
anne aba, ana, kocakarı, nene, valide
anne baba ebeveyn
anons duyuru
anormal deli, sapık
ansambl topluluk
ansız ansızın
ansızın ani, aniden, bedaheten, birden, birdenbire, gafleten
ant yemin
antagonist düşman
antagonizm düşmanlık
antagonizma tezat
antant anlaşma, mutabakat
anten sırgavıl
antet başlık
antidot panzehir
antik antika
antika acayip, örtü, tuhaf
antikite ilk çağ
antipatik itici, soğuk
antlaşma mukavele, nişancı, pakt
antrakt ara
antre giriş
antrepo depo
anüs sofra
anzarot rakı
apaçık çıplak
apansız ansızın
apansızın ansızın
aparey cihaz
aparmak çalmak
apaz avuç
aperitif açar
apiko derli toplu, hazır, şık, tetik
apışık şaşkın, yorgun
apışlık
apotr yardımcı
april nisan
apse çıban, iltihap
aptal ahmak, akıllı, avare, derbeder, dingil, geri, hindi, inek, kelek, salak, serseri, şapşal
aptallık avarelik, sefillik, serserilik
ar etmek utanmak
ara açıklık, aralık, fasıla, mesafe, ortam
ara bozuculuk fesat
ara bulucu aradüzelten, vasıtacı
ara sıra bazen
ara vermek durmak
araba kölük, otomobil
arabalı vapur feribot
arabozan münafık, müzevir
aracı ara bulucu, vasıta
aracılık delalet, tavassut, vasıta
aracısız direkt, doğrudan
araç alet, anahtar, kayıt, taşıt, vasıta
araçsız bilavasıta, doğrudan doğruya
aradan kaldırmak gidermek
aradüzelten ara bulucu
arak ter
arakçın takke
araklamak aşırmak, çalmak
aral ada, cezire, simek
aralık ara, ayakyolu, fasıla, koridor, mesafe, sıra, vakit, yeldoksan
arama kontrol
aramak aktarmak, araştırmak, bakmak, beklemek, özlemek
arap zenci
araştırıcı meraklı, mütecessis
araştırma muayene, tetkik
araştırmak aramak, deşelemek, eşmek, gözlemek, incelemek, karıştırmak, kaşımak, sormak
araştırman araştırıcı
araz belirti
arazi toprak, yer
arazi olmak sıvışmak
arbede patırtı
ardı sıra takiben
ardıç rakısı cin
ardıl halef
ardılmak çatmak, sataşmak
ardiye depo
argaç atkı
argın bitkin, yorgun, zayıf
argıt boğaz, geçit
argüman iddia, kanıt, tez
ari çıplak
ari hür
ari özgür
arı halis
arı öz
arı saf, salt, temiz
arı peteği kovan
arı teknesi kovan
arık ark, cılız, kuru, sıska, zayıf
arıklamak süzülmek
arıklık zafiyet, zayıflık
arılık saflık
arınmak rahatlamak
arınmış duru
aristokrat soylu
arıtma tasfiye
arıtmak temizlemek
aritmetik hesap
arız olmak bulaşmak, ilişmek
ariza dilekçe
arıza bozukluk
arıza engebe, kusur
arızalanmak bozulmak, sınmak
arızasız düz
arızi eğreti, geçici
arka art, dal, dayı, dip, ense, geri, peş, torpil, üst
arkaç ağıl
arkadaş bacanak, dost, eş, tomdaş, yoldaş
arkadaşlık şeriklik, ünsiyet
arkalama yardım
arkalamak korumak
arkalık semer
arkalıksız sedir
arkasında olmak izlemek
arlanmak utanmak
arlanmaz utanmaz
arlı sıkılgan, utangaç
armada donanma
armağan bağış, hediye, ihsan, ödül, yadigâr
armonika mızıka
arna kanal
arpa rüşvet
arpa suyu bira
arsa saha, toprak sahası, yer
arsenik zırnık
arsıulusal uluslararası
arsız utanmaz, yüzsüz
arslan aslan
art arka, ense, geri, peş
artağanlık bereket
artı toplama işareti
artık fazla
artırma teras
artırmak abartmak, bırakmak, mübalağa etmek
artist sanatkâr
artma ziyade
artmak çıkmak, çoğalmak, kaynamak, üremek, yükselmek
arttırma ilave
arz en, maruzat, yer, yeryüzü
arz cazibesi yer çekimi
arz derecesi enlem
arz etmek sunmak
arziyat yer bilimi
arzu dilek, gönül, heves, istek, rağbet
arzu etmek dilemek
arzuhâl dilekçe
arzulamak istemek, özlemek
arzulu hevesli, istekli
arzuya yetişmek mazhar olmak
as bey
asa baston
asabi sinirli
asabileşmek kızmak, öfkelenmek, sinirlenmek
asal esas
asalak tufeyli
asalet alicenaplık, neciplik
asaletli soylu
asamble kurul
asan kolay
asansör götürge
asap sinir
asayiş emniyet, güvenlik
asetat saydam
asgari en az
asi hayırsız
ası afiş
asık asılı, somurtkan
asil necabetli
asil soylu
asıl ana, cevher, cins, esas, gerçek, hakikat, hamur, kaynak, kök, köken, mahiyet
asıl nesep, özgün, soy
asıl temel, üs
asileşmek başkaldırmak, isyan etmek
asılgan askı
asılı bağlı
asilik etmek başkaldırmak
asıllar usul
asıllı soylu
asillik asalet
asılsız soysuz, uydurma
asilzade soylu
asıntı tehir
asıntı olmak sırnaşmak
asır çağ, yüzyıl
asistan yardımcı
asker er
askerî harbi
askı asılgan, fener
askılık vestiyer
asla katiyen
aslan kükremek
aslansütü rakı
aslında esasen
asliye esas, temel
asma asılı
asma bıyığı sülük
asmak çekmek
asparagas uydurma
asri çağdaş
ast alt
astana eşik
astik pezevenk
astragan karagül
astronomi heyet
asude rahat, sakin
asudelik rahatlık
asuman gök
asumanhıraş asumanöper, gökdelen
asumanöper asumanhıraş, gökdelen
ekmek, yemek
aş damı mutfak
aşağı adi, bayağı, hor, kötü, süfli
aşağılamak boyamak
aşağılık adi, alçak, bayağı, pespaye, rezil, süfli
aşama adım, basamak, derece, kademe, merhale, mertebe, paye, rütbe
aşçı aşpaz, lokanta
aşermek tiksinmek
aşevi aşçı, lokanta
aşhane kafeterya, lokanta, mutfak
aşı calak, peyvent
aşık ozan
âşık müptela
âşık ozan, vurgun, yangın
âşık olmak sevmek
aşikâr belli, mahsus
aşikârlık vuzuh
âşıklı düşkün
aşıkmak acele etmek, telesmek
âşıktaşlık etmek oynaşmak
aşılamak etkilemek
aşina bildik, tanıdık, tanış
aşina olmak bilmek, tanımak
aşındırmak kemirmek, yemek
aşınmak eskimek, yenmek, yıpranmak
aşınmış yenik
aşiret el, oymak, tayfa
aşırı çılgın, çok, hadden artık, ifrat, kötü, lüks, müfrit, sivri
aşırılmak uçmak
aşırma aşık, kova
aşırmak çalmak, kaldırmak, tırtıklamak
aşırtmak aşırmak
aşiyan ev, mesken
aşk sevda
aşkın çok, fazla
aşlık zahire
aşmak geçmek
aşpaz aşçı
aşüfte oynak
at beygir
at bakıcısı seyis
ata ata baba, baba, cet, ecdat, peder
ata ana ebeveyn
ata baba ata
ataerkil atahakan
atahakan ataerkil
atak akın, çevik, geveze, girişken, hamle, hücum, saldırı, yiğit
ataklık cüret
atalar ecdat
ataletli mıymıntı
atama nakil, tayin
atamak kaldırmak, tayin etmek
atasözü darbımesel
ateş acı, coşkunluk, hınç, hırs, od, öfke, tehlike
ateş parçası becerikli, canlı
ateşkes mütareke
ateşlemek kışkırtmak, yakmak
ateşlendirmek kışkırtmak
ateşlenmek coşmak
ateşlilik hararet
atfetme isnat
atfetmek çevirmek, vermek, yüklemek
ati gelecek
atıfet bağış, ihsan, lütuf
atik çevik, kıvrak
atik tetik çevik
atıl aylak, tembel
atılgan acar, girişken
atılganlık cesaret
atılım atak, hamle, hücum
atılmak başlamak, fırlamak, hücum etmek, saldırmak
atışma tartışma
atışmak tartışmak
atıştırmalık çerez
atkı eşarp, kaşkol
atlama beygiri beygir
atlamak aldanmak, atlanmak, binmek, çıkmak, inmek, tullanmak, yanılmak
atlanılmak atlanmak
atlanmak atlamak, düşmek
atlatmak aldatmak, ekmek, paketlemek, savmak, savsaklamak, savuşturmak
atlı süvari
atmaca sapan
atmak alışmak, çalmak, çarpmak, çatlamak, çekmek, çıkarmak, ertelemek, göndermek, götürmek, kovmak, koymak, örtmek, solmak, söylemek, uzatmak, yollamak
atmosfer hava
atom çekirdeği çekirdek
atölye işlik
aut dış
avadanlık demirbaş
avam halk
avanak aptal, enayi
avane yardakçı, yardımcı
avangart öncü
avantaj yarar
avantajsız yararsız
avantür macera
avare aylak, başıboş, serseri
avarız engebe
avaz nara
averaj ortalama
avize çilçırak
avlamak tutmak
avlu hayat
avrat eş, hanım, kadın, karı
avratağız kılıbık
avratbaz çapkın, hovarda, zampara
avuç aya
avukat aklavcı
avunç teselli
avunma teselli
avunmak aldanmak, yetinmek
avuntu teselli
avutma teselli
avutmak aldatmak, oyalamak
ay ağılı hale
ay ışığı mehtap
aya avuç, taban
ayak bacak, basamak, kıç
ayak oyunu hile
ayak tabanı aya
ayak tarağı tarak
ayakkabı pabuç
ayakla yaya, yayan
ayaklanma başkaldırı
ayaklanmak başkaldırmak, isyan etmek, kıyam etmek
ayaklık kaide
ayaksilen paspas
ayakyolu aralık, hela, tuvalet, yüznumara
ayal eş, karı
ayan açık, belli
ayar dakiklik, değer, derece, köklenme
ayarlamak dakikleştirmek, köklemek
ayartmak aldatmak
ayazlık teras
aybaşı âdet
ayça hilal
aydın aydınlık, münevver, okumuş, sarih, somut, vazıh, veciz, ziyalı
aydınlanmak şıkırdamak
aydınlatılmış münevver
aydınlatma tavzih
aydınlık aydın, berrak, fer, nur, saf, sarahat, temiz, vazıh, vuzuh, ziya, ziyalı
aydınlık olmak aydınlanmak
aygın bitkin
aygın baygın bitkin, vurgun
aygıt alet, cihaz
ayık uyanık
ayıklama tasfiye
ayıklamak temizlemek
ayın on dördü dolunay
ayıp kusur, şaibe
ayıplamak kınamak
ayıraç miyar
ayırbaş takas
ayırma bölme, şerh, tahsis
ayırmak açmak, bölmek, kesmek, koymak, saklamak, seçmek, sökmek, üleşmek, vermek
ayırt fark
ayırt etmek karakterize etmek, tanımak
ayıtmak söylemek
aykırı çap, çapraz, karşıt, muhalif, ters, tersine, zıddına
aykırı olmak zıt olmak
aykırılık ihtilaf, muhalefet
ayla ağıl, hale
aylak avare, serseri
aylamak beklemek
aylı gebe
aylık maaş
aymak ayılmak
aymaz bilgisiz, gafil
aymazlık gaflet, uyku
ayn göz
ayna güzgü
aynagöz uyanık
aynalı güzel, yakışıklı
aynasız çirkin, kötü, ters
aynaz bataklık
aynek gözlük
aynı bir, nüsha, özdeş, tıpkı
ayraç parantez
ayran katık
ayran ağızlı boşboğaz, geveze
ayran budalası aptal, budala, sersem
ayrı ayrı değişik
ayrıca hatta
ayrıcalı müstesna
ayrıcalık imtiyaz
ayrıcalıklı imtiyazlı
ayrıç çatal
ayrık müstesna
ayrıklık istisna
ayrıksı başka
ayrılık hicran, ihtilaf
ayrılmak bırakmak, boşanmak, çıkmak, fırlamak, kalkmak, terk etmek
ayrılmış için
ayrım fark, kıvrım, tefrik
ayrımlı değişik, farklı
ayrımsız aynı
ayrıntı detay, ilim, incelik, tafsilat, teferruat
ayrıntılar teferruat
ayrıntılı ince, mufassal, uzun
ayrışık muhtelif
aytışmak tartışmak
ayvaz erkek, eş, koca
ayyar dolandırıcı, hilekâr
ayyarlık dolandırıcılık
az birkaç, dar, düşük, eksik, mahdut
az buçuk biraz
az çok oldukça
az daha neredeyse
az kalmak ramak kalmak
aza organ, uzuv, üye
azade başıboş, erkin, serbest
azalmak daralmak, düşmek, eksilmek, kırılmak
azaltma kısıntı
azaltmak budamak, düşürmek, kesmek, kısmak
azamet çalım, gösteriş, gurur, heybet, kurum, tekebbür
azametli görkemli
azami en çok, maksimum
azap eziyet, işkence
azar azar yavaş yavaş
azarlamak abırlamak, biabır etmek, çıkışmak, darılmak, haşlamak, paylamak, tanlamak, terslemek
azat hür, özgür, serazat
azat etmek azletmek
azatlık hürriyet
azgınlık dalalet
azıcık biraz
azık besin, kumanya, rızık
azılı korkunç
azimet gidiş
azimkâr kararlı
azimli kararlı
azınlık azlık, ekalliyet
aziz ermiş, gözde, şirin
azletmek azat etmek, kenar etmek
azlık azınlık, ekalliyet
azma melez
azmak bataklık, taşmak
azmış kuduz
azrail alıcı
baba ata, büyükbaba, dede, moruk, peder
baba yarısı amca
babaanne nene, nine
babacan mihriban, sevimli
babalanmak öfkelenmek
babasız yetim
babayiğit yürekli
bacak ayak, kıç, oğlan
bacaksız bodur
bacanak arkadaş, dost
bacarıklık vukuf
bacı abla, hemşire, kız kardeş, simil
bacı oğlu yeğen
baç haraç
bad rüzgâr
badalak vurmak çelmek, çelmelemek
badana ahek
bade içki, şarap
badi ördek
badik ördek
badiye çöl
bağ bent, demet, deste, ilgi, ilişki, rabıta, sargı, teneklik
bağ bozumu güz, sonbahar
bağa kaplumbağa, ur
bağan düşük
bağban bahçıvan
bağdarlama program
bağdaşık mütecanis
bağdaşmak anlaşmak, uymak, uzlaşmak
bağdaşmazlık uyuşmazlık
bağı büyü
bağıllık izafiyet
bağım tabiiyet
bağımlı gayrimüstakil, tabi
bağımlılık tabiiyet
bağımsız hür, mutlak, müstakil, özgür
bağımsız milletvekili bağımsız
bağımsızlık istiklal
bağıntı bağlılık, nispet
bağır ciğer, döş, göğüs, sine
bağırma nara, nida
bağırmak kükremek
bağırsak
bağırtı çığlık, yaygara
bağış armağan, hibe, iane, teberru, yardım
bağışık muaf
bağışıklık muafiyet
bağışlama affetme, hibe, şefaat
bağışlamak affetmek, almak, lütfetmek, unutmak
bağışlanmış muaf
bağışlayın efendim, pardon
bağıt sözleşme
bağlam bağ, bent, demet, deste, kelep
bağlama ambalaj, ilhak, paket, saz
bağlamak cezbetmek, tamamlamak, tutmak, tutturmak, yok etmek
bağlanak bağlantı
bağlanma intisap
bağlanmak alışmak, ilişmek, tapmak
bağlanmış ilişik, vurgun
bağlantı birlik, ilişki, irtibat, rabıta, temas
bağlantısız askerî
bağlaşık müttefik
bağlaşma ittifak, kontrat
bağlı asılı, kapalı, mecbur, sadık
bağlı olmak izlemek
bağlılaşım bağlılık
bağlılık birlik, ilişik, intisap, sadakat, sevgi, tabiiyet
bağnaz mutaassıp, yobaz
bağnazlık taassup
bağrış çağrış gürültü, şamata
bahane kulp, mazeret, vesile
bahar baharat, ilkbahar, yaz
baharat bahar, edviye
bahçe bostan
bahçıvan bağban
bahir deniz
bahis konu, laf, mevzu
bahse girmek hüccet etmek, mübahase etmek
bahsetme temas
bahsetmek konuşmak, temas etmek
bahşetmek bağışlamak, sunmak
baht alın yazısı, kader, nasip, şans, talih, yıldız
bahtiyar mutlu
bahtiyarlık mutluluk
bahtsız bedbaht
bahusus özellikle
bakaç dürbün
bakan nazır, vekil
bakanlar kurulu hükûmet
bakanlık nezaret, vekâlet
bakarak göre
baki öteki, sürekli
bakı fal
bakılırsa göre
bakım hizmet
bakımevi kademe
bakımlı bayındır
bakımsız berbat, çorak, külüstür
bakınmak araştırmak
bakir yeni
bakır mes
bakış göz, nazar
bakma nezaret
bakmak aramak, beslemek, denemek, görmek, gözetmek, ilgilenmek, incelemek, karışmak, korumak, seyretmek, uğraşmak
bakmamak terk etmek
bakmayarak rağmen
bala çocuk, yavru
balaban büyük, iri, nazik, şişman
balalık rahim
balans denge
balçak kabza
balçık çamur
baldır incik
baldız görümce
baliğ olmak erişmek, ulaşmak
balık adam dalgıç
balık yumurtası havyar
balıketinde dolgun
balıkkulağı midye
balkı ağrı, güzel, parlak, sancı
balkımak parıldamak, parlamak
balkır parıltı, şimşek
balkon gezinti, hayat
ballıdarı incir
balon palavra
balya denk
bambaşka değişik, farklı
banak lokma
banal bayağı, sıradan
bandaj bağ, sargı
bandırmak banmak
bando mızıka, takım, topluluk
banko kesinlikle
banlamak bağırmak
banmak batırmak
banyo hamam
bap başlık, husus, kapı, konu
bar pas
baraj bent
barama koza
barama kurdu ipek böceği
baran yağmur
barbar ilkel
bardak testi
baresinde hakkında
barhana göç, kafile
bari keşke
barı çit
barınmak daldalanmak, sığınmak
barış sulh
barışık sevecen
barışma anlaşma
barışmak anlaşmak, uzlaşmak
bariyer engel
bariz açık
barlı velut
basak merdiven
basamak aşama, ayak, derece, gömlek, hane, kademe, merhale, pilleken
basar göz
basıcı tabi
basık alçak
basılı matbu
basılış baskı
basımevi matbaa
basın matbuat
basınç tazyik
basit bayağı, cılız, kolay, mahdut, olağan, yalın
basitçe kolay
baskı basılış, el, neşir, tahakküm, tazyik, yumruk, zor
baskın sel
baskül kantar
basma gübre, matbu, tezek
basmak bürümek, çap etmek, çökmek, kaplamak, örtmek, tabetmek, vurmak
bastık pestil
bastırık yük
bastırmak boğmak, dikmek, durdurmak, gidermek, gömmek, kaplamak, yenmek, yırtmak
baston asa, kötek
baş başlangıç, çıban, esas, kafa, kelle, saksı, temel
baş başa birlikte
baş bezi mendil
baş döndürücü aşırı
baş örtüsü eşarp
başa düşmek anlamak
başağrısı sıkıntı
başak sümbül
başarı muvaffakiyet, sükse
başarılı kalburüstü, kudretli
başarısız sıfır
başarısızlık muvaffakiyetsizlik
başarmak muvaffak olmak
başarmış nail
başat baskın
başbakan başnazır
başbuğ başkan, komutan
başçı önder
başeser şaheser
başı dumanlı sarhoş
başı yerde suçlu
başıboş avare
başından esasen
başka değişik, diğer, farklı, öbür, özge, sair
başkaları âlem
başkalaşmak bozulmak
başkaldıran serkeş
başkaldırı isyan, kozgalan
başkaldırıcı asi
başkaldırma başkaldırı, mukabele
başkaldırmak ayaklanmak, isyan etmek, kabarmak, kıyam etmek
başkalık ayrım, fark
başkan reis, sadır
başkanlık riyaset
başkası diğeri, öbürü
başkent başşehir, payitaht
başlamak almak, atılmak, doğmak, gelmek, girmek, kalkmak, koyulmak, olmak, oluşmak, tutmak
başlangıç baş, eşik, giriş, menşe, mukaddime
başlangıçta ilkin, önceden
başlarken önceden
başlayıcı müptedi
başlı çivi
başlıca esas, gerçek
başlık kalın, serlevha
başmak ayakkabı, yürümek
başmaklık has
başmal sermaye
başnazır başbakan
başöğretmen müdür
başörtü baş örtüsü
başörtüsü leçek
başşehir başkent, payitaht
başta ilkin, özellikle
baştan yeniden
baştan aşağı tamamen
baştan savma üstünkörü
baştan sona daima, tamamen, tamamıyla
başüstüne oldu
başvekil başbakan
başvezir sadrazam
başvurma müracaat
başvurmak gezmek, gitmek, müracaat etmek
başvuru müracaat
başyapıt şaheser
bataklık azmak
batarya pil
bateri davul
bati ağır
bati yavaş
batı garp
batık gamze
batıl asılsız, çürük
batın göbek, gömlek
batın karın, kuşak
bâtın gizli
bâtın
batırmak banmak, gömmek, mahvetmek
batış gurup
batkı hüsran, iflas
batkın müflis
batkınlık iflas
batma çökme
batmak çökmek, dokunmak, gark olmak, incitmek, kirlenmek, sançmak, yemek, yok olmak
batmış batık
bavul camedan
bay erkek
bayağı adi, alelade, aşağı, aşağılık, basit, epey, gerçekten, hasis, küçük, oldukça, pespaye, sıradan, süfli, yoz
bayağılaşmak düşmek
bayak demin
bayakki deminki
bayan eş, hanım, hatun, kadın, karı
bayat kart
baygınlaşmak süzülmek
bayılmak bitmek, ödemek, vermek
bayındır imar, mamur
bayındırlık imar
bayır dışarı
baylanlık işve, naz
baylanmak nazlanmak, şımarmak
bayrak öncü, sancak, sembol, simge
bayrak ağacı gönder
bayrak direği gönder
bayram alay, neşe, sevinç, şenlik
bayrılık kıdem
baytar veteriner
baz temel
bâz açık, meftuh
bâz etmek açmak
bazen bazı, kâh, kimi
bazı bazen, birtakım, kimi
baziçe oyun
bazısı kimi, kimisi
bazlık zamparalık
bebek çağa
beceri maharet
becerikli acar, mahir, usta
beceriklilik hüner
beceriksiz âciz, amatör
becermek bozmak, uydurmak
bed çirkin, kötü, tuhaf
bedaheten ansızın, irticalen
bedava caba, havayi, meccanen, müft, parasız, pulsuz
bedavadan parasız
bedbaht etmek üzmek
bedbin kötümser
beddua lanet
beddua etmek kahretmek, lanetlemek
bedel değer, denk, eşit, fiyat, karşılık, kıymet
beden cisim, gövde, üst, üzeri, vücut
bedharç savurgan
bedihi belli
bedir dolunay
bedreftar geçimsiz
begayet aşırı
beğeni tabiat, zevk
beğenilen bedii, maruf, mazbut, zarif
beğenilmeyen berbat, itici
beğenme rağbet
beğenmek açmak, alkışlamak, bitmek, onaylamak, tutmak
beğenmemek yermek
behemehâl mutlaka
behişt cennet
behre hisse, nasip, pay
beis engel, zarar
bek katı, sağlam, sert
bekâr mücerret, subay
bekâret saflık, yenilik
bekçi gözetçi, karakolcu, keşikçi, nokta
bekinmek direnmek
bekitmek kapamak, tıkamak
beklemek aramak, durmak, eğlenmek, gözetmek, gözlemek, istemek, korumak, ummak
beklenen muhtemel
beklenir muhtemel
beklenmedik fevkalade, hayret
beklenti ümit
bekletmek oyalamak
bekleyivermek beklemek
bekri ayyaş
bel işaret
bel kemiği esas, temel
bela çile
belalı şirret
belde çevre, kasaba, mekân, şehir, yer
beledi yerleşik
belediye icraiye komitesi
belemek bulamak
belen bayır, bel, tepe
belenmek bulaşmak
beleş havayi, müft, müfte, pulsuz
belet bildik
beletçi iletken, kondüktör
belge senet, vesika
belgesel senetli
belgi alamet, nişan, şiar
belgin sarih
belginlik sarahat
belgit senet
beli efendim, evet
beli bükük zavallı
belik örgü
belinlemek irkilmek
belirgin açık, sarih, saydam
belirleme tayin, tespit
belirlemek muayyen etmek, sınırlamak, tayin etmek, tespit etmek, yakalamak
belirlenmiş muayyen
belirli belli, makul, muayyen
belirme tebarüz, tezahür
belirmek dolaşmak, peyda olmak, teşekkül etmek, uçmak, uyanmak, zahir olmak
belirsiz meçhul, müphem, uçuk
belirten tamlayan
belirti alamet, emare, gösterge, işaret, koku, nişan, tezahür
belirtik açık, belli, sarih
belirtke amblem, gösterge
belirtme tasrih, tayin
belirtmek açıklamak, göstermek, kaydetmek, kesmek
beliye keder, tasa
belki ihtimal, muhtemelen
belkili ihtimalî, muhtemel
bellek akıl, dağarcık, hafıza, kafa, zihin
bellemek aktarmak, çapalamak, öğrenmek, sanmak
belli aşikâr, mahsus, malum, maruf, muayyen, vazıh, zahir
belli başlı muayyen
belli belirsiz hafif
belli etmek tayin etmek
belli olmak yansımak
bellik ayraç, işaret
ben hal
bencil egoist, hodbin
bencilik hodpesentlik
bende köle, kul
benefşe menekşe
benek hal, nokta, puan
bengi ebedî, ölümsüz
beniâdem insan
benibeşer insan
benimsemek ısınmak, katılmak, paylaşmak, sarılmak, tutmak
benimsenilmeyen itici
benimsenmek oturmak
beniz bet, yüz
benlik gurur, kibir, kişilik, şahsiyet
bent bağ, baraj, eklem, set
bent olmak bağlanmak
bentlemek kenetlemek
benzemek çalmak, dönmek, göstermek, kaçmak, kesilmek, okşamak, yaklaşmak
benzer bir, emsal, eş, kabil, misal, nüsha
benzeri aynı, benzer, eş, tıpkı
benzerlik birlik
benzeşim benzer
benzetme teşbih
benzetmek bozmak, dövmek
benzeyen yakın
benzin süt
beraat kazandırmak aklamak
beraber birlikte, denk, eşit
beraberinde birlikte
beraberlik el birliği, müsavat
berat nişancı
berbat bozuk, çirkin, döküntü, kötü, perişan, viran
berbat olmak bozulmak, kirlenmek
berber tellak
berber dükkânı berber
berceste güzel, latif, seçme
berduş bozuk, pis
bereket bolluk, yağmur
bereketlenmek artmak, çoğalmak
bereketli bol, mübarek, verimli
berenarı biraz, oldukça
bergüzar armağan, yadigâr
berhava boş, yararsız
berhava etmek yok etmek
berhayat olmak yaşamak
berhudar mutlu
beribenzer alelade, bayağı, sıradan
berk katı, kıskıvrak, sağlam, sert, tıkız
berkitme takviye
berkitmek raptetmek
berrak açık, aydınlık, dupduru, duru, şeffaf, temiz
bertaraf etmek gidermek
bertik çürük, yara
bertilmek çürümek, incinmek, morarmak
bes kâfi, ya, yeter
besili semiz
besin azık, gıda
beslek hizmetçi
beslemek bakmak, desteklemek, eklemek, katmak
beslengi evlatlık, hizmetçi
besmele bismillah
beste ahenk, hava, melodi
besteci bestekâr, kompozitör
bestekâr kompozitör
bestelemek yakmak
beş ilkokul
beş altı biraz, birkaç
beş on biraz
beşaret muştu
beşer insan, insanoğlu
beşeriyetçi insancıl
beşkardeş şamar
bet beniz, sıfat, yüz
betik kitap, mektup, pusula, tezkere
betim tasvir
betimleme tasvir
bevvap kapıcı
bey efendi, eş, koca, komutan
bey soylu asil
beyaban çöl
beyan etmek söylemek
beyanat bildiri, demeç
beyaz ak, kır
beyaz perde sinema
beyaz zehir beyaz
beyazca akça
beyazlanmak ağarmak
beyazlaşmak ağarmak
beygir at
beyhude anlamsız, boşuna, yararsız
beyhude yere boşuna
beyin akıl, dimağ
beyinli akıllı
beyit ev
beylik hükûmet
beynelhalk enternasyonal
beynelmilel uluslararası
beyyine delil, kanıt
bez çaput
bezdirmek tüketmek
bezek süs, ziynet
bezeklemek süslemek
bezekler tezyinat
bezeksiz yalın
bezelye nohut
bezeme tezhip
bezemek süslemek
bezen bezek, süs
bezenmek donanmak
bezgi bezek, süs
bezginlik usanç
bezirgân tüccar
bezmek usanmak
biabır etmek azarlamak
biaman gaddar, zalim
biber dolması dolma
biberli acı
biberon emzik
bibi hala
bibliyografi kaynakça
bibliyografya kaynakça
bicik meme
biçare çaresiz, gariban, zavallı
biçim eşkâl, hat, kalıp, merkez, minval, suret, şekil, tarz
biçimci şekilci, şekilperest, tutum
biçimli düzgün
biçimsel şeklî
biçimsiz kötü
bıçkın cesur, kabadayı, korkusuz, yürekli
biçmek çalmak, kesmek
bidar uyanık
bidayet başlangıç
bigâne yabancı
bihaber bilgisiz
bihakkın gerçekten
bihuş deli, sersem, şaşkın
biilaç çaresiz
bikes kimsesiz
bıkkın yanık
bıkkınlık usanç
bıkma usanç
bıkmak tenge gelmek, usanmak, yılmak
bilahare sonra, sonradan
bilakis aksine, tersine, yok
bilamübalağa abartmadan
bilavasıta doğrudan doğruya
bilcümle bütün, hep
bildik aşina, belet, tanıdık, tanış
bıldır geçen yıl
bildiri beyanat, tebliğ
bildirim tebligat
bildiriş duyuru, ilan, tebligat
bildirişim iletişim
bildirme arz, tebliğ
bildirmek aktarmak, beyan etmek, getirmek, lütfetmek, vermek, yayımlamak
bile birlikte, da, dahi, hatta, üstelik
bile bile kasten
bilecen ukala
bilek güç, kuvvet
bilek damarı nabız
bilen alim
bilerek kasten, kasti, mahsus
bileşik mürekkep
bileşke birleşme
bilezik kelepçe
bilfarz söz gelişi
bilge hakim
bilgelik bilgi, hikmet, vukuf
bilgi bilim, haber, malumat, marifet, olgun, veri, vukuf
bilgilenmek öğrenmek
bilgili agâh, haberdar, uyanık
bilgin alim, âlim
bilgisayar kompüter
bilgisiz acemi, boş, cahil, kabak, nadan, yavan, yayan
bilgisizlik cehalet
bilhassa alelhusus, hususiyle, özellikle
bili bilgi
bilici alim
bilik vukuf
bilim bilgi, ilim, marifet
bilim adamı âlim, bilgin
bilimci bilgin
bilimsel ilmi, ilmî
bilinç dimağ, şuur, zihin
bilinçaltı şuuraltı, tahteşşuur
bilinçlilik nesne
bilinen aşina, malum
bilinmedik meçhul
bilinmeyen gizli, meçhul, muamma, yabancı, yeni
bilir agâh
bilirkişi uzman
bilisiz bilgisiz, cahil
bilisizlik bilgisizlik
biliş bildik, tanıdık, vukuf
bilişmek öğrenmek
bılkımak bozulmak, erimek, yumuşamak
billahi vallahi
billur kristal
bilme irfan, vukuf
bilmece bulmaca, muamma
bilmeden ezbere, kazara, yanlışlıkla
bilmek anlamak, çakmak, hatırlamak, inanmak, paykamak, sanmak, saymak, tanımak
bilmeyerek yanlışlıkla
bilmezlik cehalet
bilvasıta dolaylı
bilye kürecik, misket
bilyon milyar
bina çatı, yapı
bina etmek dayamak, kurmak, yapmak
binaenaleyh buna göre, bunun için
bindi destek
bindirim zam
bindirmek eklemek, katmak
bıngıldamak titremek
binmek atlamak, katılmak
binnetice nihayet
bir ancak, aynı, benzer, eş, müşterek, sadece, tek, vahit, yalnız
bir anda çabucak
bir araba fazla
bir cür özdeş
bir defa hele
bir hayli çok, epey, hayli
bir hoş garip
bir iki birkaç
bir kadar biraz, birtakım
bir kez bir
bir küme fazla
bir lahzada çabucak
bir nebzecik küçücük
bir nice birçok
bir numara birinci, tek
bir örnek yeknesak
bir tahtada yekten
bir tane biricik, yegâne
bir tomar fazla
bir vakitler eskiden, vaktiyle
bir zaman biraz, eskiden, vaktiyle
bir zamanlar eskiden, vaktiyle
birader kardeş
bırakıt miras
bırakma tevdi
bırakmak artırmak, boşamak, bozmak, dökmek, geçmek, koymak, saklamak, salmak, terk etmek, unutmak
bırakmamak tutmak
biraz azıcık, bir kadar
biraz önce demin
birçok çoklu, hayli, kaç, müteaddit, nice
birden ani, aniden, ansızın, çabucak, gafleten, yekten
birdenbire ani, aniden, ansızın, gafleten, yekten
bire bir aynı, tıpkı
birebir uygun
birey can, duygusal, fert, şahıs
birge birlikte, mutabık, ortaklaşa
birgelik el birliği
biricik tek, yegâne
birikim deneyim
birikmek üşüşmek, yığılmak, yığışmak
biriktirmek tutmak, yığmak
birim ünite, vahit
birinci öncü
birinci sınıf mükemmel
birkaç az
birleşik bir, mürekkep
birleşme camia
birleşmek kavuşmak
birleşmiş mürekkep
birleştirmek ulamak
birlik bağlantı, bağlılık, bütün, tek
birlikte beraber, bile, birge, müşterek, ortaklaşa
birtakım bazı, bir kadar, kimi
birtakımı bazısı, kimi, kimisi
bismillah besmele
bitap bitkin, yorgun
bitaraf çekimser, yansız
bitek verimli
bitik dolaşık, fena, kötü, yapışık
bitim nihayet, son
bitiren tüketici
bitirilmek tamamlanmak
bitirim kumarhane, yaman, zeki
bitirim yeri kumarhane
bitirimhane kumarhane
bitirme hatim, ikmal, kat, mezuniyet
bitirmek bağlamak, devretmek, kotarmak, mahvetmek, süpürmek, tamamlamak, temizlemek, tüketmek, yemek, yormak
bitirmiş açıkgöz
bitişik komşu
bitiştirmek kenetlemek
bitki nebat
bitkin güçten düşmüş, harap, tapsız, turşu, üzgün
bitkinleşmek tükenmek
bitkisel nebati
bitli cimri
bitmek bayılmak, beğenmek, çıkmak, dinmek, erimek, geçmek, kurtarmak, sonuçlanmak, tamamlanmak, tükenmek, yetişmek
bitmeme devam
bitmeyen sonsuz, tükenmez
bitmiş tamam
bittabi elbette, tabii
biyografi öz geçmiş, tercümeihal
biz tığ
bizar tedirgin
bizar olmak bıkmak, usanmak
bizatihi kendiliğinden
bizzat şahsen
bloke etmek durdurmak
blöf karakorku, uydurma
blucin kot
bobin makara
boca etmek boşaltmak, dökmek
bocalamak karıkmak, şaşmak
bodrum zirizemin
boduç bardak
bodur alçakboylu, cırttan, kısaboy
boğanak sağanak
boğaz gebe, kursak
boğazlamak kesmek
boğmak bastırmak, sarmak
boğulmak bunalmak, gark olmak
boğum eklem, mafsal
boğumlanma telaffuz
boğunç bunalım, kasvet, üzüntü
boğuntu sıkıntı
boğunuk donuk, kapalı
boğuşmak çabalamak, uğraşmak
boks kunt, mülakeme
boksör mülakim
bol ferah, iyi, mebzul
bol bolamat bolluk, refah
bolluk bereket, yağmur
bomboş tamtakır
bonjur günaydın
bonkör cömert
borazan boru
borcu olmak ikmale kalmak
borç kredi, ödev, ödünç, vecibe
borçlanma istikraz
borçlu yükümlü
bordro cetvel, siyahe
bostan bahçe
boş abes, açık, anlamsız, bilgisiz, havai, münhal, yararsız
boş boş anlamsız
boş kafalı bilgisiz
boş söylemek zırva
boş yere boşuna
boşaltma tahliye
boşaltmak açmak, çıkarmak, dökmek, kotarmak, kusmak
boşamak bırakmak
boşanmak kurtulmak
boşboğaz çaçaron, çenebaz, farfara, geveze
boşboğazlık yave, zırva
boşboğazlık etmek zırvalamak
boşkap tabak
boşlama ihmal
boşlamak bırakmak, sermek
boşluk ara, göz, kesinti
boşu boşuna boşuna
boşuna abes yere, beyhude, boş yere, gereksiz, nafile, nahak
boy destan, kabile
boy bos değer, kesim
boydak bekâr, serbest, yalnız
boylam meridyen, uzunluk dairesi
boylamak batmak, çıkmak, düşmek, yükselmek
boylu boslu gösterişli, yakışıklı
boyun dal, sorumluluk, üzeri
boyun bağı kravat
boyun borcu vecibe
boyunbağı kolye
boyunduruk esaret
boyut durum, ebat, kapsam, mikyas, nitelik, ölçü
boz gri
boz renk gri
boza olmak utanmak
bozan öçürge, silgi
bozdurmak bozmak, hurdalamak
bozdurtmak bozdurmak
bozgun bozulmuş, uçarı, yenilgi
bozgunluk bozgun
bozkır çöl, düz, step
bozma ihlal, iptal, tahrip
bozmak becermek, bırakmak, bozdurmak, feshetmek, haklamak, yenmek, yıkmak
bozuk berbat, çap, eğreti, gergin, kaput, karışık, kızgın, kötümser, ucuz
bozuk para bozuk, bozukluk
bozukluk arıza, fesat, illet, sekte
bozulma arıza, tefessüh
bozulmak arızalanmak, ekşimek, içerlemek, kulumak, sınmak, yozlaşmak
bozulmamış sağlam
bozulmuş bozgun, yoz
bozum olmak utanmak
bozuntu döküntü
böbür kibir, leopar
böbürlenme böbür
böbürlenmek kabarmak, lokalanmak, tekebbürlenmek
böcü böcek, kurt
böğürmek öğürmek
böhtan tezvirat
bölge kesim, mıntıka, nahiye, toprak
bölgesel lehçe
bölme ayırma, taksim
bölmek ayırmak, kesmek, parçalamak
bölü taksim
bölücü münafık
bölük hane, hizip, kısım
bölüm büro, çağ, devir, fasıl, göz, kesim, kısım, kol, kürsü
bölümleme tasnif
bölümlendirme sınıflandırma
bölünmek üleşmek
bölüşmek üleşmek
bölüştürme taksim
bölüt halka
bön ahmak, budala, inek, saf
bönce budala, saf
böng teleskop
bönlük saflık
börkenek külah
börtmek haşlamak
branş dal, ihtisas, kol
bravo aferin
briz meltem
bronz tunç
broşür kitapça, risale
bu işte
bu an derken
bu arada beraber
bu vakit derken
bucak açı, kasaba, kenar, köşe, nahiye, yer, zaviye
buçuk yarım
budak dal
budala ahmak, divane, enayi, giç, hıyar, kaz, sefih, şaşkın
budalalık ahmaklık
budamak azaltmak, kısaltmak
budun kavim, millet, ulus
budur işte
bugün zaman
bugünlerde geçende
buğu buhar
buğulu nemli, yaşlı
buhar buğu
buhar olmak kaybolmak, yok olmak
buhari şömine
buharlaşmak yok olmak
buhran bunalım, kriz
buhur tütsü
bukağı köstek
bukağılamak kösteklemek
bukağılık bilek
bukanak ayak
buke koku
buket gül destesi, güldeste
bulak kaynak, pınar
bulanık dumanlı
bulanıklık kesafet
bulanmak kabarmak, karışmak
bulaşan bulaşıcı, geçici
bulaşıcı geçici, yolukucu
bulaşık etki, iz, karışık, kirli, yapışkan
bulaşkan yapışkan
bulaşmak çatmak, çıkmak, girmek, sataşmak, sirayet etmek, sıvışmak
bulaşmış olmak kapmak
bulaştırmak sıvamak
bulgu netice
bulmaca bilmece
bulmak çıkarmak, hatırlamak, keşfetmek, sağlamak, seçmek, tapmak, temin etmek, ulaşmak, uydurmak
bulucu kâşif
bulunak adres
bulunan mevcut
bulunmak çıkmak, düşmek, gezmek, olmak, yatmak
bulunmamak eksilmek
bulunmayan sıfır
bulunmaz kıymetli, nadir
buluş icat
buluşma mülakat
buluşmak karşılaşmak, kavuşmak
bulut endişe, keder
bulutsuz açık, berrak
bun sıkıntı
buna göre binaenaleyh
bunalım buhran, kriz
bunalmak daralmak, darıkmak, sıkılmak
bunaltıcı ağır
bunaltmak boğmak, sıkmak
bunamak hariflemek
bunca çok, epey
bundan ilave caba
bundan sonra artık
bungunluk sıkıntı
bunluk buhran, bunalım, sıkıntı
bunmak küçümsemek
bunun için binaenaleyh
burağan hortum
burası bura
burcu ıtır
burgu matkap
burhan kanıt
burma musluk
burmak kıvırmak
burs tekaüt
buru sancı
buruk büklüm, diş kamaştırıcı, tosun
burulgan girdap
burulmak ağrımak, dönmek, gücenmek
burum büklüm
burun kibir
burun otu enfiye
buruşmak tiksinmek
buse öpücük
butlan haksızlık
buut boyut
buyruk emir, ferman, irade
buyurmak almak, demek, etmek, geçmek, gelmek, girmek, gitmek, ısmarlamak, söylemek, tapşırmak
buyurtmak ısmarlamak
buyuru buyruk, emir
buz yalağı yalak
buzdolabı sellace, soğutucu
buzkaymak dondurma
buzulkuşu diuca speculifera
büğet bent
bühtan iftira
bük dönemeç
büklüm buruk, burum, dönemeç, kıvrım, viraj
bükmek eğmek, katlamak, kıvırmak
büküç köşe
bükülme devrim
bükülmek eğilmek, katlanmak, yönelmek
bükülmüş kıvrım
büküm kat, kıvrım
büküntü dönemeç, viraj
bülten dergi
bünye kuruluş, yapı
bürgü atkı, çarşaf
büro bölüm, ofis, şube, yazıhane
bürokrasi resmiyetçilik
bürokrat şekilci
bürük duvak
bürüme istila
bürümek almak, basmak, kaplamak, örtmek, sarmak, tutmak
büsbütün sırf, tamamen, tamamıyla, temelli
bütün birlik, cemi, cümle, kamu, kül, mecmu, olanca, tam, tamam, tüm, yekpare
bütün bütün tamamıyla
bütün bütüne tamamıyla
bütünleme ikmal, tamamlama
bütünlemek tamamlamak
bütünlenmek tamamlanmak
bütünü hepsi
bütünüyle top
büy dans
büyü afsun, cadı, efsun, sihir
büyücü sihirbaz
büyük aka, koca, kocaman, kodaman, muhteşem, önemli, yetişkin, yüce
büyük ana büyük anne
büyük anne nine
büyük baba dede
büyük bacı abla
büyük peder büyük baba, dede
büyükanne nene, nine
büyükbaba baba, dede
büyükbaş (hayvan) karamal
büyükelçi elçi, sefir
büyüklenme burun, gurur, kasıntı, kibir, kurum, tavır, tekebbür
büyüklenmek şişmek
büyükler erkân, kibar
büyüklüğünde kadar
büyüklük çap, devlet, heybet, ihtişam, oran
büyülemek cadılamak, efsunlamak, sihirlemek
büyültmek abartmak
büyüme nema
büyümek çıkmak, kabarmak, palazlanmak, serpilmek, yaşlanmak, yetişmek
büyüteç büyütücü, lup
büyütme ilave
büyütmek abartmak, bakmak
büyütücü büyüteç
büyüyememek küsmek
büzdürmek büzmek
büzmek kısmak
büzük cesaret
büzüktaş kafadar
büzülmek ufalmak
büzüşmek ilişmek, kırışmak
caba bedava, bundan ilave, üstelik
cacık doğramaç
cadaloz ifrite
cadı büyü, caduger
cadılamak büyülemek
caduger cadı
cafcaf gösteriş, şatafat, şirret
cafcaflı gösterişli, karışık, tehlikeli
cağ banyo
cahil bilgisiz, nadan
cahiliyet bilgisizlik
cahillik bilgisizlik
caize azık
caka çalım, fiyaka, gösteriş
cakalı gösterişli
calak aşı
cali sahte
calip çekici
cam içki, kadeh, pencere, şişe
cambaz hilekâr, kurnaz, usta
camedan bavul, valiz
camekan vitrin
camekân göstermelik, gözlük
camekân vitrin
cami mescit
camia birleşme, dünya, grup, topluluk, zümre
camış manda
camız manda
can birey, emanet, gönül, güç, hayat, kişi, sevimli
can kuşu ruh
can sıkıntısı bunalım
cana yakın sevimli
canan sevgili
canavar dev, ejderha, kurt
candan içten, samimi, yürekten
canevi yürek
cangıl kargaşa
cani acımasız, gaddar, katil
canı tez aceleci
canip taraf, yan
cankulağı sırdaş
canlanmak depreşmek
canlı aktif, dinç, diri, faal, güçlü, kıvrak, zinde
canlılık cıvıltı, cümbüş, faaliyet, ruh
cansız durgun
car ilan, zar
car etmek haykırmak
carcar geveze
carcur fermuar
cariye keniz
carlamak haykırmak
casus ajan
cavlak çıplak
cavlamak ölmek
caygın dönek
caymak fikrinden taşınmak, vazgeçmek
cazibe çekim, hava
cazibedar çekici
cebbar zorba
cebe silah, zırh
cebel dağ
ceberut acımasız, merhametsiz, zorba
cebi delik savurgan
cebin alın, korkak, yüz
cebir kuvvet, zor
cebren zorla
cebretmek zorlamak
cedelleşmek çabalamak, tartışmak, uğraşmak
cedit yeni
cefa sıkıntı, zulüm
cefa etmek zulmetmek
cefengiyat ıvır zıvır, yave, zırva
cefengiyat söylemek zırvalamak
cehalet bilgisizlik, nadanlık
cehennem azabı eziyet
cehil bilgisizlik
cehre iğ, pamuk
ceht çaba
celadet kahramanlık
celal öfke
celallenmek kızmak, öfkelenmek
celalli hırçın
celep çodar, fahişe, maldar
celi açık, aşikâr, parlak
celil ulu
cellat acımasız, zalim
celse iclas, oturum
cem çoğul, çokluk
cemaat ehil, kütle, topluluk
cemaziyelevvel geçmiş
cembiye hançer
cemi bütün, cümle, hep
cemiyet dernek, düğün, sosyete, topluluk, toplum
cemiyyet kurum
cenabet cünüp, taharetsizlik
cenah kanat, kol, taraf, yan
ceninisakıt düşük
cenk çarpışma, çekişme, kavga, savaş, uğraş
cenk etmek savaşmak
cenkleşmek çekişmek, savaşmak
cennet behişt, uçmak
cenup güney
cep bıçağı çakı
cep faresi yankesici
cepçi yankesici
cephe taraf, yan, yön
cerahat irin, yara
cerahatlenmek irinlenmek
cerbezeli girgin
ceren ceylan
cereyan akım
cereyan etmek geçmek, olmak
cerge hiza
cerh etmek yaralamak
ceride gazete, yenün
ceriha yara
cerime faul
cerrah operatör
cerrahi müdahale ameliyat
cerrar çekici, dilenci
cesametli iri, kocaman
cesaret cüret, güven, yürek
cesaretli gözü kara, yürekli
cesaretsiz çekingen
ceset meyit, naaş
cesim büyük, iri, kocaman
cesur acar, dayı, gözü pek, yürekli
cet ata, dede
cetvel bordro, çizelge, hakeş, liste
cevahir cevher, elmas, mücevher
cevahirci kuyumcu
cevap karşılık, yanıt
cevap vermek yanıtlamak
cevaplamak yanıtlamak
cevaz izin, müsaade
cevelan dolanma, gezinti
cevher asıl, cevahir, maya, mücevher
cevir cefa, eziyet
ceviz koz
cevval aktif, faal
ceza müeyyide, yaptırım
ceza atışı penaltı
cezaevi dam, delik, hapis, hapishane, kazamat, mahpushane
cezbetme çekim
cezbetmek bağlamak, etkilemek
cezir kök
cezire ada, aral
cezrî kökten
cezve kahvedan, kahvedanlık
cıbıl çıplak
cıbıldak çıplak
cibilliyet yaradılış
cibin karasinek, sinek
cıcık süs
cicozlamak kaçmak, uzaklaşmak
cıda mızrak
cıdak mızrak
cidal cenk, çekişme
cidar duvar, köstek, zar
cidden gerçekten
ciddi ağır, ağırbaşlı, gerçek, güvenilir, kritik, önemli, sağlam, salmaklı, tehlikeli, vahim, vakur, veznin
ciddiyetsiz laubali
cife iğrenç, leş
ciğer bağır, iç, yürek
cihan âlem, dünya, evren
cihannüma kule
cihanşümul evrensel
cihat gaza
cihaz alet, aygıt, çeyiz, takım
cihet semt, taraf, yan, yön
ciklet sakız
cila gösteriş
cilalamak övmek
cılav dizgin
cılız basit, değersiz, sıska
cılızlaşmak kurumak, zayıflamak
cılk cıvık
cılk etmek bozmak
cilt deri, kap, ten
cilve işve, naz, tecelli
cilvelenmek fıkırdamak
cımbar filiz, sürgün
cimri eli sıkı, hasis, pinti, sıkı
cimrilik etmek esirgemek
cin fikirli zeki
cıncık züccaciye
cındır çaput, paçavra
cingelek kıvırcık
cingöz açıkgöz, uyanık
cinlenmek öfkelenmek
cinnet delilik
cins asıl, çeşit, garip, kabil, kök, nev, soy, tuhaf, tür, zümre
cinsel cinsî
cinsî cinsel
cinsilatif kadın
cinslik cinsiyet
cır cır geveze, ishal
cırcır fermuar
cırık cındır lime lime
cirim hacim, miktar
cırmalamak tırmalamak
cırnaklamak tırmalamak
cırtlak çığıltılı
cırttan bodur
cisim beden, gövde, vücut
civanmert yiğit
civar etraf, ön, yöre
civciv cüce
civermek göndermek
cıvıl cıvıl canlı, kalabalık, neşeli
cızık çizgi, iz
cızıktırmak karalamak, yazmak
cızıldamak cızırdamak
cop değnek
coşku cümbüş, galeyan, heyecan, kasırga
coşkunluk ateş, galeyan, hararet, yangın
coşma galeyan
coşmak kaynamak, şahlanmak
cöke ıhlamur
cömert eli açık, verimli
cuma akşamı perşembe
cuma namazı cuma
cumartesi şembe
cumbalak takla
cumhur halk, topluluk
cumhur cemaat cümbür cemaat
cumhur reisi cumhurbaşkanı
cumhuriyet altını cumhuriyet
cummak dalmak
curcunalı ses
cuşiş coşkunluk
cuşuhuruş coşkunluk
cüce civciv
cücük civciv, tomurcuk
cüda etmek ayırmak
cümbüş eğlence, şenlik
cümle bütün, cemi, hep, herkes, sistem, tümce
cümle bilgisi söz dizimi
cümlesi hepsi
cünun delilik
cünüp cenabet, taharetsiz
cünüplük cenabet
cüret cesaret
cüretkâr atak, yürekli
cüretli pervasız, yürekli
cürmümeşhut suçüstü
cürüm günah, suç, taksir
çaba ceht, gayret, hız
çabalama ceht
çabalamak debelenmek, yanmak
çabucacık çabucak
çabucak birden, derhal, hemen, şipşak, tezce
çabuk acele, aceleci, tez
çabukça çabucak
çabuklaşmak hızlanmak
çabukluk hız, sürat
çaça abla, mama
çaçaron boşboğaz, geveze
çadır deri, keçe
çağ asır, bölüm, devir, devran, dönem, gün, vakit, yaş, zaman
çağ dışı köhne, muasır olmayan
çağa bebek, çocuk
çağcıl çağdaş, modern
çağdaş hemasır, modern, muasır, uygar
çağırış çağrı
çağırma davet, nida
çağırmak çığırmak, haykırmak, seslenmek
çağırtmaç tellal
çağlamak coşmak
çağlar çağlayan
çağlayan şelale
çağlayık kaynak
çağrı çağırış, davet
çağrı cihazı çağrı
çağrıcı mübaşir
çağrılık davetiye
çağrım kilometre
çağrışım tedai
çağrıştırmak benzemek
çak yırtık
çakal huysuz, kurnaz, titiz
çakaralmaz bozuk
çaker cariye, köle, kul
çakı cep bıçağı
çakıl çıngıl
çakıl taşı çakıl
çakılı sabit
çakım kıvılcım, şimşek
çakın kıvılcım, şimşek
çakır şarap
çakırdoğan çakır
çakma çıban, yara
çakmak anlamak, bilmek, mıhlamak, saplamak, vurmak
çakozlamak anlamak
çal kır
çala çukur şarampol
çalak çevik
çalar saat münebbih
çalçene geveze
çalgı saz
çalgı aleti çalgı
çalgı orağı tırpan
çalgıç mızrap
çalgılı çağanaklı neşeli
çalgın kötürüm, sakat
çalım caka, fiyaka, gösteriş, gurur, jest, kurum, loka, menzil, tekebbür
çalımlı gösterişli
çalıntı ganimet
çalışarak fiilen
çalışım idman
çalışır meşgul
çalışkan aktif, faal
çalışkanlık faaliyet
çalışma emek, faaliyet, himmet, iş, mesai
çalışma günü iş günü
çalışmak gitmek, işlemek
çalışmalar icraat
çalışmamak durmak, yatmak
çalıştırıcı koç
çalıştırmak işletmek, kullanmak
çalkalamak çalkamak, elemek
çalkamak çalkalamak
çalkanmak coşmak
çalkantılı karmakarışık
çalkı tırpan
çalma kibrit, makas
çalmak almak, aşırmak, atmak, benzemek, biçmek, çarpmak, çelmek, çırpmak, götürmek, kaldırmak, oğurlamak, süpürmek, temizlemek, tırtıklamak, vurmak
çaltı çalı, diken
çama tahmin
çamalamak tahmin etmek
çamçak bardak
çamur balçık
çamurlamak kötülemek
çamurlanmak bulaşmak
çan zeng
çanak kâse
çanak yalayıcı dalkavuk
çandır karışık, melez, yaban
çangal sırık
çap aykırı, bozuk, dolaşık, eğri, ölçek, ölçü
çap etmek basmak, tabetmek, yayımlamak
çapa ketmen, külünk, lenger, levber
çapaçul pasaklı
çapalamak bellemek, ketmenlemek
çapkın avratbaz, haylaz, hovarda, yaramaz
çapkıncı çapulcu
çapmak koşmak
çapraşık girift, karışık, muğlak
çapraz aykırı, düğme, fermuar
çapul soygunculuk, yağma
çapulcu çapkıncı, kuldur, talancı
çaput bez, cındır, eski, paçavra
çarçabuk çabucak
çardak hangar, talvar
çare derman, deva, ilaç, merhem, reçete, tılsım
çaresiz biçare, zorunlu
çarık çene
çarkıfelek kader, talih
çarkıt bozuk, eski, sakat
çarliston ince, uzun
çarliston marka antika
çarpı işareti vurma işareti
çarpık kötü
çarpık çurpuk basit, değersiz
çarpınmak çırpınmak
çarpış darbe
çarpışma cenk, müsademe, tokuşma
çarpışmak savaşmak, vuruşmak
çarpmak atmak, çalmak, çırpmak, dövmek, vurmak
çarşamba akşamı salı
çaşak ahenrüba, mıknatıs
çaşıt ajan
çat kavşak
çatal ayrıç, çengel, haça, yol ayrıcı
çatal ağız delta
çatal yürekli cesur, korkusuz
çatı bina, dam, kurgu
çatışma dek
çatkı sehpa
çatlak ara, aralık, deli
çatlaklık delilik
çatlamak atmak
çatmak bulaşmak, erişmek, hücum etmek, karşılaşmak, rastlamak, ulaşmak, vasıl olmak
çattırmak iletmek
çav haber, ses, ün
çavlan şelale
çay öz
çaykara kaynak, pınar
çaylak toy
çecik çivi, halka
çedik terlik
çehre görünüş, kimlik, suret, yüz
çekecek tabankeş
çekelez sincap
çekememek kıskanmak
çekemezlik haset, zıddiyet
çeki sıkıntı, tartı, üzüntü
çekici cazibedar, dişi
çekicilik cazibe, hava
çekidüzen intizam, nizam
çekik batık
çekilme istifa, ricat
çekilmek azalmak, katlanmak, üstlenmek, vazgeçmek, yok olmak
çekim cazibe, cezbetme, tasriflenme
çekimci yapımcı
çekimsenmek kaçınmak
çekimser bitaraf, müstenkif
çekin sakın
çekingen pasif, tor, ürkek
çekinme imtina
çekinmeden pervasız
çekinmek gocunmak, kaçınmak, korku, saygı, utanmak, ürkmek
çekinmez yüzsüz
çekinmezlik cesaret
çekinti tereddüt
çekişme cenk, hırgür, mübareze
çekişmek değişmek
çekiştirme gıybet
çekiştirmek geçmek
çekme çekmece
çekmece göz, sıyırma
çekmek almak, asmak, atmak, dayanmak, döşemek, emmek, germek, giymek, içmek, kaldırmak, katlanmak, koymak, öğütmek, örtmek, sarmak, söylemek, taşımak, vurmak, yollamak
çekyat kanepe
çelik polat
çelim güç, kuvvet
çelimli güçlü
çelimsiz kuru, sıska, zayıf
çelişki tenakuz, tezat, zıddiyet
çelişme tenakuz
çelişmek itiraz etmek, zıt olmak
çelişmez olmak tutmak
çelmek badalak vurmak, çalmak, engellemek
çelmelemek badalak vurmak
çeltek uşak, yardımcı
çember çevre, daire
çençen geveze
çene çarık, köşe
çene kavafı geveze
çenebaz boşboğaz, nakkal
çeneli çenebaz
çenesi düşük boşboğaz, geveze
çengel çatal, fiş, karmak
çentik kertik, nişan
çentmek kertmek
çepçevre etrafını alarak, yüzük kaşı
çepeçevre etrafını alarak, yüzük kaşı
çepel bulaşık, çamur, kir, pislik
çeper çit, zar
çepine yanlama
çer çöp döküntü, süprüntü, zir zibil
çerağ ışık, kandil, mum
çerçeve pervaz
çerden çöpten çelimsiz, çürük, narin, zayıf
çerenci farfara
çerge çadır
çeri asker
çermik ılıca, kaplıca
çeşit cins, kalem, nev, soy, tür, türlü
çeşitli değişik, muhtelif, türlü
çeşitlilik yelpaze
çeşme pınar
çeşni özellik, taam, tat
çete kuldur destesi
çetene kenevir
çetin ağır, güç, müşkül, zor
çetince çetin
çetir şemsiye
çetrefil dolaşık
çevgen değnek
çevik acar, atak, tetik
çevir sesi sinyal
çevirgeç anahtar
çeviri tercüme
çevirici anahtar
çevirme çeviri, muhasara, sarma
çevirmek idare etmek, ihata etmek, kuşatmak, muhasaraya almak, sarmak, tercüme etmek, vermek, yönetmek
çevirmen mütercim, tercüman
çevre âlem, belde, çember, daire, dolayı, dünya, etraf, hava, muhit, ortalık, ufuk
çevrelemek ihata etmek, kuşatmak, sarmak
çevren ufuk
çevri girdap, tevil
çevrilemek çevirmek
çevriliş darbe
çevrilme devrim
çevrilmek dönüşmek
çevrilmiş mahdut
çevrim devir, devre
çevrimli becerikli
çevrimsel devrî
çeyiz cihaz
çeyrek dörtte bir
çeyrek altın çeyrek
çıban apse, baş
çiçek gül
çıdam sabır
çıfıt düzenbaz
çift koşa
çiftçi ekinci, rençper
çifte tekme
çiftlik ekin sahası
çiftteker bisiklet
çiğ jale
çığ kar uçkunu
çığıltılı cırtlak
çiğin omuz
çığır iz, meslek, patika
çığırmak çağırmak, seslenmek, viyaklamak
çığırtı çığlık, yaygara
çiğit çekirdek
çığlık acı, bağırtı, çığırtı, feryat, figan, vaveyla
çiğnemek dişlemek, ezmek, hükmetmek, öğütmek
çıkagelmek damlamak
çıkar fayda, gider, kazanç, menfaat, yarar
çıkar yol çare
çıkarcı menfaatperest
çıkarmak anlamak, atmak, boşaltmak, bulmak, elde etmek, gidermek, giysi, göndermek, göstermek, hatırlamak, kazımak, sağlamak, sezmek, soymak, söylemek, sunmak, yapmak, yayımlamak, yollamak
çıkartmak sökmek
çıkıntı hörgüç, kambur, tırtıl
çıkıntılık etmek itiraz etmek
çıkış tebliğ, yokuş
çıkış belgesi çıkış
çıkış etmek gösteri yapmak
çıkışlı mezun
çıkışmak azarlamak, sövmek, tanlanmak, yetmek
çıkkın kabarık
çıkkınlaşmak kabarmak, şişmek
çiklet sakız
çıkma çıkıntı, eski, isabet
çıkmak artmak, atlamak, bitmek, bulaşmak, bulunmak, büyümek, eksilmek, erişmek, gelmek, gitmek, görmek, kazanmak, kopmak, koyulmak, olmak, oluşmak, peyda olmak, sızmak, taşınmak, unutmak, varmak, vurmak, yok olmak, yükselmek, yürümek
çıkmaz sokak
çikolata itimil
çıktı artık
çil çil parlak
çilçırak avize
çıldırmak delirmek, kulumak
çile bela, dert, gam, kelep, sıkıntı, zahmet
çilekeş mazlum
çilemek ıslanmak
çılgın aşırı, deli, kuluduk, mecnun, olağanüstü, zırdeli
çim alak otu
çimerlik plaj
çimke ders, ibret
çımkırmak pislemek
çimme tumanı mayo
çın doğru, gerçek
çin gülü kamelya
çınca elektron
çıncalık elektronik
çıngar gürültü, kavga
çingene ahtapotu ur
çıngı elektrik, kıvılcım, parça, zerre
çıngıl çakıl
çıngırak zeng, zıngırağı
çıngırdak çıngırak
çini fayans, kâşı
çınka alısün, hatif, telefon
çınlamak tınlamak
çip yonga
çıpa demir
çıpır yonga
çıplak açık, dal, iskelet, kuru, sivil, yalın
çıra lamba
çırak şakirt
çırakma şamdan
çırçıplak sivil
çirk kir
çirkin berbat, ibret, kaba, karanlık, münasebetsiz, nahoş, suratsız
çirkli pis
çirozluk zayıflık
çırpınmak debelenmek
çırpmak çalmak, çarpmak, dövmek
çırtma fiske
çisemek çiselemek
çisil patates, yerelması
çiş sidik
çit çeper
çıtak huysuz, kaba
çıtır çıtır gevrek
çıtırbom türedi
çıtkırıldım değmedüşer, küseğen
çitmek birleştirmek, çitilemek
çıvgın filiz
çivi mıh, mismar
çivilemek mıhlamak, öldürmek, vurmak
çıvmak atlamak, sapmak, sekmek, sıçramak, zıplamak
çıyan hain
çizelge cetvel
çizgi eksen, hat, sınır, temel
çizgilik cetvel
çizi çizgi, davranış, tutum
çizik çizgi
çizik çekmek çizmek
çizmek çizik çekmek, hat çekmek, yemek
çoban sürücü
çoban yıldızı çolpan
çobanyastığı papatya
çocuk bala, çağa, döl, enik, evlat, uşak, velet, yavru
çocuk yuvası kreş
çodar celep
çoğalma nema, ziyade
çoğalmak artmak, kaynamak, türemek, üremek, yükselmek
çoğaltma teksir
çoğaltma makinesi müstensih
çoğaltmak artırmak, beslemek
çoğu kez genellikle
çoğul cem, çoklu, çokluk
çoğunluk çokluk, ekseriyet
çoğunlukla genellikle
çok aşırı, fazla, fena, geniş, hayli, iyi, kötü, mebzul, öte, pek, sonsuz, yığınla, yoğun
çok lazımlı elzem
çok sözlü konuşkan
çokbilmiş akıllı, kurnaz, zeki
çokça aşırı, fazla
çoklu birçok, çoğul
çokluk cem, çoğul, çoğunluk, deniz, ekseriyet, galebe, kesafet, yağmur
çoklukla genellikle
çolpa acemi
çoluk çocuk uruk uşak
çomak değnek
çommak ezmek, hezimete uğratmak, sindirmek, yenmek
çorak kısır, yoksul
çorba etmek karıştırmak
çöğdürmek işemek
çöğüncek tahterevalli
çökek bataklık
çökelek kesik, tortu
çökelge balçık, bataklık
çökelti posa, tortu
çökertme cep
çökertmek göçürmek
çökme göçük
çökmek basmak, batmak, çömelmek, çürümek, göçmek
çökmüş bozgun, göçük, pinpon
çökük göçük
çöküntü çökme, enkaz, göçük, kriz
çöl bozkır, sahra
çöllük çorak
çömelmek çökmek
çömlekçilik çanak, çömlek
çömmek çömelmek
çönge kâğıt
çöp yararsız, zibil, zirzibil
çöp tenekesi berbat, kötü
çörek ekmek
çöreklenmek çökmek, çömelmek, yerleşmek
çöz bağırsak
çözme hal
çözmek açmak, halletmek, yeçmek
çözülen münhal
çözülme hal
çözülmek çökmek, dağılmak
çözülmüş mahlul
çözülüm bozgun
çözüm hal, yeçim
çözümleme tahlil
çözümlemek tahlil etmek
çözünmek dağılmak, erimek
çubuk değnek
çuğul jurnal, muhbir
çuğullamak gammazlamak
çukur mezar
çukurlaşmak çökmek
çul giyim, giysi
çulsuz parasız
çurçur değersiz
çuşka kıro
çükündür pancar
çünkü zira
çürük sakat
çürüme tefessüh
çürümek çökmek
çürütmek reddetmek
da bile, dahi
dadı daye
dağ acı, nişan
dağ bayır kır
dağar dağarcık
dağarcık bellek
dağdağa gürültü, patırtı, sıkıntı
dağılmak sirayet etmek, yok olmak
dağılmış bozgun, mahlul
dağınık jülide, karışık, pejmürde, perakende, perişan, savruk
dağınık olmak karışmak
dağıtık sarhoş
dağıtım tevzi
dağıtma neşir, talan, tevzi
dağıtmak bozmak, feshetmek, gidermek, iletmek, lağvetmek, neşretmek, savurmak, talan etmek
dağıtmalar tevziat
dağlamak yakmak
daha henüz
daha bir değişik, farklı
daha çok artık
daha güzel yeğ
daha yakşı yeğ
dahi bile, da
dahi hatta
dâhi deha
dahil
dâhil iç, içeri
dâhil etmek katmak
dâhilen içten
dahilî işler iç işleri
dâhilik deha
dahletmek sataşmak
daim daima, sonsuz, sürekli
daima hemişe, hep, sürekli, vızır vızır
daimi sürekli
daimî hemişelik
daimî sürekli, temelli
daire çember, çevre, idare, kat, menzil, ofis
dakik usturuplu
dakika an, zaman
dakikasında çabucak
dakikleştirmek ayarlamak
dakiklik ayar
daktilograf daktilo
dal arka, boyun, branş, budak, çıplak, ense, ihtisas, kol, omuz, şube, yalın
dalalet azgınlık, yoldan sapma
dalamak haşlamak, ısırmak, yemek
dalan biçim, lobi, şekil
dalaş dalaşma
dalaşma hırgür
dalaşmak takışmak
dalavere dalga, dolma, dümen
dalavereli çirkin
dalbadal peyderpey
daldalanmak barınmak
daldırmak dalmak
dalga dalavere, tolkun
dalgalandırmak savurmak
dalgalanmak kaynamak, kıpırdamak, yüzmek
dalgı gaflet
dalgın dikkatsiz
dalgınlık dalga, dikkatsizlik, gaflet
dalkavuk şaklaban, yağcı, yaltak
dalkavukluk etmek yaltaklanmak
dallama aptal, enayi
dallamak budamak
dallı budaklı çapraşık
dallı güllü canlı
dallık gündizme, köm, takvim
dalmak cummak, uyuklamak, uyumak
daltaban aşağılık, serseri
dam ahır, cezaevi, çatı, örtü
damar huy, soy, yaradılış
damarı bozuk aksi, huysuz, sinirli
damarlı aksi, huysuz
damat güvey, küreken, yezne
damga işaret, kaşe, mühür, nitelik
damızlık maya
damla felç
dandik düzmece
dandini karışık
dangadak ansızın
dangalak ahmak
daniska âlâ
danış müşavere
danışık muvazaa
danışıklı dövüş şike
danışıklık muvazaa
danışkan konuşkan
danışma istişare, konuşma, müracaat, müşavere, müzakere
danışmak konuşmak, müracaat etmek
danışman maslahatçı, müşavir
dans büy, oyun, raks
dantel nakış, örme
dar ancak, az, ev, mahdut, sıkı, yetersiz, yurt
daraç dar
darağacı sehpa
daralmak azalmak, bunalmak, küçülmek, zayıflamak
daraltmak kasmak, kısıtlamak, kısmak
darbe çevriliş, şut, vuruş
darbelemek çarpmak, vurmak
darbetmek çarpmak, vurmak
darbımesel atasözü
dargın küs, küskün, soğuk
darı mısır
darıdünya dünya, yeryüzü
darıkmak bunalmak, özlemek, sağınmak
darılmak alınmak, azarlamak, gücenmek, incinmek, kırılmak, küsmek, paylamak
darlaşmak daralmak
darlaştırma tazyik
darmadağın berbat
darmadağın etmek karıştırmak
darmadağın olma hezimet
darmaduman karmakarışık
darp dövme, vurma, vuruş
darp etmek çarpmak
daru ilaç
dasnik pezevenk
data veri
dava sevgili, sorun, ülkü
davet çağrı
davet etmek çağırmak
davetkâr çekici
davranım davranış
davranış eda, fiil, gidiş, hâl, hareket, iş, muamele, tavır, teamül, tutum
davranma muamele
davranmak girişmek, hareket etmek, kalkmak, yapmak
dayak destek, dövme, kötek, mesnet, rahle, sopa, sürgü, vurma
dayak olmak yaslamak
dayalı dair, müstenit
dayamak söykemek, ulaşmak, uzatmak, varmak, vermek, vurmak, yaslamak
dayan hop
dayanabilen dayanıklı
dayanacak durak
dayanak delil, destek, istinatgâh, mesnet, zemin
dayanak noktası dayanak
dayanaklık etmek dayanak
dayanamama zaaf
dayanan müstenit
dayanç dayanak, sabır
dayandırmak kesmek
dayanıklı dözümlü, güçlü, metin, pek, sağlam
dayanıklı olmak dayanmak
dayanıklılık metanet
dayanıksız yufka
dayanılmaz müthiş
dayanım direnç
dayanırlık direnç, mukavemet
dayanışık topluluk
dayanışma el birliği, hemreylik
dayanma direnç, direniş, istinat, metanet, mukavemet
dayanmak çekmek, dinmek, durmak, gelmek, gitmek, götürmek, güvenmek, hazmetmek, sabretmek, ulaşmak, varmak, yetişmek
daye dadı, lala
dayı arka, cesur, havadar, kabadayı, yiğit
daylak çıplak
daz dazlak
dazlak daz, kabak
de bile, dahi
debbe güğüm
debboy depo
debdebe tumturak
debdebeli görkemli, gösterişli
debelenmek çabalamak, çırpınmak, kımıldamak, tepinmek
debi akım
dede baba, büyük baba, büyükbaba, cet
dedektif hafiye
dedikodu laf, lakırtı
defa el, kat, kere, kez, misli, nöbet, öğün, sefer, yol
defans savunma
defetmek kovmak, savmak, savuşturmak
deflemek defetmek
defnetmek gömmek
defo bozukluk, kusur, özür
defol reddol
defolmak yıkılmak
defosuz sağlam
degaje açık, geniş, serbest
değen yapışık
değer ayar, eder, haysiyet, kadir, kıymet, ölçü, paha, şayan
değerbilir kadirşinas
değerinde olmak değmek
değerlendirme yorum
değerlendirmek fikir söylemek, gitmek, görmek, kıymetlendirmek, kullanmak, rey yazmak
değerli altın, kalburüstü, kibar, kıymetli, muteber, saygınlık
değersiz cılız, derme çatma, döküntü, hakir, hasis, havai, hor, içi boş, kepaze, küçük, müptezel, vıcık vıcık
değgin dair
değil yok
değim liyakat
değin dek, kadar, sincap
değinme dek, temas
değinmek dokunmak, ilişmek, temas etmek
değinti temas
değirmi yuvarlak
değişebilir değişken
değişici değişken
değişik başka, çeşitli, farklı
değişiklik tadil
değişim mübadele, takas
değişken oynak
değişkin değişik
değişmek çekişmek, değiştirmek, dönmek, mübadele etmek, yürümek
değişmeyen karar
değişmez kesin
değiştirilmiş değişik
değiştirme tahrif, tahrifat, tebdil
değiştirmek değişmek
değme gelişigüzel, her, rastgele, seçkin, seçme, temas
değmedüşer çıtkırıldım
değmek dokunmak, dürtmek, düşmek, erişmek, ilişmek, ilmek, temas etmek, ulaşmak
değmiş olgun
değnek cop, çomak, çubuk, matrak, sopa
dehalet sığınma
dehlemek kovmak
dehliz koridor
dehşet olağanüstü
dehşetli müthiş
dejenere bozulmuş, soysuz, yoz
dejenere olmak yozlaşmak
dejenereleşmek yozlaşmak
dek değin, düzen, entrika, hile, kadar, sağlam, tokuşma
deklarasyon bildiri
deklerasyon bildiri
dekor görünüş, manzara
dekoratif göstermelik
delalet aracılık, işaret, iz, vasıtacılık
delecek delgeç, deşikaçan
deleduzluk dolandırıcılık
delege elçi, nümayende
delepmek parlamak
delgeç delecek, deşikaçan, zımba
delgi matkap
deli çılgın, divane, kaçık, kuluduk, mecnun
deli dolu aktif, patavatsız
deli olmak delirmek
delice şahin
delihane tımarhane
delik cezaevi, göz
delikli kevgir
delil dayanak, emare, gerekçe, ip ucu, kanıt, rehber
delilik cinnet
delirmek çıldırmak, deli olmak, kulumak
delişmen çılgın
delme yelek
delmek deşmek, incitmek, kırmak, yemek
dem çağ, içki, kan, koku, nefes, soluk, zaman
demagogluk demagoji
demagoji demagogluk
demci sarhoş
deme ağıt, anlam, atasözü
demeç beyanat
demek buyurmak, düşünmek, erişmek, saymak, ummak, yeltenmek
demek ki demeli, o hâlde
demeli demek ki
demet bağ, deste, kelep
demevi sinirli
demin bayak, biraz önce, şimdi
demincek demin
deminden demin
deminki bayakki
demir güçlü, kuvvetli, sert
demir hat demir yolu
Demir Kazık Kutup Yıldızı
demir rengi gri
demirbaş avadanlık, envanter
demirhindi hasis, pinti
demirî gri
demirkapan mıknatıs
demlendirmek demlemek
demo gösteri
demonstrasyon gösteri
denaet alçaklık
deneme deneyim, sınama, tecrübe
denemek bakmak, sınamak, tecrübe etmek
denet teftiş
denetçi kontrol, müfettiş
denetim kontrol, teftiş
denetleme denetim, kontrol, murakabe, teftiş
denetlemek onaylamak, teftiş etmek
denetmen müfettiş
deney deneyim, tecrübe
deneyim deneme, deney, tecrübe
deneyimsiz tecrübesiz, toy
deneysel tecrübi
denge istikrar, muvazene
dengelem bilanço
dengeleme muvazene
dengelemek tarazlaştırmak
dengeli kararlı
deniz çokluk, kükremek, su
deniz boyu kıyı, sahil
deniz hamamı kumsal
deniz hırsızı korsan
denizaltı sualtı kayık
denizçakısı çakı
denk beraber, emsal, tay, yatak, yorgan, yük
denklik müsavat
denktaş denk, eşit
denli derece, kadar
denlik ekonomi, iktisat
densiz edepsiz
denyo budala, emanet, rehin, sersem
depar çıkış
departman bölüm
depo ambar
depo etmek yığmak
deprem hareket, sarsıntı, zelzele, zerzele
deprenmek hareket etmek, kımıldamak, kımıldanmak, sarsılmak
depresyon bunalım
depreşmek canlanmak, kanamak, tepmek, uyanmak, üstelemek
derakap çabucak
derbent boğaz
dercetmek almak, toplamak
derdest etmek paketlemek, yakalamak
dere akın, küçük çay, öz
derebeyi zorba
derece aşama, ayar, basamak, doz, gömlek, had, kadar, kademe, merhale, mertebe, nokta, not, paye, radde, rütbe, tabaka, termometre
derece derece değişik, tedricen
derecede kadar
derecesinde kadar
dergâh tekke
dergi mecmua, sütun
derhal çabucak
derhal hemen, yekten
derhâl çabucak
derhatır etmek hatırlamak
deri cilt, çadır, dernek, düğün, gön, ten, toplantı
derin dip, koyu, yoğun
derinden içten
derinlemesine uzun
derinti toplantı
derk etmek algılamak, anlamak, kavramak
derken bu an, bu vakit, o an, o vakit
derlemek dermek, toplamak
derli toplu selikalı
derman çare, güç, ilaç, mecal, takat
dermansız bitkin, kof
dermansızlık güçsüzlük, zafiyet
derme çatma değersiz, keyfiyetsiz, uydurma
dermek derlemek, toplamak
dernek cemiyet, deri, düğün, toplantı
derpiş etmek öngörmek
derrace bisiklet
derrake dimağ
ders çimke, ibret, muhazara, öğüt
ders programı müfredat programı
dershane derslik, oditoryum, sınıf
dersiz topsuz karmakarışık
derslik dershane, sınıf
dert ağrı, çile, elem, gaile, hâl, kambur, kaygı, keder, kor, sorun, ur, üzüntü, yara
dertlenmek kaygılanmak
dertli yanık, yaralı
deruhte etmek üstlenmek
derun gönül, iç, içeri, öz, ruh, yürek
deruni içten
derviş fukara
derya deniz
desen nakış
desise düzen, entrika, hile, oyun
despot zorba
despotizm istibdat
despotluk istibdat
dest takım
destan boy
destani epik
destansı destani, epik
destar örtü, sarık
deste bağ, demet, grup, hizip, öbek
destek ahize, dayak, dayanak, kol, koltuk, rahle, takviye
destek olmak yardımcı olmak
destekleme tutma
desteklemek beslemek, kömek etmek, vurmak, yardımcı olmak
destemaz abdest
desterhan sofra
destur izin, müsaade
deşarj olmak boşalmak, rahatlamak
deşelemek araştırmak, eşelemek, karıştırmak
deşikaçan delecek, delgeç
deşmek delmek, karıştırmak, kazmak, kurcalamak, oymak
detay ayrıntı, tafsilat, teferruat
dev canavar
deva çare, ilaç
devam ek, parça, sürme
devam etmek gitmek, seyretmek, yaşamak
devamlı mütemadiyen, sürekli, temelli
devasız çaresiz
deve lama
deveran dönme
devim devinim
devinim hareket
devinme hareket
devinmek hareket etmek, kımıldanmak
devir bölüm, çağ, dönem, dönme, gün, tur, zaman
devirli devrî
devirmek yuvarlamak
devlet mevki, mutluluk, talih, ülke
devlet evi lojman
devran çağ, dünya, kader, talih, zaman
devre dönem, fasıl
devretme havale
devretmek aktarmak, dolaşmak, dönmek, tahvil vermek, tapşırmak
devrî periyodik, süreli
devrilmek yıkılmak
devrim ihtilal, inkılap, ıslahat
devrisi ertesi
devriye karakol
devrolmak geçmek
devşirmek derlemek, dermek, toplamak
deyim tabir
deyiş ifade, tabir
didar çehre, yüz
dide göz
dideban bekçi, gözcü, nöbetçi
didiklemek araştırmak
didişmek uğraşmak
diğer başka, öbür, öteki, özge, sair
diğeri başkası, öbürü, öteki
dik dikey, sarp, sert, yalçın
dikbaş kasıntı
dikbaşlı asi
dikdörtgen düzbucak
dikey dik, şakuli, vertikal
dikici çiftçi
dikilmek durmak, engellemek
dikinti inşaat
dikinti meydanı şantiye
dikişçi terzi
dikizci gözcü
dikizlemek gözetlemek
dikkat ilgi, özen
dikkatli tetik, titiz
dikkatsiz dalgın, ihmalkâr, savruk
dikkatsizlik gaflet, ihmal
dikleşmek dikelmek
dikme ağaç, amut, direk, fidan
dikmek bastırmak, ekmek
diktafon ünalga
diktatör zorba
dikuçar helikopter
dil anahtar, gönül, lisan, yürek
dil avcısı ajan
dil bilimi dilcilik
dil cambazı hatip
dil dalaşı tartışma
dil kavgası tartışma
dilaver delikanlı, yiğit
dilbaz konuşkan, şuh
dilcek küçük dil
dilcilik dil bilimi
dile destan ünlü
dilek arzu, irade, istek, murat, rica, talep, temenni
dilekçe ariza
dileme rica, talep
dilemek arzu etmek, istemek
dilencilik etmek dilenmek
dileyiş rica
dilimlemek dilmek
dillendirmek söylemek
dilmek dilimlemek, yarmak
dilsiz lal, tat
dimağ beyin, bilinç, derrake, idrak, zihin
dimdik gaga, metin, zinde
din diyanet, ilmek
din işleri diyanet
dinamik canlı
dinamit heyecan, hırslı, korkunç, özlem, tutku
dincelmek dinlenmek, konaklamak
dinç canlı, genç, muhkem, müsterih, sağlam, taze, zinde
dinçleşmek dincelmek
dinçlik huzur, mecal
dindar müslüman
dindirme sorgulama
dindirmek gidermek
dinelmek dikelmek
dingil aptal, eksen, mihver, ok, salak
dingildek kaypak
dingildemek korkmak, kuşkulanmak, oynamak, sallanmak
dingin durgun, sakin, yorgun
dinginlik durgunluk, sükûnet
dini hikaye menkıbe
dinleme salonu oditoryum
dinlemek uymak
dinlence tatil
dinlenme istirahat, tatil
dinlenme kampı kamp
dinlenmek dincelmek
dinme sükûnet
dinmek bitmek, dayanmak, durmak, kesilmek
dinsiz acımasız
dip arka, derin, kıç, kök, taban
dipçik kundak
dipdam hapishane
diploma icazet, lisans belgesi
dipnot esletme
dirayet iktidar, kabiliyet, zekâ
dirayetli becerikli, zeki
direk kazık, sütun
direkt düz
direktif yönerge
direktör yönetmen
diremek dayamak, direnmek, durdurmak
direnç mukavemet
direnim inat
direniş karşı durma, mukavemet
direnme mukavemet
direnmek göğüslemek, karşı durmak, üstelemek
direşme sebat
direşmek dayanmak
diretme inat
diretmek direnmek
dirgen çatal
diri canlı, güçlü, zinde
diri diri taptaze
diriğ etmek esirgemek
dirilik can
dirilmek iyileşmek
dırıltı çekişme
diriltme ihya
dirim hayat, yaşam
dirimlik gelir, sağlık
dirlik geçim, hayat, huzur, sağlık, varlık
dirsek makas
disiplin sıkı
diskur nutuk, söylev
dış dünya, hariç
dış alım ithalat
dış işleri haricî işler, hariciye
diş kamaştırıcı buruk
dış satım ihracat
dışa vurum ifade
dışalım ithalat
dışarı bayır, hariç
dışarlık taşra
dişi çekici, kadın, şuh, verimli
dişisel şuh
dışkı pislik
dişlemek çiğnemek, ısırmak
dışsal haricî
dışsatım ihracat
diuca speculifera buzulkuşu
divan kanepe, meclis, sedir, taht
divane budala, deli, kaçık
divanelik delilik
diyalekt lehçe
diyanet din, din işleri
diyapozitif saydam
diyar dünya, iklim, ülke, yurt
diye göre, için
diyerek diye
diyesin her hâlde
diyet girev, perhiz
dize mısra
dizelge liste
dizge cümle, manzume, meslek, sistem
dizgi tertip
dizgici mürettip
dizgin cılav
dizi düzüm, kol, saf, seri, sıra
dizi film dizi
dizin fihrist
dızlamak çarpmak, soymak
dizlik şalvar
dızman şişman
dizmek hazırlamak
dizmen mürettip
dobra güzel, iyi
dobra dobra söylemek düz yüzüne demek
doğa huy, tabiat
doğacak gelecek
doğaçlama irticalen
doğal saf, tabii
doğallıkla tabii
doğan kızılkuş, terlan
doğaüstü tabiatüstü
doğma mevlit
doğmak başlamak, gelmek
doğramaç cacık
doğramak kesmek
DOĞRU dürüst, düz, gerçek, güzel, hak, hakikat, harbi, sadık, sevap, tamam, yakın
doğruca direkt, doğru
doğrudan gerçekten, hakikaten
doğrudan doğruya bilavasıta
doğrulama tasdik, teslim, teyit
doğrulamak ayarlamak, desteklemek, onaylamak, tasdik etmek
doğrulmak kalkınmak, kalkmak, yönelmek
doğrultmak düzeltmek, kazanmak
doğrultu istikamet, taraf, yön
doğruluk adalet, gerçek, hak, namus, sıhhat
doğrusu zaten
doğu şark
doğu bilimci müsteşrik
doğu bilimi şarkiyat
doğum mevlit, tevellüt
doğurgan dişi, velut, verimli
doğurmak kurtulmak
doğuştan fıtri, yaradılıştan
doktor hekim, sagan, tabip
dokuma oluşum, tekstil, yapı
dokumacılık tekstil
dokunaklı acı, acıklı, ağır, hazin, müessir, tesirli, yanık
dokunan yapışık
dokunca zarar
dokundurmak sürtmek
dokunma temas
dokunmak batmak, değinmek, değmek, dürtmek, etkilemek, ilişmek, ilmek, karıştırmak, koymak, sataşmak, temas etmek, vurmak, zarar vermek
dokunulmazlık ayrıcalık
dokunuş temas
dokuz canlı dayanıklı
doküman belge
dokümanter belgesel
dolamak sarmak
dolambaç başlık
dolambaçlı çapraşık
dolandırıcı üçkağıtçı
dolandırıcılık deleduzluk, fırıldakçılık
dolanma geçim
dolanmak dolaşmak, geçinmek, gezmek, karışmak
dolap düzen, fırıldak, hile
dolaşık çap, çetrefil, girift
dolaşma devir, tur
dolaşmak belirmek, devretmek, dolanmak, gezinmek, gezmek
dolay civar, ufuk
dolayı çevre, ötürü
dolaylı bilvasıta
dolaysız bilavasıta, direkt, doğrudan doğruya
doldurma ikame, imla
doldurmak beslemek, kaplamak
doldurulma imla
dolgun kalın, şişko
dolgunca bol
dolma dalavere, hile, sarma, yalan
dolmak kaplamak
dolu komple, meşgul, yoğun
dolunay bedir
domates kızanak
domates dolması dolma
domestik evcil, yerel, yerli
dominant baskın
domur kabarcık, tomurcuk
domuz hınzır
don giysi, külot
donamak süslemek
donanım tesisat
donanımlı kuvvetli
donanma gecesi donanma
donanmak bezenmek
donanmış mücehhez
donatı teçhizat
donatım teçhiz
donatma donatım, teçhiz
donatmak azarlamak, sövmek, süslemek
dondurma buzkaymak
done veri
donsuz serseri, yoksul
donuk mat
dopdolu hıncahınç
doru keher
doruk zirve
dosdoğru dimdik, doğru
dost arkadaş, bacanak, sevgili, yâr, yoldaş
dostça sohbet
dostluk hukuk
dosya şahsi iş
doygu rızık
doygunluk tatmin
doymak kanmak
doymaz açgözlü
doyulmak doymak
doyum kanaat, tatmin
doyumluk yağma
doyunca tıka basa
doyunmak doymak
doyurucu tatminkâr
doz derece, miktar
dökmek açıklamak, açığa vurmak, bırakmak, boşaltmak, düşürmek, harcamak, ifşa etmek, kullanmak, ödemek, saçmak, salmak, sarf etmek, serpmek, söylemek, taşımak, yakmak
dökülmek boşalmak, düşmek, hasta olmak, kaplamak, ulaşmak
döküm yapmak dökmek
döküntü berbat, çer çöp, değersiz, enkaz, kötü
döl çocuk, evlat, nesil, tohum, yavru
döl eşi eş, son
döl yatağı karın, rahim
döndürmek bırakmak, bükmek, vermek, yönetmek
dönek kahpe, kancık, kaypak
dönem çağ, devir, devre, fasıl, yarıyıl, zaman
dönemeç büklüm, kıvrım, viraj
döner dönme kebap
döner kebap döner
döner sermaye döner
döngül hayvan
dönme devir, viraj
dönme kebap döner
dönmek benzemek, burulmak, değişmek, devretmek, dönüşmek, hatırlamak, kayıtmak, kesilmek, sapmak, yönelmek
dönüş devir
dönüşmek çevrilmek, dönmek, girmek
dönüştürmek çevirmek
dönüşüm inkılap
dördül kare, rubai
dört dörtlük birlik, mükemmel, tam
dörtlü murabba
dörtlük kıta
dörtte bir çeyrek
döş bağır, göğüs
döşek yatak
döşekçe minder, şilte
döşem tesisat
döşeme mefruşat, taban, zemin
döşemek çekmek
döşenmemiş kuru
dövme dayak, yarma
dövmek çarpmak, çırpmak, ezmek, hırpalamak, silkelemek, tartaklamak, vurmak
dövüşmek vuruşmak
döyeçlemek pataklamak
dözmek katlanmak
dözüm hoşgörü, tahammül, tolerans
dözümlü dayanıklı
dragon ejderha
dram acıklı
dramatik acıklı
dren ark
dua fatiha
dubara düzen, hile, oyun
dublör benzer
dudak ağız
dudak boyası ruj
dudu hanım, papağan
dudukuşu papağan
duduş pipi
duhul giriş
dulda himaye, siper
duluk şakak, yüz
dumağı nezle
duman esrar, kötü, tütsü, tütün, yaman
duman etmek bozmak, yok etmek
dumanlanmak karışmak
dumanlı bulanık, puslu, sarhoş
dun alçak, aşağı, aşağılık
dupduru berrak
duraç kaide
durağan sabit, yerli
durak dayanacak
duraklık durgunluk
duraksama tereddüt
duraksamadan gözü kapalı
duraksamak duraklamak
duraksız direkt, oynak
duralamak duraklamak
durdurma tevkif
durdurmak bastırmak, karşılamak, kesmek
durgu sekte
durgun pasif, sakin, sessiz, sütliman
durgunlaşmak sakinleşmek
durgunluk nekahet, sükûn, sükûnet
durmadan sürekli
durmak beklemek, dayanmak, dinmek, eğlenmek, kalmak, kesilmek, yaşamak, yüzmek
dursuz duraksız durmadan
duru berrak, temiz
durulmak sakinleşmek, uslanmak, yatışmak
duruluk açıklık
durum boyut, gidiş, hal, hâl, hatır, hava, hesap, kalıp, keyfiyet, konum, manzara, mevki, tavır, vaziyet, yağday, yer
durumunda yerinde
duruş mevzi, sekte
duruşma mahkeme
duşaklamak kösteklemek
duvar cidar, engel, hisar
duyar duyarlı, duygulu, hassas
duyarga anten
duyarlı hassas
duyarlık hassasiyet
duygu his, ihtisas, kalp, ruh
duygulandırmak dokunmak
duygulanım teessür
duygulanma ihtisas, kabarma
duygulu hassas, yanık
duygun duygulu, hassas
duygusal birey, romantik
duygusuz kalpsiz
duyma sema
duymak hissetmek, işitmek, sezmek, taşımak, tatmak, yaşamak
duyu his
duyulan mahsus
duyulmak aksetmek, çıkmak, vurmak, yansımak
duyultu şayia
duyum duyu, istihbarat
duyurmak yayımlamak
duyurmamak saklamak
duyuru bildiriş, ilan
duyurulmayan gizli
duyuş şiar
iki
düçar olmak uğramak
düdük kaval
düdüklemek aldatmak
düğme çapraz
düğmelemek iliklemek
düğmük düğüm
düğü pirinç
düğüm ukde
düğümlemek bağlamak
düğümlü karışık
düğün cemiyet, deri, dernek, eğlence, toy
düğürcük simit
dükkân kumarhane, mağaza, salon
düldül at
dülger marangoz
dümbek dümbelek
dümbelek dümbek, dümbül, sersem
dümbük pezevenk
dümbül dümbelek
dümdüz basit, sade
dümen dalavere, hile, idare, sükkân, yönetim
dümenci düzenbaz
dün dünen, geçmiş
dünen dün
dünkü acemi, toy, yeni
dünür dünürcü, kuda, elçi
dünürcü dünür, görücü
dünya âlem, camia, cihan, çevre, devran, dış, diyar, herkes, kâinat, küre, ortam, yer, yeryüzü, yüre, zemin
dünya malı servet, varlık
dünyalık mal, mülk, para, servet
düpedüz gerçekten
dürme lahana
dürmek dürüm, yuvalamak
dürtmek değmek, dokunmak, tahrik etmek, uyarmak
dürü armağan, çeyiz, hediye
dürülmek katlanmak, sarılmak, toplanmak
dürüm dürmek
dürümlemek kıvırmak
dürüst ak, doğru, usturuplu
dürüstlük doğruluk, namus
dürüşt kırıcı, sert
düstur kaide, şiar
düş hayal, rüya, umut, uyku
düşerge kamp
düşey şakuli
düşkün manyak, mecbur, meraklı, yangın
düşkünleşmek düşmek
düşkünlük iptila, merak, zaaf, zül
düşlemek hayal etmek
düşman hasım
düşmanlık adavet, husumet
düşmek alışmak, atlanmak, azalmak, bulunmak, değmek, eksilmek, gitmek, inmek, kapılmak, rastlamak, uğramak, vurmak, yağmak, yakışmak, yıkılmak
düşük az, uşak saldırma
düşün fikir
düşünce akıl, endişe, fikir, kanaat, kanı, kaygı, mülahaza, mütalaa, nabız, niyet, rey, sıkıntı, tasa, tasarı, tasavvur
düşünceler efkâr
düşüncesince için
düşüncesiz akıllı
düşünme hatır, tefekkür
düşünmeden ezbere, gözü kapalı
düşünmek anlamak, demek, kaygılanmak, kurmak, muhakeme etmek, paykamak, tasarlamak
düşünmeksizin bedaheten
düşünücü düşünür
düşünülmüş hesaplı
düşünüm fikir
düşünür mütefekkir
düşünüş mütalaa, tefekkür
düşürmek azaltmak, dökmek, sıyırmak
düşüt düşük
düven tahıldöven
düver direk
düz alan, bozkır, direkt, doğru, ova, sade, yalçın, yalın
düz yazı inşa, mensur, nesir
düz yüzüne demek dobra dobra söylemek
düzbucak dikdörtgen
düze doz
düzelmek uslanmak
düzelti düzeltme
düzeltici musahhih
düzeltme ıslah, ıslahat, reform, rötuş
düzeltmek onarmak, toplamak, yapmak
düzem düzey
düzen al, dek, dolap, fırıldak, hile, intizam, kapan, kol, komplo, nizam, olta, oyun, rabıta, seviye, sıra, sistem, tertibat, tertip, uyum, yerleştirme
düzenci çakal, düzenbaz, oyunbaz, oyuncu
düzenek sistem
düzengâh ova
düzenleme tertip
düzenlemek açmak, dizmek, hazırlamak, yapmak
düzenleniş tertibat, tertip
düzenli düzgün, kararlı, manzum, mazbut, muntazam
düzenlik ova
düzenlilik asayiş, karar
düzensiz bulaşık, dağınık, karışık, perişan, savruk
düzensizlik ihtilal
düzey seviye
düzgün iyi, mazbut, muntazam
düzlem düz, ortam, yassı
düzleşmek aşınmak, düzelmek, yatmak
düzlük alan, düz
düzme düzmece, sahte, uydurma
düzmece sahte
düzmeci sahtekâr
düzmecilik sahtekârlık
düzmek söylemek, uydurmak
düzüm dizi
düzyazı nesir
ebat boyut, mikyas, ölçü
ebe mamacı, nine
ebedi sonsuz
ebedî ilelebet, ölümsüz
ebedî sonsuz
ebedî uyku ölüm
ebeveyn anne baba, ata ana, valideyn
ebleh budala
ecdat ata
ece kraliçe
ecinni cin
ecir sevap, ücret
ecnebi yabancı
eda davranış, hava, işve, naz, şive, tavır
edabazlık fiyaka
edat ilgeç
ede ağabey
edebiyat yazın
eden fail
edep incelik, terbiye
edep etmek sıkılmak, utanmak
edeple nazikâne
edepli ince, nazik, uslu
edepsiz densiz, şirret
eder değer, fiyat, paha
edibane nazik
edilgen pasif
edilgen fiil edilgen
edilgin pasif
edim amel, fiil, ivaz
edimsel aktüel
edinmek kazanmak, olmak, yapmak
edip yazar
edisyon baskı
edviyat katık
edviye baharat
efe ağabey, kabadayı, yiğit, zeybek
efendi bey, kibar, koca, nazik
efendilik neciplik
efendim affedersiniz, bağışlayın, beli, evet
efkâr kaygı, tasa
efkârıumumiye içtimai fikir
efkârlanmak kaygılanmak
efor çaba, güç
efsane mit
efsun büyü, sihir
efsunlamak büyülemek
efsus yazık
eften püften çürük, değersiz
ege veli
egemen hükümran
egemenlik buyruk, hüküm
ego ben
egoist bencil
egzersiz meşk
eğe kaburga
eğe (kemik) kaburga
eğer şayet, velev
eğik eğilmiş, eğri, meyilli
eğiklik meyil
eğilim heves, meyil, nabız, temayül
eğilimli istekli, meyyal
eğilmek meyletmek, yamulmak, yatmak
eğilmiş meyyal
eğim meyil
eğimli meyyal
eğin arka, beden, endam, vücut
eğirmen
eğitim terbiye
eğitim bilimi eğitim
eğitimsiz ilkel
eğitmek terbiye vermek
eğleç fren
eğlek han, konak
eğlemek durdurmak, oyalamak
eğlence âlem, cümbüş, düğün, meze, sefa, sefahat, zevk
eğlenceli matrak, şen
eğlendirici maskara
eğlenme tezyif
eğlenmek beklemek, durmak, gezinmek, izlemek, lağa koymak, maskaraya koymak, seyretmek
eğleşme ikamet
eğleşmek durmak, eğlenmek, kalmak, yaşamak
eğmeç kavis
eğmeçli eğri
eğmek bükmek
eğreti bozuk, geçici, muvakkat, muvakkati, öteri, takma, üstünkörü, yararsız
eğri çap
eğrim eğri, girdap
eğrisine yanlama
ehemmiyet önem
ehemmiyetli önemli
ehil cemaat, erbap, eş, sahip, sanatkâr, topluluk, usta, üstat
ehlî ehlileştirme, evcil
ehlidil kalender
ehlîleşmek alışmak
ehlileşmiş hayvan evcil
ehlileştirme ehlî
ehliyet sürücülük vesikası
ehliyetli tam, yeterli
ehliyetsiz yetersiz
ehram köpyak, piramit
ehven ucuz
ejder ejderha
ejderha canavar, ejder
ek devam, ilave, ilişik, koşma, şekilci
ekalliyet azınlık, azlık
eke büyük, kart, yaşlı, yetişkin
ekecek tohum
ekin kültür
ekin sahası çiftlik
ekinci çiftçi, rençper
ekincilik tarım, ziraat
ekip grup, kol, takım
ekipman takım
eklem bent, boğum, mafsal, oynak
ekleme ilave, ilhak
eklemek beslemek, ilave etmek, koşmak, koymak, ulamak
eklenmek binmek, gelmek
eklenmiş ek, ilişik
ekmek aş, çörek, dikmek, kazanç, serpmek, yemek
eko yankı
ekol meslek, okul
ekolojik ortam çevre
ekonomi denlik, iktisat, tutum
ekonomik denlikli, hesaplı, iktisadi
eksen çizgi, dingil, mihver, ok
ekseri genellikle
ekseriya genellikle
ekseriyet çoğunluk, çokluk
ekseriyetle genellikle
eksik az, noksan, sakat, yarım, yarım yamalak
eksik etek kadın
eksikli kadın, muhtaç
eksiklik ayıp, eksi, kusur, noksan, şaibe, zaaf
eksiksiz bütün, harika, iyi, kâmil, komple, mükemmel, tam, tamam, tamamlamak, temiz, tüm
eksilmek azalmak, çıkmak, düşmek
eksiltme ihale
eksiltmek almak
eksperyans deneyim
ekspoze özet
ekstre öz
ekstrem aşırı, uç
ekşi uygunsuz
ekşi kiraz vişne
ekşimek bozulmak, kesilmek, kıçkırmak, sırnaşmak, somurtmak, turşumak, utanmak
ekşimik kesik
ekşimsi buruk
ekti arsız, cimri, yüzsüz
el ahali, aşiret, baskı, defa, etki, halk, il, kez, memleket, mülkiyet, pençe, ülke, yabancı, yönetim, yurt
el âlem herkes
el alışkanlığı maharet
el birliği beraberlik, birgelik, dayanışma
el işi işleme
el kandalı kelepçe
el kantarı kantar
el sürmek dokunmak
el ulağı yamak, yardımcı
el uzluğu maharet
elan daha, hâlâ, henüz, şimdi
elbet elbette
elbette elbet, nasıl, nasılsa, pekâlâ, şüphesiz, zahir
elbir yardakçı
elbise giyim, giysi, paltar
elbisesiz çıplak
elçekme feragat
elçekmemek tebelleş olma
elçi büyükelçi, delege, dünür, görücü, peygamber, sefir
elçilik sefaret
elde etmek almak, çıkarmak, sağlamak, temin etmek, ulaşmak, uydurmak
elden doğrudan, hemen
ele salma iğfal
elebaşı kuldurbaşı
elektrik cazibe, çıngı
elektriklemek etkilemek
elektron çınca
elektronik çıncalık
elektronik beyin bilgisayar
elem acı, dert, keder, üzüntü
elemek çalkalamak
elemli kederli
elenmek süzülmek
eleştiri kritik, sınama, tenkit
eleştirici münekkit, tenkitçi
eleştirme tenkit
eleştirmeci münekkit, tenkitçi
eleştirmek rey vermek, tenkit etmek
eleştirmen münekkit, tenkitçi
elgin garip, yabancı
elgün dünya
elhak doğrusu, gerçekten
eli açık cömert
eli sıkı cimri, hasis
eli uz usta
elim acıklı
elimine etmek elemek
elinin körü kötü
elit seçkin
elkızı eş, gelin, kadın
elleme iyi
ellik eldiven
elmacık kemiği elmacık sümüğü
elmacık sümüğü elmacık kemiği
elmas cevahir
elmastıraş elmas
eloğlu damat, el, koca, yabancı
elöpen kertenkele
elüstü yarım yamalak
elverişli makul, müsait, uygun, yarar
elverişsiz dar, ters
elvermek kifayet etmek
elzem çok lazımlı, zaruri
em ilaç, merhem
emanet can, mevduat, ruh
emanet etmek ısmarlamak
emare alamet, belirti, delil, iz
embesil ahmak, aptal, budala
emcek meme
emcik meme
emek himmet, iş, mesai
emekçi zahmetkeş
emekli tekaüt, zor
emeksiz bedava, kolay
emektar eski
emektaşlık iş birliği, teşrikimesai
emin emniyetli
emin amanlık emniyet, güvenlik
emin olmak güvenmek, inanmak
emir buyruk, ferman, istek, komut, talimat
emir subayı yaver
emir vermek komut vermek
emisyon sürüm
emlak yurt
emmek çekmek, içmek
emmi amca
emniyet asayiş, emin amanlık, güven, güvenlik, itimat, tehlikesizlik
emniyet etmek güvenmek
emniyetli emin, güvenilir
emniyyet güvenlik
emretmek buyurmak
emreylemek buyurmak
emrihak ölüm
emrivaki oldu bitti
emsal benzer, denk, eş, numune, örnek, yaşıt
emtia mal
emzik ibik
en arz, işaret
en adi ilkel
en az asgari
en çok azami
en dairesi enlem
enam halk
enayi budala, giç, ördek, sarsak
encam gelecek
endam kesim
endamsız çelimsiz, kısa
endaze ölçü
endazeli ölçülü
endeks dizin, gösterge
ender nadir
endirekt dolaylı
endişe bulut, düşünce, kaygı, korku, kuşku, tasa
endişe etmek kaygılanmak, korkmak
endişelenmek kaygılanmak
endüstri sanayi
endüstrileşmek sanayileşmek
endüstriyel sınai
enerjik acar, aktif
enez hantal
eneze cılız, zayıf
enformasyon haberleşme
engebe arıza, iniş yokuş, kabarık
engebelik engebe
engel duvar, köstek, mahzur, mani, müşkül, pürüz, yük
engel olmak alıkoymak, çelmek, göğüslemek, menetmek, önlemek
engelleme işgal
engellemek çelmek, hapsetmek, karışmak, kösteklemek
engellenmeyen özgür
engelleyen kırıcı
engelli sakat
engelsiz açık
enik çocuk, küçük
enikonu ince, oldukça
enişte küreken, yezne
enjeksiyon iğne
enjektör iğne
enkaz döküntü, harabe, harabelik, yıkıntı
enlem en dairesi, paralel
enli geniş
ense arka, art, dal
ensesi kalın varlıklı, zengin
ensiz dar
enstrüman çalgı
entari giysi, kadın paltarı
entegrasyon uyum
entelektüel aydın, münevver
enteresan ilginç, meraklı
enternasyonal beynelhalk, uluslararası
entipüften uydurma
entrika dek, hile, oyun
envai çeşit nevbenev
envanter demirbaş
envestisman yatırım
epey bayağı, hayli, oldukça, oldukça çok
epeyce epey
epeyi epey
epeyice epey
epik destani
epikriz hikâye
epilepsi sara
epizot dilim
epope destan
eprimek erimek, yumuşamak
er asker, erkek, erken, kahraman, kişi, koca, mert, nefer, yiğit, zevç
er avrat
er bezi haya, yumurta
er kişi erkek
erbap ehil, usta
erdem fazilet
erdemli yüksek
erden bakire
erek amaç, gaye, hedef, maksat, murat
eren aziz, ermiş
ergen bekâr
ergilik şilt
ergin reşit
ergonomik elverişli, kullanışlı
erik alça, kayısı
erim çalım, menzil, muştu
erimek bitmek, tükenmek, yok olmak
erincek tembel, üşengeç
erinç huzur, rahat
erinçli rahat
erinçsiz rahatsız
erinmek üşenmek
erir münhal
erişim ulaşım
erişkin kâmil
erişme idrak
erişmek çatmak, çıkmak, değmek, demek, girmek, ulaşmak, varmak, yetişmek
erişmiş nail
eritme hal
eritmek yok etmek
eriyebilen münhal
eriyik mahlul
erk iktidar, kudret, kuvvet, nüfuz
erkân yol, yöntem
erkânıharbiyeiumumiye genelkurmay
erkânıharp kurmay
erke ışık, kudret
erkek bay, er, kişi, koca, mert, sap
erkek berberi berber
erkeklik organı kamış
erken er
erken bahar ilkbahar
erketeci gözcü
erkin hür, serbest
erkincilik inanç
erkli kadir, muktedir
erköyün şımarık
erköyünleşmek şımarmak
ermek erişmek, kavuşmak, yetişmek
ermiş aziz, evliya, veli
eroin maden
erteleme tecil, tehir
ertelemek atmak, savsaklamak, sonraya saklamak
ertelenmek kalmak
erzan ucuz
erzel alçak, soysuz
esans ıtır, ruh
esaret boyunduruk
esas ana, anayasa, asıl, baş, başlıca, gerekçe, gövde, hakikat, ilke, kök, mahiyet, omurga, temel, üs
esas kanun anayasa
esasen gene, zaten
esasi esas
esaslanmak kökleşmek
esaslı doğru, güzel
esassız asılsız, yalan
esatir mitoloji
esbabımucibe gerekçe
esbak eski, geçmiş
esef kaygı, tasa, üzüntü
esef etmek hayıflanmak
eseme mantık
esen iyi, selamet
esenleme selam
esenleşmek vedalaşmak
esenlik afiyet, sağlık, selamet, sıhhat
eser im, işaret, iz, kitap, ürün, yapıt, yayın
esermek bakmak, beslemek
esin ilham
esinlenmek ilham almak
esinti hava
esir hava, köle, tutsak
esir etmek alıkoymak
esirgeme himaye, rahim
esirgemek himaye etmek, korumak, sakınmak, saklamak
esirgememek kıymak
esirlik esaret
esirmek delirmek, sertleşmek
eski çaput, emektar, ezelî, külüstür, paçavra, sabık
eskiden evvelce, evveller, geçmişte
eskileşmek eskimek
eskimek aşınmak, yaşlanmak, yıpranmak
eskimiş yırtık
eskiz taslak
eslek itaatli
esletme dipnot
esme ürperti
esmek üfürmek
esmer kara, karaca
esna sıra
espas aralık
espressivo duygulu, içten
espri nükte
esrar duman, keyif, maden, mal, ot
esrarlı esrarengiz
esrik dumanlı, sarhoş
essah doğru, gerçek
estelik abide, anıt, yadigâr
estetik bedii
esvap giysi
adam, aile, arkadaş, avrat, bayan, benzer, bey, bir, ehil, emsal, er avrat, familya, hanım, harem, hatun, karı, kişi, koca, koşa, kuma, ortak, tay, yoldaş
eş anlamlı anlamdaş
eş güdüm koordinasyon
eş koşma şirk
eşarp atkı, baş örtüsü
eşek merkep
eşekçe kaba
eşelemek deşelemek, eşinmek, kurcalamak
eşey cinsiyet
eşeysel cinsel
eşik astana, başlangıç
eşinmek eşelemek
eşit beraber, müsavi, tay
eşitlik müsavat
eşkal biçim
eşkâl biçim, görünüş, kılık
eşkin filiz, sürgün
eşkıya harami, kuldur
eşlem kopya
eşleşmek çiftleşmek
eşme kaynak, pınar
eşmek araştırmak, incelemek
eşya kayıt, yük
et ten
et kafalı budala, enayi, kaba
etanol alkol
etap adım, aşama
etçi kasap
etekserpen pasaklı
etiket kimlik
etil alkol alkol
etken aktif, faktör, malum, müessir
etki bulaşık, el, hasiyet, hüküm, tesir, yardım
etki etmek savmak
etkileme tesir
etkilemek cezbetmek, dokunmak, işlemek, koymak, silkelemek, tesir etmek
etkilenmiş müteessir
etkileyicilik karizma
etkili aktif, canlı, dokunaklı, güçlü, keskin, kuvvetli, müessir, tesirli, yanık, yüksek
etkili olmak yapmak
etkime tesir
etkimek tesir etmek
etkin aktif, faal
etkin olmak konuşmak
etkinlik faaliyet
etkinlik merkezi oditoryum
etkisiz tesirsiz
etlenmek semirmek, şişmanlamak
etli dolgun, kalın
etli canlı güçlü
etmek buyurmak, görmek, kılmak, yapmak
etmen faktör
etraf civar, çevre, muhit, ortalık, yöre
etrafını alarak çepçevre, çepeçevre
etsiz kuru, sıska, zayıf
etüt mütalaa, müzakere
etüt etmek araştırmak, incelemek
ev aile, beyit, dar, hane, konut, mekân, nesil, ocak, soy, sülale
ev bark ev, mülk
evcil ehlî, ehlileşmiş hayvan, yerli
evcilleşmek alışmak
evet beli, efendim, oldu, olur, peki, tamam, ya
evetlemek onaylamak
evham kuruntu, kuşku, vehim, vesvese
evhamlanmak kuşkulanmak
evinsiz boş, kof
evirme akis
evirmek çevirmek
evirtim akis
evla yeğ
evlat çocuk, döl, soy, yavru
evlek mandal
evlendirmek yapmak
evlenme izdivaç
evlenmek varmak
evlenmemiş mücerret
evlilik akdi nikâh
evliya ermiş
evolüsyon gelişme
evrak senet
evre aşama, basamak, merhale, mertebe, safha
evren âlem, cihan, kâinat
evrim tekâmül
evsaf hususiyet, seciye
evsiz barksız avare, başıboş
evvel geçmiş, ilk, kabak, önce
evvel bahar ilkbahar
evvela ilkin, önce
evvelce eskiden, önce, önceden
evvelden eskiden, evvelce, önceden
evveli eskiden
evvelki sabık
evveller eskiden
evvelsi evvelki
eyalet taşra, vilayet
eyitmek demek
eylem fiil, hareket, iş
eylemek buyurmak, etmek, yapmak
eyvallah hüdahafız
eyvan teras
ezancı müezzin
ezber etmek ezberlemek
ezberden ezbere
ezbere bilmeden, ezberden
ezel ebet ebediyen
ezelî eski
ezelî takdir yazgı
ezgi gidiş, haz, melodi, nağme, sıkıntı, şarkı, tarz, tempo, terane, üzüntü, yol
ezginlik sıkıntı, üzüntü
ezik çürük
ezinç azap
ezinti sıkıntı
eziştirmek tartaklamak, tepelemek
eziyet azap, sıkıntı, zulüm
eziyet etmek zulmetmek
ezkaza kazara
ezme kahır
ezmek çiğnemek, çommak, dövmek, harcamak, kahretmek, kısmak, öğütmek, yenmek
faal aktif, canlı, cevval
faale işçi
faaliyet etkinlik, hareket, icraat, yürürlük
faaliyetler ameliyat
facia afet, fecaat
facialı feci
faça çehre, giysi, surat, yüz
façalı gösterişli
fahir övünç
fahişe celep, kahpe, orospu
fahişehane kerhane
fahişelik fuhuş
fahretmek fahreylemek, iftihar etmek, övünmek
fahreylemek fahretmek, iftihar etmek, övünmek
fahri gönüllü
faik üstün, yüksek
faikiyet yükseklik
fail günahkâr, mukassır, özne
faiz nema, ürem
faizci tefeci
fak kapan, tuzak
fakat ama, ancak, lakin
fakir fukara, kembağal, kimsesiz, yoksul, zavallı
fakirce yoksul
fakirlik zaruret
faksimile tıpkıbasım
faktör unsur
fakül benek
fakülte medrese
falan festekiz falan filan
falanca falan
falsolu YANLIŞ
familya aile, eş, fasile, karı
fan pervane, vantilatör, yelletke
fanatik bağnaz
fani ölümlü
fâni ölümlü
fantom hayalet
far düzgün
faraş hakendaz, turfanda
faraza tutalım ki
fare sıçan
farfara aceleci, boşboğaz, çerenci
fariğ rahat
farımak eskimek, ihtiyarlamak, kocamak, usanmak, vazgeçmek, yaşlanmak, yıpranmak, yorulmak
fariza görev
fark ayrım, üstelik
fark etmek anlamak, ayırmak, değişmek, duymak, görmek, seçmek, sezmek
farklandırma temyiz
farklanma temayüz
farklı başka, değişik
fars güldürü
Farsça Acemce
farz etmek bilmek, düşünmek, sanmak, saymak, tutmak
fasikül cüz
fasıl bölüm, devre, dönem, kısım
fasıla ara, aralık, kesinti
fasılasız durmadan
fasile familya
fasit bozuk, kötü
fasletmek ayırmak, bölmek, çözmek
fason kesim
fatalite kader, yazgı
fatih açık, ruşen
fatiha dua
faul cerime
fay kırık
fayans çini
fayda çıkar, kâr, yarar
faydalı hayır
faydasız nafile, yararsız
fayrap etmek açmak, çıkarmak
faz safha
fazilet erdem
faziletli yüksek
fazla artık, çok, lüks, ziyade
fazladan caba
fazlalaşmak artmak, çoğalmak
fazlalık artı, bolluk
fecaat facia, musibet
feci acıklı, facialı, musibetli
fecir tan
feda etmek harcamak, kıymak, satmak
fedakârlık özveri
fedakârlık etmek vazgeçmek
fehamet değer
fehmetmek anlamak, kavramak
fehva anlam, deyim, kavram, terim
fek ayırma, bozma
felah kurtuluş, selamet
felaket ateş, bela
felç damla, ifliç, nüzul, sekte
felek âlem, baht, dünya, gök, gökyüzü, sema, şans, talih
fellah çiftçi
felsefe hikmet
feminist hatuncu
feminizm hatunculuk
fen bilgi, bilim, hile
fena çok, kötü, pis, şer
fena olmak bozulmak, fenalaşmak
fenalık şer
fener askı
fenomen olay
fenomenal olağanüstü
fent düzen, hile
fer aydınlık, güç, ışık, kuvvet, nüfuz
feragat elçekme, imtina
ferah bol, geniş, hafif, sevinç, sevinçlilik
ferahi bolluk
ferahlamak serinlemek
ferahlanmak rahatlamak
feraset sezgi, zekâ
ferda yarın
ferdası ertesi
ferde top
ferdî kişisel
ferih neşeli
ferişte melek
ferman buyruk, emir
ferment maya
fermuar çapraz
fersiz donuk
fert birey
feryat çığlık
ferz vezir
fesat bozukluk, hile, kargaşalık, kundak
feshetmek bozmak, kaldırmak, lağvetmek
fesholunmak dağılmak
fesih bozma
festival şenlik
fetha üstün
fethetmek açmak, almak, girmek
fetiş put
feveran kaynama
feveran etmek köpürmek, parlamak, sinirlenmek
fevk üst, yukarı
fevkalade olağanüstü
fevkettabii tabiatüstü
fevri hırslı
fevrî yarım yamalak
fevt olmak ölmek, yitmek
fevvare fıskiye
feyezan bereket
feyiz bereket, mutluluk
feyizli verimli
feza gök, uzay
fezleke hülasa, özet
fidyeinecat fidye
figan çığlık
figan etmek inlemek
fihrist dizin, içindekiler
fiil amel, davranış, eylem, hareket, iş
fiilen gerçekten, hakikaten
fıkıh islam hukuku
fikir düşünce, görüş, kuruntu, rey
fıkır fıkır oynak
fikir söylemek değerlendirmek
fikirler efkâr
fikirleşmek tasarlamak
fikirli akıllı
fıkra latife
fikren zihnen
fikrinden taşınmak caymak
fikrisabit saplantı
fiktif itibari
fil dişi fil sümüğü
fil sümüğü fil dişi
filan falan
filan falan falan filan
fıldır çabuk
file
filhakika doğrusu, gerçekten, hakikaten
filinta güzel, yakışıklı
filiz sürgün
film yanka
filo bit
filoloji dil bilimi
filtre süzgeç
filvaki gerçekten, vakıa
finans mal, para
finansal mali
fingir fingir oynak
fınkırmak sümkürmek
fino esrar
fır piç
firar kaçış
firar etmek kaçmak
firari kaçak
fırdolayı çepeçevre
fire eksik, noksan
firez ekin
fırfıra fırıldak, topaç
fırıldak dolap, düzen, fırfıra, fırlangıç, foya, hile
fırıldakçılık dolandırıcılık
fırlama piç
fırlamak atılmak
fırlangıç fırıldak, topaç
fırlatmak atmak, savurmak
fırsat vesile
fırtık sümük
fırtına sıkıntı
fırtınalı karışık
fısırtı fısıltı
fiske çırtma
fıskiye fevvare, fışkırık
fiskos pıçapıç
fıslamak fısıldamak
fiş çengel, makbuz
fışkırık fıskiye, ıslık
fışkırma feveran
fit ödeşme, razılaşma
fitne kargaşa, kundak
fitnekârlık etmek kışkırtmak
fitnelemek gammazlamak, yermek
fıtrat hilkat, yaradılış
fıtraten yaradılıştan
fıttırmak çıldırmak, delirmek
fiyaka caka, çalım, edabazlık, gösteriş, lokalık
fiyasko iflas, muvaffakiyetsizlik
fiyat eder, hediye, paha, yükselmek
fiyatlanmak pahalılaşmak
fiyatlı pahalı
fizik hikmet
flama alev
flaş gözde, ünlü
flört etmek çıkmak, kırıştırmak, konuşmak
folk halk
folklor halk bilimi
fon görüntü, kaynak
fondöten düzgün
fonetik ses bilgisi
fonksiyon işlev
fonoloji ses bilimi
fora etmek açmak, çıkarmak, çözmek
form biçim, şekil
forma biçim, şekil
format biçim, boyut
formel şeklî
formül yöntem
fors saygınlık
forslu güçlü
fos boş, çürük, kof
fosforlu gösterişli, parlak
fosilleşmek gerilemek
foto ışık
fotoğraf kılık, resim, suret, yaçın
foya fırıldak, hile, kelek
fraksiyon hizip
frape meşrubat
frekans tezlik
fren eğleç
frigorifik soğutucu
frijider buzdolabı
fuhuş fahişelik
fukara derviş, fakir, kembağal, yoksul, zavallı
fukaralık güçsüzlük
fut ayak
futa peştamal
fuzuli gereksiz, yersiz
fücceten ansızın
fürumaye soysuz
füsun büyü
fütur usanç
füze roket
füzyon birleşme
gabi ahmak
gabilik ahmaklık
gacı dost, kadın, metres, sevgili
gaddar acımasız, cani, hınzır
gaf yersiz hareket, yersiz iş
gafillik gaflet
gaflet dikkatsizlik, uyku
gaflet uykusu bilgisizlik
gafleten ansızın, birden, birdenbire, zıpçıktı
gaga ağız, dimdik
gagalamak azarlamak, hırpalamak
gagayı martı
gâh bazen, kâh
gâhname ajanda, müfekkire
gaile dert, kaygı, keder, sıkıntı, üzüntü, yük
gailesiz dinç
galat hata
galebe çokluk
galeyan coşkunluk, kaynama
galeyan etmek coşmak, kaynamak
galiba ihtimal ki, olabilir ki
galip gelmek kazanmak
galiz iğrenç
galsame solungaç
gam çile, gam, hüzün, kasvet, kaygı, tasa, teessür, üzüntü
gamlanmak kaygılanmak
gammaz jurnalci
gammazlamak çuğullamak, kötülemek, satkınlık etmek
gamsız rahat
gamze batık
gamze etmek kırıtmak
gani bol, çok, varlıklı, zengin
garaz amaç, hedef, kin, maksat
garet yağma
garet etmek soymak, yağmalamak
gariban biçare, garip, kimsesiz, zavallı
garip abus, acayip, cins, gariban, kimsesiz, tuhaf, yabancı, zavallı
gariplik garabet
garipsemek yadırgamak
gark etmek batırmak, boğmak
gark olmak batmak
garp batı
gaseyan etmek kusmak
gato çörek, pasta
gâvur acımasız, merhametsiz
gayda tulum
gaye amaç, erek, hedef, maksat, meram, murat, uğur, yol
gayr başkası
gayret çaba, himmet, hız
gayret etmek çabalamak, uğraşmak
gayrı başka, diğer, gayri
gayriadi olağanüstü
gayriciddi laubali
gayrikanuni yasa dışı
gayrilegal illegal
gayrimahdut sonsuz
gayrimakul saçma
gayrimemnun kırgın, kızgın, küskün
gayrimenkul emlak
gayrimeskûn boş, ıssız
gayrimuntazam dağınık, gelişigüzel
gayrimüstakil bağımlı
gayrisafi karışık, katışık
gayritabii acayip, sapık
gayz hınç, öfke
gayzlanmak öfkelenmek
gaz tül
gaza cihat
gazal ceylan
gazap hiddet, hınç, hışım, öfke
gazaplandırmak kızdırmak
gazaplanmak kızmak, öfkelenmek
gazaplı kızgın
gazete ceride, yenün
gazlamak kaçmak
gebe boğaz, hamile
geberik ölü
gebertmek öldürmek
gebeş aptal, sersem
gece akşam, geceleyin
gece kuşu yarasa
gece vakti geceleyin
gecelemek konaklamak
geceleyin gece, gece vakti
geceli gündüzlü sürekli
gecikme rötar
geciktirme tehir
geciktirmek savsaklamak, tehire salmak
geçe yaka
geçek güzergâh, hat
geçen sabık
geçen yıl bıldır
geçende bugünlerde, geçenlerde
geçenek aralık, koridor
geçenlerde geçende
geçer makbul
geçer akçe muteber
geçerlemek onaylamak
geçerli itibarlı, makbul, muteber
geçerli olmak konuşmak
geçerlik revaç
geçerlilik hüküm
geçici bulaşıcı, eğreti, muvakkat, muvakkati, öteri, sari, yaya, yolcu
geçilme geçiş
geçilmek bırakmak, terk etmek
geçim anlaşma, dolanma, maişet, uyum
geçimlik nafaka
geçimsiz bedreftar, huysuz, şirret, yola gitmeyen
geçimsizlik hırgür, hırıltı, zıddiyet, zırıltı
geçindirmek bakmak
geçinme geçim, maişet
geçinmek anlaşmak, dolanmak, ölmek, taslamak, uzlaşmak, yaşamak
geçirme nakil
geçirmek etmek, giymek, görmek, iletmek, kalmak, kaydetmek, nakletmek, oturmak, savmak, takmak, tespit etmek, vurmak, yapmak, yazmak
geçiş geçilme, geçme, intikal, transfer
geçişim intikal
geçişli tesirli
geçişsiz lazım, tesirsiz
geçiştirmek kurtulmak, savuşturmak
geçit intikal, transfer
geçkin geçmiş
geçme geçiş, transfer
geçmek aşmak, bırakmak, bitmek, buyurmak, girmek, gitmek, harcamak, işlemek, kalmak, kapmak, olmak, oturmak, sirayet etmek, sönmek, tükenmek, vazgeçmek, yaşamak, yermek, yürümek
geçmez olmak kalkmak
geçmiş dün, evvel, geri, mazi
geçmişte eskiden
geda dilenci, fakir, yoksul
gedik imtiyaz, kertik, yara
gedmek delmek
gelecek ati, encam, ileri, istikbal, müstakbel
gelenek âdet, anane
gelgeç geçici
gelgit kabarma
geli kilo
gelin kukla
gelin abla yenge
gelin olmak evlenmek
gelincik lale
gelir hasılat, medahil
gelişememek küsmek
gelişememiş geri
gelişigüzel itinasız, rastgele, üstünkörü
gelişim inkişaf, tekâmül
gelişme inkişaf, nema, tekâmül, terakki
gelişmek ilerlemek, inkişaf etmek, palazlanmak, parıldamak, serpilmek, şişmanlamak, yetişmek
geliştirme ihya
gelme göçmen
gelmek akmak, başlamak, buyurmak, çıkmak, dayanmak, doğmak, getirmek, izlemek, katılmak, takip etmek, türemek, ulaşmak, uymak, varmak, yönelmek
gemi tekne
gemilik tersane
gen geniş
genç dinç, körpe, toy
genç erkek çocuk
gençler çoluk çocuk
gene esasen, tekrar, yeniden, yine
genel umumi
genelev kerhane, koltuk
genelge tamim
genelleme tamim
genelleştirme tamim
genellikle ekseri, umumen, umumiyetle
geniş çok, ferah, gen, koca, rahat, yaygın
genişlemek büyümek, gelişmek, kabarmak, şişmek
genişletme teşmil
genişliğinde kadar
genişlik arz, boyut, en, vüsat
genlik bolluk, refah
gerçek asıl, başlıca, ciddi, doğru, doğruluk, hak, hakikat, sadık, sahici, tam, temel
gerçekleme teyit
gerçekleşme tahakkuk
gerçekleşmek çıkmak, tutmak
gerçekleştirmek hazırlamak, yapmak
gerçekli muhakkak
gerçeklik asıl, gerçek, hakikat
gerçekten bayağı, doğrudan, fiilen, hakikat, hakikaten, nitekim, sahi, sahiden, yakinen
gerçi vakıa
gerdanbent gerdanlık
gerdanlık gerdanbent
gereç malzeme, materyal
gereğince göre
gerek icap, lazım, lüzum, lüzumlu
gerek olmak gerekmek, istemek
gerekçe delil, esas, münasebet
gerekli lazım, lüzumlu, vacip, zaruri
gereklik icap, lüzum
gereklilik hacet, lüzum, zaruret
gerekseme ihtiyaç
gereksemek muhtaç olmak
gereksinim ihtiyaç
gereksinmek muhtaç olmak
gereksiz abes, boşuna, fuzuli, lüzumsuz, nahak, yararsız
gerelti engel, perde
gergi perde
gergin bozuk, sinirli
gerginlik gerilim
geri aptal, arka, art, geçmiş, geri kalmış, mazi, son, sonuç
geri bırakmak atmak
geri çekilme ricat
geri dönmek kayıtmak
geri kalmış geri
geri vermek kaytarmak
gerici irticacı, mürteci
gericilik irtica
geride bırakmak geçmek
gerileme ricat
gerilim tansiyon
gerilmek kızmak, öfkelenmek, sinirlenmek
geriz lağım
germek çekmek, uzatmak
germen hisar
gestalt biçim, boy, durum, yapı
getiri faiz, kazanç, ürem, yarar
getirmek gelmek, iletmek, sağlamak, sürüklemek
getirtmek celbetmek
geveze atak, boşboğaz, çaçaron, lafazan, şapır, zevzek
gevezelik çene
gevher cevher
gevrek gözü sulu
gevşek uyuşuk
gevşek ağızlı geveze
gevşeklik rehavet
gevşemek boşalmak, hoşlanmak, sakinleşmek, sevmek, tavsamak, yatışmak, yumuşamak
gevşetmek boşaltmak
gezelemek gezinmek
gezgin seyyah
gezi seyahat
gezici gezgin
gezinme seyran
gezinmek dolaşmak, eğlenmek
gezinti koridor, seyran, sofa
gezme seyran
gezmek başvurmak, bulunmak, dolanmak, dolaşmak, gitmek, görmek, yürümek
gezmen gezgin
gibi kabil, kadar
gibi olmak kesilmek
gıcık etmek kızdırmak
gıcıklanmak huylanmak, kuşkulanmak
gıcır yeni
gıcır gıcır taptaze, yeni
gıcırı bükme anlamsız, yersiz, zoraki
gıcırtı protesto
gicişme uyuz
gicişmek kaşınmak
giç budala, enayi
gıda besin
gider çıkar, mahariç, masraf
giderek tedricen, yavaş yavaş
giderilmek çıkmak
gidermek almak, aradan kaldırmak, bastırmak, çıkarmak, kesmek, yok etmek
gidi pezevenk
gıdık gerdan
gidiş davranış, durum, ezgi, hal hareket, seyir, tempo, tutum
gidiş geliş trafik
gidiş yolu güzergâh
gidişat davranış, durum, tutum
gidişmek kaşınmak
gına bolluk
gine gene, yine
gıpta etmek imrenmek
gır lakırtı, söz, uydurma, yalan
gır gır komik, matrak
giranbaha değerli
girdap burulgan
girenlemek serinlemek
girev diyet, ipotek, rehine
girev götürmek haczetmek
girgin pişkin
girift çapraşık, dolaşık, karışık
girinti tırtıl
girintisiz çıkıntısız düzgün
giriş başlangıç
girişik girift
girişim adım, teşebbüs
girişimci müteşebbis
girişken atak
girişme teşebbüs
girişmek davranmak, girmek, kalkmak, koyulmak, sarılmak, tutmak
girizgâh giriş
girme intisap
girmek almak, başlamak, bulaşmak, buyurmak, dönüşmek, erişmek, fethetmek, geçmek, girişmek, kaçmak, katılmak, sığmak, ulaşmak, vurmak
git yallah
gitmek başvurmak, buyurmak, çalışmak, çıkmak, dayanmak, değerlendirmek, düşmek, geçmek, gezmek, işlemek, karşılamak, ölmek, saymak, ulaşmak, uzanmak, varmak, yakışmak, yapmak, yaraşmak, yetişmek, yetmek, yürümek
gittikçe tedricen
gıybet kötüleme
gıybet etmek yermek
giyecek giyim, giyinecek, giysi, paltar, üst
giyim çul, elbise, giyecek, giysi, kıyafet
giyinecek giyecek
giyit giysi
giymek çekmek, kullanmak, taşımak
giysi çıkarmak, çul, don, elbise, entari, giyecek, giyim, kıyafet, paltar, üst, üzeri
giz peçe, sır
gizem sır
gizemli esrarengiz
gizleme inkâr
gizlemek örtmek
gizler esrar
gizletmek saklamak
gizli illegal, kapalı, mahrem, örtülü, saklı, zımni
gizlice kaçak
gizlilik mahremiyet
global toptan
gocuk kürk
gocunmak acışmak, çekinmek, kaçınmak, üstüne götürmek
godoş pezevenk
gonca tomurcuk
goygoycu dilenci
göbek gömlek, karın, kindik, kuşak, merkez, nesil
göcen kedi, pişik
göç nakil
göçer göçebe
göçeri konar göçer
göçermek değiştirmek, devretmek, göçürmek
göçkün göçebe
göçmek çökmek, oturmak, ölmek, taşınmak, yıkılmak
göçmen gelme, muhacir
göçük çökme, çökük, yıkıntı
göçürme nakil
göçürmek aktarmak, nakletmek
gödeltmek kısaltmak
göden işkembe
gödeş semiz
göğermek morarmak
göğerti satan manav
göğüs bağır, döş, meme, sadır, sine
göğüslemek direnmek, karşı durmak
göğüslük önlük
gök feza, gökyüzü, sema, uzay, yetişmemiş
gök kubbe gök
gökçe mavi, semavi
gökçe yazın edebiyat, yazın
gökçül semavi
gökdelen asumanhıraş, asumanöper
göksel semavi
gökyüzü gök, hava, sema
göl ayağı ayak
gölcük azmak
gölge hayalet
gölgelendirmek bozmak
gömlek basamak, derece, göbek, işlik, kat, kılıf
gömmek bastırmak, batırmak, defnetmek
gömü define
gömülmek gark olmak, kaybolmak, yok olmak
gömüt kabir, mezar
gön deri, kösele
gönç varlıklı, zengin
gönder bayrak ağacı, üvendire
gönderilmek gitmek
göndermek atmak, civermek, çıkarmak, sevk etmek, sunmak, ulaşmak, uzatmak, yollamak
gönen nem, rutubet
gönenç bolluk, refah
gönençli müreffeh
gönlünü almak gönlünü etmek
gönlünü etmek gönlünü almak, razı salmak
gönül arzu, can, dil, hatır, içeri, istek, kalp, karın, sine, yürek
gönül avcısı çapkın
gönül belası dert
gönül borcu minnet, şükran
gönül borçlusu minnettar
gönül rahatlığı huzur
gönülden candan
gönüllenmek alınmak, darılmak, gücenmek
gönüllü fahri
gönülsüz kerhen
göre diye, için, nazaran
göreceli izafi, nispi
görelik bağlılık
görelilik izafiyet
görenek âdet
göresimek özlemek
göresin acaba, acep
görev hizmet, işlev, tapşırık, vazife, yer
görevlendirmek bırakmak, göstermek
görevli memur
görgü deneyim, tecrübe, terbiye
görgülü aydın, efendi
görgüsüz basit, çakal, hıyar, ilkel, kabak, tor, yavan
görk gösteriş
görkem gösteriş, ihtişam, şaşaa, şatafat, tantana
görkemli gösterişli, muhteşem
görklü gösterişli, güzel
görme müşahede
görme engelli âmâ, kör
görmeden gıyaben
görmek almak, anlamak, bakmak, çıkmak, değerlendirmek, gezmek, izlemek, karşılaşmak, kavramak, rastlaşmak, seçmek, seyretmek, sezmek, vermek, yaşamak
görmemek uyumak
görmez görme engelli
görmezliğe vurmak görmezlikten gelmek
görmezlikten gelmek görmezliğe vurmak
görü nezaret
görücü dünürcü, elçi
görülen tanıdık
görülmedik fevkalade
görülmek rastlanmak, seçilmek
görümce baldız
görünen zahirî
görünme cilve, tebarüz, tezahür
görünmek azarlamak, başlamak, benzemek, gelmek, göstermek, gözükmek
görünmez olmak kaybolmak, yitmek
görüntü hayal, hayalet, manzara, sahne
görüntülemek yaratmak
görüntülük ekran
görünüm görünüş, manzara
görünüş çehre, eşkâl, görünüm, manzara, suret, zahir
görünüşte sureta
görüş fikir, göz, inanç, mezhep, mütalaa, randevu, rey, telakki, ufuk, vuslat
görüşme konuşma, musahabe, mülakat, müzakere, temas, ziyaret
gösterge belirti, im, işaret, nişan
gösteri nümayiş, tezahürat
gösteri yapmak çıkış etmek, ifa etmek
gösteriş caka, cila, çalım, fiyaka, göze girme, kurum, lüks, nümayiş, şan, tumturak
gösterişli ağır, ağırbaşlı, görkemli, lüks, oturaklı, zengin
gösterişlilik şan
gösterişsiz basit, mütevazı, sade, ünsüz, yalın
gösterişsizlik tevazu
gösterme tayin, teşhir
gösterme parmağı işaret parmağı
göstermek açıklamak, benzemek, çıkarmak, işaret etmek, tayin etmek
göstermelik numune, örnek
göt dip, kıç
götürge asansör
götürmek atmak, çalmak, dayanmak, iletmek, katlanmak, öldürmek, sevk etmek, sökmek
götürülmek gitmek
götürüm sabır, tahammül
gövde beden, cisim, esas, vücut
göveri sebze
gövermek morarmak, yeşermek
göverti sebze
göymek yakmak
göynük yanık
göyük yanık
göz bakış, bölüm, çekmece, delik, görüş, hane, kaynak, nazar, oda
göz atmak göz gezdirmek
göz doktoru gözcü
göz erimi ufuk
göz gezdirmek göz atmak
göz hapsi göz tutsağı
göz kamaştırıcı görkemli, muhteşem, parlak
göz kırpımı lahza
göz tutsağı göz hapsi
gözaltı nezaret
gözcü gözetmen, nokta
gözdağı tehdit
gözde aziz
göze girme gösteriş
gözene gözlük
gözenek pencere
gözetçi bekçi
gözetim himaye, nezaret
gözetlemek gözlemek, tarassut etmek
gözetme himaye, nezaret
gözetmek bakmak, beklemek, himaye etmek, kayırmak, kollamak, korumak, kovmak, sakınmak
gözetmen gözcü
gözgü ayna
gözlem müşahede, rasat
gözlemci müşahit
gözlemek araştırmak, beklemek, gözetlemek, incelemek, izlemek, kollamak, korumak, müşahede etmek, tarassut etmek
gözlemevi rasathane
gözlemlemek gözlemek, müşahede etmek
gözlenilmeden kazara, zıpçıktı
gözletmek oyalamak
gözlük aynek
gözsüz görme engelli
gözü aç açgözlü
gözü kapalı gözübağlı, kör körane
gözü kara cesaretli
gözü pek cesur, yiğit
gözü sulu gevrek, nazik yürekli
gözü tok tokgözlü
gözübağlı gözü kapalı
gözükme tezahür
gözyaşı yaş
grado derece
gramer dil bilgisi
grev tatil
gri boz, boz renk, kül rengi
gril ızgara
grup camia, deste, hizip, kol, küme, öbek, saf, set, takım, zümre
gufran bağışlama
gulgule gürültü, şamata
gurbet acısı sıkıntı
gurbetlik gurbet
gurk kuluçka
gurlamak guruldamak
guru pir
gurup etmek batmak
gurur benlik, çalım, kasıntı, kibir, kurum, loka, tekebbür
gururlanmak kabarmak, şişmek
gururlu mağrur
gussalı acıklı
gusto beğeni
gübür çöp, süprüntü
gücendirmek incitmek, yaralamak
gücenik küskün
gücenmek burulmak, darılmak, ıkınmak, incimek, incinmek, kırılmak
gücenmiş kırık
gücük bodur, kısa
gücük ay şubat
gücün ancak, zorla
güç ağır, bilek, can, çetin, derman, fer, hâl, hız, kudret, kuvvet, mecal, müşkül, sarp, takat, zor
güç kuvvet hâl
güçbeğenir müşkülpesent
güçlendirme ihya
güçlendirmek perçinlemek
güçlenmek yükselmek
güçlenmiş oturmuş
güçleşmek daralmak
güçleştirmek kesmek
güçlü canlı, dayanıklı, demir, diri, gürbüz, kadir, korkunç, kudretli, kuvvetli, muazzam, üstelik, yüksek
güçlük engel, meşakkat, müşkül, müşkülat, pürüz, sarp, zahmet, zor
güçlükle dar, zor
güçlükler müşkülat
güçsüz âciz, çelimsiz, kof, ölü, pestil
güçsüzleşmek tükenmek
güçsüzleştirmek tüketmek
güçsüzlük zafiyet
güçten düşmüş bitkin
güdelemek kovalamak
güdü saik
güdücü çoban, sürücü
güdük kısa
güdülebilen güdümlü
güdüm idare
güfte söz
gül çiçek, kızılgül
gül destesi buket
gül renkli pembe
güldeste buket
güldürü komedi
güldürücü gülünç, komik, maskara, tuhaf
güle güle yakşı yol
güleç mütebessim
gülgûn pembe
güllabi açıkgöz, kurnaz
gülle kumbara, kurşun, mermi, top mermisi
güllelemek kurşunlamak, vurmak
güllü kelem karnabahar
gülme kahkaha
gülmece mizah
gülmeceli mizahi
gülmeli mizahi
gülmeyen ciddi
gülücük tebessüm
gülük hindi
gülümseme tebessüm
gülümser sevimli
gülümseyen mütebessim
gülünç kepaze, komik, matrak, tuhaf
güman şaibe, şans, zan
gümbedek birdenbire
gümbürdemek ölmek
gümrah zinde
gümrahlık bolluk
gümrüksüz kaçak
gümüş varak varak
gümüşgöz açgözlü, cimri
gün çağ, devir, gündüz, güneş, sıra, tarih, zaman
gün batımı gurup
gün batısı batı
gün doğusu doğu
gün gülü gelincik
gün ortası öğle
günah cürüm, hata, sorumluluk, vebal, yazık
günahkâr fail, sanık
günahlı günahkâr
günahsız arı, masum
günaydın sabahın hayır
güncek şemsiye
güncel aktüel, mühim, şimdiki
güncellik aktüalite, aktüellik
gündelik yevmiye
gündeş güncel
gündizme dallık, köm, takvim
gündüz gün
gündüz feneri zenci
gündüz gösterimi matine
gündüz seansı matine
güneş gün, şems
güneşli müşemmes
güney cenup
günindi batı, garp
günlük jurnal
günorta öğle
günortada öğleyin
günü haset, kuma
günü geçmiş bayat
günübirlik gelişigüzel
günücü kıskanç
günülemek kıskanmak
güpür kumaş
gür bol, verimli
gürbüz güçlü, muhkem, sağlam
güre çekingen, dinç, korkak, kuvvetli, ürkek
güreşçi pehlivan
güreşçi köprüsü köprü
gürlek çağlayan
gürlük bereket
gürpedek ansızın
güruh sürü
gürüldemek tangırdamak
gürültü hengâme, patırtı, şamata
gürültü patırtı gürültü, kavga
gürültüsüz sütliman
gütmek izlemek, otarmak, takip etmek
güven cesaret, emniyet, güvenç, güvenme, hörgüç, itimat, kredi
güven oyu itimat reyi
güvence garanti, teminat
güvence akçesi depozit, depozito
güvenç güven, itimat, kıvanç
güvenerek istinaden
güveni olmak güvenmek, inanmak
güvenilen güvenilir
güvenilir ciddi, emniyetli, itimatlı, muteber, sağlam
güvenilmez kancık
güvenli emin, emniyetli
güvenlik asayiş, emin amanlık, emniyet, tehlikesizlik
güvenme güven
güvenmek dayanmak, inanmak, itibar etmek
güvey damat, küreken, yezne
güveyi damat
güya sanki, sözde
güz payiz, sonbahar
güzel doğru, hoş, iyi, kalburüstü, kıvrak, körpe, leziz, yakışıklı
güzellik letafet, yumuşaklık
güzellik salonu kuaför
güzergâh gidiş yolu
güzeşt ıskonto, taviz
güzeşte geçmiş
güzgü ayna
güzide seçkin, seçme
güzün payizde
ha evet
hab uyku
habaset alçaklık
haber bilgi, havadis, salık, sorak, yenilik, yüklem
haber vermek salık vermek
haberci muhbir, müzevir
habercilik ihbar, jurnal
haberdar muttali
haberdarlık ihtar, ikaz, uyarı
haberdarlık etmek uyarmak
haberi olmak bilmek
haberler istihbarat
haberleşme iletişim, muhabere
haberli agâh, haberdar
habip sevgili
habitat yurt
hacet idrar, lüzum
hacet yeri tuvalet
hacısı hocası hepsi, herkes
haczetmek girev götürmek
haça çatal
had derece, kota, sınır, terim, uç
hadden artık aşırı
haddinden fazla aşırı
hadi haydi
hadise olay, vaka, vukuat
hafakan sıkıntı
hafi gizli, saklı
hafif ferah, kolay, rahat, uçuk, yavaş, yumuşak, yüngül
hafif yollu hafifmeşrep
hafiflemek azalmak, rahatlamak
hafifletmek azaltmak
hafiflik rahatlık
hafıza bellek, hatır, yaddaş
hafızlamak ezberlemek
hafriyat kazı
hahiş rica
hahiş etmek yakarmak
hail engel
hain alçak
hainlik hıyanet, ihanet
haiz sahip
haiz olmak taşımak
hak adalet, doğru, doğruluk, gerçek, hukuk, kazanç, kazı, pay
hâk toprak
hak yolu doğruluk
hakan kağan
hakaret taşlama
hakendaz faraş
hakeş cetvel
hakeza böyle
hakikat asıl, doğru, esas, gerçek, gerçekten
hakikaten doğrudan, fiilen, gerçekten, nitekim, sahiden
hakikatli vefakâr
hakiki gerçek
hakim idare eden, söz geçiren, yargıç
hâkim baskın, egemen
hâkim yargıç
hâkim olmak hükmetmek
hâkimiyet hüküm
hakir değersiz, keyfiyetsiz
hakkaniyet doğruluk
hakketmek kazmak
hakkında baresinde, için, karşı
haklamak bozmak, kırmak, yenmek
haklar hukuk
haklı doğru, yerinde
haksız nahak
haksızlık mağduriyet
hal ben, benek
hal durum
hal puan
hâl davranış, dert
hâl durum, güç, güç kuvvet, hatır, kuvvet
hâl sıkıntı, takat, tavır, tutum, vaziyet
hal hareket gidiş
hâl tercümesi öz geçmiş
hala bibi
hala teyze
hâlâ henüz, şimdiye kadar
halas kurtuluş
halas etmek kurtarmak
halas olma iflah
halas olmak kurtulmak
halaskâr velinimet
halayık cariye
halbuki oysa
hâlbuki oysa
hale ağıl
halel bozma, bozukluk
haleldar bozuk, bozulmuş
haleldar etmek bozmak, sarsmak
haleldar olmak bozulmak, sarsılmak
halen şimdi, şimdice
hâlen hâlâ
hâlet durum
haletiruhiye ahvaliruhiye
hali boş, ıssız, tenha
haliç koy, körfez
halife hükümdar
halifelik hilafet
halis arı, saf
halis muhlis öz
halisane samimi
halk ahali, el, kamu
halk bilimi folklor
halk etmek yaratmak
halk oylaması halk oyu, referandum
halk oyu halk oylaması, referandum
halk ozanı âşık
halka kangal
halkiyat folklor, halk bilimi
hâllenmek değişmek
halletmek çözmek
hallolmak sonuçlanmak
hallolmuş mahlul
hâlsiz bitkin
halt etmek kabahat etmek, sefihlemek
halta tasma
halvet kuytu
ham kaba, kabak, olmamış, tor
ham madde ham mal
ham mal ham madde
hamakat ahmaklık
hamam banyo, sıcak
hamaset cesaret, kahramanlık
hamasi kahramanlık
hamaylı muska
hamdetmek şükretmek
hamel koç
hamhalat çorak, kuru
hami velinimet
hamı topyekûn, tüm
hamil destek
hamil olmak taşımak
hamile gebe
hamiş not
hamle adım, atak, hücum
hamletmek yormak
hamule yük
hamur asıl, maya, öz
han karvansaray
hanay avlu, hol, sofa
hançer kama
hançere gırtlak
handan neşeli, şen
handikap engel
hane basamak, ev, göz, konut
hanedan sülale
hanek konuşma, söz
hangar çardak, talvar
hangi ne
hanım avrat, bayan, eş, hanımefendi, hatun, hayat yoldaşı, kadın
hanımanne kaynana
hanımefendi hanım
hantal abullabut, iri, kaba, kocaman
hanuman ocak
hap etmek yemek, yutmak
hapaz avuç
hapis cezaevi, hapishane, mahpus
hapishane cezaevi, hapis, içeri, kafes, mahpus, tekke
hapsetmek alıkoymak, engellemek, kapamak, sınırlamak, tutuklamak
hapşırık aksırık
hapşırma aksırık
hapşırmak aksırmak
har kızgın, sıcak
harabat meyhane
harabati dağınık, derbeder
harabe enkaz
harabelik enkaz
haram yasak
harami eşkıya, haydut, hırsız, kuldur, yolkesen
haramzade piç
harap bitkin, laçka, perişan, viran, yorgun
hararet coşkunluk, ısı
hararetlenmek canlanmak
hararetli canlı, koyu
haraza gürültü, kavga, öfke, sinir
harbe harbi
harbi askerî, doğru, mert, temiz
harbi deste müfreze
harbiden gerçekten
harbilik doğruluk
harcama gider, sarfiyat
harcamak dökmek, ezmek, geçmek, kullanmak, sarf etmek, tüketmek, vermek, yemek
harcanmak gitmek
harcırah yolluk
harç katışık, mahlul, masraf
harçenk yengeç
harek sedye
hareket akım, davranış, deprem, devinim, eylem, faaliyet, fiil, tutum, yürürlük
hareket etmek davranmak, deprenmek, oynamak, yapmak, yürümek
hareket tarzı tutum
hareketli aktif, atak, canlı, faal, kıvrak, oynak
hareketsiz durgun, ölü, tek
hareketsizlik sükûnet
harem eş, karı
harfler hurufat
haricî yabancı
haricî işler dış işleri, hariciye
hariciye dış işleri, haricî işler
hariç dış, dışarı, müstesna
haridar müşteri
hariflemek bunamak
harika mükemmel, tam
harikulade olağanüstü
harıldamak çalışmak, yanmak
harimiismet ocak
harın hain, huysuz, obur
harir ipek
haris aç, açgözlü
harislik hırs
harlak çağlayan
harlamak alevlenmek
harman etmek harmanlamak
harmandalı sarhoş
harmanlamak karıştırmak
harmoni ahenk, düzen, uyum
harp savaş
hars ekin, kültür
has mahsus, özgü, saf
hasar sur, zarar, ziyan
hasbelkader tesadüfen
hasbihal söyleşi
hasbihâl sohbet
hasbihâl söyleşi
hasep nitelik
haset günü
haset etmek kıskanmak
hasetçi kıskanç
hasetlenmek kıskanmak
hasıl olmak türemek
hasılat gelir, kazanç, ürün
hasılı hülasa
hasım düşman, rakip
hasımlık düşmanlık
hasır otu saz
hasis bayağı, cimri, değersiz, eli sıkı, pinti
hasiyet etki, haslet, hassa, huy, mizaç, yaradılış
haslet hasiyet, huy, tabiat
hasret özlem
hasretini çekmek özlemek
hasretmek vermek
hassa hasiyet, özellik
hassas alıngan, duyarlı, duygulu
hassaten bilhassa, özellikle
hasse duyu
hasta parasız, pestil, rahatsız, züğürt
hasta bakıcı tıp bacısı, tıp kardeşi
hasta etmek tutmak, vurmak
hasta olmak hastalanmak
hastalanmak hasta olmak
hastalanmış hasta
hastalık dert, illet, tutku
hastalıklı çürük, marazi, yarım
hasut kıskanç
haşarı nadinç
haşat bitkin, bozuk, kötü, yorgun
haşat olmak yorulmak
haşere böcek
haşin sert, zahimli
haşırdamak hışıldamak
haşiv doldurma
haşlamak azarlamak, dalamak
haşlanmak kaynamak
haşmetli görkemli
haşyet korku
hat biçim, çizgi, sınır, yazı, yol
hat çekmek çizmek
hata galat, günah, kusur, suç, yanılgı, YANLIŞ, yanlış, zühul
hatalı YANLIŞ
hatar risk
hatif alısün, çınka, telefon
hatim bitirme
hatime son, sonuç
hatip natık
hatır akıl, durum, gönül, hafıza, hâl, kalp, keyif, sevgi, yâd, yâddaş, zihin
hatıra anı, hediye, yadigâr, yazıt
hatırı sayılır oldukça çok
hatırlamak anmak, bilmek, bulmak, çıkarmak, dönmek
hatırlamamak unutmak
hatırlatmak deşmek, okşamak, söylemek
hatırlı saygın
hatta bile, dahi, velev
hattıhareket davranış, tutum
hatun bayan, eş, hanım, kadın, zevce
hatun kişi kadın
hatuncu feminist
hatunculuk feminizm
hav pamuk
hava ahvalruhiye, âlem, beste, cazibe, çevre, durum, eda, esinti, esir, gökyüzü, keyif, muhit, ortam, tarz
hava gazı metan gazı
hava meydanı havalimanı
hava taşı gök taşı
hava tebdili hava değişimi
havadan boş, değersiz
havadar dayı, torpil, velinimet
havadis haber
havai boş, değersiz, uçarı
havalanmak kalkmak
havale etmek devretmek, göndermek, ısmarlamak, yollamak
havalename havale
havali yöre
havalı havadar
havan topu havan
havandeste havaneli
havaneli havandeste
havari yardımcı
havayi bedava, beleş
havi olmak içermek, ihata etmek, kapsamak
havil korku
havlamak ürümek
havlanmak kabarmak
havlu silgi
havsala leğen
havuç kök, yerkökü
havyar kürü
havza bölge, mıntıka, tekne
hay küy şamata, vaveyla
hayâ utanç, utanma
haya etmek utanmak
hayal düş, görüntü, rüya, serap
hayal etmek düşlemek
hayal gücü muhayyile
hayalci hayalperest
hayalet gölge, görüntü
hayali muhayyel
hayâlı sıkılgan, utangaç
hayallemek hayal etmek
hayat avlu, can, meslek, ömür, varlık, yaşam, yaşantı, yazgı
hayat arkadaşı
hayat dolu canlı, neşeli
hayat hikâyesi öz geçmiş
hayat kadını fahişe, orospu, sürtük
hayat tarzı yaşantı
hayat yoldaşı hanım, karı, zevç
hayati önemli
hayatileşme tahakkuk
hayatiyetli canlı
hayatta olmak yaşamak
haydamak defetmek, kovmak
haydavcı sürücü, şoför, yöndemci
haydut harami, kuldur, şaki
haydutlar eşkıya
haydutluk soygunculuk
hayıf haksızlık
hayır iyi
hayırlı güzel, hayır, iyi
hayırsız asi
haykırış feryat
haykırma nara
haykırmak çağırmak, seslenmek
haylaz çapkın, hınzır, nadinç, yaramaz
hayli birçok, çok, epey
haymana tembel
hayret etmek şaşmak
haysiyet değer, itibar, onur, saygınlık
hayta başıboş, haylaz, serseri
hayvan döngül
haz ezgi, lezzet, zevk
haz almak hazzetmek
hazan sonbahar
hazandide solgun
hazar barış
hazfetmek çıkarmak, gidermek, kaldırmak, silmek
hazım sindirim
hazin acıklı, dokunaklı
hazine kaynak
hazır amade, tayyar
hazır olmak yetişmek
hazır para nakit
hazırlamak dizmek, kotarmak, kurmak, sağlamak, tayyarlamak
hazırlanmak davranmak, yetişmek
hazırlanmış mücehhez
hazırlık tedarik, tedbir
hazırlıklı mücehhez
hazmetmek dayanmak, katlanmak, sabretmek
hazne depo, hazine
hazzetmek haz almak, hoşlanmak, lezzet almak
he evet
heba etmek mahvetmek
hedef amaç, erek, garaz, gaye, maksat, uğur
hediye armağan, fiyat, hatıra
hekim doktor, sagan, tabip
hekim hakkı vizite
hela ayakyolu, tuvalet
helak olmak ölmek, yok olmak
hele alelhusus, özellikle
helikopter dikuçar
helke kova
hemasır çağdaş
hemayar denk, eşit
hemen çabucak, derhal, sadece, yalnız
hemencecik çabucak
hemencek çabucak
hemfikir kafadar
hemişe daima, hep, vızır vızır
hemişelik daimî
hempa arkadaş
hemreylik dayanışma
hemsohbet muhatap
hemşire bacı, kız kardeş, simil, tıp bacısı
hengâm vakit, zaman
hengâme gürültü, kavga, patırtı
henüz daha, hâlâ, yeni
hep cemi, cümle, daima, hemişe, hepsi, kamu, mecmu
hepsi hep, tüm
hepten tamamıyla
her daim daima
her hâlde diyesin, sağlam
hercümerç etmek karıştırmak
herhangi rastgele
herif adam
herke kova
herkes âlem, cümle, dünya, kâinat, millet
herze abuk sabuk, anlamsız
hesap durum, tahmin, tutum
hesap etmek düşünmek, hesaplamak, tartmak, tasarlamak
hesap günü kıyamet
hesap pusulası hesap
hesapçı tutumlu
hesaplamak zamanlamak
hesaplanmış hesaplı
hesaplı düşünülmüş, hesaplanmış, ölçülü, tedbirli, tutumlu, ucuz
hesaplıca hesaplı
hesapsız müsrif, savruk
heves arzu, eğilim, istek, keyif, merak, şevk
heves etmek yatmak, yeltenmek
heveskâr amatör, hevesli
hevesli aç, heveskâr, istekli, tutku
heybetli büyük, ulu
heyecan sinyali alarm
heyecanlanmak alevlenmek, coşmak, kaynamak
heyelan uçkun
heyet kurul
heykelci heykeltıraş
hezel alay, mizah, şaka
hezen dal, değnek, sopa
hezeyan sayıklama, sersemleme
hezeyan etmek saçmalamak
hezimet darmadağın olma, tarumar olma, yenilgi
hezimete uğratmak çommak, ezmek, sindirmek, yenmek
hibe bağış, bağışlama
hibe etmek bağışlamak
hibrit melez
hicap perde, utanç, utanma
hiciv taşlama, yergi
hicret göç
hicviye yergi
hiç tek
hiçbir tek
hiddet gazap, hışım, öfke
hiddet etmek kızmak, öfkelenmek
hiddetlendirmek kızdırmak
hiddetlenmek kızmak, öfkelenmek
hiddetli kızgın
hıfzetmek bellemek, ezberlemek, saklamak
hijyen temiz
hijyenik temiz
hikaye kıssa
hikaye öykü
hikâye olay
hikâye öykü
hikâye etmek söylemek
hikâyecik fıkra
hikâyeler kısas
hikmet felsefe
hilaf aykırı, karşıt, ters, yalan
hilat kaftan
hile al, dek, dolap, dolma, dümen, düzen, entrika, fesat, fırıldak, foya, kapan, külah, mekir, nakış, olta, oyun, şaibe, tertip
hileci cambaz, hilekâr, madrabaz, oyunbaz, oyuncu, soytarı
hilekâr cambaz
hilekârlık dolandırıcılık
hilesiz harbi
hilkat fıtrat, yaradılış
hilkaten yaradılıştan
himaye etmek esirgemek, gözetmek, kayırmak, kollamak, korumak
himayecilik iltimas
himayecilik etmek kayırmak
hımbıl tembel, uyuşuk
himmet emek, gayret, yardım
himmet etmek kayırmak
hin kurnaz, zaman, zamane
hıncahınç dopdolu
hınç ateş, gazap, hırs, kin
hindi aptal, şaşkın
Hindistan cevizi hint kozu
hinoğlu kurnaz
hint kozu Hindistan cevizi
hınzır domuz, gaddar, haylaz, yaramaz
hır kavga
hırçın aksi, sert, ters
hırdavatçı işportacı
hırgür çekişme, dalaşma, kavga
hırıltı kavga
hırlamak mırıldamak
hırpalamak dövmek, tepelemek
hırpani derbeder, süfli
hırs ateş, harislik, hınç, öfke, tamah
hırsız harami, oğru
hırsız anahtarı maymuncuk
hırsızlamak çalmak
hırsızlık etmek çalmak, çırpmak
hırslandırmak kızdırmak
hırslanmak öfkelenmek
hırslı açgözlü, fevri, kızgın
hırt ahmak, budala, sersem
hırtapoz aptal, sersem, şaşkın
hırtlık ahmaklık
his duygu, duyu, kalp, sezgi
hisar duvar
hısım akraba, kohum
hislenmek duygulanmak
hisli duygulu
hisse pay, tutam
hissedar ortak, paycı
hissedilen mahsus
hissetmek anlamak, duymak, paykamak, sezmek, taşımak, tatmak, yaşamak
hissî duygusal
hissiselim sağduyu
hışıldamak haşırdamak
hışım gazap, hiddet, öfke
hışımlı kızgın, sinirli
hışır aptal, sersem
hitabe söylev
hitam son
hitap müracaat
hitap etmek seslenmek
hıyanet ihanet, suistimal
hıyanetlik hıyanet
hıyar budala, salatalık
hız çaba, gayret, güç, hüküm, sürat, şiddet, takat, yol
hiza cerge, sıra
hizip deste, grup, kısım, tayfa
hızla çabucak
hızlanmak süratlenmek
hızlı çabuk, çapkın, hovarda, seri, sıkı, süratli, uçarı
hızlı hızlı çabucak
hızlılık sürat
hızma küpe
hizmet görev, ihtimam, iş, özen, yumuş
hizmet etmek çalışmak
hizmetçi uşak
hizmetkâr uşak
hizmetkârlık uşaklık
hoca ahunt, molla, muallim, öğretmen
hodbin bencil
hodkâm bencil
hodpesentlik sükse
hol sofa
homurdanmak mırıldanmak
homurtu mırıltı
hop dayan
hoparlör sesucaltan
hoplamak hoppanmak
hoppa hafif, havai
hoppadak hemen
hoppanmak hoplamak
hor aşağı, değersiz
horlamak horuldamak
hortum burağan
hoş güzel, körpe, leziz, maskara, matrak, şirin, yumuşak
hoş bulduk hoş gördük
hoş gördük hoş bulduk
hoş söz iltifat
hoşaflık güçsüzlük
hoşbaht kutlu, mutlu
hoşgörü dözüm, müsamaha, tolerans
hoşgörülü geniş, müsamahakâr
hoşgörüsüz katı
hoşlanır olmak ısınmak
hoşlanma haz, teveccüh
hoşlanmak hazzetmek, sevmek
hoşlanmamak buruşmak, yermek
hoşluk letafet
hoşnutluk yaşa
hoşur bayağı, değersiz, dolgun, kaba, şişman
hovarda avratbaz, çapkın
hoyrat lakayıt, selikasız
hoyratça kaba
hödük korkak, pezevenk, ürkek
hörgüç çıkıntı, güven
höyük kurgan, tepe
hububat tahıl
hudayinabit kendiliğinden
hudut serhat, sınır, son, uç
hukuk hak
hukuki mühlet müruruzaman
hulliyat takı
hulul gelme
hulul etmek girmek
huluskâr dalkavuk, içten, şakşakçı
huluskârlık içtenlik
humbara kumbara
hummalı sıkı, yoğun
hun kan
hunhar kasap
hurdahaş paramparça
hurdahaş etmek parçalamak
hurdalamak bozdurmak
huriş katık
huruç çıkış, göç
husumet adavet, düşmanlık
husus konu, madde, özellik, yön
hususen özellikle
hususi özel
hususile özellikle
hususiyet evsaf, özellik
hususiyle bilhassa
hususuyla özellikle
husye torba
huşsuz unutkan
huy damar, doğa, hasiyet, haslet, mizaç, seciye, tabiat, tıynet, yaradılış
huylanmak işkillenmek, kuşkulanmak, pirelenmek, şeklenmek, şüphelenmek
huysuz aksi, çakal, geçimsiz, suratsız, şirret, ters, yaman, yolagitmez
huzur dinçlik, karşı, kat, keyif, makam, ön, rahat, rahatlık, sükûnet, yamaç, yan
huzurevi kocalar evi
huzurlu rahat
huzursuz bozuk, gergin, karmakarışık, rahatsız, tedirgin
hüccet etmek bahse girmek
hücum atak, hamle, saldırı, taarruz
hücum etmek atılmak, çatmak, saldırmak, sarmak, yürümek
hüdahafız Allah’a ısmarladık, eyvallah
hükmetme tahakküm
hükmetmek çiğnemek
hükûmet iktidar
hükûmet merkezi başkent
hüküm etki, hız, karar, önem, şiddet, yargı
hükümdar halife, padişah
hükümdarlık taht
hükümlü mahkûm
hükümran egemen
hülasa hasılı, öz, özet
hülasa etmek özetlemek
hülya hayal, kuruntu
hümanist insancıl
hümayun kutlu, mutlu
hüner marifet
hür azat, bağımsız, erkin, özgür, serazat, serbest
hürmet saygı
hürmet etmek saymak
hürmetkâr hürmetli
hürmetli muhterem, sayın
hürmetsiz müptezel
hürriyet azatlık
hüsran zarar, ziyan
hüveyda aşikâr
hüviyet kimlik, şahsiyet
hüzün gam, kasvet, keder, sıkıntı
hüzünlü hazin
iade etmek kaytarmak
iadeli iade
iane bağış, yardım
iare eğreti, ödünç
iaşe boğaz
iaşe etmek beslemek
ibadetgâh tapınak
ibadethane tapınak
ibdai özgün
ibik emzik, kenar, köşe, uç
ibiş şapşal
iblis şeytan
ibne inek
ibnelik etmek aldatmak
ibra etmek aklamak
ibret acayip, çirkin, ders, kötü
ibrişim kurdu ipek böceği
icabet razılık
icap gerek, lüzum, zaruret
icap etmek gerekmek
icar kira
icare kira
icareye vermek kiralamak
icat buluş
icat etmek bulmak
icatçı kâşif
icazet diploma, izin, müsaade, onay
icazetname diploma
ıcığı cıcığı hepsi
iclas celse, içtima, meclis, oturum
icmal gösterge, özet
icmal etmek özetlemek
icra etmek vermek, yapmak
icra vekili bakan
icraat faaliyet
icraiye komitesi belediye
bağırsak, ciğer, dahil, karın, kucak, mide, muhteva, sine, yürek
iç işleri dahilî işler
iç oğlanı celep
iç sürme ishal
içalat işkembe, sakatat
içe dönük kapalı, karadinmez
içecek içilecek, içki, meşrubat
içeri gönül, hapishane, yürek
içerik mazmun, muhteva, zımni
içerlemek alınmak, bozulmak, kırılmak
içerme ihtiva
içermek havi olmak, ihtiva etmek
içgüdüsel insiyaki
içi boş değersiz, kof
içi geniş rahat
içici ayyaş
içilecek içecek
için diye, göre, hakkında, karşı, özgü
içinde zarfında
içindekiler fihrist
içki cam, içecek, ispirto, tütsü
içki içmek çekmek
içkici ayyaş
içlenmek duygulanmak, kahrolmak
içli duygulu, hassas
içli dışlı samimi
içmek çekmek, emmek, kullanmak
içsiz anlamsız, kuru
içten candan, samimi, yürekten
içtenlik samimiyet
içtenlikle candan, halisane, yürekten
içtenlikli içten, samimi
içtihat görüş
içtima iclas, toplantı
içtima etmek toplanmak
içtimai sosyal, toplumsal
içtimai fikir efkârıumumiye
içtimai rey kamu oyu
içtimaiyet kamu
içtinap etmek çekinmek, kaçınmak, sakınmak
içyüz mahiyet, zamir
idadi lise
idam cezası idam
idam etmek asmak
idam sehpası darağacı
idare daire, dümen, kuruluş, tutum, yönetim
idare eden hakim
idare etmek çevirmek, kurtarmak, örtbas etmek, yetişmek, yetmek, yönetmek
idareci becerikli, tutumlu, yönetici
idarehane büro
idareli tutumlu
idari inzibati
iddiasız mütevazı
ide düşünce
idea düşünce
ideal mefkûre, ülkü
idefiks saplantı
identik özdeş
idman jimnastik
idmansız acemi, ham
idrak dimağ
idrak etmek algılamak, anlamak, erişmek, kavramak, ulaşmak
idraksiz ahmak
idrar hacet, sidik
idrar torbası kavuk
ifa etmek gösteri yapmak, ödemek, yapmak
ifade anlatım, tabir
iffet namus
ifildemek ürpermek
iflah halas olma
iflah olmak düzelmek
iflas fiyasko
iflas etmek batmak
ifliç felç
ifna etmek tüketmek, yok etmek
ifrat aşırı
ifratçı müfrit
ifrazat irin
ifrite cadaloz
ifsat kargaşalık
ifşa yayma
ifşa etmek açığa vurmak, açıklamak, dökmek
iftar vakti iftar
iftihar kıvanç, övünç
iftihar etmek fahretmek, fahreylemek, övünmek
iftira isnat, kara, tezvirat
iftira etmek karalamak
iftiracı karacı
iğ iplik
iğdiş aktalanmış
iğdiş etmek burmak
iğfal ele salma, yoldan çıkartma
iğfal etmek aldatmak
iğne şırınga
iğne vurmak iğne yapmak
iğne yapmak iğne vurmak
iğneli dokunaklı, kırıcı
iğrenç mekruh
iğrendirici pis
iğrenerek kerhen
iğrenme ikrah
iğrenmek tiksinmek
ığrıp düzen, yalan
iğtinam yağma
iham ima, telmih
ihanet hıyanet
ihanet etmek aldatmak
ihata kapsam, kuşatma, ufuk
ihata etmek anlamak, çevirmek, havi olmak, kapsamak, kavramak, kuşatmak, sarmak
ihbar habercilik
ihbarcı muhbir
ihdas etmek kurmak
ihlal bozma
ıhlamur cöke
ihmal dikkatsizlik, itinasızlık, lakayıtlık
ihmal etmek savsaklamak, terk etmek
ihmalci ihmalkâr
ihmalkâr dikkatsiz, itinasız, lakayıt, savsak
ihracat dışsatım
ihsan armağan, lütuf, nimet
ihsan etmek lütfetmek
ihsanıhümayun ödül, rütbe
ihsas ima
ihtar haberdarlık, ikaz, uyarı
ihtarname protesto
ihtilaç etmek çırpınmak
ihtilaf uyuşmazlık
ihtilal devrim, kargaşalık
ihtimal belki, olasılık, şans
ihtimal ki galiba
ihtimalî muhtemel
ihtimam hizmet, özen
ihtiram saygı
ihtiras tutku
ihtiraslı tutku
ihtisas branş, dal, duygu
ihtiva etmek içermek, kapsamak
ihtiyacı olmak gereksinmek
ihtiyaç gereksinim
ihtiyar karı, koca, moruk, pir, seçme, yaşlı
ihtiyar etmek katlanmak
ihtiyar olmak yaşlanmak
ihtiyarlamak kocamak, yaşlanmak
ihtiyarlık güçsüzlük, zayıflık
ihtiyat yedek
ihtiyat etmek sakınmak
ihtiyatsızlık gaflet
ihtizaz titreşim
ika yapma
ika etmek işlemek, yapmak
ikame doldurma, ivaz etme
ikamet etmek oturmak
ikametgâh konut
ikaz haberdarlık, ihtar, tembih, uyarı
ikaz etmek dürtmek, uyarmak
ikbal arzu, istek
iki canlı gebe, hamile
iki paralık değersiz
ıkıl ıkıl zorla
ikilemek tekrarlamak, yinelemek
ikilik tefrika
ikinci ket, tali
ikinci sınıf değersiz, sıradan
ikincil tali
ıkınmak gücenmek
ikircik kuruntu, şüphe, tereddüt
ikirciklenmek işkillenmek, kuşkulanmak
ikircikli mütereddit
ikirciklik tereddüt
ikiyüzlü mürai, riyakâr
ikiyüzlülük riya
ikiz koşa
iklim diyar, ülke
ikmal bitirme, tamamlama
ikmal etmek tamamlamak
ikmale kalmak borcu olmak, payize kalmak
ikna inandırma, kandırma
ikna olmak inanmak, kanmak
ikrah etmek iğrenmek, tiksinmek
ikrahlık tiksinti
ikram etmek ağırlamak
ikramiye mükâfat
ikrar kabul, tasdik
iktibas alıntı
iktidar dirayet, hükûmet, kifayet, kudret
iktidarlı güçlü
iktidarsız yetersiz
iktidarsızlık güçsüzlük
iktifa kanaatlenme, kifayetlenme
iktifa etmek kanmak, yetinmek
iktiran etmek erişmek, ulaşmak
iktisap etmek kazanmak
iktisat ekonomi, tutum
iktiza etmek gerekmek
il el, ülke, vilayet, yurt
ıl renk, tüs
ilaç çare, derman, deva, ot, önlem
ilahe tanrıça
ilahî mükemmel
ilan bildiriş, duyuru
ilan etmek yayımlamak
ilave ek
ilave etmek eklemek, ulamak
ilbay vali
ilbiz salyangoz, sümüklü böcek
ilçebay kaymakam
ilelebet ebedî
ilenç beddua
ilenme beddua
ilenmek kahretmek
ileri gelecek, müterakki, sonra
ilerici müterakki
ilerleme terakki, terfi
ilerlemek gelişmek, kalkınmak, yürümek
ilerlemiş müterakki
ilerleyiş seyir, tempo
iletilmek almak
iletişim haberleşme, komünikasyon, muhabere, ünsiyet
iletken beletçi
iletmek aktarmak, çattırmak, getirmek, götürmek, nakletmek, vermek
ilga lağvetmek
ilgeç edat
ilgi alaka, bağ, dikkat, ilişik, ilişki, nispet, rabıta, rağbet
ilgilendiren ait
ilgilenmek alakalanmak, bakmak
ilgili ait, müntesip
ilgili olmak dokunmak
ilgililik mensubiyet
ılgım serap
ilginç enteresan, meraklı
ilgisiz bigâne, dargın, lakayıt, soğuk
ilgiyle candan
ilhak bağlama
ilhak etmek bağlamak, katmak
ilham almak esinlenmek
ılıca kaplıca
ılıklaştırmak ılıştırmak, ılıtmak
iliklemek düğmelemek
ilim ayrıntı, bilim
ilim nitelik, özellik
ılım itidal
ılıman mutedil
ılımlı itidalli, mutedil, orta, ölçülü, temkinli, veznin
ılımlılık itidal
ilinti ilişki, münasebet, nispet
ilistir süzgeç
ilişik ait, bağlılık, ek, ilgi, ilişki, münasebet
ilişki alışveriş, bağ, bağlantı, ilgi, ilişik, münasebet, rabıta, temas
ilişkilendirmek vurmak
ilişkin ait, bağlı, ilişik
ilişmek bağlanmak, değinmek, değmek, dokunmak, karışmak, müdahale etmek
iliştirilmiş ilişik
ılıştırmak ılıklaştırmak, ılıtmak
iliştirmek takmak
ılıtmak ılıklaştırmak, ılıştırmak
ilk evvel, ön
ilk kânun aralık
ilk yardım acil yardım, tacilî yardım
ilkbahar bahar, yaz
ilke esas, umde, unsur
ilkel barbar, en adi, iptidai
ilkelce ilkel
ilkgüz eylül
ilkin evvela, önce
ilkokul beş, iptidai, iptidai mektep
ilköğrenim ilköğretim
ilköğretim ilköğrenim, iptidai tahsil
ilkyaz ilkbahar
illa hele, ille, özellikle
illegal gayrilegal, gizli, yasa dışı
illet bozukluk, neden, sebep, zehle döken
illet etmek kızdırmak
ilmek değmek, din, dokunmak, ilmik
ilmi bilimsel
ilmî bilimsel
ilmik ilmek
iltica sığınma
iltica etmek sığınmak
iltifat hoş söz
iltifat etmek beğenmek
iltihak katılma, koşulma
iltihak etmek girmek, katılmak
iltihap apse
iltihaplanmak irinlenmek
iltimas himayecilik, kohumbazlık
iltimas etmek kayırmak
iltisak birleşme
im alamet, eser, gösterge, işaret, telmih
ima iham, işare, kinaye
imaj izlenim
imale etmek çevirmek, eğmek
imam molla, önder
imam suyu rakı
imamkayığı tabut
iman inanç
iman etmek inanmak
imanlı mümin
imansız acımasız
imar abadanlık, abatlık, bayındır, bayındırlık
imdat medet
imdi artık, şimdi
imece imecilik
imecilik imece
imge düş, hayal, izlenim
imgeleme tahayyül
imgelemek hayal etmek
imha kökünü kesme
imha etmek yok etmek
imik boğaz, gırtlak
imitasyon taklit
ımızganmak uyuklamak
imkan olanak
imkân olanak
imkânlılık kapasite
imla doldurma, yazım
imleme ima
imparator kağan
imrenmek gıpta etmek, kıskanmak
imtihan sınav
imtihan etmek denemek, sınamak
imtina feragat
imtina etmek çekinmek, kaçınmak
imtiyaz ayrıcalık, muafiyet
imtiyazlı muaf
imtizaç uygunluk
imtizaç etmek bağdaşmak, uyuşmak
imza etmek imzalamak
in insan, kümes, mağara, yuva
inam emanet
inamsız kalleş
inan iman, itikat
inanan mümin
inanç görüş, iman, itikat, kanaat, kanı
inançlı mümin
inandırma ikna
inanılır emniyetli, muteber
inanılmaz olağanüstü
inanlı mümin
inanma emniyet, itikat, kanaat
inanmak bilmek, güvenmek, kani olmak, yutmak
inanmış kani
inat etmek direnmek
inatçı aksi, gâvur, inat, keçi
inayet ihsan, lütuf
ince edepli, narin, nüktedan, yufka, zarif, zayıf
ince ağrı verem
ince hastalık verem
ince iş nakış
ince yapılı narin, nazik, zayıf
inceden duygulu
inceleme tetkik
incelemeden ezbere
incelemek araştırmak, bakmak, eşmek, gözlemek, izlemek, karıştırmak, kaşımak
incelik ayrıntı, edep, letafet, nezaket, zarafet
incelikle nazikâne
incelmek kibarlaşmak, zayıflamak
incelmemiş ham
inceltmek törpülemek
incik baldır, kırgın
incimek gücenmek, kırılmak
incimiş kırgın
incinmek darılmak, gücenmek, kırılmak
incir yemiş
incitici acı, keskin
incitmek acıtmak, batmak, delmek, kırmak, rencide etmek, üzmek, yaralamak
inç parmak
indeks dizin, gösterge
indifa etmek püskürmek
indikatör gösterge
indirim indirme, tenzilat, ucuzlaştırma
indirme indirim
indirmek düşürmek, kapamak, kırmak
inek aptal
infaz etmek uygulamak
infilak etmek patlamak
infisah etmek bozulmak, dağılmak, kokuşmak
ınga ınga viyak viyak
ingin engin, nezle
inhidam çökme
inhilal etmek boşalmak, dağılmak
inhiraf etmek sapmak
inhisar müstemlekecilik, tekel
inhitat çökme
inhitat etmek çökmek, gerilemek
inikâs yankı
inikâs etmek yankılanmak, yansımak
inikat anlaşma
iniş yokuş engebe
inkâr olumsuz
inkıbaz kabız, keder, sıkıntı
inkılap devrim, ıslahat, iyileştirme, reform
inkişaf gelişme
inkişaf etmek gelişmek, kalkınmak
inkıta kesinti
inleme figan
inme felç, nüzul, sekte
inmek atlamak, düşmek, kaymak, konaklamak, ulaşmak, uzamak, varmak, vurmak, yıkılmak
insafsız vicdansız
insan adam, beşer, in, insanoğlu, isim, kişi, ölümlü, sima
insanca insani
insancı insancıl
insancıl insanperver
insanlık beşeriyet
insanoğlu beşer, insan
insanperver insancıl
insicamlı düzgün, tutarlı
inşa düz yazı
inşa etmek dikmek, kurmak, yapmak
inşaat dikinti
intaç bitirme
intiba izlenim
intibak uyum
intibak etmek alışmak, uymak
intihap seçim, seçme
intikal geçiş, geçit
intikal etmek anlamak, gelmek, kavramak
intikam öç
intisap bağlılık, taraftarlık
intisap etmek bağlanmak, girmek
intişar etmek dağılmak
intizam çekidüzen, düzen
intizamlı düzgün
intizamsız karışık
intizar beddua
intizar etmek beklemek, gözlemek
inzal indirme
inzibati idari
inzibatsız başıboş
inzimam katılma
inzimam etmek katılmak, üstelemek
inziva terkidünyalık
ip iplik
ip ucu delil, kelepin ucu
ipek böceği barama kurdu
ıpıssız ıssız
iplik ip
ipotek girev
ipsiz haylaz, serseri
ipsiz sapsız anlamsız, serseri
iptal bozma
iptal etmek bozmak
iptida başlangıç, ilkin
iptidai ilkel, ilkokul
iptidai mektep ilkokul
iptidai tahsil ilköğretim
iptila düşkünlük, müptelalık
ipucu emare, iz
ıra karakter
irade buyruk, dilek, istek
ırak uzak
ıraklaşmak uzaklaşmak
ıralamak karakterize etmek
irat gelir
irat etmek söylemek
iratçıl müşkülpesent
irca etmek çevirmek
irdeleme mütalaa
irdelemek araştırmak
irfan kültür
ırgalamak sarsmak
ırgalanmak sallanmak, sarsılmak, yalpalamak
ırgamak davranmak
ırganmak sallanmak
ırgat rençber, rençper
iri hantal, koca, kocaman, yoğun
iri un irmik
irin cerahat
irinlenmek iltihaplanmak
ırk soy
irkilmek sarsılmak, ürkmek
irkinti korku, tiksinti
irkmek birikmek, tiksinmek, toplamak
ırlamak türkü
ırmak nehir
irmik iri un, yarma
irs kalıtım
irsal etmek göndermek
irsiyet kalıtım, veraset
irşat etmek uyarmak
irtibat bağlantı
irticacı gerici
irticalen bedaheten
irtifa yükseklik, yükselti
irtihal ölüm
irtihal etmek ölmek
is kurum, sürme
isabet vurma
isabet etmek çıkmak, değmek, gelmek, kazanmak, rastlamak, vurmak
isabetli uygun, yerinde
isabetsiz yersiz
ishal amel, sürgün
ısı hararet
ısıdam hamam
isim ad, insan, kişi
ısınamamak yadırgamak
ısınmak alışmak, benimsemek
ısıölçer kalorimetre
ısırmak dalamak, dişlemek, yemek
ısıtma sıtma
ısıtmak kızdırmak
iskambil kâğıdı kâğıt
iskân yerleştirme
iskandil etmek araştırmak
ıskat etmek düşürmek
iskelet çıplak, kuru
iskemle sandalye
iskonto indirim
ıskonto güzeşt
ıslah düzeltme, iyileştirme
ıslah etmek düzeltmek
ıslah olmak uslanmak
ıslahat devrim, düzeltme, inkılap, reform
ıslak nem, nemli, yaş
ıslakkarga çekingen, ürkek
islam gizemciliği tasavvuf
islam gizemcisi mutasavvıf
islam hukuku fıkıh, şeriat
ıslanmak yaşarmak
ıslık fışkırık
ısmarlama havale, sipariş, tapşırık
ısmarlamak buyurmak, buyurtmak, sipariş vermek, tapşırmak
isnat iftira
isnat etmek dayandırmak
ispat etmek ispatlamak, kanıtlamak
ispati sinek
ispatlamak ispat etmek, kanıtlamak
ispirto alkol, içki
ispit jant
israf etmek savurmak
ısrar etmek direnmek, ekşimek, tutturmak, üstelemek, zorlamak
ıssız tenha, yaban
ıssızlık vahşet
ıstampa damga, mühür
istavroz haç
istek arzu, dilek, emir, gönül, heves, irade, kasıt, keyif, meram, murat, rağbet, rıza, sevda, şevk, talep
istekle candan
isteklendirme teşvik
isteklendirmek haydi
istekli hevesli, talip, yavuklu
isteksiz gönülsüz
istem arzu, talep
isteme rıza
istemek beklemek, dilemek
istemeyerek gönülsüz, zoraki, zorla
istenç irade
ister gerek, icap, lüzum
isteyen talip
isteyerek kasten, kasti, mahsus
istiare ödünç
isticar etmek kiralamak
isticvap sorgu
istida dilekçe
istidat yetenek
istifham soru
istifra etmek kusmak
istihbar etmek duymak, öğrenmek
istihfaf etmek küçümsemek
istihkâmcılık istihkâm
istihlak tüketim
istihlak etmek tüketmek
istihlakçı tüketici
istihsal üretim
istihsal etmek çıkmak, elde etmek
istihzalı müstehzi
istikamet rota, yön
istikbal gelecek
istikbal etmek karşılamak
istikrah etmek iğrenmek, tiksinmek
istikrar denge, karar tutma, sabitlik
istikrarlı kararlı
istikrarsızlık zikzak
istikraz ödünç
istila kaplama, salgın, sarma
istila etmek bürümek, kaplamak, sarmak
istilacı müstevli
ıstılah terim
istimal etmek kullanmak
istimzaç yoklama
istimzaç etmek sormak
istinat mesnet
istinat etmek dayanmak
istinatgâh dayanak
istinkâf etmek çekinmek, sakınmak
istintak kovuşturma, sorgu, sorgulama
istirahat tatil
istirahat etmek dinlenmek
ıstırap acı
istirham etmek dilemek, yalvarmak
istismar etmek işletmek, kullanmak, sömürmek
istisna etmek ayırmak
istişare maslahat, müşavere
istişare etmek danışmak
istop etmek durmak
isyan başkaldırı, kozgalan
isyan etmek ayaklanmak, başkaldırmak
alışveriş, amel, davranış, emek, eylem, fiil, hizmet, işlem, kâr, konu, maslahat, mesai, mesele, meslek, nöbet, sorun, teamül, uğraş, yumuş, yürürlük
iş adamı sudager, tacir
iş bırakımı grev
iş bıraktırımı lokavt
iş birliği emektaşlık, teşrikimesai
iş kadını iş adamı
işare ima, telmih
işaret alamet, bel, belirti, damga, delalet, en, eser, gösterge, im, koku, nişan
işaret etmek göstermek
işaret parmağı şahadet parmağı
işaretleme ima
işbaz işgüzar
işçi amele, faale
işçilik
işgal etmek oyalamak, tutmak
işgüzar işbaz
ışık fer, nur, ziya
ışıklanmak aydınlanmak
ışıklı aydın, aydınlık, mutlu, ziyalı
ışıksız karanlık
ışıl parlak
ışılak parıltı
ışılamak ışıldamak, parlamak
ışıldamak parıldamak, şahlanmak
ışıldayan parlak
ışıltı parıltı
ışıltılı ışıl ışıl, ışıldak
ışımak aydınlanmak
ışın şua
ışınlamak şualamak
işitilmedik fevkalade
işitme sema
işitmek duymak
işkembe içalat, mide
işkence azap
işkence etmek zulmetmek
işkil evham, kuruntu, kuşku
işkillenmek huylanmak, pirelenmek, şüphelenmek
işlek canlı, kıvrak
işlem ameliyat, iş, muamele
işlemek çalışmak, etkilemek, geçmek, gitmek, nakışlamak, yürümek
işlemez olmak durmak
işlenmiş mamul
işler ameliyat
işletmek istismar etmek, kullanmak
işletmen operatör
işlev görev, vazife
işleyen fail
işleyim sanayi
işlik atölye, gömlek
işporta sergi
işportacı hırdavatçı
işsiz avare, boş
iştahlı istekli
işte bu, budur, o, odur
işten kaçmak kaytarmak
işteş fiil işteş
iştial etmek alevlenmek, parlamak
iştigal etmek ilgilenmek, uğraşmak
iştiha iştah
iştirak katılma
iştirak etmek katılmak
iştirakçi işçi
iştiyak arzu
işve cilve, eda, naz
işveli dişi
işveren patron
işyar memur
it köpek
it canlı dayanıklı
itaat etmek dinlemek, ram olmak
itaatkâr itaatli
itaatkârlık teslimiyet
itaatli uslu, uysal
itap etmek azarlamak, paylamak
ite kaka zorla
iteklemek itelemek
itelemek itmek
itfa etmek ödemek
itfaiye aracı itfaiye
ithalat dışalım
itham etmek suçlamak
itibar haysiyet, kadir, kredi, onur, ölçü, rağbet, saygınlık
itibar etmek güvenmek
itibarlı geçerli, saygın
itibarsız kalleş, kaypak
itici soğuk
itidalli ılımlı
itikat inanç
itila yükselme
itila etmek yücelmek, yükselmek
itilaf anlaşma
itilaf etmek anlaşmak, uyuşmak
itimat emniyet, güven, güvenç
itimat etmek güvenmek
itimat reyi güven oyu
itimatlı güvenilir
itimil çikolata
itina özen
itina etmek özenmek
itinasız gelişigüzel, ihmalkâr, vurdum duymaz
itinasızlık ihmal
ıtır esans, koku
itiraz etmek çelişmek, yuhalamak
itişmek çekişmek
itlaf etmek öldürmek, yok etmek
itmam bitirme, tamamlama
itmam etmek tamamlamak
itmek itelemek, sevk etmek, sürüklemek
itminan güvenme
ittifak anlaşma, bağlaşma
ittifak etmek anlaşmak, uyuşmak
ittihat etmek birleşmek
ittihaz tutma
ivaz karşılık, ödün, taviz
ivaz etme ikame
ivazlık almaş, zamir
ivecen aceleci
ivedi acele, tacilî
iveğen aceleci
ivinti hız, sürat
ıvır zıvır cefengiyat, küçük, lakırtı
iye malik, sahip
iyelik mülkiyet
iyi âlâ, bol, çok, düzgün, esen, güzel, hayır, uygun, yakşı, yerinde
iyi etmek kaldırmak
iyi olmak iyileşmek
iyice pir, sıkı, yakinen
iyileşmek dirilmek, kaynamak, yakşılaşmak
iyileştirme inkılap, ıslah, tedavi
iyileştirmek kaldırmak
iyilik ihsan, lütuf, nimet
iyilikbilir kadirşinas
iyilikbilmez nankör
iyimser nikbin
iz alamet, bulaşık, çığır, delalet, emare, eser, kanıt, nişan, yer
izafe etmek bağlamak, eklemek, ilave etmek, katmak, yüklemek
izafi nispi
izafiyet nispilik
izah açıklama
izah etmek açıklamak, tavzih vermek
izale etmek gidermek, yok etmek
izam etmek abartmak
izan etmek düşünmek
izaz etmek ağırlamak
izbandut pezevenk
izbe sapa
izci lepirci
izdiham kalabalık
ızdırap acı, keder, sıkıntı, sızı, üzüntü
izdivaç etmek evlenmek
izhar etmek açıklamak, göstermek
izin icazet, mezuniyet, müsaade, onay, ruhsat
izinli mezun
izlek patika
izlem takip
izleme takip
izlemek eğlenmek, gelmek, görmek, gözlemek, gütmek, incelemek, koşmak, kovalamak, seyretmek, takip etmek, tutmak
izlenim teessürat
izlev işlev
izleyici seyirci
izmihlal çökme
izolatör yalıtkan
ıztırari zorunlu
izzetinefis onur
izzetüikbal saygınlık
jale çiğ, kırağı
jandarma açıkgöz, zaptiye
janjan yanar döner, yanardöner
janr tarz, tür
jant ispit
japon gülü kamelya
japongülü kamelya
jen gen
jenerasyon kuşak
jeolog yer bilimci
jeoloji yer bilimi
jest çalım
jilet ülgüç
jimnastik idman, kültürfizik
jips alçı, alçıtaşı
jön genç
jurnal çuğul, habercilik, kötüleme
jurnalci gammaz, muhbir
jülide dağınık, karışık
jüpiter müşteri
kaba abullabut, çirkin, ham, hantal, kabak, kalas, kötü, köylü, nadan, yoğun, yoz
kaba but kıç
kaba et kıç
kabadayı dayı, efe, koçu, yürekli
kabadayılık caka
kabahat kusur, suç, töhmet
kabahat etmek halt etmek
kabahatli suçlu
kabak bilgisiz, dazlak, evvel, ham, kaba
kabak kafalı aptal, budala, dazlak
kabak kemane kabak
kabakki sabık
kabaklık bilgisizlik
kabala toptan
kaban tepe
kabar nasır
kabarcık tümsek, uçuk
kabare meyhane
kabarık engebe, şiş
kabarıklık tümsek
kabarma gelgit
kabarmak başkaldırmak, böbürlenmek, büyümek, kalkmak, şişmek
kabartı kabarcık
kabartmak atmak
kabil benzer, cins, gibi, mümkün, olabilir, tür, türlü
kabile boy
kabilinden gibi
kabiliyet dirayet, kapasite, yetenek
kabine hela, hükûmet
kabir mezar
kabız makbuz
kabızlık kabız
kabul etmek almak, beğenmek, demek, gelmek, saymak
kabul olmak kaydolmak
kabul töreni resepsiyon
kabul yeri resepsiyon
kabullenememek yutkunmak
kabullenmek benimsemek
kaburga eğe, eğe (kemik)
kaburgasız dalkavuk, yılışık
kabus karabasan
kâbus karabasan
kabza sap
kaç birçok, ne kadar, niçe
kaçak firari
kaçar ne kadar, niçe niçe
kaçık deli, divane
kaçıncı niçenci
kaçıngan çekingen
kaçınma imtina
kaçınmak çekinmek, gocunmak, kaçmak
kaçıntı kaçak, sızıntı
kaçırmak aşırmak, çalmak, delirmek, kaldırmak
kaçış firar
kaçma firar
kaçmak benzemek, girmek, kaçınmak, kırmak, koşmak, sıvışmak, tüymek, yok olmak
kadağan memnu, yasak
kadağan etmek menetmek, yasaklamak
kadar değin, dek, derece, gibi
kadeh cam
kadem adım, ayak, uğur
kademe aşama, basamak, derece, pille
kademhane tuvalet
kader baht, devran, kısmet, talih, tecelli, yazgı
kadife muhmel
kadifeleşmek yumuşamak
kadim eski, ezelî
kadimî sürekli
kadın avrat, bayan, dişi, hanım, hatun, karı
kadın berberi kuaför
kadın paltarı entari
kadıncıl zampara
kadir değer, güçlü, itibar, kıymet, kudretli
kadit iskelet
kadran ölçek
kafa baş, bellek, karın, kelle, saksı, zekâ, zihin, zihniyet
kafa dengi kafadar
kafa içi kafatası
kafadar hemfikir, meslektaş
kafadaş kafadar
kafası küflü gerici
kafatası kelle
kafes hapishane
kafeterya aşhane
kâffesi hepsi
kâfi bes, yeter
kafiye uyak
kâgir taş bina
kağan hakan
kâğıt çönge, pusula, tezkere
kâğıt torba kese kâğıdı
kağnı arabası kağnı
kağşamak ihtiyarlamak, oynamak, zayıflamak
kâh bazen
kâhı marul
kâhinlik kehanet
kahır sıkıntı
kahpe dönek, fahişe
kahpecik oynak
kahraman er, yiğit
kahramanlık hamasi
kahretmek ezmek
kahve parası bahşiş
kahvedan cezve
kahvedanlık cezve
kahvehane kahve
kahverengi kahveyi
kahveyi kahverengi
kaide düstur, kalça, kural, taban
kail olmak inanmak
kaime buyruk, ferman
kâinat dünya, evren, herkes
kak pestil
kaka çirkin
kakavan bilgisiz, budala
kakımak darılmak, kızmak, öfkelenmek, paylamak
kakınç öfke
kakırdak kıkırdak
kakırdamak kurumak, ölmek
kakırdık kıkırdak
kakmak itmek, vurmak
kaknem çirkin, huysuz, kuru, sıska
kâkül perçem
kal laf, lakırtı, söz
kala kalmış
kalaba kalabalık
kalabalık izdiham, kargaşa, ordu
kalas kaba, kereste, tir
kalay küfür
kalaycı sahtekâr
kalaycılık sahtekârlık
kalaylamak sövmek
kalben içten, yürekten
kalbi kırık üzgün
kalburüstü değerli, güzel, seçme
kalça kaide
kaldığında kala
kaldırıcı kriko
kaldırım seki
kaldırma tahammül
kaldırmak almak, aşırmak, atamak, çalmak, çekmek, feshetmek, katlanmak, lağvetmek, saklamak, sıyırmak, taşımak, tayin etmek, toplamak, yakışmak
kaleci kapıcı
kalem çeşit, tür, yazar
kalem açacağı kalemtıraş
kalem efendisi kâtip
kalem erbabı yazar
kalemtıraş kalemyonan
kalemyonan kalemtıraş
kalensöve yüksük
kalıcı sürekli, temelli
kalıç orak
kalık eksik, kalmış, noksan
kalımlı kalıcı, ölümsüz
kalımsız ölümlü
kalın başlık, dolgun, kesif, yoğun
kalın kafalı aptal, budala
kalıntı bulaşık, harabe, işaret, iz, tortu
kalıp biçim, durum, patron
kalıplı düzgün
kalıplı kıyafetli gösterişli
kalıt miras
kalite keyfiyet, nitelik
kalıtım irsiyet, soya çekim, veraset
kalıtımsal irsî
kalkınmak ilerlemek, inkişaf etmek
kalkışma isyan
kalkışmak başlamak, girişmek, yeltenmek
kalkmak başlamak, davranmak, girişmek, havalanmak, kabarmak, taşınmak, uçmak, yeltenmek
kallavi kocaman
kalleş inamsız, itibarsız
kalmak durmak, geçmek, konaklamak, konmak, oturmak, tutmak, yaşamak, yetinmek
kalmamak tükenmek
kalmış kala
kalorifer radyatör
kalorimetre ısıölçer
kalp duygu, gönül, hatır, his, sadır, sahte, sevgi, tembel, yürek
kalpak külah, papak
kalpsiz acımasız, merhametsiz
kaltaban şarlatan, yalancı
kam şaman
kâm dilek, mutluluk
kâm tat, zevk
kama hançer, takoz
kambur çıkıntı, dert, sıkıntı
kambur zambur kambur
kamelya japongülü
kamer ay
kamera sınalga
kameriye çardak
kamet boy, endam
kamga yonga
kâmil ağırbaşlı, mükemmel, olgun
kâmilen toptan
kamış kargı, saz
kamp düşerge
kampana çan
kampanacı düzenbaz, hilekâr, sahtekâr
kamplaşmak bölünmek
kamu bütün, halk, hep, içtimaiyet
kamu oyu içtimai rey
kamufle etmek gizlemek
kamuoyu efkârıumumiye
kamus sözlük
kamyon yük makinası
kamyonet pikap
kan soy
kan basıncı tansiyon
kanaat düşünce, inanç, kanı
kanaat etmek yetinmek
kanaatçil tutumlu
kanaatlendirici tatminkâr
kanaatlenme iktifa, tatmin
kanal arna, hat
kanalizasyon lağım, şebeke
kanamak depreşmek
kanara mezbaha
kanat kol, taraf, yan
kanayaklı çaresiz, kadın, yoksul, zavallı
kanca karmak
kancık dönek
kandal pranga
kandela mum
kandırıcı güzel
kandırma ikna
kandırmak aldatmak, ayarlamak
kanepe divan
kangal halka
kanı akıl, düşünce, inanç, kanaat
kani olmak inanmak, kanmak, yetinmek
kanık tokgözlü
kanıklanmak yetinmek
kanıklık kanaat
kanıksamak alışmak, usanmak
kanış kanaat, kanı
kanıt delil, iz
kanıtlama ispat
kanıtlamak ispat etmek, ispatlamak
kankırmızı üstün, yaman
kankızıl becerikli
kanlı katil
kanma kanaat
kanmak aldanmak, doymak, kani olmak, yetinmek, yutmak
kanmış kani
kantar kapan
kantarlamak sınamak
kantite nicelik
kanun yasa
kanun dışı yasa dışı
kanun maddesi bent, fıkra
kanuncu kanuni
kanuni yasal
kanunlar seçim
kanunsuz yasa dışı
kanunuesasi anayasa
kânunuevvel aralık
kânunusani ocak
kanunvericilik yasama
kaos kargaşa
kap cilt, kapak, örtü, yüz
kapak kap
kapalı bağlı, gizli, içe dönük, müphem, örtülü, saklı, zımni
kapama metres
kapamak hapsetmek, örtmek
kapan düzen, hile, kantar, tele
kapanca düzen, hile
kapanmak kesilmek
kapasite imkânlılık, kabiliyet, yetenek
kapatılmak kesilmek
kapatma metres, yama
kapatmak feshetmek, kapamak, kilitlemek, mühürlemek
kapçık kovan
kapela şapka
kapı zengi tokmak
kapıcı kaleci
kapik köpek
kapılanma intisap
kapılmak düşmek
kapışmak kapmak
kapital sermaye
kapkaççı alelade, üstünkörü
kapkaranlık zifiri
kaplam kapsam, şümul
kaplama istila, şümul
kaplamak almak, basmak, bastırmak, bürümek, dolmak, kuşatmak, örtmek, sarmak, tutmak, yürümek, yüzlemek
kaplan pars, pelenk
kaplaştırmak paketlemek
kaplıca ılıca
kaplumbağa tosbağa
kapmak geçmek, kıstırmak, koparmak, tutmak
kapsam boyut, ihata, şümul
kapsama şümul
kapsamak havi olmak, ihata etmek, ihtiva etmek, şamil olmak
kaptan efe
kaput bozuk, kötü
kapüşon başlık
kâr fayda, iş, kazanç, menfaat, meyve, ticaret, yarar
kar uçkunu çığ
kara esmer, iftira, kötü, leke, siyah, toprak
kara baht kara yazı
kara düzen karışık
kara pazar karaborsa
kara tahta levha, tahta, yazı tahtası
kara talih kara yazı
kara yer mezar
kara yüzlü günahkâr, suçlu
karabasan kabus, kâbus
karabaş rahip
karabat penguen
karaborsa kara pazar
karabulut sıkıntı
karaca esmer
karacı piyade asker
karacılık iftira, isnat
karadinmez içe dönük
karagül astragan
karahumma tifo
karakabak somurtkan
karakaçan eşek
karakarga kuzgun
karakol kol
karakolcu bekçi
karakoncolos hayalet, umacı
karakorku blöf
karakter ıra, mizaç, seciye, tabiat
karakterize etmek nitelemek
karakul karagül
karakulak haberci
karakutu sırdaş
karalama müsvedde
karaltı karartı, leke
karamak karalamak, kötülemek, lekelemek, yermek
karamal büyükbaş (hayvan)
karamsar kötümser, meyus
karanlık çirkin, karışık, sıkıntı, üzüntü, zifiri, zulmet
karar hüküm, rey, tartı, yargı
karar tutma istikrar
kararlama tahminen, tahminî, takribî
kararlaştırılmış muayyen
kararlaştırma tayin
kararlaştırmak kesmek, tayin etmek
kararlayarak kararlama
kararlı azimli, ölçülü
kararlılık istikrar
kararsız çekimser, değişken, karmakarışık, mütereddit, oynak
kararsız olmak bocalamak
kararsızlık tereddüt
karartı karaltı
karartmak yakmak
karasakız zift
karasinek cibin
karataş kurşun kalem
karavaş kul
kardeş birader, küçük bacı, küçük kardeş
kardeş oğlu yeğen
kardeşlik beraberlik, birlik
kare murabba
kargaşa anarşi, fitne, kalabalık, mahşer
kargaşalık fesat, ihtilal
kargı kamış
kargıma lanet, telin
kargımak lanetlemek
kârgir kâgir
kargış beddua, telin
kargışlı melun
karı aile, avrat, bayan, eş, familya, harem, hayat yoldaşı, ihtiyar, kadın, yaşlı, zevce
karık ark
karikatür taslak
karıkmak bocalamak
karılmak karışmak
karımak ihtiyarlamak, kocamak, yaşlanmak
karın akıl, göbek, gönül, iç, kafa, mide, rahim, yürek
karındaş kardeş
karine belirti
karınmak çiftleşmek
karısı köylü kılıbık
karışık bozuk, bulaşık, çapraşık, dağınık, girift, jülide, karanlık, karma, katışık, kompleks, melez, muğlak, pis
karışıklık fesat, fitne, ihtilal, keşmekeş
karışma dahil, müdahale
karışmak akmak, bakmak, dolanmak, engellemek, ilişmek, katılmak, müdahale etmek
karıştırmak araştırmak, deşelemek, deşmek, dokunmak, harmanlamak, incelemek, karmak, katmak, kurcalamak, oynamak
karma karışık, katışık, yığma
karmak çengel, kanca, karıştırmak, olta
karmakarış karmakarışık
karmakarışık karmaşık, perişan
karmaşa kompleks
karmaşık karmakarışık, kompleks, mürekkep
karmaşıklık kompleks
karnabahar güllü kelem
karnabit karnabahar
karnaval şenlik
karnaval maskesi maskara
karşı alın, hakkında, huzur, için, karşıt, kat, muhalif, mukabil, nazır, ön, zıt
karşı durma direniş
karşı durmak direnmek, göğüslemek
karşılama istikbal, mukabele
karşılamak durdurmak, gitmek, önlemek
karşılaşdırmak kıyaslamak
karşılaşmak buluşmak, çatmak, görmek, rastlamak, rastlaşmak
karşılaştırma kıyas, mukayese
karşılaştırmak kıyaslamak, mukayese etmek, salıştırmak
karşılık cevap, ivaz, mukabele, ödenek, tahsisat, taviz, yanıt
karşılık olmak değmek, karşılamak
karşılıklı çapraz, zikzak
karşılıksız bedava, fahri
karşın rağmen
karşıt aksi, aykırı, karşı, zıt
karşıtlık tezat, zıddiyet
kart bayat, kartpostal, köhne
kartalmak yaşlanmak
kartbasan üçkâğıtçı
karton mukavva
kartpostal kart
kartvizit kart
karvansaray han
karye köy
kas adale
kasa sandık
kasaba belde, bucak
kasap hunhar
kasaphane mezbaha
kasavet kaygı, sıkıntı, tasa, üzüntü
kasavet etmek kaygılanmak
kâse çanak, piyale
kasem ant, yemin
kasılma kuruluş
kasınç kramp
kasıntı dikbaş, gurur, kurum, tekebbürlü
kasır köşk
kasıt amaç, istek, komplo, maksat
kaskatı acımasız
kasmak kısaltmak
kasten kasti, mahsus, taammüden
kasti kasten
kastor kunduz
kasvet gam, hüzün, keder
kaş set, uçurum
kaşalot aptal, budala
kaşe damga, mühür
kaşelemek mühürlemek
kâşı çini
kâşif keşfeden
kaşık düşmanı eş, kadın
kaşımak araştırmak, incelemek
kaşındırmak ısırmak, yemek
kaşınma uyuz
kaşkariko dolap, düzen, oyun, yalan
kaşkaval aptal, sersem
kaşkol atkı
kaşmer maskara, soytarı
kat bitirme, daire, defa, gömlek, huzur, karşı, kez, makam, mertebe, mevki, ön, tabaka, yamaç, yan
kat sayı emsal
katakulli düzen, oyun, tuzak
katalog fihrist, yayınevi
katar şimendifer, tren
katarakt perde
kategori grup
kategorik açık, kesin, kesinlikle
katetmek bölmek, kesmek
kati kesin
kati somut
katı acımasız, berk
katı koyu, merhametsiz, misli, muhkem, pek, sert, sıkı
katı tıkız, zalim
katık ayran, edviyat, huriş, yoğurt
katıksız doğal, saf, tabii, tam, yavan
katil cani
katılaşmak sertleşmek
katileşmek kesinleşmek
katılım iştirak
katılımcı delege
katılma iltihak, iştirak
katılmak akmak, benimsemek, binmek, gelmek, girmek, karışmak, kavuşmak, uğunmak, üstelemek
katılmış ek
katışık harç, karışık, karma, melez
katışıksız arı, halis, has, saf, som
katışmak katılmak
katiyen asla, kesinlikle
katiyetle kesinlikle
katkı yardım
katkısız saf, tam
katlama katmer, yufka
katlamak bükmek
katlanma devrim, tahammül
katlanmak çekmek, dözmek, götürmek, hazmetmek, kaldırmak, taşımak, yutmak
katletmek öldürmek
katliam kırgın
katma ilhak
katmak beslemek, karıştırmak, koymak, salmak, ulamak, vermek
katman kat, tabaka
katmer katlama
katmerleşmek artmak, çoğalmak
katmerli aşırı
katnav seyrüsefer, trafik
katolunmak kesilmek
katran zift
katre damla
kaval düdük, tef
kavara gürültü, patırtı, yel
kavat pezevenk
kavga cenk, hengâme, hırgür, hırıltı, savaş
kavga etmek çatışmak
kavgalı dargın
kavi dayanıklı, güçlü
kavil anlaşma, söz, sözleşme
kavilleşmek anlaşmak
kavim millet
kavkı kabuk
kavlıç fıtık
kavlükarar söz, sözleşme
kavram mazmun, mefhum
kavrama intikal
kavramak derk etmek, görmek, ihata etmek, okumak, tutmak
kavrayış ihata, ufuk, zihin
kavruk yanık
kavrulmuş kebap
kavşak ağız
kavun yemiş
kavun içi sarımtıl
kavurmak mahvetmek, yakmak, yok etmek
kavuşmak birleşmek, buluşmak, katılmak, ulaşmak, varmak
kavuştak nakarat
kavuşturmak dolamak
kavuşum içtima
kavzamak kavramak, korumak
kay etmek kusmak
kayaç kaya
kayağan kaypak
kayar pay
kayarlamak küfretmek, sövmek
kayarto melun
kaybedilmiş yitik
kaybetme yenilgi
kaybetmek yitirmek
kaybolma kayıp
kaybolmak yitirmek, yitmek
kaycı makas
kaydetmek söylemek, yazmak
kaydiyat sabıka
kaydolmak kabul olmak
kaygan kaypak, sürüşken, yalçın
kaygı dert, düşünce, efkâr, endişe, gaile, gam, merak, tasa, üzüntü
kaygılanmak düşünmek, meraklanmak
kaygılı meraklı
kayık sandal
kayın kayın ağacı
kayın ağacı kayın
kayınbaba kaynata
kayınbirader kayın
kayınpeder kaynata
kayınvalide kaynana
kayıp yitik
kayıplar zayiat
kayırıcı adam, arka, dayı, torpil
kayırma himmet, iltimas, koltuk
kayırmak gözetmek, himaye etmek, himayecilik etmek, kohumbazlık etmek
kayırtmak kesmek, makaslamak
kayısı erik
kayıt araç, eşya, not, şart, yiyecek
kayıtmak dönmek, geri dönmek
kayıtsız lakayıt
kaymak inmek, kurtulmak, sürüşmek
kaymakamlık ilçe
kaymış kaçık
kaynak asıl, bulak, göz, hazine, kaynama, kök, memba, menşe, pınar
kaynakça kaynaklar, kitabiyat
kaynaklar kaynakça
kaynama feveran, galeyan, kaynak
kaynamak artmak, coşmak, çoğalmak, iyileşmek, yoğunlaşmak
kaynar kaynak, pınar
kaynarca kaynak
kaynaşmak birleşmek, hareket etmek
kaynatmak konuşmak
kaypak dönek, itibarsız, kaygan
kayra ihsan, lütuf
kayran alan
kayta tekrar
kaytaban başıboş
kaytadan tekrar
kaytak dalkavuk, kuytu, yağcı
kaytarmak geri vermek, işten kaçmak
kayyum vasi
kaz budala
kaza ilçe, yargı
kazaen kazara
kazalı tehlikeli
kazamat cezaevi
kazanç çıkar, ekmek, hak, hasılat, kâr, para, yarar
kazançlı iyi
kazandırmak vermek
kazanılmak gelmek
kazanma isabet
kazanmak almak, çıkmak, galip gelmek, yenmek
kazanmış nail
kazara bilmeden, gözlenilmeden, rastgele, tesadüfen, yanlışlıkla
kazı hak
kazık direk, sopa
kazıklamak oymak
kazıl sicim
kazıma kürtaj
kazımak çıkarmak, temizlemek, yok etmek
kazma külünk
kazmak deşmek, oymak
kazulet kocaman, pezevenk
kebap yanık
kebir büyük, ulu, yaşlı
keçe çadır
keçi yolu patika
keder acı, bulut, dert, elem, gaile, hüzün, kasvet, sıkıntı, tasa, üzüntü, zehir
kederli acıklı
kedi göcen, pişik
kefalet zaminlik
kefaret diyet
kefenci zorba
kefil zamin
kefillik kefalet
keher doru
kehle bit
keke kekeme, pepe
kekeç kekeme
kekeme keke, peltek
kelam söz
kele boğa, tosun
kelek aptal, foya
kelem lahana
kelep çile, demet
kelepçe bilezik, el kandalı
kelepin ucu ip ucu
keleş cesur, çirkin, kel, kötü, yiğit
kelime lafız, lügat, söz, sözcük
kelimesi kelimesine tıpkı
kelimesiz sessiz
kelle baş, kafa, kafatası
kellesinden olmak ölmek
keloğlan hindi
kem eksik, noksan
keman yay
kembağal fakir, fukara, sefil, yoksul, züğürt
kement urgan
kemik mızrap, sümük
kemikli sıska, sümüklü
kemiksiz açık, kesin
kemirmek yemek
kemiyet nicelik
kemre gübre, tezek
kenar ağız, bucak, ibik, kıyı, taşra, yaka, yan
kenar etmek azletmek
kendi öz, özü, zat
kendi hâlinde sessiz
kendi kendine kendiliğinden
kendilik benlik
kendince için
kendir kenevir
kenef berbat, pis, tuvalet
kenetlemek bentlemek, bitiştirmek, kilitlemek
kenevir çetene, kendir
keniz cariye
kent köy, şehir
kentçi köylü
kentli köylü
kentlileşmiş medeni
kepaze değersiz, gülünç, rezil, utanmaz
kepazelik rezalet
kepenek pervane
kepenk pencere kapağı
kepez dağ
kepmek çökmek, yıkılmak
ker kudret, kuvvet, sadasız, sağır
kere defa, kez, sefer, yol
kerem asalet, lütuf
kerenti tırpan
kereste kalas
kerhane fahişehane
kerhen gönülsüz
kerih iğrenç
kerim asil, cömert, soylu
keriz aptal, çirkef, kumar, pislik
kerki keser
kermen hisar, kale
kerpiç tuğla
kerte basamak, derece, radde
kertik çentik
kertikli çentik
kertme çentik
kesafet çokluk
kesbetmek elde etmek, kazanmak
kese kestirme
kese kâğıdı kâğıt torba
kesek tezek
kesenek aidat
keser kerki
kesif kalın, sık, yoğun
kesik kısa
kesiksiz devamlı, sürekli, süreli
kesilme kat
kesilmek benzemek, dinmek, dönmek, durmak, ekşimek
kesilmeme devam
kesim anlaşma, bölge, bölüm, endam, kesit, kısım, parça, pazarlık
kesimevi mezbaha
kesin kati, kesinlikle, mutlak
kesinkes kesinlikle
kesinleşmek katileşmek
kesinlik katiyet
kesinlikle katiyen, kesin, keskinlikle, muhakkak, mutlak, mutlaka, nasıl, pekâlâ
kesinti fasıla, tutma, tutulma
kesintisiz durmadan, tam
kesir küsur
kesit kesim
keski tırnak
keskin acı, kırıcı, kuvvetli, sert, zampara
keskinlikle kesinlikle
kesme kat, kesin, lokum
kesmek ayırmak, azaltmak, biçmek, bölmek, dayandırmak, doğramak, durdurmak, gidermek, kararlaştırmak, kırpmak, kötülemek, parçalamak, susmak, yontmak
kesret çokluk
kestane şabalıt
kestirim tahmin
kestirme kese
kestirmece tahminî, yaklaşık
kestirmek sezmek
keş aptal, ayyaş, esrarkeş
keşfeden kâşif
keşfetmek bulmak
keşif tahmin
keşik nöbet, sıra
keşikçi bekçi
keşiş rahip
keşke bari
keşki keşke
keşşaf izci
ket engel, ikinci, saniye
ketenpere dolandırıcılık
ketmen çapa
ketmenlemek çapalamak
kevgir sarkaç, süzgeç
keyfi özbaşına
keyfiyet durum, kalite, nitelik, sıfat
keyfiyetsiz derme çatma, hakir
keyif afiyet, esrar, hatır, hava, heves, huzur, istek, rahat, sağlık, zevk
keyifli neşeli
keyifsiz durgun, rahatsız
kez defa, el, kat, kere, nöbet, öğün, sefer, su, yol
ki kim
kibar değerli, efendi, seçkin, soylu, zengin
kibarlaşmak incelmek
kibarlık incelik
kibir benlik, böbür, burun, gurur
kibirlenme tekebbür
kibrit alışkan, kükürt, odluçöp
kibritçi cimri
kıç ayak, bacak, dip, küfe
kıçkırmak ekşimek
kifayet iktidar, liyakat
kifayet etmek elvermek, yetmek
kifayetlenme iktifa
kifayetlenmek yetinmek
kifayetli yeterli
kifayetsiz yetersiz
kıfıllamak kilitlemek
kik futa
kıkırdak kıkırdak
kıkırdamak ölmek
kıl kuyruk çelimsiz, zayıf, züğürt
kıl payı neredeyse
kılavuz mürşit, öncü, rehber
kılavuz gemisi kılavuz
kılavuz kaptan kılavuz
kılavuzluk delalet
kılbaz dalkavuk
kılçıklı çapraşık, karışık
kile ölçek
kiler ambar
kılga makine
kılgılı kullanışlı, uygulamalı
kılgısal uygulamalı
kılıbık avratağız
kılıç tığ
kılıf gömlek
kılık eşkâl
kılıklamak oyalamak
kılıklı güzel, temiz
kılıksız süfli
kilim sergi
kilitlemek kenetlemek, kıfıllamak
kilitsiz küreksiz açık
kiliz saz
kılkapan kehribar
kılkoparan kehribar
kılmak etmek, yapmak
kilo geli
kilogram kilo
kilolu ağır, şişman
kilometre çağrım
kılsız kelek
kılükal dedikodu, söylenti
kim ki
kimesne kimse
kimi bazen, bazı, bazısı, birtakım, kimisi
kımıldamak debelenmek, deprenmek, kımıldanmak, kıpırdamak, oynamak, sallanmak
kımıldamayan sakin
kımıldanmak deprenmek, kımıldamak
kımıldatma tahrik
kımıldayan oynak
kimisi bazısı, kimi
kimlik çehre, etiket, hüviyet, şahsi vesika, üzeri
kimlik belgesi kimlik
kimlik kartı kimlik
kimse sima
kimsesiz fakir, gariban, garip, öksüz
kin garaz, hınç
kınamak ayıplamak
kinaye ima
kinci kindar
kınç polis, sakçı
kindar kinli
kindik göbek
kinli kindar
kınnap sicim
kip dayanıklı, kalıp, örnek, sağlam
kıpır kıpır hamarat
kıpırdak canlı
kıpırdamak kımıldamak
kıpırdanmak kıpırdamak
kıpkızıl aşırı, koyu
kıpmak kırpmak
kıpramak kıpırdamak
kir çirk, leke, pasak, pislik
kir şaibe
kır beyaz, çal
kır sahra
kır yazı
kır sakız olmak sırnaşmak
kır vermek kırıtmak
kira icare
kıraat okuma
kıraat etmek okumak
kıraathane kahve
kırağı jale
kırak kıyı
kiralamak icareye vermek
kıran afet, bayır, çevre, kenar, kıyı, tepe, uç
kırat değer, düzey, nitelik, seviye
kıray asi, delikanlı, genç
kırba matara
kırcı dolu
kırçıllanmak ağarmak
kırgavul sülün
kırgın incik, incimiş, katliam
kırıcı acı, ağır, keskin
kırıcı olmak sertleşmek
kırık kırıntı, melez, üzgün
kırık dökük çürük, değersiz, eski
kırıklamak ufalamak
kırılan alıngan
kırılmak alınmak, azalmak, darılmak, gücenmek, içerlemek, incimek, incinmek, sınmak, yatışmak
kırım katliam
kırınmak oynamak
kırıntı kırık
kırışmak öldürmek, paylaşmak, yok etmek
kırıştırmak oynaşmak
kırıtma cilve, işve
kırıtmak gamze etmek, kır vermek, naz etmek
kırkmak kırpmak
kirlenmek batmak
kirletmek batırmak, becermek, lekelemek, pislemek
kirli bulaşık, murdar, pasaklı, pis
kirli kartopu kuyruklu yıldız
kirlilik pislik
kırma melez
kırmak delmek, haklamak, incitmek, kaçmak, sındırmak, uzaklaşmak, yaralamak, yok etmek
kirmen
kırmızı al, kızıl
kırmızılaşmak kızarmak
kırnak cariye, çevik, güzel, titiz
kıro çuşka
kırpıntı kesinti
kırpma makas
kırpmak kesmek, kırkmak
kirşan pudra
kırtasiyecilik bürokrasi
kısa kesik
kısaboy bodur
kısaca hülasa, kısa
kısacası hasılı, velhasıl
kısaltarak kısa
kısaltım taksir
kısaltma taksir
kısaltmak almak, budamak, gödeltmek, kasmak, özetlemek
kısık ağır
kısım bölüm, fasıl, hizip, kesim, kol
kısır çorak, yararsız, yoz
kısıtlamak mahdutlaştırmak, sınırlamak
kısıtlanmış kısıtlı
kısıtlı mahdut
kıskançlık haset
kıskançlık etmek kıskanmak
kıskanmak imrenmek
kıskı kama, takoz
kıskıvrak berk, muhkem
kısma kısıntı, taksir
kısmak azaltmak, büzmek, ezmek
kısmet kader, nasip, şans, talih
kısmık cimri
kıssa hikaye, veciz
kıssalar kısas
kıstak dil
kıstas miyar, ölçüt
kıstırmak kapmak
kişi can, er, erkek, eş, insan, isim, koca, nefer, nüfus, şahıs, şahsiyet, zat
kişiler zevat
kişileştirme teşhis
kişilik benlik, şahsiyet
kişioğlu insan, insanoğlu
kışır kabuk
kişisel şahsi
kişiselleştirmek bağlamak
kişizade soylu
kışkırtma tahrik
kışkırtmak fitnekârlık etmek, körüklemek, tahrik etmek
kişmiri çekici, esmer
kit macun
kıta parça, tane
kitabe yazıt
kitabevi kütüphane
kitabiyat kaynakça
kıtal savaş
kitap eser, yapıt
kitapça broşür
kitapçık risale
kitaplık kütüphane
kitapsız zalim
kıtipiyoz bayağı, değersiz, kötü
kıtır yalan
kıtlamak incitmek, ısırmak
kitle kütle, yığın
kıtlık kesat
kıvanç güvenç, iftihar, övünç, sevinç
kıvançla memnuniyetle
kıvançlanmak övünmek
kıvançlı memnun, mutlu
kıvanma iftihar
kıvcı mühendis
kıvılcım alev
kıvırcık cingelek
kıvırcık koyun kıvırcık
kıvırcık marul kıvırcık
kıvırmak burmak, bükmek, sapmak
kıvracık hamarat
kıvrak aceleci, canlı, güzel, şık, yakışıklı
kıvrantı sıkıntı
kıvrılmak dönmek, katlanmak, kırılmak, sapmak
kıvrım ayrım, büklüm, dönemeç, lüle
kıvrıntı dönemeç, kıvrım
kıya cinayet
kıyacı cani
kıyafet giyim, giysi
kıyak gaddar, mükemmel, zalim
kıyam etmek ayaklanmak, başkaldırmak
kıyamet afet
kıyamet günü kıyamet
kıyas karşılaştırma, mukayese
kıyasıya korkunç, müthiş
kıyasla nazaran
kıyaslama mukayese
kıyaslamak karşılaştırmak, mukayese etmek, salıştırmak
kıygı haksızlık, zulüm
kıygın mağdur
kıygınlık mağduriyet
kıyı kenar, kırak, sahil, yaka
kıyıcı gaddar
kıyık çuvaldız
kıyın zulüm
kıymak zulmetmek
kıymet değer, kadir, not, paha
kıymetiharbiye değer, önem
kıymetlendirmek değerlendirmek
kıymetli değerli
kıymetsiz değersiz
kıymettar değerli
kıytırık basit, bayağı, değersiz
kız kardeş bacı, hemşire, simil
kızamık kızılca
kızanak domates
kızarmış kebap
kızdırma ateş
kızdırmak ısıtmak
kızgın bozuk, hırslı, sert
kızgınlık gazap, hiddet, hırs, hışım, öfke
kızıl al, altın, kırmızı, kızılca
kızılca kızamık, kızıl
kızılgül gül
kızılkuş doğan
kızıllık düzgün, pudra
kızışık kızgın
kızışmak artmak, hızlanmak
kızıştırmak körüklemek, pompalamak
kızmak asabileşmek, gazaplanmak, hiddetlenmek, öfkelenmek, sinirlenmek
kızoğlan bakire
kızoğlankız bakire
klakson korna
klan boy
klas sınıf
klasik alışılmış
klasman küme, tasnif
klik hizip
klon kopya
koca adam, ağa, bey, büyük, efendi, er, erkek, eş, geniş, ihtiyar, iri, kişi, kocaman, moruk, pir, ulu, yaşlı, yüksek, zevç
kocabaş büyükbaş
kocabaşı muhtar
kocakarı anne
kocalar evi huzurevi
kocalmak kocamak, yaşlanmak
kocamak ihtiyarlamak, yaşlanmak
kocaman büyük, hantal, iri, koca
kocaoğlan ayı
koçak cömert, yürekli
koçaklama savaş
koçan özek
koçmak kucaklamak
koçu kabadayı
kod harf
kodak aile, odbaşı
kodaman büyük
kodes cezaevi
kof içi boş, mazmunsuz
kofa saz
kofluk ahmaklık, bilgisizlik, güçsüzlük
koğuş kovuk
kohum akraba, hısım
kohumbazlık iltimas
kohumbazlık etmek kayırmak
koklamak kokmak
koklaşmak kokuşmak
kokmak koklamak, kokuşmak
kokmuş değersiz, miskin, tembel
kokoroz mısır
kokoz züğürt
kokteyl karışım
koku belirti, işaret, ıtır
koku alma organı burun
kokuşma tefessüh
kokuşmak kokmak
kol bölüm, branş, dal, destek, dizi, düzen, grup, kanat, karakol, kısım, şube, tutacak
kolay asan, basit, hafif
kolayca kolay
kolaylık kolay
kolaylıkla çabucak, rahat
kolcu muhafız
kolektif ortaklaşa
kolera veba
kollamak gözetmek, gözlemek, himaye etmek, korumak
kollayan muhafız
kolon sütun
koloni sömürge
kolpo dalavere
koltuk destek, makam, sandalye
koltuklamak pohpohlamak
kolye boyunbağı
kom çiftlik
kombinasyon tertip
kombine toplu
kombinezon gömlek
komedi güldürü
komedya komedi
komik gülünç, mezeli
komisyoncu simsar
kompetan uzman
komple dolu, mükemmel, tam, tamamen
kompleks karışık, karmaşık, mürekkep
komplike karmaşık
komplo düzen, kasıt, suikast, tertip, tuzak
kompozit karma
kompozitör bestekâr
komprime hap
kompüter bilgisayar
komşu bitişik
komut emir
komut vermek emir vermek
komutan bey
komünikasyon alaka, iletişim, rabıta, ünsiyet
komünist kızıl
komütatör anahtar
konak menzil, merhale, misafir
konakçı konak, mihmanhane, otel
konaklamak dincelmek, gecelemek, inmek, kalmak
konar göçer göçeri
kondisyon durum, şart
kondu gecekondu
kondüktör beletçi
konferans konuşma
konferansçı hatip
konfirme etmek onaylamak
konfor rahatlık
kongre kurultay
konkre somut
konkur yarış, yarışma
konmak kalmak, konulmak, koyulmak, salınmak
konsantre yoğun
konsantre olmak yoğunlaşmak
konsept düzen, görüş, kavram, tarz
konservatör tutucu
konsey kurul, şura
konson ünsüz
konsonant ünsüz
konstitüsyon anayasa
konstrüksiyon yapı
konsulto konsültasyon
kont derebeyi
kontak bağlantı, ilgi, temas
kontak lens lens
kontekst çevre
kontra aksi, karşı, karşıt
kontrast karşıt, tezat
kontrat bağlaşma, mukavele, sözleşme
kontrol denetçi, denetim, muayene, nezaret, yoklama
kontrol etmek denetlemek, ölçmek
kontrolcü denetçi
kontrolör denetçi, kontrol
konu bahis, husus, iş, laf, mevzu, sayfa, sermaye
konu olmak geçmek
konuk mesken, misafir
konuk olmak konmak
konukçu mihmandar
konukevi misafirhane
konuksever misafirperver
konulmak konmak
konum durum, vaziyet, yer
konusunda dair
konuş konum
konuşamayan dilsiz
konuşkan danışkan
konuşma görüşme, konferans, laf, musahabe, müzakere, nutuk, sanat, sohbet
konuşmacı hatip
konuşmak bahsetmek, danışmak
konuşmama sükût
konut ev, hane, ikametgâh, menzil, mesken, yurt
konvansiyon anlaşma
konvoy kafile
koordinasyon alakalandırılma, alakalandırma
koparmak almak, kapmak
kopça çapraz
kopmak çıkmak, kurtulmak
kopuk serseri
kopya nüsha, suret, yüz
kor dert, sıkıntı, üzüntü
koridor aralık, dehliz, gezinti
korkak ödlek
korkakça korkak
korkmadan pervasız
korkmak utanmak, ürpermek, yılmak
korkmama yürek
korku çekinmek, endişe, tehlike, vahşet
korkulmak korkmak
korkulu ağır, kritik, netameli, tehlikeli, vahim
korkunç güçlü, müthiş
korkusuz pervasız, yürekli
korkusuzluk yürek
korkutan korkulu
korluk mangal
korna sinyal
korna çalmak sinyal vermek
korner köşe
korse lastik
korte flört
kortej alay, maiyet
korteks kabuk
koru meşecik
korucu meşebeyi
koruma himaye, muhafaza, müdafaa
korumacılık himayecilik
korumak bakmak, beklemek, esirgemek, gözetmek, gözlemek, himaye etmek, kollamak, müdafaa etmek, sakınmak, saklamak, savunmak
korunan mahfuz
koruncak mahfaza
korunmak sakınmak, sığınmak
korunmuş mahfuz
korunum muhafaza
koruyan hafız
koruyucu hami, kalkan, muhafız
koruyuculuk himaye
koskoca muazzam
koskocaman büyük, geniş, muazzam
kostak kabadayı, kibar, yakışıklı, yiğit, yürekli, zarif
koşa çift, eş, ikiz
koşam avuç
koşma ek
koşmak eklemek, izlemek, kaçmak, kovalamak, yüğürmek
koşturmak çabalamak, uğraşmak
koşu koşun
koşuk koşma, şiir, türkü
koşul şart
koşullar şerait
koşulma iltihak
koşum takımı koşum
koşun koşu, ordu, saf, yarış
koşuntu tayfa
koşuşturmak koşmak
koşut paralel
kota had, norma
kotarmak boşaltmak, hazırlamak
kotlamak şifrelemek
kotlet pirzola
kotur uyuz
kov gıybet
kovalamak izlemek, koşmak, kovmak, takip etmek
kovan arı peteği, arı teknesi, yayık
kovcu gammaz
kovculuklar tezvirat
kovlamak gammazlamak, kötülemek
kovmak atmak, defetmek, gözetmek, kovalamak, savmak, sepetlemek, süpürmek
kovuk koğuş, oyuk
kovuşturma istintak, takibat, takip
kovuşturmak takip etmek
kovuşturulma takip
koyak vadi
koygun acıklı, dokunaklı
koymak almak, atmak, ayırmak, bırakmak, çekmek, dokunmak, eklemek, etkilemek, katmak, salmak, terk etmek, vazetmek, vurmak, yakınmak
koyu derin, katı, tok, yoğun
koyulaşmak koyulmak
koyulaştırma teksif
koyulmak başlamak, çıkmak, girişmek, konmak
koyun kucak
koyun bakışlı budala, şaşkın
koyun dede aptal
koyuntu keder, sıkıntı, üzüntü
koyuverme mola
koyuvermek koymak, salmak
koz ceviz
koza barama, kozalak
kozak kozalak
kozalak koza, şiş
kozgalan isyan, başkaldırı
kozmos evren
köçek rakkas, rakkase
köhne çağ dışı, kart
köhneleşmek küflenmek
kök asıl, cins, dip, esas, havuç, kaynak, köken, nesep, sap, şişman, temel, üs
kök salmış oturmuş
kökelen semiz
kökelmek şişmanlamak
köken asıl, kök, menşe, soy
kökeninden esasen
kökenli asıllı
kökertmek köklemek
köklemek ayarlamak
köklenme ayar
kökler usul
kökleşme teessüs
kökleşmek oturmak
köklü kökten
kökten temelden
kökten sürme soylu
kökünü kesme imha
köle bende, esir, kul
kölelik esaret
kölük araba, otomobil
köm dallık, gündizme, takvim
kömek muzaheret, torpil, yardım
kömek etmek desteklemek
kömekçi yamak
kömüş manda
köndelen yanlama
köpek it
köpürme feveran
köpürmek sinirlenmek
köpyak ehram, piramit
kör âmâ, görme engelli, kötü
kör körane gözü kapalı
kör sıçan köstebek
körlemeden bilmeden
körlük frengi
körpe genç, güzel, hoş
körüklemek kışkırtmak, pompalamak, tahrik etmek
kösele gön
kösele suratlı utanmaz
kösnü şehvet
kösnümek kızmak
köstek bukağı, cidar, engel
kösteklemek bukağılamak, engellemek
köşe bucak, çene, ibik, künç
köşe yazısı fıkra
köşk kulübe
kötek baston, dayak, sopa
kötü acı, aşağı, aşırı, berbat, çok, döküntü, duman, fena, ibret, kaba, kaput, kara, kör, melun, nadan, nahoş, pis, sıfır, şer, tehlikeli, yaman, yaş
kötüleme gıybet, jurnal
kötülemek gammazlamak, kesmek, pislemek, yamanlamak
kötülük şer
kötümser bedbin, bozuk, karamsar, pesimist
kötürüm oturak
köy kent
köy muhtarı muhtar
köy yeri köy
köydeş köylü
köylü kaba, kentçi, kentli
köylük yer köy
kredi borç, güven, itibar, para, saygınlık
kredili güvenilir, itibarlı
kredisiz itibarsız
kristal billur
kriter ölçüt
kritik ciddi, eleştiri, korkulu, nazik
kritik etmek araştırmak, eleştirmek, incelemek
kriz buhran, bunalım
kubat kaba
kucak iç, koyun, ocak, ortam
kucaklamak kuşatmak, sarılmak, sarmak
kuda dünür
kudret güç, iktidar, ker, yetenek
kudret hamamı ılıca
kudretli güçlü, kadir, üstün
kudretten yaradılıştan
kudurganlık azgınlık
kudurmak öfkelenmek
kuduruk saldırgan
kuduz olmak kudurmak
kûhi ıssız
kukla gelin
kul bende, köle
kulaklı kazan
kuldur çapulcu, eşkıya, harami, haydut, şaki
kuldur destesi çete, şebeke
kuldurbaşı elebaşı
kullanılır olmak yaramak, yerleşmek
kullanılmamak ölmek
kullanılmamış sıfır
kullanımda olmak geçmek
kullanıvermek kullanmak
kullanmak almak, değerlendirmek, dökmek, giymek, harcamak, içmek, istismar etmek, işletmek, sarf etmek, sömürmek, takmak, tutmak, yönetmek
kulluk karakol
kullukçu uşak
kulp bahane
kuluduk çılgın, deli
kulumak bozulmak, çıldırmak, delirmek
kulübe köşk
kulüp pakt
kuma eş, günü, ortak
kumanda etmek yönetmek
kumandan komutan
kumanya azık
kumar oyun
kumarbaz üçkâğıtçı
kumarcı kumarbaz
kumarhane dükkân
kumbara gülle
kumbaşı kumsal
kumkuma çömlek
kumlu kumsal
kumluk çöl, kumsal
kumpas düzen, hile
kumpir patates
kumsal plaj, sahil
kundak dipçik, fesat, fitne
kundaklamak aldatmak
kunt boks, mülakeme
kupa yürek
kupür kesik
kur düzey
kurada cılız
kural kaide, nizam
kural dışı müstesna
kuram nazariye
kuramsal nazari
kurander cereyan
kuraştırma kurgu
kurbağa adam dalgıç
kurcalamak deşmek, eşelemek, karıştırmak
kurgan höyük
kurgu anahtar, çatı, kuraştırma, montaj, spekülasyon
kurma inşa
kurmak düşünmek, hazırlamak, sağlamak, tasarlamak, yapmak
kurnaz açıkgöz, cambaz, çakal, kurt, uyanık
kurs çörek
kursak boğaz
kurşun gülle, mermi
kurşun kalem karataş
kurşunlamak güllelemek, vurmak
kurt canavar, kurnaz
kurtarıcı halaskâr
kurtarmak bitmek, halas etmek, idare etmek, tüketmek
kurtluca meşecik
kurtulma firar
kurtulmak boşanmak, geçiştirmek, halas olmak, kaymak, kopmak
kurtulmalık fidye
kurtuluş halas, selamet
kuru çelimsiz, çıplak, iskelet, sıska, zayıf
kurul heyet, konsey
kurulaşmak yozlaşmak
kurulma teşekkül
kurulmak böbürlenmek, yerleşmek
kurulu oturmuş
kuruluş bünye, idare, kurum, müessese, tesis, teşkilat, üretim, yapı
kuruluşlar bütünü kompleks
kurum cemiyyet, çalım, gösteriş, gurur, is, kasıntı, kuruluş, müessese, tekebbür
kurumak sertleşmek, zayıflamak
kurumlu mağrur
kurun çağ
kuruntu evham, fikir, kuşku, şüphe, vehim, vesvese
kurup takma montaj
kurusıkı blöf, korku
kurutmak yok etmek
kuruyasıca kötü
kuskunsuz derbeder, perişan
kusmak boşaltmak, reddetmek
kusur arıza, ayıp, hata, kabahat, noksan, özür, pürüz, şaibe
kusurlar taksirat
kusurlu eksik, yarım yamalak
kusursuz düzgün, harika, mükemmel, tam
kuş beyinli aptal
kuşak göbek, jenerasyon, nesil
kuşanmak takmak
kuşatan sapan
kuşatma abluka, ihata, muhasara
kuşatmak çevirmek, ihata etmek, kaplamak, kucaklamak, muhasara etmek, sarmak
kuşku endişe, evham, kuruntu, narahatlık, şüphe
kuşkulanmak huylanmak, pirelenmek, şüphelenmek
kuşkusuz elbette, malum, şüphesiz, zahir
kut bereket, mutluluk
kutlama tebrik
kutlamak kutlulamak, tebrik etmek
kutlu hoşbaht, mübarek
kutlulamak kutlamak
kutsal mukaddes, mübarek
kutsallaştırmak kutsamak
kutsama takdis
kutsi kutsal
kutsuz kötü, zavallı
Kutup Yıldızı Demir Kazık
kutur çap
kuvertür örtü
kuvve düşünce, niyet
kuvvet bilek, cebir, fer, güç, hâl, ker, mecal, nüfuz, şiddet, takat, zor
kuvvetlendirme takviye
kuvvetleştirme tekit
kuvvetli demir, güçlü, keskin, saygın, üstelik, üstün
kuvvetlice kuvvetli
kuvvetsizlik güçsüzlük
kuyan tavşan
kuyruklu akrep
kuytu halvet, siper, tenha
kuyu anası öcü, umacı
kuyumcu zerger
kuzey şimal, yıldız
kuzguni kara
kuzuluk ağıl
küçe sokak
küçük bayağı, değersiz, enik, ıvır zıvır, ufak
küçük abdest idrar
küçük bacı kardeş
küçük çay dere
küçük dil dilcek
küçük kardeş kardeş
küçülmek daralmak, ufalmak
küçümencik küçücük, küçük
küçümseme alay
küf pas
küf atmak küflenmek
küfe kıç
küflenmek küf atmak
küflü köhne
küfretmek okumak, sıvamak, sövmek
küfür kalay, sövüş
küfürbaz sövüşçül
kükremek aslan, bağırmak, deniz, şahlanmak, taşmak
kükürt kibrit
kül bütün, tüm
kül etmek kavurmak, yakmak
kül rengi gri
külah hile, kalpak, oyun, papak
küldöken eş, kadın
külfet sıkıntı
külhanbeyi başıboş, kabadayı, serseri
külhani kabadayı, serseri
küllenmek unutulmak, yadırgamak
külliyen tamamen, tamamıyla
külliyet bolluk, çokluk
küllük tabla
külot don
kült din
külte demet, külçe
kültür ekin, irfan, medeniyet, tarım
kültürel medeni
kültürfizik jimnastik
kültürlü aydın
kültürsüz ilkel
külünk çapa, kazma
külüstür eski
kümbet kubbe
küme grup, kütle, öbek, takım, tomar, topa, yığın
kümelemek yığmak
kümelenmek topalaşmak, yığılmak
kümes in
künç köşe
künde düzen, hile, köstek, oyun, tuzak
künh kök, öz
küp sarhoş
küp şeker kesme şeker
küpe sırga
küplü ayyaş
küre dünya, yeryüzü
küre kuşağı kuşak
kürecik bilye
küreken damat, enişte, güvey
kürevi toparlak
kürk gocuk
kürsü bölüm, sandalye
kürtaj uşak saldırma, uşak salma
kürtün palan
kürü havyar
küs dargın
küseğen çıtkırıldım
küskün dargın
küsmek darılmak
küsmüş küs
küstahça küstah
küşade açık
küşat açma
küşayiş açıklık
küşüm kaygı, kuşku
küşümlenmek kaygılanmak, kuşkulanmak
kütle cemaat, küme, yığın
kütük demir kütük
küy müzik
lacerem elbette
laçın laçın
laçka harap
laçkalaşmak bozulmak
laf bahis, dedikodu, konu, konuşma, lakırtı, mevzu, söz
laf anlamaz kaba
laf cambazlığı demagoji
lafazan geveze
lafçı geveze
lafız kelime, söz
laflamak konuşmak
lagar çelimsiz, zayıf
lağ alay
lağa koymak eğlenmek
lağım kanalizasyon
lağım döşemi kanalizasyon
lağlağıcı şaklaban
lağvetmek feshetmek, ilga, kaldırmak
lahana kelem
lahana sarması sarma
lahika ek
lahut kutsal
lahza an, göz kırpımı
lahzada çabucak
lain melun
lakap müstear
lakayıt hoyrat, ihmalkâr, vurdum duymaz
lakayıtlık ihmal
lakin ama, fakat
lakırdı söz
lakırtı dedikodu, ıvır zıvır, laf, söz
lakırtı ebesi geveze
lakırtı etmek konuşmak
lakırtı kavafı geveze
lakırtıcı geveze, konuşkan
lakonik veciz
lal dilsiz
lala daye
lale gelincik
lalettayin gelişigüzel, rastgele, sıradan
lalüebkem dilsiz
lama deve
lamba çıra
lamba karpuzu karpuz
lambacık ampul
lanet beddua
lanet etmek lanetlemek
lanetleme telin
lanetli melun
lanse etmek meşhur etmek, tariflemek
larp ansızın
larpadak ansızın
laso kement
lastik korse
laşe leş
latif leziz
latifçe hoş, latif
latife fıkra, şaka
latilokum lokum
lavabo ayakyolu, hela, musluk, tuvalet, yüznumara
lavta ebe
layemut ölümsüz
layiha proje, tasarı
layık müstahak, şayan
layık bilmek tenezzül etmek
layık görmek tenezzül etmek
lazım geçişsiz, gerek, gerekli, lüzumlu
lazım olmak gerekmek
lazıme gerekçe
lazımlık ördek
lazut mısır
leçek başörtüsü
legal yasal
leğen havsala
lehim yapmak lehimlemek
lehimlemek lehim yapmak
lehtar taraftar
leke kara, karaltı, kir, pis, şaibe
lekelenmek kirlenmek
lekeli humma tifüs
lektör okutman
lenger çapa
lengimek tavsamak
lengitmek savsaklamak, tehire salmak
lengüistik dil bilimi
lenk mıymıntı
lens mercek
lento boyunduruk
leopar böbür, pars
lep dudak, kenar
lepirci izci
lerze titreme
leşker asker, ordu
letafet incelik, letafet, yumuşaklık
levber çapa
levent uzun
levha kara tahta, resim
leylaç üçkâğıtçı
leyli yatılı
leziz güzel, hoş, latif, zevkli
lezzet haz, tat, zevk
lezzet almak hazzetmek
lezzetli leziz
libas giysi
lider reis, şef, yolbaşçı
liet şarkı
lif tel
lig küme
likidasyon tasfiye
likit nakit, sıvı
limanlamak sakinleşmek, yatışmak
lime parça
lime lime cırık cındır, parça parça
limit sınır, son had
limonluk merdiven
linet ishal
linolyum muşamba
lira teklik
liralık lira
lisan dil
lisaniyat dil bilimi
lisans ali tahsil
lisans belgesi diploma, şahadetname
lise idadi
liste cetvel, siyahe
literatür edebiyat, kaynak
liva sancak
liyakat kifayet, uygunluk
loda demet, küme, yığın
lodos güney
lodosluk güney
lojik mantık, mantıklı
lojman devlet evi
loka çalım, gurur
lokal yerel
lokalanmak böbürlenmek, övünmek
lokalık fiyaka
lokalize etmek sınırlamak
lokanta aşçı, aşhane, restoran
lokma yemek
lokma tatlısı lokma
lot tutam
lup büyüteç
lügat kelime, söz, sözcük, sözlük
lüks aşırı, fazla, gösteriş, gösterişli, şatafat
lüle kıvrım, namlu
lünet gözlük
lütfetmek bağışlamak, söylemek, vermek
lütfeylemek lütfetmek
lütuf ihsan, nimet, yardım
lütufkâr kibar
lüzuci yapışkan
lüzum gerek, hacet, icap
lüzumlu gerek, gerekli, lazım
lüzumsuz gereksiz
ma ve
maaile ailevi
maalmemnuniye memnuniyetle
maarif öğrenim
maaş aylık
maatteessüf maalesef
mabat kıç
mabet tapınak
mabeyin ara
mabude sevgili, tanrıça
macera serüven
maceracı maceraperest
maceralı karmaşık
macerasız basit, sıradan
macun mala
madara kötü
madde husus, öz, şey
maddesel maddi
madem mademki
mademki madem
maden esrar, metal, mineral, mızrap, uyuşturucu
maden suyu mineral suyu
mader ana, anne
madik dolap, hile
madun alt
mafevk üst, yukarı
mafsal boğum, eklem, oynak
mağara in
mağaza dükkân, salon
mağduriyet adaletsizlik, haksızlık
mağdurluk mağduriyet
mağfiret bağışlama
mağlubiyet yenilgi
mağlup yenik
mağlup etmek bozmak, sındırmak, yenmek
mağrip batı
mağşuş karışık
mahal mevki, mevzi, yer, yöre
mahalle muhtarı muhtar
mahalli yerel
maharetli becerikli, usta
mahariç gider
mahbes cezaevi
mahcup utangaç
mahcup olmak ekşimek, morarmak, şişmek, utanmak
mahcur kısıtlı
mahdudiyetli münhasır
mahdum oğul
mahdut az, basit, dar, kısıtlı
mahdutlaştırma tahdit
mahdutlaştırmak kısıtlamak, sınırlamak
mahfaza mücre, sandıkça
mahfazalı mahfuz
mahfi gizli, saklanmış
mahfilik mahremiyet
mahfuz korunmuş, saklanmış, saklı
mahir becerikli, sanatkâr, usta, uzman, yırtıcı
mahirane becerikli
mahiye aylık
mahiyet asıl, esas, nitelik, öz, vasıf
mahkeme kapısı mahkeme
mahkeme kararı hüküm
mahkûm hükümlü, mecbur
mahlas tahallüs
mahluk yaratık
mahlul harç
mahlut karışım, katışık
mahmul dolu, yüklem
mahmur uykulu
mahmurlaşmak süzülmek
mahpus hapis, hapishane
mahpushane cezaevi
mahrek yörünge
mahrem gizli, sırdaş
mahremiyet gizlilik, mahfilik
mahrukat yakıt
mahrum yoksun
mahrut koni
mahsul mamul, ürün, verim, yapıt
mahsuldar verimli
mahsuldarlık randıman, verim
mahsullü velut
mahsus aşikâr, belli, has, kasten, münhasır, özel, özellikle, özgü, şakadan
mahsusen özellikle
mahsusi münhasır
mahsustan özellikle
mahşer kargaşa
mahşer günü kıyamet
mahveden tüketici
mahvetme kahır
mahvetmek batırmak, heba etmek, kavurmak, yakmak, yemek, yok etmek
mahviyet alçak gönüllülük
mahvolma yıkıntı
mahvolmak yıkılmak, yok olmak
mahzun üzgün
mahzur engel, sakınca
mai mavi
mail eğri
maişet geçim
majör büyük, önemli
makale yazı
makam huzur, kat, koltuk, mesnet, mevki, post, sandalye, terane, yer
makara tel
makas dirsek, kaycı
makaslamak kayırtmak, kesmek
makaslanmak kesilmek
makat kıç
makber kabir, mezar
makbere sanduka
makbul geçerli
makbuz fiş, kabız
makine araba, kılga, otomobil
makro büyük, geniş
maksadıyla için
maksat amaç, erek, garaz, gaye, hedef, kasıt, meram, niyet, tasavvur, yol
maksi uzun
maksimal azami, maksimum
maksimum azami
makta kesit
maktu kesik, kesin
makul akıllı, elverişli, mantıklı, uygun
makule çeşit, takım
makûs kötü
mal esrar, orospu, varlık
mal olmak çıkmak, gelmek, oturmak, patlamak
mala macun
malaklamak manda
malarya sıtma
malayani saçma
maldar celep
malihülya kara sevda, kuruntu
malik sahip
maliyetli değerli
maliyetsiz değersiz
maltalık avlu
malul şikest
malum belli
malumat bilgi, veri
malumatsız bilgisiz
malzeme materyal
mama abla
mamacı ebe
mamul mahsul, mamulat
mamulat mamul
mamur bayındır
mamure bayındırlık
mana anlam
manalı manidar
manasız anlamsız, boş, yararsız, yersiz
manav göğerti satan, sebzevatçı
manca yiyecek
manda camış
mandal sıkaç
mandepsi oyun, tuzak
maneviyat moral
mangır para
mangiz para
mani engel
mâni engel
mâni olmak alıkoymak, engellemek, önlemek
mânia engel
manidar manalı
manifesto bildiri
manita sevgili
manivela kaldıraç
mankafa aptal
mantar yalan
mantar hastalığı mantar
mantarcı düzenbaz
mantıki mantıklı
mantıklı makul, mantıki
mantıksal mantıklı
mantinota metres
manyak düşkün, müptela
manzara durum, görüntü, görünüm, görünüş
manzum muntazam
manzume şiir
mapus cezaevi, hapishane, mahpus
mapushane cezaevi
maraba çiftçi
maral ren geyiği
marangoz dülger
maraza çekişme, kavga
marazlanmak hasta olmak, hastalanmak
marazlı hasta
marifet bilgi, bilim, hüner
marifetli usta
marj pay
marjinal aykırı
markaj tutma
martaval palavra, yalan
martı gagayı
martir şehit
maruf belli, meşhur
marul kâhı
maruza tebliğ
maruzat arz
masal nağıl
masif som
maskara hoş, rimel, sevimli, soytarı
maskaralık rezalet
maskaraya koymak eğlenmek
maske peçe
maskelenmek gizlemek
maslahat istişare, iş, mesele
maslahatçı danışman
masnu düzmece, sahte, uydurma, yapma
masraf gider, harç, sarfiyat
masum saf, temiz
masumca temiz
masun korunmuş, saklanmış
maşa alet
maşer toplum
maşeri toplumsal
maşerî toplumsal
maşrık doğu
mat donuk
mat etmek bozmak
mat kalmak şaşalamak
matbaa basımevi
matbuat basın
matem yas
matematik cebir
materyal malzeme
materyalist maddeci
matine gündüz seansı
matkap burgu
matlaşmak solgunlaşmak
matlup alacak
matrak değnek, gülünç, hoş
mavera öte
mavra palavra
mavracı geveze
maya cevher, damızlık, hamur, tıynet, yatırım
maya koymak yatırım yapmak
mayalanmak ekşimek
mayi sıvı
maymun taklitçi
mayo çimme tumanı
mazarrat zarar
mazbata tutanak
mazbut ahlaklı, düzgün
mazeret bahane, özür
mazeret kâğıdı tezkere
mazeretli mazur
mazhakeli mizahi
mazhar olmak arzuya yetişmek, ulaşmak
mazi geçmiş, geri, öten, ötmüş
mazlum çilekeş
mazmun anlam, içerik, kavram, muhteva
mazmunsuz kof
maznun sanık
mazot süt
mazruf içerik
meal anlam, kavram, mefhum, netice, sonuç
mebde baş, başlangıç, ilke, kaynak, kök
mebus milletvekili
mebzul bol, çok
mebzuliyet bolluk, çokluk
mecal derman, dinçlik, güç, kuvvet, takat
mecbur bağlı, düşkün, mahkûm, zorunlu
mecbur etmek zorlamak
mecburi zorunlu
mecburiyet zor
meccanen bedava
meccani bedava, parasız
mecelle kitap
meclis divan, iclas, toplantı, yığıncak
mecmu bütün, hep, toplam
mecmua dergi
mecnun çılgın, deli
mecnun olmak çıldırmak, delirmek
mecra yatak
mecruh yaralı
meczup deli, sapık
medahil gelir
medar dayanak, yardımcı
medarımaişet
medcezir gelgit
medeni kültürel, uygar
medenî uygar
medenilik uygarlık
medeniyet kültür, uygarlık
medet yardım
medih övgü
medlul anlam
medyun borçlu
mefhum kavram
mefkûre ideal, ülkü
mefret büyük, iri, kocaman, muazzam
mefruşat döşeme
mefsuh bozulmuş
meftuh açık, bâz
meful tümleç
meğer meğerse, oysa, oysaki, sen deme
meğerse meğer
mehabet heybet
mehabetli büyük, ulu, yüce
mehil mühlet, vade
mehterhane hapishane
mehzur sakınca
mekân belde, ev, uzay, yer, yurt
mekanizma sistem
mekik uzay gemisi
mekir hile
meknuz saklı
mekruh iğrenç
mektep okul
mektep çocuğu acemi, toy
mektepli öğrenci
mektup name, yazı
melahatli şirin
melal dert, hüzün, usanç, üzüntü
melankoli hüzün, kara sevda
melce sığınak
melez hibrit, karışık, katışık, kırık
melik hakan, hükümdar, padişah
melodi beste, ezgi, nağme, şarkı
melul üzgün
melun kötü
memat ölüm
memba kaynak, pınar
meme göğüs
memişhane tuvalet
memleket el, şehir, ülke, yurt
memleketler arası uluslararası
memleketli hemşehri
memluk köle
memnu kadağan, yasak
memnuiyet yasak
memnun mutlu
memnunluk kıvanç
memul etmek beklemek, ummak
memur yükümlü
memurluk memuriyet
menajer yönetici
mendebur iğrenç, pis
menekşe benefşe
menent benzer, eş
menetmek kadağan etmek, yasaklamak
menfaat çıkar, kâr, yarar
menfez açma, delik
menfi aksi, olumsuz
menfur iğrenç
meni bel
menkıbe dini hikaye
menkul taşınır
mensur düz yazı
menşe başlangıç, kaynak, köken, sebep
menşur nişancı
menteşe reze
menus alışık
menzil çalım, daire, konak, konut, merhale
mera otlak
merak düşkünlük, heves, kaygı, tasa
merak etmek kaygılanmak
meraklanan mütecessis
meraklanmak kaygılanmak, umursamak
meraklı amatör, araştırıcı, düşkün, enteresan, ilginç, müptela, mütecessis, zevkli
meram amaç, gaye, istek, maksat
meraret acılık
merasim tören
merasimsiz sade, yalın
merbut bağlı, ilişik
merbutiyet bağlılık
mercan balığı mercan
mercek lens
merdiven korkuluğu tırabzan
merhaba salameleyküm, selam
merhale aşama, basamak, derece, konak, menzil, safha
merhamet acıma
merhamet etmek acımak
merhametli müsamahakâr
merhametsiz acımasız, gâvur, kalpsiz, katı
merhametsizce acımasız
merhem çare
merhum rahmetli
merhum olmak ölmek
merhume rahmetli
meri geçerli
meridyen boylam
meridyen düzlemi öğlen
meriyet yürürlük
merkat kabir, mezar
merkep eşek
merkez biçim, göbek, mihrak, odak, özek, tarz
merkezcilik merkeziyetçilik
merkeziyet merkeziyetçilik
mermi gülle, kurşun
mersi rahmet
mersiye ağıt
mert er, erkek, harbi, yiğit
mertebe aşama, derece, kat, rütbe, safha, san
mes bakır
mesabe değer, derece, rütbe
mesabesinde yerinde
mesafe açıklık, ara, aralık
mesafelik aralık
mesaha yüz ölçümü
mesai emek, iş
mesaj düşünce
mescit cami
mesel atasözü
mesela örneğin, söz gelimi, söz gelişi
mesele iş, maslahat, problem, sıkıntı, sorun
meselen örneğin, söz gelimi
meserret sevinç
mesken konuk, konut
meslek çığır, hayat, iş, okul, uğraş
mesleksel mesleki
meslektaş kafadar
mesnet dayak, dayanak, istinat, makam, mevki
mest sarhoş
mestur gizli, kapalı, örtülü
mesture gizli, kapalı, örtülü
mesul sorumlu
mesuliyet sorumluluk
mesuliyetli sorumlu
mesut mutlu
meşakkatli güç
meşal meşale
meşale meşal
meşbu dolmuş, dolu
meşe orman
meşebeyi korucu
meşecik koru
meşgul dolu
meşgul etmek oyalamak
meşgul olmak bakmak, otlamak, uğraşmak
meşguliyet uğraş
meşhur maruf, tanınmış, ünlü
meşhur etmek lanse etmek
meşhut suç suçüstü
meşk egzersiz
meşrep huy, karakter, mizaç, yaradılış
meşru yasal
meşrubat içecek
meşveret etmek danışmak
met kabarma
meta sermaye
metafor mecaz
metal maden, mühür
metan gazı hava gazı
metanetli dayanıklı, metin
metazori zorla
metelik zırnık
meteliksiz züğürt
meteor gök taşı
meteor taşı gök taşı
meteorit gök taşı
metfen kabir, mezar
methal giriş
methetmek övmek
methiye övgü
metin dayanıklı, dimdik, sağlam
metis melez
metot usul, yol, yöntem
metres oynaş
mevcudiyet varlık
mevcut var
mevcut olmak bulunmak
mevduat emanet, yatırım
mevhibe bağış, ihsan, vergi
mevize öğüt, vaaz
mevki devlet, durum, kat, mahal, makam, mesnet, rütbe, sandalye, yer
mevki tutmak mevzilenmek
mevkuf tutuklu
mevkut periyodik, süreli
mevkute periyodik
mevla efendi, malik, sahip
mevlit doğum
mevlut mevlit
mevsim zaman
mevsimli mevsimsiz gereksiz, yersiz
mevsuk doğru, sağlam
mevt ölüm
mevta ölü
mevzi duruş, mahal, yer
mevzii yerel
mevzilenmek mevki tutmak
mevzu bahis, konu, laf, sadet
mevzun düzgün, ölçülü
mey şarap
meyan ara, orta
meydan alan, ortalık, saha
meydan okumak rest çekmek
meydana gelmek çıkmak
meydana koymak serdetmek
meydanca pist
meydanda açık, aşikâr, belli
meydanlık açıklık
meyhane rap
meyhaneci rapçi
meyil eğilim, temayül
meyilli meyyal
meyit ceset
meyletme temayül
meyletmek eğilmek, yeltenmek
meymenet uğur
meyus karamsar, üzgün
meyus etmek üzmek
meyve kâr, semere, sonuç, ürün, yemiş
meyyal eğilmiş, meyilli
meyyit ölü
mezar çukur, kabir
mezbaha sallakhane
meze alay, eğlence
mezeli komik
mezhep görüş
mezun olmak çıkmak
mezuniyet bitirme, izin, yetki
mezür ölçü
mide iç, işkembe, karın, yürek
midi orta
midye balıkkulağı
miftah anahtar
miğfer tolga
mıh çivi, mismar, üvendire
mıhça üvendire
mihenk taşı mihenk
mıhlamak çakmak
mıhlı dimdik, sabit
mihman kalıcı, konuk
mihmanhana otel
mihmanhane konakçı, otel
mihnet sıkıntı, yumuş
mihrak merkez, odak
mihriban babacan, sevecen
mihsap abaküs
mıhsıçtı cimri
mihver dingil, eksen, önemli
mikâp küp
mıknatıs ahenrüba, çaşak
mikro dar
mikroplanmak kirlenmek
miktar doz, nicelik, ölçü, rakam
miktarda kadar
mikyas boyut, ebat, ölçek, ölçü
mil balçık
milimi milimine tam
millet herkes, kavim, ulus
milletlerarası uluslararası
milletvekili mebus, vekil
milli ulusal
millî ulusal
milliyet tabiiyet
milliyetsever milliyetçi
milyon pekmen
mimari mimarlık, yapı
mimarlık mimari
minder döşekçe
mineral maden
mineral suyu maden suyu
minicik küçücük
minimal asgari
minimini küçücük
minimum asgari
minnetdarlık şükran
minnettarlık şükran
mıntıka bölge
minval biçim, tarz, yol
mir amir, baş, bey, emir
miras tereke
mirat ayna
mırıldamak hırlamak
mırıldanmak homurdanmak
mırıltı homurtu
mırlanmak mırıldanmak
misafir konak, konuk
misafirperver konuksever
misak antlaşma, bağlaşma, sözleşme
misal benzer, örnek
mısdak ölçüt
misil benzer, defa, eş, kat, kez, miktar, örnek
mısır darı
mısır tavuğu hindi
mısır yasemini yasemin
misk mis
misket bilye
miskin âciz, zavallı
miskinlik uyuşuk
misli defa, katı
mismar çivi, mıh
mısra dize
misyon amaç, görev
mit efsane
mitos mit
miyar kıstas, ölçü, ölçüt
miyavıldamak miyavlamak
miyavlamak miyavıldamak
mıymıntı ataletli, lenk
mız tatarcık, titrersinek
mizaç hasiyet, huy, karakter, sağlık, tabiat, yaradılış
mizaçsız rahatsız
mizahi gülmeli, mazhakeli
mizan ölçü, terazi
mızıkçı oyunbozan, şıltak, şuluk
mızıldanmak sızıldanmak
mızırdanmak sızıldanmak
mızrap kemik, maden, tezene
model benzer, biçim, örnek, sistem
modern çağdaş, muasır
modül parça
mola teneffüs
molekül madde
molla hoca, imam
momentum hız
monopol tekel
montaj kurgu
monte montaj
monte etmek kurmak
moral ahlak, maneviyat
morarmak göğermek
morg ölühane
mortlamak ölmek
morto ölü
mortocu imam
moruk baba, ihtiyar, koca
moruklaşmak ihtiyarlamak, yaşlanmak
moskof acımasız, zalim
mosmor olmak bozulmak
mostra göstermelik, örnek
motif nakış
motor kozgaltka
motto slogan
möble mobilya
mösyö bay
muaddel değişik
muadele beraberlik, denklem
muaf imtiyazlı, özgür, serbest
muafiyet imtiyaz
muahede antlaşma
muaheze eleştiri
muaheze etmek ayıplamak, kınamak, paylamak
muahharen sonradan
mualecehane muayenehane
mualla yüce, yüksek
muallak asılı
muallel eksik, sakat
muallim hoca, okutman, öğretmen
muallime öğretmen
muamelat işlem
muamele alışveriş, davranış, işlem, yol, yöntem
muamele etmek davranmak
muamma bilmece
muammer olmak yaşamak
muaraza çekişme, kavga
muarefe tanışma
muasır çağdaş, modern
muasır olmayan çağ dışı
muattal boş
muavenet yardım
muavin orunbasar, yardımcı
muayene kontrol, yoklama
muayene etmek araştırmak, incelemek
muayenehane mualecehane
muayyen belli
muayyen etmek belirlemek
muazzam güçlü, önemli
muazzez aziz, sevgili
mucize olağanüstü, şaşırtıcı
mudil karmaşık
mugayir aykırı
muğber küskün
muğber olmak gücenmek, küsmek
muğlak çapraşık, karışık
muhabbet sevgi
muhabbet tellalı pezevenk
muhabere haberleşme, iletişim
muhaccer tırabzan
muhaceret göç
muhacir göçmen
muhafaza etmek beklemek, korumak, saklamak
muhafazakâr tutucu
muhakeme etmek düşünmek, yargılamak
muhakkak kesinlikle, mutlak, sağlam, şüphesiz
muhalif aykırı, karşı
muhammedî müslüman
muhannet alçak, korkak, namert
muharebe savaş
muharebe etmek savaşmak
muharrir yazar
muhasamat düşmanlık
muhasara abluka, kuşatma
muhasara etmek kuşatmak
muhasaraya almak çevirmek
muhasebeci sayman
muhasip sayman
muhasır kuşatan
muhassasat ödenek
muhatap hemsohbet
muhatap olmak karşılaşmak
muhatara korku, tehlike, zarar, ziyan
muhataralı tehlikeli
muhayyel hayali
muhazara ders
muhbir çuğul, haberci, jurnalci
muhik DOĞRU
muhip dost
muhit çevre, etraf, hava, ortam, vasat, yöre
muhkem dinç, gürbüz, katı, kıskıvrak, sağlam, tıkız
muhmel kadife
muhtaç olmak gereksinmek
muhtar özerk
muhtariyet otonomi
muhtariyetlik özerk
muhtekirlik vurgun
muhtel bozuk
muhtelif çeşitli, türlü
muhtelit karma
muhtemel ihtimalî, mümkün, olası
muhtemelen belki, olabilir
muhterem hürmetli, saygıdeğer, sayın
muhteris hırslı
muhteriz çekingen
muhteşem büyük, görkemli
muhteva iç, içerik, mazmun
muhteviyat içindekiler
muin yardımcı
mukabele karşılık
mukabil karşı, rağmen
mukaddema eskiden, evvelce, önce
mukadderat yazgı
mukaddes kutsal, veli
mukaddime başlangıç, ön söz
mukallit taklitçi
mukannen belli
mukarenet uygunluk
mukassır fail
mukataa kesim
mukavele antlaşma, kontrat, sözleşme
mukavelename sözleşme
mukavemet direnç, direniş
mukavemet etmek dayanmak
mukavemetli dayanıklı, güçlü
mukavim dayanıklı, güçlü
mukavva karton
mukavves eğri
mukayese karşılaştırma, kıyas
mukayese etmek karşılaştırmak, kıyaslamak, salıştırmak
mukayeseli karşılaştırmalı
mukayyet olmak gözetmek, korumak
muktesit tutumlu
mukteza gerekli
muktezi gerekli
mum şam
mumluk şamdan
mundar murdar
munis sevimli, uygun, uysal
munsap ağız, kavşak
muntazam düzgün, manzum
muntazır olmak beklemek, gözlemek
munzam ek
murabahacı tefeci
murabba kare, reçel
murahhas delege
murakabe nezaret, teftiş
murakabe etmek denetlemek
murakıp denetçi
murat amaç, dilek, erek, gaye, istek
murat etmek dilemek, istemek
murdar kirli, pis
murdarilik omurilik
musahabe görüşme, konuşma, mülakat, söyleşi
musallat olmak sataşmak, tutmak, yapışmak
musandıra yüklük
musanna uydurma
musannif yazar
musibet fecaat
musibetli feci
mustatil dikdörtgen
muştu müjde
muştulamak müjdelemek
muştuluk müjde
mut mutluluk
muta veri
mutaassıp bağnaz
mutabakat muvafıklık, uygunluk, uyum, yekdillik
mutabık birge, uygun, yekdil
mutabık olmak anlaşmak
mutantan görkemli
mutasarrıflık sancak
mutasavver düşünülmüş
mutasavvıf sufi
mutat alışılmış
muteber değerli, geçerli, güvenilir, saygın
mutedil ılımlı
mutekit dindar, mümin
mutena önemli, seçkin
mutfak aşhane
mutlak bağımsız, kesin, kesinlikle, muhakkak, salt
mutlaka kesinlikle
mutlu bahtiyar, hoşbaht, memnun, mesut
mutluluk devlet, saadet, sevinç
mutsuz bedbaht, zavallı
muttali agâh, haberdar
muttasıl durmadan
muvafakat etmek onaylamak
muvaffak olmak başarmak
muvaffakiyet başarı
muvaffakiyetsizlik fiyasko
muvafık uygun
muvafıklık mutabakat
muvakkat eğreti, geçici, muvakkati
muvakkaten muvakkati
muvakkati eğreti, geçici, muvakkat, muvakkaten
muvasala ulaşım
muvasalat etmek ulaşmak, varmak
muvazene denge
muvazene etmek karşılaştırmak
muvazeneli ölçülü
muvazi paralel
muzaheret kömek, yardım
muzip zarafatçıl
muzlim gizli, karanlık
mübadele etmek değişmek
mübahase etmek bahse girmek, tartışmak
mübalağa abartı
mübalağa etmek abartmak, artırmak
mübalağakâr abartılı
mübarek kutlu, kutsal, verimli
mübareze çekişme, mücadele
mübayaa etmek satın almak
mübayenet uyuşmazlık
mücadele mübareze, savaş, uğraş
mücadele etmek çatışmak, güreşmek, savaşmak, uğraşmak
mücahede gayret
mücavir komşu
mücella parlak
mücerret bekâr, soyut
mücevher cevahir, cevher
mücevherci kuyumcu
mücre mahfaza
mücrim suçlu
müdafaa savunma
müdafaa etmek korumak, savunmak, tutmak
müdafaaname savunma
müdahale etmek ilişmek, karışmak
müdana minnet
müddeiumumi savcı
müddet süre
müdebbir tedbirli
müdevver yuvarlak
müdür yönetmen
müdürlük müdüriyet
müebbet ömürlük
müeddep edepli, uslu
müellif yazar
müessese kuruluş, kurum
müessir dokunaklı
müessir olmak etkilemek
müessiriyet etkinlik
müeyyide ceza, yaptırım
müezzin ezancı
müfekkire ajanda, gâhname
müfettiş denetçi
müfredat programı ders programı
müfret teklik
müfreze harbi deste
müfrit aşırı, ifratçı
müft bedava, beleş
müfte beleş
müfteri karacı
mühendis kıvcı
müheyya hazır
mühim güncel, önemli
mühimmat cephane
mühimsemek önemsemek
mühlet mehil, vade
mühlik tehlikeli
mührelemek düzeltmek
mühtedi dönme
mühür damga, kaşe, metal
müjde muştu
müjdeci öncü
müjgân kirpik
mükafat ödül
mükâfat ikramiye
mükâfat ödül, prim
mükedder kederli, üzgün
mükellef yükümlü
mükellefiyetli yükümlü
mükemmel harika, kâmil, komple, şahane, tam
mükemmellik tam
mükerrer tekrarlanmış
mülahaza düşünce
mülahham şişman
mülakat görüşme, musahabe
mülakeme boks, kunt
mülaki olmak buluşmak, kavuşmak
mülakim boksör
mülayemet yumuşaklık
mülevves karışık, kirli, pis
mülhem olmak esinlenmek
mülk ülke, varlık
mülki sivil
mülkiyet el
mümasil benzer
mümbit verimli
mümessil temsilci
mümin müslüman
mümkün kabil, muhtemel, olabilir, olası
mümkünlük olanak
mümtaz seçkin
münakale ulaşım
münakaşa tartışma
münakaşa etmek tartışmak
münasebet alışveriş, gerekçe, ilişik, ilişki, neden, sebep, temas, vesile
münasebetsiz aksi, çirkin, ters, uygunsuz
münasip usturuplu, uygun, yerinde
münasip olmak uymak, yakışmak
münazaa çekişme, düşmanlık, kavga, münakaşa
münderecat içindekiler
münebbih çalar saat
münekkit tenkitçi
münevver aydın, ziyalı
münezzeh arı, temiz, uzak
münfail kırgın
münfesih bozulmuş
münfesih olmak dağılmak
münhal açık, boş
münhani eğri
münhasır mahdudiyetli, mahsus, mahsusi
münhasıran özellikle, yalnız
münhat engin
münhezim bozulmuş
münkesir kırgın, kırık
münteha son
müntehap seçme
müntehip seçmen
münteşir yaygın
münzevi terkidünya
müphem kapalı, örtülü
müptedi acemi, özne
müptela âşık, manyak, meraklı, vurgun
müptela olmak alışmak, düşmek
müptelalık iptila
müptezel değersiz, hürmetsiz
müracaat başvuru, hitap
müracaat etmek başvurmak, danışmak
müradif eş anlamlı
mürai ikiyüzlü
mürailik ikiyüzlülük
müreccah yeğ
mürekkep karmaşık, kompleks
mürgüleme şekerleme
mürgülemek uyuklamak
mürşit kılavuz
mürteci gerici
mürtefi yüce, yüksek
mürur geçme
müruruzaman hukuki mühlet
mürüvvet sevinç
müsaade icazet, izin, ruhsat
müsaade etmek lütfetmek
müsabaka yarışma
müsademe çarpışma, vuruşma
müsadif olmak rastlamak
müsait elverişli, uygun
müsamaha hoşgörü, yumuşaklık
müsamahakâr merhametli, yumuşak
müsavat beraberlik
müsavi eşit
müselles üçgen
müslim müslüman
müslüman dindar, mümin
müsmir verimli
müspet olumlu
müsriflik israf
müstacel acele
müstacelen çabucak
müstahak layık
müstahsil üretici
müstakbel gelecek
müstakil bağımsız
müstamel eski
müstear lakap, takma
müstebit zorba
müstehase fosil
müstehlik tüketici
müstehzi istihzalı
müstekreh iğrenç
müstemleke sömürge, tekel
müstemlekecilik inhisar
müstenkif çekimser
müsterih dinç, sakit
müstesna hariç
müsteşrik şarkşinas
müstevi düz
müstevli istilacı, salgın
müsvedde karalama
müşabih benzer
müşahede gözlem
müşahede etmek gözlemek, tarassut etmek
müşahhas somut
müşavere istişare
müşavir danışman
müşekkel gösterişli, iri
müşemmes güneşli
müşevveş karışık
müşfik sevecen
müşir gösterge
müşkül çetin, engel, güç, zor
müşkülpesent iratçıl, titiz
müştehi istekli
müşteki olmak yakınmak
müşterek bir, birlikte, ortak
müştereken ortaklaşa
müşteri alıcı, haridar
mütalaa düşünce, görüş, müzakere
mütalaa etmek okumak
müteaddi geçişli
müteaddit birçok
mütebessim güleç
mütecaviz saldırgan, tecavüzkâr
mütecessis araştırıcı, meraklanan, meraklı
mütedeyyin dindar
mütefekkir düşünür
müteferrik dağınık
mütegallibe zorba
mütehammil dayanıklı
mütehassıs uzman
mütehavvil değişken
mütehevvir kızgın
mütekait emekli
mütemadi sürekli
mütemadiyen devamlı
mütemekkin yerleşik
mütemmim tümleç
mütenakız olmak çatışmak, çelişmek
mütenasip uygun
mütenevvi çeşitli, türlü
müteradif eş anlamlı
müterakki ileri, ilerici
müteselli olmak avunmak
müteşebbis teşebbüskâr
mütetebbi araştırıcı
mütevazı alçak gönüllü
müteveffa ölü
mütevehhim korkak, ödlek
müteyakkız uyanık
müthiş korkunç
müzaheret etmek desteklemek
müzahir yardımcı
müzakere görüşme, konuşma, mütalaa
müzayaka sıkıntı
müzd ücret
müzebzep karmakarışık
müzelik eski, köhne
müzevir haberci
müziç sıkıcı
müzik çalgı, küy, musiki
müziklendirmek süslemek
naaş ceset
nabekâr avare, haylaz, serseri
nabız düşünce, eğilim, niyet
naçar çaresiz, düşkün, zavallı
naçiz değersiz
nadan bilgisiz, cahil, kaba, kötü
nadanlık cehalet
nadim pişman
nadinç haşarı, haylaz
nadir ender, seyrek
nadiren seyrek
nafile boşuna, faydasız, yararsız
nagehan ansızın
nağıl masal
nağme ezgi, melodi, terane
nahak boşuna, gereksiz
nahak yere boşuna
nahif cılız, çelimsiz, zayıf
nahiv söz dizimi
nahiye bölge, bucak
nahoş çirkin, kötü
naif saf
nail olmak bulmak, erişmek, kavuşmak, ulaşmak
nakil atama, göç, göçürme
nakil taşıma, tayin
nâkil iletken
nakil aracı taşıt
nakil vasıtası taşıt
nakıs eksi, eksik, noksan
nakisa kusur
nakısa kusur
nakış dantel, desen, hile, motif
nakışlamak işlemek
nakit akça, para
nakız bozma
nakkal çenebaz
nakletmek aktarmak, göçürmek, iletmek
nakliyat değişmek aktarma yapmak
nakliyatçı taşımacı
nakliyeci taşımacı
nakolay sakar
nakşetmek kazımak
nakzetmek bozmak
nalbur hırdavatçı
nalça nal
nalın takunya
nallamak öldürmek
nam ad, ün
namahrem el, yabancı
namazlık seccade
namdar ünlü
name mektup
namert alçak
namertlik alçaklık
namevcut yok
namına yerine
namlı ünlü
namlu lüle
namus doğruluk, iffet
namus borcu borç
namuslu DOĞRU
namussuzluk leke
namünasip uygunsuz
namzet aday, yavuklu
nan ekmek
nanay yok
nanemolla üşengeç
nanıaziz ekmek
nâr ateş
narahat tedirgin
narahatlık kuşku
narenci turuncu
narenç turunç
narin ince, nazik
narkotik uyuşturucu
nasbetmek atamak
nasihat öğüt
nasıl elbette, kesinlikle, ne, nice
nasılsa elbette
nasip baht, kısmet, talih
nasıp atama
nasip olmak elvermek, kavuşmak, ulaşmak
nasır kabar
naşi ötürü
naşı toy
naşir yayan
natamam eksik
natık hatip
natür doğa
natürel doğal
nav oluk
naylon düzmece, sahte
naz cilve, eda, işve, şive
naz etmek kırıtmak, nazlanmak
nazar bakış, göz
nazar boncuğu göz boncuğu, tek
nazara almak zamanlamak
nazara çattırmak vurgulamak
nazaran göre
nazarıitibar dikkat, ilgi
nazenin narin
nazik edepli, efendi, kritik, narin, tetik
nazik yürekli alıngan, gözü sulu
nazikâne edeple
nazikçe ince, nazik
naziklik nezaket
nazım şiir
nazir benzer, eş
nazir örnek
nazır bakan
nazır karşı
nazır taraf
nazire söz
nazırlık vekâlet
nazlanmak naz etmek
nazlı nazik
ne hangi, nasıl, ne, neden
ne için neden
ne kadar kaç, kaçar
nebat bitki
necabetli asil
necaset pislik
necat kurtuluş
necip soylu, temiz
neciplik asalet, efendilik
neden illet, münasebet, ne, ne için, niçin, niye, sebep
nedeniyle yüz
nedret azlık
nefaset nefislik
nefer er, kişi
nefes soluk
nefes almak solumak
nefeslemek üflemek
nefha esinti
nefis kişilik
nefis izzeti izzetinefis
nefislik nefaset
nefiy sürgün
nefret tiksinti
negatif menfi, olumsuz
nehir ırmak
nekahet durgunluk
nekes cimri
nem ıslak, rutubet
nema faiz, gelişme, ürem
nemlenmek yaşarmak
nemli ıslak
nene anne, babaanne, büyükanne, nine
neoplazma ur
nerttahta tavla
nesep asıl, kök
nesiç doku
nesil döl, ev, göbek, kuşak, tohum
nesilsiz soysuz
nesim esinti
nesir düz yazı, düzyazı
nesir kafiyesi seci
nesne şey, zat
neşe bayram, sefa, sevinç, şenlik, şevk
neşelendiren şen
neşelenmek keyiflenmek
neşeli şad, şen
neşesiz durgun
neşet etmek doğmak
neşir baskı, saçma, yayma
neşretmek saçmak, yayımlamak
neşriyat yayın, yayınevi
neşterlemek deşmek
neşvünema gelişme
netameli korkulu, tehlikeli
netice sonuç
neticelenmek sonuçlanmak
nev cins, çeşit, tür
neva ahenk, nağme, ses
nevale azık
nevazil nezle
nevaziş iltifat
nevbahar ilkbahar
nevbenev envai çeşit
neve torun
nevmit çaresiz
neymiş güya
nezaket incelik, zarafet
nezaketle nazikâne
nezaketli ince, nazik
nezaret bakanlık, kontrol, murakabe
nezaret etmek bakmak, denetlemek
nezarethane nezaret
nezih temiz
nezretmek adamak
nice birçok, nasıl
nicelik kemiyet, miktar, oran, rakam
niçe kaç
niçe niçe kaçar
niçenci kaçıncı
niçin neden, niye
nida ünlem
nihai son
nihan gizli
nihayet son
nikap peçe
nikbet düşkünlük
nikbin iyimser
nim yarı
nimet ihsan, lütuf
nine babaanne, büyük anne, büyükanne, ebe, nene
nisa kadın
nısfınnehar öğlen
nısıf yarı
nispet ilgi, oran
nispeten oldukça
nispetle nispeten
nispetsiz farklı
nispi izafi
nispilik izafiyet
nişan alamet, belirti, çentik, dağ, gösterge, işaret, iz, rozet
nişancı antlaşma
nişane belirti, eser, hedef, iz
nişangâh hedef
nişanlık belirti, işaret
nite nasıl, niçin
nitekim gerçekten, hakikaten
nitelemek karakterize etmek
niteleyerek diye
nitelik boyut, damga, ilim, kalite, keyfiyet, mahiyet, renk, vasıf
nitelikler evsaf
niteliksiz basit, düz, kepaze
niyaz etmek yakarmak
niye neden, niçin
niyet düşünce, maksat, nabız, tasavvur
niyet etmek düşünmek
niyetlenmek tasarlamak
niza çekişme, kavga
nizam çekidüzen, düzen, kural
nizamname tüzük
nobran nadan
nobranca kaba, kırıcı, sert
nod yumru
nodullamak dürtmek, uyarmak
nohut bezelye
noksan eksik, kusur, yarım
nokta bekçi, benek, derece, gözcü, nöbetçi, puan, radde, sınır, yer
noktalama tenkit
norma kota
normal olağan, uygun
nosyon kavram
not derece, kayıt, kıymet
not etmek kaydetmek
nöbet defa, iş, kez, sıra
nöbetçi nokta
nöker uşak, yamak
nötr tarafsız, yansız
numara dalavere, düzen, hile, ölçü, rakam, yalan
numaracı düzenbaz
numaralamak kotlamak
numune emsal, göstermelik, örnek
nur aydınlık, ışık, parıltı, ziya
nurlu aydınlık, parlak
nutuk konuşma, söylev, söz
çıplak
nüans fark
nüfus ahali, kişi
nüfuz fer, kuvvet
nüfuz etmek anlamak, geçmek, işlemek, sinmek
nüfuzkâr güçlü
nüfuzlu kuvvetli
nüks etmek depreşmek
nükteci nüktedan
nüktedan ince
nükûl etmek caymak, kayıtmak, vazgeçmek
nümayende delege, temsilci
nümayiş gösteri, gösteriş
nümayiş ettirmek sergilemek
nüsha aynı, benzer, kopya, reçete, sayı, suret
nüzul felç
o işte
o an derken
o hâlde demek ki
o taraf öte
o vakit derken
oba çadır, el
obaştanlık sahur
obje nesne
ocak aile, ev, kucak, soy, şömine
ocaklık baca, mutfak, ocak
ocumak çekinmek, ürkmek
od ateş
oda göz
odacı hademe, müstahdem
odak merkez, mihrak
odalık padişah
odbaşı aile, kodak
oditoryum dershane
odluçöp kibrit
odunsu iri, kaba
odur işte
ofans atak
ofis büro, daire
oflaz güzel, iyi, mükemmel
oğlan bacak
oğru hırsız
oğul velet
oğurlamak çalmak
ok dingil, eksen
okazyon fırsat
okkalamak pohpohlamak
okkalı ağır, çok, fazla, hürmetli
okside olmak paslanmak
okşamak benzemek, sevmek, sıvamak, sıvazlamak
okşar özdeş
okşayıcı güzel, yumuşak
okul mektep, meslek
okul çocuğu öğrenci
okullu öğrenci
okuma kıraat
okumak kavramak, küfretmek, sövmek
okumamış cahil
okumuş aydın
okuntu davetiye
okus pokus dolap, düzen, hile
okutman muallim
olabildiğince oldukça
olabilen ihtimalî
olabilir kabil, muhtemelen, mümkün, olur
olabilir ki galiba
olabilirlik ihtimal, olasılık
olağan adi, alelade, alışılmış, basit, tabii
olağanüstü çılgın, dehşet, fevkalade, gayriadi, harikulade, mucize
olanak imkan, imkân, mümkünlük
olanaklı kabil, mümkün
olanca bütün, son, var
olası muhtemel, mümkün
olasılı ihtimalî, muhtemel
olasılık ihtimal
olay hadise, hikâye, vaka, vakıa
olaysız sütliman
oldu evet, tamam
oldu bitti emrivaki
oldubitti emrivaki
oldukça bayağı, epey, nispeten
oldukça çok epey
ole yaşa
olgu vakıa
olgun bilgi, değmiş, kâmil, pişkin, yetişmiş
olgunlaşma tekâmül
olgunlaşmak gelişmek, kızarmak, olmak, yetmek
olgunlaşmamış gök, olmamış, tor
olgunlaşmış yetişkin
olgunluk tekâmül
olmak başlamak, bulunmak, çıkmak, geçmek, tamamlanmak, yapmak, yetişmek
olmamış ham
olmayan sıfır
olsa olsa nihayet
olta düzen, hile, karmak, oyun, yem
oluk nav
olumlama icap
olumlu müspet, tasdik
olumsuz aksi, inkâr, menfi
olur evet, olabilir, tamam, yakşı
oluş teşekkül, vuku
oluşma teşekkül, tezahür
oluşmak başlamak, çıkmak, peyda olmak, teşekkül etmek
oluşturmak kurmak
oluşum teşekkül, teşkil
omur fıkra
omurga esas, temel
omuz çiğin, dal
omuz omuza birlikte
omuzlamak aşırmak
on paralık hiç
onama tasvip
onarım tamir, tamirat
onarma tamir
onarmak düzeltmek, tamir etmek, yapmak
onat düzgün, uygun
onay icazet, izin, tasdik
onaylama icazet, kabul, tasdik
onaylamak beğenmek, denetlemek, paylaşmak, tasdik etmek
ongun ağaç, bayındır, bol, kutlu, mesut, mutlu
ongunluk bereket, bolluk, mutluluk, saadet
onma iflah, şifa
onulmaz çaresiz
onur haysiyet, itibar, izzetinefis, şeref
onurlu vakur
onursal fahri
operasyon ameliyat
operatör cerrah
operatris operatör
opsiyon seçenek
optimist iyimser
orak ayı temmuz
oran nicelik, nispet, orantı, tahmin, tartı, tenasüp
oranla nazaran, nispeten
oranlama hesap, kıyas, tahmin
oranlamak demek, hesaplamak, karşılaştırmak, kıyaslamak, ölçmek
oranlı uygun
orantı oran, orta, tenasüp
orantılı uygun
orası ora
ordu kalabalık, koşun
ordubozan oyunbozan, varis
organ aza, uzuv
organik uzvi
organizasyon kuruluş, kurum, teşkilat
organize etmek örgütlemek
orijin başlangıç, kaynak, köken
orijinal özgün
orman meşe
orospu fahişe, mal
orospu çocuğu haylaz, hilekâr, kalleş, serseri
orospuluk fahişelik
orostopolluk dalavere, dolap
orta ılımlı, orantı, tutarlı, vasat
orta mektep ortaokul
ortada mahsus
ortada olmaksızın gıyaben
ortak eş, hissedar, kuma, müşterek
ortak olmak katılmak
ortakça ortaklaşa
ortaklaşa birge, birlikte
ortaklık iştirak, şeriklik, şirket
ortalama vasati, yaklaşık
ortalık çevre, etraf, meydan, piyasa
ortam âlem, ara, dünya, hava, kucak, muhit, vasat, zemin
ortaokul orta mektep
ortaöğretim lise
ortaya koymak çıkarmak, dökmek
orun makam, mesnet, mevki
orunbasar muavin, vekil, yardımcı
oryantalizm şarkiyat
ot esrar, ilaç, zehir
otacı hekim
otağ çadır
otalamak zehirlemek
otama tedavi
otantik orijinal
otarmak gütmek
otel konakçı, mihmanhane
otlak mera
otlatmak otarmak
otokton yerli
otomatik kendiliğinden
otomobil araba, kölük
otonom özerk
otonomi muhtariyet
otopsi açma
otorite sulta
otoş trafik magandası
oturak kötürüm, ördek, taban, yerleşik
oturaklı ağır, gösterişli, sabit, sağlam, veznin
oturma istikrar
oturmak geçmek, göçmek, kalmak, kökleşmek, yaşamak, yerleşmek
oturmuş kök salmış, yerleşik
oturtmak koymak
oturum celse, iclas
ova düz, düzengâh, düzenlik, yazı
oy rey, ses
oy vermek rey vermek, ses vermek
oyalama işgal
oyalamak aldatmak, gözletmek, kılıklamak, uzatmak
oyalanmak aldanmak, avunmak, beklemek, eğlenmek, sallanmak
oydaş hemfikir
oylamak sese koymak
oylaşma müzakere
oylum hacim
oylumlu büyük, geniş
oymak aşiret, deşmek, kazmak, tayfa, yemek
oynak değişken, eklem, mafsal
oynamak aldatmak, hareket etmek, karıştırmak, kımıldamak
oynaş metres
oynaşmak kırıştırmak
oynatmak sarsmak
oysa halbuki, meğer, oysaki
oysaki meğer, oysa
oyuk kovuk
oyulgalamak saplamak, sokmak
oyulgalanmak birikmek
oyulmak kazıklanmak
oyumlamak tutmak
oyun dans, düzen, entrika, hile, kumar, külah, olta, sahne, temaşa, temsil
oyun ebesi ebe
oyunbaz palyaço
oyunbozan mızıkçı
oyuncu aktör, aktris
oyunluk sahne
oyuntu çukur, oyuk
ozan âşık, şair
öbek deste, grup, küme
öbür başka, diğer, öteki, özge
öbürkü öbürü
öbürü başkası, diğeri, öteki, özgesi
öcü umacı
öç intikam
öçürge bozan, silgi
öd kesesi safra kesesi
ödeme ifa, tediye
ödemek bayılmak, dökmek, ifa etmek, vermek
ödememek yemek
ödence tazminat
ödenek karşılık, tahsisat
ödenti aidat
ödeşme fit
ödev borç, tapşırık, vazife, vecibe
ödevcil vazifeşinas
ödlek korkak
ödül armağan, mükafat, mükâfat
ödün ivaz, taviz
ödünç borç, istikraz
ödünleme ödün
öfke akciğer, ateş, gazap, hiddet, hırs, hışım, sinir
öfkelendirmek kızdırmak
öfkelenme feveran
öfkelenmek alevlenmek, asabileşmek, gayzlanmak, gazaplanmak, hiddetlenmek, kızmak, kudurmak, sinirlenmek
öfkeli hırslı, kızgın
öge eleman, ilke, unsur
öğe unsur
öğle günorta, öğlen
öğle vakti öğleyin
öğlen öğle
öğleyin günortada
öğrenci şakirt, talebe
öğrenim maarif, tahsil
öğrenimli okumuş
öğrenmek bellemek, yetişmek
öğreti inanç, meslek, mezhep
öğretim tahsil, talim
öğretim programı ders programı, müfredat programı
öğretim yardımcısı okutman
öğretmek göstermek, işlemek
öğretmen hoca, muallim
öğün defa, kez
öğür takım, zümre
öğürmek böğürmek
öğürtlemek ayırmak, seçmek, temizlemek
öğüt ders, nasihat
öğütçü vaiz
öğütleme nasihat
öğütmek çekmek, çiğnemek, ezmek
ökçe taban, topuk
öksemek istemek, özlemek
öksürmek yötelmek
öksürük yötel
öksüz kimsesiz, yetim
ölçek çap, kadran, mikyas
ölçü boyut, çap, değer, ebat, itibar, miktar, mikyas, miyar, ölçüt, tartı, vezin
ölçülmüş ölçülü
ölçülü hesaplı, ılımlı, kararlı
ölçülülük itidal, ölçülü
ölçüm takdir
ölçümlemek muhakeme etmek
ölçüsünde kadar
ölçüsüz aşırı, gelişigüzel, rastgele
ölçüşmek karşılaştırmak, mukayese etmek
ölçüştürmek karşılaştırmak, mukayese etmek
ölçüt kıstas, miyar, ölçü
öldürme katil
öldürmek götürmek, katletmek, kırışmak, temizlemek, vurmak
öldürücü sıkıcı
öldürürcesine öldüresiye
ölme kabız
ölmek geçinmek, gitmek, göçmek, solmak, yürümek
ölü açımı otopsi
ölü doğmak düşmek
ölü salı teneşir
ölühane morg
ölüm son, vefat
ölüm cezası idam
ölümlü fani, insan
ölümlülük fena
ölümsek ölümcül
ölümsüz ebedî
ömre bedel değerli, güzel
ömür hayat, varlık, yaşam
ömürlük müebbet
ön civar, huzur, ilk, karşı, kat, yamaç, yöre
ön ad sıfat
ön deyi kehanet, ön söz
ön gösterim gala
ön gün arife
ön söz mukaddime
önce evvel, evvela, evvelce, ilkin, peşin
önceden evvelce, peşin, peşinen
önceki eski, evvel, evvelki, sabık
öncelemek lanse etmek, takdim etmek
öncesiz ezelî
öncü bayrak, birinci, kılavuz, önder
öncül kılavuz, öncü
önder başçı, imam, lider, öncü, rehber, şef, yolbaşçı
önel mehil
önem ehemmiyet, hüküm, yer
önemli büyük, ciddi, mihver, muazzam, mutena, mühim
önemlice ciddi
önemsemek mühimsemek, saymak, takmak
önemsiz cılız, değersiz, derme çatma, içi boş, ıvır zıvır, küçük
önerge teklif
öneri teklif
önerme teklif
önermek teklif etmek
önlem ilaç, tedbir, tılsım
önlemek karşılamak
önsezi duygu
öpücük buse
öpüş öpücük
ördek enayi, oturak
örek duvar
ören harabelik
örenlik harabelik
örf anane
örfi idare sıkıyönetim
örge motif
örgen organ, uzuv
örgensel uzvi
örgü ağ, örme, yapı
örgüt teşekkül, teşkilat
örgütleme teşkil
örgütlemek teşkil etmek
örgütlenmek teşkilatlanmak
örme dantel, örgü
örneğin mesela, meselen, söz gelişi
örnek emsal, göstermelik, misal, numune
örnekseme kıyas
örneksemek kıyaslamak
örs zindan
örselemek hırpalamak, sarsmak, zedelemek
örtbas etmek idare etmek
örtmece kandırma
örtmek almak, atmak, basmak, bürümek, çekmek, gizlemek, kapamak, kaplamak, saklamak, sarmak
örtü antika, dam, kap, paravan, tente
örtük kapalı, örtülü
örtülü gizli, kapalı, müphem, saklı
örtüsüz açık
örü otlak
örümce örümcek
öte çok, o taraf, üst
ötede aşırı
öteki diğer, diğeri, öbür, öbürü, sair
ötekisi başkası, diğeri
öteleme intikal
öten mazi
öteri eğreti, geçici
ötme terennüm
ötmek şakımak
ötmüş mazi
ötümlü sedalı, sürekli, yumuşak
ötümsüz sert
ötürü dolayı
ötürük ishal
övgü medih, tarif
övme medih
övmek cilalamak, methetmek, tariflemek
övünç fahir, iftihar, kıvanç
övünme gurur, iftihar, kıvanç, övünç
övünmek fahretmek, fahreylemek, iftihar etmek, lokalanmak
öykü hikaye, hikâye
öyküler kısas
öykünme taklit
öyleyse bari, o hâlde
öz arı, çay, dere, hamur, hülasa, kendi, madde, mahiyet, ruh, saf, sonuç, zat
öz geçmiş biyografi, tercümeihal, yaşam öyküsü
öz saygı haysiyet, izzetinefis
öz yapı karakter
özbaşına keyfi
özdek madde
özdekçi maddeci
özden candan, içten, samimi
özdeş aynı, bir cür, okşar
özdeyiş vecize
öze özgü
özek koçan, merkez
özel hususi, mahsus, şahsi
özellik çeşni, hassa, husus, hususiyet, ilim
özellikle alelhusus, bilhassa, hele, hususen, hususile, mahsus
özen dikkat, hizmet, ihtimam, itina
özenç istek
özendirme teşvik
özenme özen
özenmek itina etmek, yeltenmek
özensiz dikkatsiz, gelişigüzel
özensizlik dikkatsizlik, itinasızlık
özenti taklit
özerk muhtar, muhtariyetlik
özerklik muhtariyet, otonomi
özet hülasa, sonuç
özetlemek hülasa etmek, kısaltmak
özge başka, diğer, öbür, yabancı, yad
özgesi öbürü
özgü has, için, mahsus
özgülemek hasretmek, vermek
özgülük hasiyet, hassa
özgün asıl, orijinal
özgür azat, bağımsız, hür, muaf, serbest
özgürlük hürriyet
özlem hasret
özlemek aramak, darıkmak, hasretini çekmek, sağınmak, susamak
özlenti hasret, özlem
özleştirme tasfiye
özlük kişi, mahiyet, zat
özne fail, müptedi
özü kendi
özül temel
özümleme temsil
özür kusur, mazeret
özürlü sakat
özveri fedakârlık
özverili fedakâr
pabuç ayakkabı
paçarız çapraz
paçavra cındır, çaput, eski
paçoz fahişe
padişah hükümdar, sultan
pafta leke
paha değer, eder, fiyat, kıymet
pahal ağır, aksi, hantal, ters
pahalanmak pahalılaşmak
pahalılanmak pahalanmak
pahalılaşmak pahalanmak
pak temiz, veli
paket bağlama
paket etmek paketlemek
paketlemek kaplaştırmak, yakalamak, yığıp bağlamak
pakt anlaşma, antlaşma
palamut sivri
palan semer
palas kolay, rahat
palas pandıras telesik
palavra balon, yalan danışma
palazlanmak büyümek, gelişmek, varlanmak
palazlaşmak büyümek, gelişmek
palet tırtıl
paltar elbise, giyecek, giysi
palyaço oyunbaz, telhek
palyatif geçici
pancar pancar
pandül sarkaç
pansuman sargı, sarık
panter pars
pantolon şalvar
panzehir tiryak
papağan dudukuşu
papak kalpak, külah
papatya çobanyastığı
papaz peder
para kazanç, kredi, nakit, pul, vakıf, varlık
para cüzdanı çarık
paradigma dizi, örnek
paradoks çelişki
parafin beyaz
paragraf fıkra
paralamak parçalamak
paralanmak didinmek
paralel enlem
paralıca zengin
parametre değişken
paramparça hurdahaş, parça parça
paramparça olmak kırılmak
parantez ayraç
parasal mali
parasız bedava, hasta, yoksul
paravan örtü, perde
paravana paravan
parça devam, kesim, kıta, tane
parça parça lime lime, paramparça
parça pürçük az
parçacık kırıntı
parçalama bölme
parçalamak bölmek, kesmek, paralamak, sındırmak
parçalanmak didinmek, sınmak
parçalanmamış bütün
parçalanmış yırtık
pardon affedin, bağışlayın
pare adet, kısım, parça, tane
parıldamak gelişmek, ışıldamak, parlamak, yanmak, yükselmek
parıltı nur, şaşaa, şimşek
parıltılı ışıl ışıl
parke parke taşı
parke taşı seki taşı
parlaklık cila, fer, şaşaa
parlama feveran
parlamak parıldamak, şahlanmak, şıkırdamak, yanmak
parlamaz olmak sönmek
parlamenter milletvekili
parlayan ışıldak, parlak
parmaklamak dürtmek
pars kaplan, leopar, pelenk
parsellemek paylaşmak
partal yalan
parti kazanç, kısım, vurgun
partner eş, ortak
pas küf
pasaj parça
pasak kir
pasaklı kirli
pasif çekingen, durgun, edilgen, tepkisiz
paslı üzgün
paspas ayaksilen, silecek
pasta rulo
paşa ağırbaşlı, uslu
pat yassı
patadak ansızın
patak dayak, kötek
pataklamak döyeçlemek
patates çisil, yerelması
patavatsızlık gaf
patetik dokunaklı
patika çığır
patırtı gürültü, hengâme, şamata
patlak yırtık
patlamak yeşermek
patlatılmak atılmak
patolojik bozulmuş
patron kalıp
patronaj yönetim
pattadak ansızın
pay hak, hisse, üleş
pay etmek bölüşmek, paylaşmak, üleşmek
payan nihayet, son, sonuç
payanda dayak, destek
payansız sonsuz
paycı hissedar
paydaş hissedar
paydaşlık iştirak
paydos teneffüs
paye aşama, derece, rütbe
payitaht başkent, başşehir
payiz güz, sonbahar
payizbülbülü saka
payizde güzün
payize kalmak ikmale kalmak
paykamak anlamak, bilmek, düşünmek, hissetmek, sezmek, ukmak
paylamak acılamak, azarlamak, darılmak, tanlamak
paylaşmak benimsemek, kırışmak, onaylamak, üleşmek
pazar alışveriş, piyasa
pazarlık kesim
pazarlık etmek kırışmak
peçe giz, nikap, sır
peçelemek gizlemek
peçete peşkir
peder ata, baba, papaz
pehpehlemek pohpohlamak
pejmürde dağınık, perişan, yırtık
pek çok, dayanıklı, katı, sağlam, sert
pek iyi âlâ
pekâlâ elbette, kesinlikle, peki
peki evet, pekâlâ, tamam, yakşı
pekişmek artmak, çoğalmak, katılaşmak, sertleşmek
pekiştirme şiddetlendirme, takviye
pekiştirmek beslemek, sertleşmek
pekitme tekit
pekiyi âlâ
pekleşmek katılaşmak, sertleşmek
peklik direnç, kabız
pekmen milyon
pelenk kaplan, pars
pelit palamut
peltek kekeme, pepe
pelteleşmek yumuşamak
pembe gül renkli
pena mızrap
pencere cam
pencere kapağı kepenk
pençe el
pençeli güçlü
penguen karabat
pens pense
pepe keke, peltek
pepeme pepe
perakende dağınık, perişan
perçem kâkül, yele
perdahlamak küfretmek, sövmek
perde hicap, paravan, zar
perdelemek gizlemek
perdesiz utanmaz
perese derece, durum
perestiş etmek sevmek
perhiz diyet
periferi çevre, kıyı
perişan berbat, dağınık, harap, karmakarışık, pejmürde, perakende, zavallı
perişan etmek haklamak, kahretmek, yemek
perişanlık karanlık
periton kavram
periyodik devrî, süreli
periyot devir, dönem
perşembe cuma akşamı
pert zarar
pertavsız büyüteç
peruk suni saç
perukar berber
perva korku
pervane kepenek
pervasız cüretli, korkusuz
pervaz çerçeve
pervaz etmek uçmak
pes teslim
pesimist kötümser
pespaye alçak, aşağılık, bayağı, soysuz
pespayelik alçaklık
pestenkerani saçma
pestil hasta, kak
peş arka, art
peşin önce, önceden
peşin fikir ön yargı
peşin hüküm ön yargı
peşin yargı ön yargı
peşinen önceden
peşkeş çekmek peşkeş etmek
peşkeş etmek peşkeş çekmek
peşkir peçete
peştamal futa
petek radyatör
peyda açık, belli
peyda etmek çıkarmak
peyda olmak belirmek, çıkmak, oluşmak, sadır olmak
peydah olmak peyda olmak
peydahlanmak oluşmak
peyderpey dalbadal
peygamber elçi
peyk uydu
peylemek ısmarlamak, sağlamak, temin etmek
peyvent aşı
pezevenk dümbük, godoş, hödük, izbandut, kavat, kazulet, yeke, zorba
pıçapıç fiskos
pike yapmak şığımak
piknik seyir
pilaki ahmak, aptal
pille kademe
pilleken basamak
pimpirik bozuk, harap, virane
pimpiriklenmek kuşkulanmak
pınar bulak, çeşme, kaynak, memba
pineklemek tembellik etmek
pinhan gizli, saklı
pinpon yaşlı
pinti cimri, hasis
pintilik etmek kısmak
pipet kamış
pipi duduş
pir ihtiyar, koca
piramit ehram, köpyak
pırasa sebze nevi
pirelenmek huylanmak, işkillenmek, kuşkulanmak, şüphelenmek
pırıldamak ışıldamak
pırıltılı parlak
pirinç düğü
pırpırı hovarda, uçarı
pırtı eşya
pırtlak patlak
pis çirkli, fena, karışık, kirli, kötü, leke, murdar
pisi pisine boşuna
pisik göcen, kedi
pislemek kötülemek, yermek
pislenmek kirlenmek
pisletmek pislemek
pislik kir
pist meydanca
pişdar öncü
pişe zanaat
pişeğen pişkin
pişek pişkin
pişik göcen, kedi
pişirmek yakmak
pişkin girgin, olgun, sırtık, utanmaz
pişmanlık nedamet
piştahta tezgâh
pıtrak sık
piyade yaya, yayan
piyade asker karacı
piyale kâse
piyasa ortalık, pazar
piyasa etmek dolaşmak
piyata yassı
piyes oyun, temaşa
piyon piyade
plaçkacı çapulcu
plaj çimerlik, kumsal
plak plaka
plaka plak
plan çekim, düşünce, maksat, niyet, tasavvur
planet gezegen
planlı hesaplı, ölçülü
plasman yatırım
platform ortam
plato yayla
platonik eflatuni
plebisit halk oylaması
plüralist çoğulcu
polat çelik
polis kınç, sakçı, zabıta
politik siyasal, siyasi
politika siyaset, yöntem
politikacı siyasi
pompalamak körüklemek
ponzalamak ovmak, temizlemek
popo kıç
popülarite tutulma
popülasyon nüfus, varlık
porsumak pörsümek
portbagaj bagaj
porte değer, önem
posa tortu
post makam
posta defa, kez, kol, sefer, takım, vardiya
poşet torba
pot gaf, hata
potansiyel farkı gerilim
poyra göbek
poz çalım, kurum
pozisyon durum, konum
pozitif artı, olumlu
pöçük kuyruk
pörsümemiş diri
pörsümüş porsuk
pranga kandal
pratik kullanışlı, tatbikî, teamül, uygulamalı
prediksiyon kehanet
prensip ilke
pres baskı, cendere, mengene
prestij saygınlık
prezervatif kaput
prim mükâfat
primat maymun
primitif ilkel
print baskı
problem mesele, sıkıntı, sorun
prodüktör üretici, yapımcı
profesyonel hevesli, meraklı
program bağdarlama
programcı yapımcı
proje layiha
projektör ışıldak
proleter emekçi
prosedür işlem, yöntem
proses süreç
prostela önlük
protesto gıcırtı
protesto etmek itiraz etmek, reddetmek
protez takma
prova sınama, yoklama
provoke etmek kışkırtmak
puan benek, hal, nokta
pudra kirşan
pul para
pulsuz bedava, beleş, züğürt
punt fırsat
pupa kıç
pusarık puslu, serap
pusat araç
puslu dumanlı
pusmak sinmek
pusula kâğıt, tezkere
putrel bağlama
pünez raptiye
pürçek zülüf
pürneşe neşeli
pürüz engel, kusur
pürüzlü karışık
püskül saçak
püskürtmek sıkmak
püskürtü lav
püsür tembel
rabıt bağ, bağlama, bent
rabıta bağ, bağlantı, düzen, ilgi, ilişki, komünikasyon, sıra, ulaşım
rabıtalı ağırbaşlı, düzgün, tutarlı
raci olmak dayanmak, dokunmak, ilgilenmek
racon fiyaka, gösteriş, usul, yol, yöntem
radde derece, nokta
raddelerinde sularında
radikal kökten
radyatör petek
radyo ünalgı
rafine duygulu, hassas, ince, nazik, seçkin
rağbet arzu, ilgi, istek, itibar
rağmen bakmayarak, karşın, mukabil
rahat ak, geniş, hafif, huzur, keyif, rahatlık, sıkıntı, sükûnet
rahat etmek dinlenmek
rahatça rahat
rahatlamak sakinleşmek
rahatlık huzur, konfor, rahat
rahatsız hasta, tedirgin
rahatsız etmek tırmalamak
rahatsızlanmak hastalanmak
rahatsızlık zor
rahim acıma, balalık, karın, uşaklık
rahimsiz acımasız, merhametsiz
rahip keşiş
rahle dayak, destek
rahmet mersi, yağmur
rahmetli merhum
rahmetli olmak ölmek
rahmetlik merhum
rahmetlik olmak ölmek
rakam miktar, nicelik
raket tokaç
rakik ince, narin
rakım yükselti
rakip hasım
rakiplik rekabet
rakkas köçek, sarkaç
rakkase köçek
raks dans
raks etmek oynamak
ramak kalmak az kalmak
randevu görüş
randıman mahsuldarlık, verim
randımanlı verimli
rantabl verimli
rap meyhane
rapçi meyhaneci
rapor anlatım, ifade
raporlu kaçık
rappadak ansızın
raptetmek berkitmek, tutturmak
rasat gözlem
rast doğru, düzgün, tesadüf
rast gelmek rastlamak, rastlaşmak
rastgele gelişigüzel, kazara, tesadüfen
rastık sürme
rastlamak çatmak, düşmek, karşılaşmak, rast gelmek
rastlanmamak eksilmek
rastlantı tesadüf
rastlaşmak görmek, karşılaşmak, rast gelmek
rasyo oran
rasyonel hesaplı, ölçülü
raşelenmek titremek, ürpermek
ratıp nemli, yaş
razı olmak yatmak
razı salmak gönlünü etmek
razılaşma fit
razılık icabet
reaksiyon tepki
realist gerçekçi
rebabi duygulu, ince
reçel murabba
reçete çare, nüsha, yol, yöntem
reddetme iade
reddetmek kusmak, terslemek, yalanlamak
reddeylemek reddetmek
reddol defol
redif yedek
reel gerçek
refahlı müreffeh, rahat
refakat yoldaşlık
referandum halk oylaması, halk oyu
referans başvuru, kaynak, tavsiye
refetmek gidermek
refik arkadaş, dost, eş, koca, zevç
refika eş, karı
reform düzeltme, inkılap, ıslahat
reha kurtuluş
rehabilitasyon iyileştirme
rehber delil, kılavuz, önder, yönetici
rehine girev
reis başkan, lider
reis bey başkan
reisicumhur cumhurbaşkanı
rejim diyet, düzen
rejisör yönetmen
rekabet yarış, yarışma
rekabet etmek yarışmak
rekzetmek dikmek, kurmak, saplamak
remiz sembol, simge
ren geyiği maral
rencide etmek incitmek
rençber ırgat
rençper çiftçi, ekinci, ırgat
renk ıl, nitelik, tüs
renksiz soluk
repertuvar dağarcık
repo faiz
reprodüksiyon çoğaltma
resen doğrudan doğruya, kendiliğinden
resesyon durgunluk
resi bey başkan
resim levha, suret, tasvir, tören
resmetmek çizmek, işlemek
resmî ciddi
resmiyet mesafe
resmiyetçilik bürokrasi
rest çekmek meydan okumak
restoran lokanta
restore etmek onarmak
resul haberci
reva uygun, yerinde
revaç sürüm
reviş gidiş, tutum, yol
revize etmek düzeltmek
rey düşünce, fikir, görüş, karar, oy, ses
rey vermek eleştirmek, oy vermek, ses vermek
rey yazmak değerlendirmek
rezalet rezillik, skandal
reze menteşe
rezerv ihtiyat, yedek
rezil alçak, aşağılık, kepaze, rüsva
rezillik rezalet
rezistans direnç
rezonans titreşim
riayet etmek uymak
riayetkâr olmak uymak
riayetsiz kaba
rica dilek, hahiş
rica etmek dilemek
rikkat incelik
rikkatli ince, kibar, nazik
rimel maskara
rint kalender
risale broşür, kitapçık
risk hatar, tehlike
ritüel ayin
rivayet söylenti
riya ikiyüzlülük
riyakâr ikiyüzlü
riyakârlık ikiyüzlülük
rıza istek
rızık azık, ruzi, yiyecek
riziko risk
roket füze
rol gösteriş
romanesk duygusal
romantik duygusal
rota istikamet
rozet nişan
röfle gölge
röportaj mülakat
rötar gecikme
rötuş düzeltme
ruba giyecek, giysi
ruh duygu, emanet, esans, öz
ruhlu canlı
ruhsal ruhi
ruhsal çöküntü bunalım
ruhsat izin, müsaade
ruhsatname ruhsat
ruhsuz miskin
rulo pasta, tomar
rumuz simge
rustai köylü
ruşen açık, fatih
rutubet nem
rutubetlenmek ıslanmak
rutubetli nemli
ruz gün
ruzi rızık
ruzname gündem
ruzuşeb sürekli
rücu etmek kayıtmak
rüsva rezil
rüşvet arpa
rütbe aşama, derece, mertebe, mevki, paye
rüya düş, hayal, umut
rüzgar yel
rüzgâr yel
rüzgârlamak esmek, savurmak
saadet mutluluk
saadetli mutlu
saat sayaç, vakit, zaman
sabah sabahleyin, seher, yarın
sabah akşam daima, devamlı, sürekli
sabah sabah sabahleyin
sabah vakti sabahleyin
sabahın hayır günaydın
sabahleyin sabah
sabık eski, evvelki, kabakki
sabıka kaydiyat
sabırsız aceleci
sabit oturaklı, tutarlı
sabit fikir saplantı
sabitleme tespit
sabitlemek tespit etmek
sabitlik istikrar
sabote etmek baltalamak
sabretmek dayanmak, hazmetmek
sabreylemek sabretmek
sabuklanma hezeyan
sacayak sacayağı
saçak püskül
saçalamak saçmak, serpmek
saçan naşir
saçıntı döküntü
saçma neşir
saçma sapan abuk sabuk
saçmak dökmek, neşretmek, savurmak, serpmek
saçmalama hezeyan
saçmalamak zırvalamak
sadakat bağlılık
sadakatli sadık
sadakatsizlik ihanet
sadasız ker
sade ancak, düz, sadece, yalın, yalnız
sadece bir, hemen, sade, yalnız
sadet mevzu
sadık bağlı, doğru, gerçek
sadır başkan, göğüs, kalp, sadrazam, sine, yürek
sadır olmak peyda olmak
sadme çarpışma, sarsıntı, tokuşma, vurma
sadrazam başvezir, sadır
saf arı, aydınlık, dizi, doğal, grup, halis, has, koşun, masum, öz, sıra, som, tabii
safderun saf
safdil saf
safha merhale, mertebe
safi duru, sadece, temiz, yalnız
safiha ince, levha
safiyet saflık
saflık safiyet
safra öd
saftirik acemi, budala, saf
sagan doktor, hekim, tabip
sagu ağıt
sağ esen, sağlam
sağ olmak yaşamak
sağ salim sağ selamet
sağ selamet salimen
sağalmak iyileşmek
sağaltım tedavi
sağaltma tedavi
sağılan sağmal
sağımlı sağmal
sağınmak darıkmak, özlemek
sağır ker
sağlam berk, ciddi, dayanıklı, dek, dinç, gürbüz, güvenilir, metin, muhakkak, muhkem, oturaklı, pek, üstelik, zinde
sağlamak bulmak, çıkarmak, elde etmek, getirmek, hazırlamak, kurmak, temin etmek, uydurmak
sağlamlaştırılmış muhkem
sağlamlaştırma takviye, tekit
sağlamlaştırmak berkitmek, perçinlemek
sağlamlık metanet
sağlanılmak gelmek
sağlanmak çıkmak
sağlığını bozmak dokunmak
sağlık afiyet, keyif, mizaç, sıhhat, tost
sağlık muayenesi muayene
sağlıklı dimdik, doğru, esen, gerçek, güvenilir, iyi, sağlam
sağlıksız yarım
sağtöre ahlak
saha alan, arsa, meydan, yakut
sahabet etmek kayırmak, korumak
sahan sapılca
sahi gerçekten
sahici gerçek
sahiden gerçekten, hakikaten
sahife sayfa
sahih doğru, gerçek
sahil kıyı, kumsal, yaka, yalı
sahip ehil, haiz, malik
sahip olmak kazanmak, sağlamak, yapmak
sahiplenmek gözetmek, korumak
sahiplik el, mülkiyet
sahipsiz kimsesiz
sahn avlu
sahne görüntü, oyun
sahne olmak görmek
sahnelemek temaşaya koymak
sahra çöl, kır
sahte düzmece, kalp, uydurma, yapmacık
sahteci sahtekâr
sahtecilik sahtekârlık
sahtekârlık yolsuzluk
sahur obaştanlık
saik sebep
saika sebep, yıldırım
sair başka, diğer, öteki
sait sesli, ünlü
sak sap, uyanık
saka payizbülbülü
sakaf çatı, dam
sakamet bozukluk
sakametli bozuk, kötü
sakar nakolay
sakat çürük, eksik, sakat, şikest, yarım
sakatat içalat
sakatlamak bozmak
sakatlık hata, kusur, yanlış
sakçı kınç, polis
sakil ağır, çirkin, kaba
sakim bozuk, eksik, yanlış
sakin durgun, sessiz, sütliman
sakın çekin
sakın zinhar
sakin olmak oturmak
sakınca mahzur, mehzur, zerer
sakıncasız emin
sakince sakin
sakınım ihtiyat, tedbir
sakınımlı tedbirli
sakinlemek sakinleşmek
sakinleşmek durulmak, rahatlamak, yatışmak
sakinlik durgunluk, sükûnet
sakınma ihtiyat, imtina
sakınmadan pervasız
sakınmak esirgemek, gözetmek, ihtiyat etmek, korumak
sakıntı ihtiyat
sakır sakır sürekli
sakırga kene
sakit müsterih, sessiz, sütliman
sakıt düşük
sakitleşmek yatışmak
sakız çiklet
saklama muhafaza
saklamak alıkoymak, ayırmak, bırakmak, esirgemek, gizletmek, kaldırmak, korumak, örtmek, tutmak
saklanmak sinmek
saklanmış mahfuz
saklayan hafız
saklayarak gizli
saklı gizli, kapalı, mahfuz, örtülü
saklık teyakkuz
sakmak satın almak
saksı baş, kafa
sal tabut
salacak teneşir
salahiyet yetki
salak ahmak, aptal, dingil
salameleyküm merhaba
salaş tufeyli
salat namaz
salatalık hıyar
salavat parmağı işaret parmağı
saldırgan mütecaviz, tecavüzkâr
saldırı atak, hücum, taarruz, tecavüz
saldırıcı mütecaviz, saldırgan, tecavüzkâr
saldırış atak, hamle
saldırmak atılmak, hücum etmek, salmak, sarmak, yürümek
salgılamak yapmak
salgın istila, müstevli
salı çarşamba akşamı
salık haber, tavsiye
salık vermek haber vermek
salim esen, sağlam, sakin
salimen sağ selamet
salıncak yellencek
salınım raks
salınmak konmak
salip haç
salıştırmak karşılaştırmak, kıyaslamak, mukayese etmek
salıvermek terk etmek
salkımak pörsümek
salkın serin
sallakhane mezbaha
sallamak sarsmak, savsaklamak, savurmak, yellemek
sallandırmak asmak
sallanmak ırgalanmak, kımıldamak, sarkmak, titremek
salmak ağırlık, bırakmak, dökmek, katmak, koymak, saldırmak
salmalık otlak
salon dükkân, mağaza
saloz salak
salpa tembel
salt arı, mutlak, tek, yalnız
saltanatlı görkemli, gösterişli
saltçılık mutlakiyet
saltık mutlak
salyangoz ilbiz
samankapan kehribar
samimi candan, halisane, içli dışlı, içten, senli benli
samimilik içtenlik, samimiyet
samimiyet içtenlik
samit sessiz, ünsüz
samut suskun
san mertebe, şan, şöhret, unvan, ün
sanal farazi, tahminî
sanarak diye
sanat konuşma, zanaat
sanatçı sanatkâr
sanatkâr ehil, mahir, usta, zanaatkâr
sanatkârca sanatkârane
sanayi endüstri
sancak bayrak, toplu iğne
sancı sıkıntı
sancımak ağrımak, burulmak, tutmak
sançmak batmak, saplamak
sandal kayık
sandalet sandal
sandalye iskemle, koltuk, kürsü, makam, mevki
sandık kasa
sandıkça mahfaza
sanduka makbere, serdabe
sanem put
sanı zan
sanık günahkâr, taksirkâr
sanılmak gelmek
sanıvermek sanmak
saniye ket
sanki güya, sözde
sanlı maruf, ünlü
sanmak bellemek, bilmek, ummak, zannetmek
santimantal duygulu, hassas
santimantalite içtenlik
santralci santral
sap erkek, kabza, kök, saplak
sapa ücra
sapan kuşatan
sapılca sahan
saplak sap
saplamak çakmak, sançmak, sokmak
saplanmak batmak, girmek, sançmak
saplantı fikrisabit, sabit fikir
sapmak dönmek, kıvırmak
saptama tespit
saptamak tespit etmek
saptırma spekülasyon
sarahat açıklık, aydınlık
saraka alay, istihza
saraka etmek eğlenmek
sarakacı müstehzi
sarf etmek dökmek, harcamak, kullanmak, tüketmek
sarfınazar etmek vazgeçmek
sarfiyat masraf
sargaç korse
sargı bağ, pansuman
sargın içten, yürekten
sarhoş dumanlı, küp, mest
sarhoş olmak olmak
sari geçici
sarı solgun, soluk
sâri bulaşıcı
sâri geçici
sarıerik kayısı
sarih açık, aydın
sarık pansuman
sarıkız esrar, inek
sarıklı hoca
sarılaşmak sararmak
sarılmak benimsemek, girişmek, kucaklamak, yapışmak
sarımtıl kavun içi
sarkaç kevgir, rakkas
sarkıntı sataşma
sarkıntı olmak sataşmak
sarkıntılık sataşma, tecavüz
sarkıntılık etmek sataşmak
sarkıtmak bırakmak, salmak
sarkmak sallanmak, uğramak
sarma dolma, istila
sarmak almak, boğmak, bürümek, çekmek, çevirmek, dolamak, hücum etmek, ihata etmek, kaplamak, kucaklamak, kuşatmak, örtmek, saldırmak, tutmak
sarman iri
sarp dik, güç, yalçın
sarpın silo
sarraf kuyumcu
sarrafiye baş
sarsak enayi
sarsalamak sarsmak
sarsılmak deprenmek, ırgalanmak, irkilmek
sarsıntı deprem, titreme
sarsmak sallamak, silkelemek, silkmek
sasıma tefessüh
sasımak kokuşmak
sataşkan mütecaviz, saldırgan
sataşma sarkıntılık
sataşmak bulaşmak, dokunmak, yapışmak
saten atlas
sathi üstünkörü
satıh üzeri, yüz, yüzey
satılmak geçmek, gitmek
satın almak sakmak
satir yergi
satır arası ima
satış bey
satkınlık etmek gammazlamak
satma bey
satmak taslamak, vermek
satranç şahmat
satrap vali
sav atasözü, dava, haber, iddia, söz, tez
sav söz slogan
sava haber, muştu
savacı haberci
savak aptal, salak
savan örtü
savaş cenk, harp, kavga, muharebe, mücadele, sefer
savaşçı cengâver
savaşım mücadele
savaşma muharebe
savaşmak çarpışmak, uğraşmak, vuruşmak
savlet hamle
savmak defetmek, kovmak, savuşturmak
savran merdiven
savruk dağınık, dikkatsiz
savrukluk dikkatsizlik
savrulmak dağılmak
savsak ihmalkâr
savsaklama ihmal
savsaklamak ertelemek, lengitmek, sallamak, uğunmak
savsaklanmak sallanmak
savsama ihmal
savsamak savsaklamak, sermek
savunma müdafaa
savunmak korumak, müdafaa etmek
savunu savunma
savurgan bedharç
savurganlık israf
savurmak saçmak, sallamak
savuşmak ekmek, iyileşmek, kaçmak
savuşturmak defetmek, geçiştirmek, savmak
say emek
sayaç saat
saydam şeffaf
saye gölge, yardım
sayfa konu, sahife
sayfalama mizanpaj
saygı çekinmek, hürmet, ihtiram
saygıdeğer muhterem
saygılı hürmetli
saygın itibarlı, kuvvetli, muteber
saygınlık değerli, haysiyet, itibar, kredi
saygısız hürmetsiz
saygıyla nazikâne
sayha çığlık
sayı adet, nüsha
sayıklama hezeyan
sayılan saygın
sayılı mahdut, önemli
sayılma ad
sayım bilimi istatistik
sayımlama istatistik
sayın hürmetli, muhterem
sayışma takas
saykallamak cilalamak
saylamak seçmek
saylav seçim
saylavcı seçmen
sayma ad, telakki
saymaca itibari
saymak bilmek, demek, gitmek, hürmet etmek, önemsemek, sıralamak, tanımak, tutmak
sayman muhasip
saymanlık muhasebe
sayrı hasta
sayrıl marazi
sayrılık tutku
saz bağlama, çalgı, kamış
saz şairi ozan
sazak bataklık
se üç
seans oturum
sebebiyle yüz
sebep illet, menşe, münasebet, neden, saik, vesile
sebze nevi pırasa
sebzevat sebze
sebzevatçı manav
seci nesir kafiyesi
seciye evsaf, huy, karakter, yaradılış
seçenek şık, tutum, yöntem
seçici seçmen
seçilmek sivrilmek
seçilmiş güzide, seçme
seçim saylav
seçimlik ihtiyari
seçki güldeste
seçkin güzide, kibar, mutena, seçme, üstün
seçkinleşme temayüz
seçme güzide, ihtiyar, kalburüstü, seçkin, teşhis
seçmek ayırmak, bulmak, görmek, tanımak
seçmen saylavcı, seçici
seda ses
sedef hastalığı sedef
sedir divan, taht
sedye harek
sefa eğlence, neşe, zevk
sefahat eğlence
sefer defa, kere, kez, savaş, yol
sefer etmek gezmek
sefih budala, uçarı
sefihlemek halt etmek
sefil alçak, kembağal, yoksul
sefillik alçaklık
sefine gemi
sefir büyükelçi, elçi
sefirikebir büyükelçi
seğrimek seğirmek
seher sabah
sehim hisse, pay
sehiv yanılgı, YANLIŞ
sehpa darağacı
sehven yanlışlıkla
sekans dizi
seki kaldırım, set, teras
seki taşı parke taşı
sekil seki
sekmen basamak, tabure
seks cinsiyet
seksiyon bölüm, oturum
seksüel cinsel
sekte bozukluk, duruş, felç
sektör bölüm, dal, kesim, kol
sel baskın, yığın
selam merhaba
selamat kalın Allah’a ısmarladık
selamet esen, kurtuluş
selamünkavlen felç
selbetmek kapmak
selek cömert
seleksiyon seçme
selemci tefeci
selen bilgi, haber, ses
selikalı derli toplu
selikasız hoyrat
selim doğru, dürüst
sellace buzdolabı
selvi servi
sem zehir
sema gök, gökyüzü
semavi ulvi
sembol bayrak, remiz, simge
seme ahmak, sersem
semer palan
semere meyve, ürün, verim, yemiş
semereli verimli
semih cömert
semirmek şişmanlamak
semirtmek beslemek
semiz kökelen, şişman
semizlemek semirmek
sempatik sevimli
semptom belirti
semt cihet, taraf, veçhe, yaka, yan, yön
sen deme meğer
sena övgü
sendikacılık kazanç
sendrom belirti, sıkıntı
sene yıl
senet belge, evrak, vesika
senetli belgesel
senger siper
senli benli samimi
sentaks söz dizimi
sentetik yapay
sepetlemek kovmak
sepici tabak
sepilemek uygulamak
sepmek serpmek
ser baş, başkan, kafa, reis
serap hayal, ılgım
serazat azat, hür
serbest erkin, hür, muaf, özgür
serbestlik azatlık
serdabe sanduka
serdengeçti fedai
serdetmek meydana koymak
sere sele
sere serpe serbest
seremoni tören
serencam akıbet
seretan yengeç
sergen raf, vitrin
sergerde elebaşı
sergi kilim
sergileme teşhir
sergilemek nümayiş ettirmek, sergiye koymak
sergiye koymak sergilemek
sergüzeşt macera
serhat hudut, sınır
seri dizi, süratli
serian çabucak
serin salkın
serin kanlı soğukkanlı
serinkanlı soğukkanlı
serinleşmek serinlemek
serkeşlik etmek başkaldırmak
serlevha başlık
sermaye kapital, konu, servet, varlık
sermek yazmak
sermest sarhoş
serpilmek büyümek, gelişmek
serpiştirmek serpmek
serpmek dökmek, ekmek, saçmak, sepmek, vermek
serpuş başlık
sersefil üzgün, yoksul
sersem dümbelek, şaşkın
sersemleme hezeyan
serseri avare, aylak
sert berk, demir, dik, haşin, hırçın, katı, keskin, kızgın, pek, sıkı, ters
sertelmek sertleşmek
sertlenmek sertleşmek
sertleşmek katılaşmak, kurumak
sertlik husumet, şiddet
serüven macera
serüvenci maceraperest
servet sermaye
servet sahibi varlıklı, zengin
servi ağacı servi
serzeniş etmek yakınmak
ses oy, rey, seda, tavış, ün, yaygara
ses etmek seslenmek
ses seda alamet, belirti, haber, iz
ses soluk gürültü, patırtı
ses vermek oy vermek, rey vermek
sese koymak oylamak
seslem hece
seslemek çağırmak
seslendirmek kaydetmek
seslenme hitap, nida
seslenmek çağırmak, çığırmak, haykırmak
sesli sait, ünlü
sesli harf ünlü
sessiz durgun, sakin, sakit, samit, suskun, tek, ünsüz, yumuşak
sessiz harf ünsüz
sessizlik sükûnet, sükût
sesucaltan hoparlör
set bent, grup, kaş, seki, takım
setretmek gizlemek
sevap DOĞRU
sevatsız ümmi
sevda aşk, istek
sevdalı âşık, vurgun
sevecen mihriban, müşfik
sevecenlik şefkat
sevgi bağlılık, hatır, kalp, muhabbet
sevgili dava, dost, yâr, yavuklu
sevi aşk
sevilmeyen itici
sevim sevgi
sevimli babacan, can, maskara, munis, şad, şirin, yavuklu
sevimsiz itici
sevinç bayram, ferah, kıvanç, mutluluk, neşe, şenlik, şevk
sevinçli mesut, neşeli, şen
sevinçlilik ferah
sevinme memnuniyet
sevir boğa
sevişmezlik zıddiyet
seviye düzen, düzey
sevk etmek göndermek, götürmek, itmek, sürüklemek
sevme teveccüh
sevmek hoşlanmak, okşamak
seyahat gezi
seyir gidiş, piknik, temaşa
seyirci temaşacı
seyirtmek koşmak
seyran gezinti
seyran etmek gezinmek, gezmek
seyrek nadir, nadiren
seyretme temaşa
seyretmek bakmak, eğlenmek, görmek, izlemek
seyrüsefer katnav, trafik
seyyah gezgin
seyyar gezgin
seyyare gezegen
sezgi feraset, his
sezi sezgi
sezinlemek sezmek
seziş feraset
sezme his, irfan, keşif
sezmek anlamak, çıkarmak, duymak, görmek, hissetmek
sezon mevsim
sıcacık içten, samimi, sevimli
sıcak hamam
sıcakkanlı sevimli
sıcaklık alev, hararet
sıcaklıkölçer derece, termometre
sicilli müseccel
sıçan fare
sıçandişi antika
sıçmak bozmak
sidik çiş, idrar
sıdk doğruluk
sıfat bet, keyfiyet
sifilis frengi
sıfır kötü, yeni
sıfıra inmek yok olmak
siftinlik adi, bayağı, berbat
sigar puro
sığa kapasite
sığınma iltica
sığınmacı mülteci
sığınmak barınmak
sığmak girmek
sıhhat doğruluk, sağlık
sıhhatli esen, sağlam
sıhhi imdat ilk yardım
sihir büyü, efsun
sihirlemek büyülemek
sık kesif
sıkaç mandal
sıkı cimri, dar, katı, sert, tıkız, yoğun
sıkı denetim sansür
sıkıca sıkı
sıkılamak zorlamak
sıkılgan utangaç
sıkılma hicap
sıkılmak bunalmak, utanmak
sıkılmaz utanmaz, yüzsüz
sıkınmak zorlamak
sıkıntı cefa, çile, düşünce, ezgi, eziyet, fırtına, gaile, hâl, hüzün, kahır, kambur, karanlık, keder, kor, külfet, mesele, mihnet, problem, rahat, sancı, sorun, usanç, zaruret, zehir, zor
sıkıntılar teessürat
sıkıntılı bozuk, dar, dumanlı, kara
sıkıntısız ak, hafif
sıkışık yoğun
sıkışmak daralmak
sıkıştırma tazyik
sıkıştırmak kısmak, kıstırmak, tıkmak, zorlamak
sıklaştırma teksif
sıklet sıkıntı, yük
sıklık kesafet
sıkmak üzmek, zorlamak
siktirici adi, aşağılık, bayağı
sıla vatan
silecek paspas
silgeç silecek
silgi bozan, havlu, öçürge
silgiç silecek
sili arı, temiz
sililik iffet
silkelemek dövmek, etkilemek, sarsmak
silkelenmek silkinmek
silkmek sarsmak
silme iptal, tamamen
silmek yok etmek
silsile sıra
silüet gölge, karaltı
sim gümüş, işaret
sima insan, kimse, yüz
sımak bozmak, kırmak, yenmek
simek ada, aral
simge bayrak, remiz, rumuz, sembol
simgeleme temsil
simil bacı, hemşire, kız kardeş
simsar tellal
sin kabir, mezar, yaş
sınaat zanaat
sınalga kamera
sınalgı televizyon
sınama deneme, eleştiri, prova, tecrübe
sınamak denemek, tecrübe etmek
sınav imtihan
sincap değin
sındı makas
sindirim hazım
sındırmak kırmak, parçalamak
sindirmek çommak, ezmek, hazmetmek, sındırmak
sine bağır, göğüs, gönül, iç, sadır, yürek
sinek cibin
sinerji güç
singin sıkılgan, utangaç
sıngın çekingen
sıngın ürkek, üzgün
sınıf dershane, derslik
sınıflama tasnif
sınık kırık
sinir asap
sinir öfke
sınır çizgi, had, hat, hudut, limit, nokta
sınır serhat, son, uç
sınırlamak belirlemek, hapsetmek, kısıtlamak, mahdutlaştırmak
sınırlandırmak sınırlamak
sınırlanmak kalmak
sınırlanmış bağlı, kısıtlı, mahdut, münhasır
sinirlemek hazmetmek
sinirlendirmek germek, kızdırmak
sinirlenmek asabileşmek, kızmak, köpürmek, öfkelenmek
sinirli asabi
sinirli gergin
sınırlı bağlı, dar
sınırlı münhasır
sinirsel asabi
sinirsiz sakin
sınırsız sonsuz
sınmak arızalanmak, bozulmak, kırılmak
sinmek suspus olmak
sinonim eş anlamlı
sinyal korna
sinyal vermek korna çalmak
sipariş ısmarlama, tapşırık
sipariş etmek ısmarlamak
sipariş vermek ısmarlamak
siper kuytu, senger, yağmur
siperlik siper
sır giz, peçe
sıra aralık, dizi, düzen, gün, hiza, nöbet, rabıta, saf, silsile
sırada tam
sıradan adi, alelade, bayağı
sıralama tanzim, tertip
sıralamak saymak
sırat yol
sirayet etmek bulaşmak, dağılmak, geçmek
sırça cam
sırdaş mahrem
sırga küpe
sırgavıl anten
sırıklamak çalmak
sırılsıklam sırsıklam
sirkeleşmek ekşimek
sirküler genelge, tamim
sırlar esrar
sırnaşmak ekşimek, kır sakız olmak
sırsıklam sırılsıklam
sırt dal
sırtarmak sırıtmak
sırtçı hamal
sırtık pişkin
sıska cılız, çelimsiz, kuru
sıskalaşmak kurumak
sisli bulanık
sistem cümle, düzen, tertibat, yol, yöntem
site kent, şehir
sıtma titreme
sıvalamak sıvamak
sıvamak küfretmek, okşamak, sıvalamak, sıvazlamak
sıvaşmak sıvışmak
sıvazlamak okşamak, sıvamak
sıvı mayi
sıvık vıcık vıcık
sivil çıplak, mülki
sivil polis sivil
sivilce sızanak
sivilize uygar
sıvışmak bulaşmak, kaçmak, sızmak
sivri aşırı, palamut
sivrileşmek sivrilmek
sivrilme temayüz
sivrilmek seçilmek, yükselmek
siyah kara
siyahe bordro, liste
siyahi zenci
siyahlaşmak kararmak
siyahlık karartı
sıyanet etmek korumak
siyasa politika
siyasal siyasi
siyaset politika
siyasetçi siyasi
siyasi siyasal
sıygı hacim
sıyırma çekmece
sıyırmak düşürmek, kaldırmak
sıyrılmak boşanmak, çıkmak, kurtulmak
sızanak sivilce
sızgıt kavurma
sızıldanmak sızlanmak
sızıltı şikâyet
sızırmak süzmek
sızlamak vızıldamak, yakınmak
sızlanma şikâyet, vızıltı, yaygara
sızlanmak ağlamak, sızıldanmak, vızıldamak, yakınmak
sızmak çıkmak, sıvışmak
skala gam
skandal rezalet
ski kayak
skolastik eski
skor sayı, sonuç
slayt saydam
slogan şiar
smaç küt
snop züppe
sobelemek yakalamak
sodyum klorür tuz
sofa gezinti, hol
sofi mutasavvıf
sofistike karmaşık, yapmacık
sofra desterhan
soğuk dargın, itici, şekerrenk
soğukkanlı serin kanlı, serinkanlı
soğukkanlılık itidal
soğuklaşmak soğumak
soğurmak emmek
soğutkan soğutucu
soğutmaç soğutucu
soğutucu buzdolabı
sohbet konuşma, söyleşi
sohbet etmek konuşmak
sokak küçe
sokmak saplamak, tıkmak, zehirlemek
sokulmak girmek, vurmak, yaklaşmak, yanaşmak
sokum lokma
sokur köstebek
soldurmak almak
solgun sarı
solgunlaşmak matlaşmak
solmak atmak, ölmek
solmamış diri
solmuş solgun, soluk
soluk nefes, sarı, tarz, uçuk
soluklanmak dinlenmek
solumak nefes almak
solungaç galsame
solunum teneffüs
som saf
somurmak emmek
somurtkan abus, karakabak, suratsız
somurtmak ekşimek
somut açık, aydın, kati, müşahhas
son akıbet, geri, hudut, nihai, nihayet, olanca, ölüm, sınır, uç
son had limit
son kânun ocak
son teşrin kasım
sona ermek geçmek
sonbahar güz, payiz
sonbaharda güzün
sonra bilahare, ileri
sonradan bilahare
sonraları bilahare
sonrasız sonsuz
sonraya koymak tehire salmak
sonraya saklamak ertelemek
sonsuz çok, ebedi, ebedî, tükenmez
sonuç akıbet, geri, meyve, netice, öz, özet
sonuçlanmak bitmek, neticelenmek
sonuçlu müessir
sonuçsuz hava, kısır
sonuncu nihai
sopa dayak, değnek, kazık, kötek
sopalamak dövmek
sorak haber
sorgu istintak
sorgulama dindirme, istintak
sormaca anket
sormak araştırmak
sorti çıkış
soru sual
sorum sorumluluk
sorumak emmek
sorumlu mesul
sorumluluk boyun, günah, mesuliyet
sorun dava, dert, iş, mesele, problem, sıkıntı
soruşturma anket, tahkikat
soruşturmak araştırmak
sorutkan somurtkan
sorutmak beklemek
sosyal içtimai, toplumsal
sosyete cemiyet, topluluk, toplum, zadegân
soy asıl, cins, çeşit, damar, ev, evlat, ırk, kan, köken, ocak, sülale, tür
soy ağacı şecere
soy sop döl
soya çekim kalıtım
soygun vurgun, yağma
soygunculuk yağma
soygunçu şaki
soylu asil, asıllı, kibar, necip
soylular zadegân
soyluluk asalet
soymak çıkarmak, garet etmek, vurmak, yüzmek
soysuz alçak, asılsız, nesilsiz, pespaye
soysuzlaşmak bozulmak, yozlaşmak
soytarı maskara, telhek
soyut mücerret
sökel hasta, malul
sökmek ayırmak, çıkartmak, götürmek
sökülmek harcamak
sölpümek pörsümek
sömestir yarıyıl
sömestre yarıyıl
sömürge müstemleke
sömürgecilik müstemlekecilik
sömürme istismar
sömürmek istismar etmek, kullanmak
sönmek geçmek, tükenmek, yitmek, yok olmak
sönük durgun, zayıf
söve çerçeve
sövgü küfür
sövme kalay, küfür
sövmek çıkışmak, küfretmek, okumak, yermek
sövüş küfür
sövüşçül küfürbaz
söykemek dayamak, yaslamak
söylem ifade, telaffuz, tez
söyleme kelam
söylemek atmak, ayıtmak, beyan etmek, buyurmak, çekmek, çıkarmak, dökmek, kaydetmek, lütfetmek, yazmak
söylence efsane
söylenegelmiş menkul
söyleniş telaffuz
söylenmek azarlamak, çıkışmak, eleştirmek, sızlanmak, yakınmak
söylenti rivayet, söz
söyleşi hasbihal, musahabe, sohbet
söylev nutuk
söyleyiş ifade, telaffuz
söz alay, güfte, kelam, kelime, laf, lafız, lakırdı, lakırtı, lügat, nazire, nutuk, söylenti, sözcük
söz başı ön söz
söz geçiren hakim
söz gelimi mesela, meselen, söz gelişi
söz gelişi mesela, örneğin, söz gelimi, temsil
söz misali söz gelişi
söz temsili söz gelişi
sözcü vekil
Sözcük Eş Anlamlılar
sözcük kelime, lügat, söz
sözde güya, sanki
söze bakan uslu, uysal
sözleşme anlaşma, kontrat, mukavele
sözlü namzet, yavuklu
sözlük lügat
sözünü etmek ilişmek, temas etmek
sözünübilmez patavatsız
spekülasyon kurgu, vurgun
spermatozoit tohum
spesiyal özel
spesiyalist uzman
spesiyalite özellik
spontane kendiliğinden
spor yöndün
spot peşin
stabil dayanıklı, düz, kararlı, oturmuş, sağlam
stabilizasyon istikrar
star yıldız
statü heykel, tüzük
step bozkır
steril kısır
stil tarz
stratejik önemli
strüktür yapı
su ab, deniz, kez
su sığırı manda
su taşkını sel
sual soru
sual etmek sormak
sualtı kayık denizaltı
subay bekâr, zabit
sucu saka
suç cürüm, hata, kabahat
suçlama itham, töhmet
suçlar taksirat
suçsuz masum
sudager iş adamı
sudan ucuz bedava
sufi mutasavvıf
sugötürmez kesin
suhulet yumuşaklık
suiistifade suistimal
suikast komplo
suistimal hıyanet, suiistifade
suizan kuşku
sukut etmek düşmek
sulamak suvarmak
sulanmış ıslak
sularında yakınlığında
sulh barış
sulh olmak uzlaşmak
sulp döl, katı, nesil, omurga
sultan padişah
sultanlık saltanat
sulu bulaşık, vıcık vıcık
sulu zırtlak limon
sulugözlü gözü sulu
sumsuk yumruk
sundurma hangar, hayat
sundurmak vermek
suni takma, yapay, yapma, yapmacık
suni saç peruk
sunma arz, ikram, takdim
sunmak arz etmek, çıkarmak, göndermek, takdim etmek, tutmak, yollamak
sunturlu görkemli, gösterişli, yaman
sunu arz, takdim
sunulan maruz
sunum lokma, parça
sunuş maruzat, ön söz
sur hasar, talih, uğur
surat yüz
suratsız aksi, çirkin, huysuz, somurtkan
suret biçim, çehre, görünüş, kopya, nüsha, resim, tarz, yol, yüz
sureta yalandan
susak aptal, salak
susama hararet
susamak özlemek
susamış teşne
susku sükût
suskun sessiz
susma sükût
susmak kesmek
susmuş sakit
suspus olmak sinmek
susturmak bastırmak, gidermek
susuzluk hararet
sutaş su
suvarmak sulamak
sübvanse etmek desteklemek
süfli adi, alçak, aşağı, aşağılık, bayağı
süje konu, özne
sükkân dümen
sükse başarı, hodpesentlik
sükûn durgunluk, sükûnet
sükûnet durgunluk, huzur, rahat, sükûn
sükûnetli durgun, sakin
sükûti suskun
sülale aile, ev, hanedan, soy, tohum
sülf kükürt
sülün kırgavul
sümbül başak
sümkürmek fınkırmak
sümük fırtık, kemik
sümüklü kemikli
sümüklü böcek ilbiz
sünepe uyuşuk
sünnet olmak kesilmek
süprüntü çer çöp, zirzibil
süpürmek çalmak, kovmak, tüketmek
sürat hız, tempo
süratle çabucak
süratlenmek hızlanmak
süratli seri, tez
sürçmek yanılmak
sürdürmek kalmak, olmak
sürdürümcü abone
süre müddet
süre aşımı müruruzaman, zaman aşımı
sürekli daima, daimi, daimî, devamlı, durmadan, kalıcı, temelli
süreli devrî, periyodik
sürgit ilelebet
sürgü dayak, sürme
sürgün filiz, ishal
sürme devam, is, sürgü, sürme
sürmek bitmek, çekmek, çıkmak, dökmek, gitmek, salmak, serpmek, sevk etmek, vurmak, yaşamak, yeşermek
sürtünmek sürünmek
sürtüşme uyuşmazlık
sürur sevinç
sürücü çoban, şoför
sürücü belgesi ehliyet
sürücülük vesikası ehliyet
sürüklemek getirmek, itmek, sevk etmek, sürümek
sürüklenmek kapılmak
sürüm revaç
sürümek sürüklemek
sürümü olmak geçmek
sürüşken kaygan
sürüşmek kaymak
sürveyan gözetmen
süs bezek, ziynet
süsen susam
süsleme tezhip
süslemek bezemek
süslenmek bezenmek, donanmak
süsler tezyinat
süssüz basit, çıplak, düz, sade, yalın
süst uyuşuk
süt kuzusu bebek, yavru
sütliman durgun, sakin, sakit
sütlü sağmal
sütnine daye
sütre örtü, perde
sütsüz kart
sütun dergi, direk
süzek süzgeç
süzgeç kevgir
süzme saf
süzmek taramak
süzük zayıf
süzülmek akmak, arıklamak, zayıflamak
şabalıt kestane
şad neşeli, sevimli
şadlık tören
şafak tan
şahadet parmağı işaret parmağı
şahadetname lisans belgesi
şahane mükemmel
şahika doruk, zirve
şahıs birey, kişi, zat, zevat
şahit tanık
şahlanmak coşmak, ışıldamak, kükremek, parlamak
şahmat satranç
şahsen bizzat
şahsi kişisel, özel
şahsi iş dosya
şahsi vesika kimlik
şahsiyet benlik, hüviyet, kişi, kişilik
şaibe ayıp, güman, hile, kir, kusur, leke, şüphe
şair ozan
şak yarma
şaka latife
şaka etmek ilişmek
şakadan mahsus
şaki haydut, kuldur, soygunçu
şakımak ötmek
şakirt çırak, öğrenci
şakkadak ansızın
şakketmek parçalamak, yarmak
şaklaban dalkavuk, lağlağıcı
şakramak şakımak
şakşakçı yaltak
şakuli dikey, düşey
şalban tomruk
şallak çıplak
şalter anahtar, gişe
şalvar pantolon
şam mum
şamar şapalak
şamata gürültü, hay küy, patırtı
şamdanlık şamdan
şamil olmak kapsamak
şan gösteriş, san, şöhret, ün
şanından olmak yaraşmak
şanlı büyük, tanınmış, ulu, ünlü, yüce
şans baht, güman, ihtimal, kısmet, talih, uğur, yıldız
şansız ünsüz
şanson melodi, şarkı
şantiye dikinti meydanı
şapadanak ansızın
şapalak şamar, tokat
şapalaklamak tokatlamak
şapır geveze
şappadak ansızın
şapşal aptal
şarampol çala çukur
şarap çakır
şarj etmek yüklemek
şark doğu
şarki doğu
şarkı ezgi, melodi
şarkiyat şarkşinaslık
şarkşinas müsteşrik
şarkşinaslık şarkiyat
şart kayıt, koşul
şart şurt kural
şartlar şerait
şaşaa parıltı
şaşaalı görkemli, gösterişli
şaşalamak mat kalmak, şaşmak
şaşırma hayret
şaşırmak sapıtmak, şaşalamak, şaşmak, tanlamak
şaşırtan şaşırtıcı
şaşırtıcı mucize
şaşırtmak çarpmak, şaşmak
şaşkın budala, hindi, sersem
şaşma taaccüp
şaşmak bocalamak, şaşalamak, tanlamak
şataf çalım, süs
şatafat lüks, tumturak
şatafatlı görkemli, lüks
şatır neşeli, şen
şavalak aptal, budala, sersem
şavk ışık
şavkımak parlamak
şavullamak araştırmak
şayan değer, layık, uygun
şayeste uygun
şayet eğer
şaz müstesna
şeb gece
şebeke ağ, kanalizasyon, kuldur destesi
şebnem çiy
şeci yiğit, yürekli
şef lider, önder
şefaat affetme, bağışlama
şeffaf berrak, saydam
şefik müşfik, sevecen
şefkatli müşfik, sevecen
şehadet parmağı işaret parmağı
şehadetname diploma
şehbender konsolos
şehir belde, kent, memleket
şehirci kentçi
şehirli kentli
şehremaneti belediye
şehriyâr hükümdar, padişah
şek şüphe
şekavet soygunculuk
şeker hastalığı şeker
şekerleme mürgüleme, uyuklama
şekerli tatlı
şekerrenk soğuk
şekersiz sade
şekil biçim, tarz, tutum, yol
şekilci ek
şeklen zahiren
şeklenmek huylanmak
şekva şikâyet
şekva etmek sızlanmak
şekvacı olmak yakınmak
şelale çağlayan
şem mum
şemail huy, karakter
şembe cumartesi
şems güneş
şemsiye çetir
şen neşeli
şenaat alçaklık
şenelmek büyümek, keyiflenmek, serpilmek
şenlik bayram, cümbüş, neşe, sevinç, şölen
şer fena, kötü
şerait vasat
şerare kıvılcım
şeref onur, ün
şereflendirme teşrif
şerh açma, ayırma, yorum
şerha dilim, parça, yara
şeriat islam hukuku
şerif kutsal, soylu, temiz
şerik ortak
şeriklik şirk
şeş altı
şetaret neşe, sevinç, şenlik
şev bayır, meyilli
şeveke twerk
şevekeci twerkçü
şevk heves, istek, neşe, sevinç
şevket heybet
şevkli tutku
şey madde, nesne, zat
şeytan iblis
şeytanca şeytani
şeytanlık hile
şiar düstur, slogan, ülkü
şiddet hız, hüküm, kuvvet
şiddetlendirme pekiştirme
şiddetlendirmek körüklemek, pompalamak
şiddetlenmek hızlanmak, yükselmek
şiddetli acı, aşırı, güzel, kızgın, korkunç, kuvvetli, yüksek
şifrelemek kotlamak
şığımak pike yapmak
şiir manzume, nazım
şık kıvrak, seçenek, uygun, yerinde
şikâr av
şikâyet yaygara
şikayet etmek yakınmak
şikâyet etmek sızlanmak
şikâyet etmek yakınmak
şikest malul, sakat
şikeste kederli, kırgın, kırık
şıkırdamak aydınlanmak, parlamak
şıltak mızıkçı
şilte döşekçe
şimal kuzey
şımarık erköyün
şımarmak erköyünleşmek
şimdi demin, halen
şimdice halen
şimdiki güncel
şimdilerde bugünlerde
şimdiye kadar hâlâ
şimendifer katar, tren
şimşek parıltı
şimşek taşı gök taşı
şimşekli sinirli
şimşirlik kafes
şiniklemek ölçmek
şipşak çabucak
şırakkadak ansızın
şirin aziz, hoş, melahatli, sevimli, tatlı
şırınga iğne
şirk şeriklik
şirniyat tatlı
şirret edepsiz, geçimsiz, huysuz
şiş kabarık, kozalak, ur
şişe cam
şişik kabarık, şiş
şişinmek kabarmak
şişirme haber uydurma
şişirmek abartmak
şişkin kabarık, şiş
şişkinlik tümsek
şişko dolgun, şişman, toplu
şişlik şiş
şişman kök, semiz, şişko, tulum, yoğun
şişmanca tıknaz
şişmanlamak gelişmek, kökelmek, semirmek, toplanmak
şişmek kabarmak, utanmak
şişmiş şiş
şita kış
şive eda, naz
şizoit bozuk
şoför haydavcı, sürücü, yöndemci
şok şaşırtıcı
şopar küstah, şımarık, yaramaz
şorolop yalan
şov gösteri
şöhret ad, san, şan, ün
şöhretli tanınmış, ünlü
şöhretsiz ünsüz
şölen şenlik, ziyafet
şömine buhari, ocak
şömiz gömlek
şu denli çok, fazla
şua ışın
şualamak ışınlamak
şube büro, dal, kol
şuh dişi
şule alev
şuluk mızıkçı
şunca çok, epey
şura konsey
şûra meclis
şut darbe
şuur bilinç
şuuraltı tahteşşuur
şükran minnetdarlık
şükretmek hamdetmek
şükreylemek şükretmek
şümul kaplama, kapsam
şüphe kuruntu, kuşku, şaibe, şek
şüphe etmek kuşkulanmak
şüphelenmek huylanmak, işkillenmek, kuşkulanmak, pirelenmek
şüpheli çirkin
şüphesiz elbette, muhakkak, zahir
şürekâ taraftar
şvester hemşire, kız kardeş
taaccüp etmek şaşmak
taaffün etmek kokuşmak
taahhüt etmek bağlamak, üstlenmek
taalluk ilgi
taam çeşni, yemek, yiyecek
taammüden kasten
taannüt etmek direnmek
taarruz hücum, saldırı
taarruz etmek saldırmak
taayyün etmek belirmek
tab huy, karakter, mizaç, tabiat
tababet tıp
tabak boşkap
tabaka derece, kat
taban aya, dip, döşeme, kaide, oturak, ökçe, temel, yaradılıştan, zemin
tabankeş çekecek
tabansız ödlek
tabanvay yayan
tabasbus etmek yaltaklanmak
tabela levha
tabetmek basmak, çap etmek
tabi bağımlı
tabi olmak uymak
tabiat beğeni, doğa, haslet, huy, karakter, mizaç, yaradılış, zevk
tabiaten yaradılıştan
tabiatıyla kendiliğinden
tabiatsız geçimsiz, huysuz
tabiatüstü fevkettabii
tabii doğal, olağan, saf
tabiiyet bağlılık, milliyet, tebaalık, uyruk, vatandaşlık
tabip doktor, hekim, sagan
tabir anlatım, deyim, ifade
tabl davul
tablo levha, manzara
tabur grup, küme, yığın
tabut sal
tabütüvan güç, kuvvet, takat
tacilî acele, ivedi
tacilî yardım ilk yardım
tacir iş adamı, tüccar
taç yan
tadat etmek saymak
tadil etmek değiştirmek
tadilat tadil
tadımlık çeşni
tafsil açıklama
tafsilat ayrıntı, detay
tagayyür etmek değişmek
tağşiş etmek karıştırmak
tağyir bozma
tağyir etmek bozmak, değiştirmek
tahakkuk gerçekleşme, hayatileşme
tahakküm baskı
tahakküm etmek hükmetmek
tahallüs mahlas
tahammül dözüm
tahammül etmek dayanmak, gelmek, götürmek, kaldırmak, katlanmak
taharetsiz cünüp
taharetsizlik cenabet
taharri etmek araştırmak
taharrüş etmek irkilmek
tahassun sığınma
tahassür özlem
tahaşşüt yığınak
tahattur etmek hatırlamak
tahavvül etmek değişmek, dönüşmek
tahayyül etmek hayal etmek
tahdit mahdutlaştırma
tahdit etmek kısıtlamak, sınırlamak
tahıl hububat
tahıldöven düven
tahkik soruşturma
tahkikat soruşturma
tahkim etmek berkitmek
tahlil etmek çözümlemek
tahliye etmek boşaltmak
tahmin çama, hesap, keşif, oran
tahmin etmek çamalamak, söylemek, ummak
tahminen kararlama, yaklaşık
tahminî kararlama
tahrif etmek bozmak, değiştirmek
tahrik etmek dürtmek, kışkırtmak, körüklemek
tahril çizgi
tahrip bozma
tahrip etmek bozmak, yıkmak
tahripkâr yıkıcı
tahriş etmek kurcalamak, tırmalamak, yakmak
tahsil öğrenim, öğretim
tahsis ayırma
tahsis etmek açmak, adamak, ayırmak, bağlamak
tahsisat karşılık, ödenek
taht divan, sedir
tahta kara tahta
tahta biti tahtakurusu
tahtabiti tahtakurusu
tahtaboş teras
tahtakurusu tahtabiti
tahtası eksik budala, şaşkın
tahtelbahir denizaltı
tahterevalli yellencek
tahteşşuur şuuraltı
tahvil vermek devretmek
takanak alacak, borç, ilişki
takas ayırbaş, değişim, sayışma
takas etmek değiştirmek
takat derman, güç, hâl, hız, kuvvet, mecal
takatli dayanıklı, güçlü
takatsiz yorgun
takbih etmek ayıplamak
takdim etmek sunmak, tanıştırmak
takdir yazgı
takdir etmek alkışlamak
takdiriilahî yazgı
takdirname takdir
takdis etmek kutsamak
takibat kovuşturma
takılgan muzip
takılmak ilişmek
takım cihaz, dest, grup, küme, set, zümre
takip kovuşturma
takip etmek anlamak, gelmek, gütmek, izlemek, kovalamak, tutturmak, yetişmek
takır takır takır tukur
takışmak dalaşmak, tutaşmak
takkadak birden, hemen
takke arakçın
taklit özenti
taklitçi maymun, mukallit
takma eğreti, müstear, suni
takma ad mahlas
takmak kullanmak, önemsemek, vurmak
takoz kama
takriben yaklaşık
takribî kararlama, yaklaşık
takrir önerge, yerleştirme
taksim bölme
taksim etmek bölmek, bölüşmek
taksir cürüm
taksirat kusurlar, taksirler
taksirkâr sanık
taksirler taksirat
takunya nalın
takvim dallık, gündizme, köm
takviye destek, pekiştirme
takviye etmek berkitmek, desteklemek
talan yağma
talan etmek yağmalamak
talancı çapulcu
talaz dalga, kasırga
talebe öğrenci
talep dilek, istek
tali ikinci, yan
talih alın yazısı, baht, devlet, devran, kader, kısmet, nasip, sur, şans, uğur, yıldız
talihsiz bedbaht
talik etmek asmak, ertelemek
talim öğretim
talimat emir, yönerge, yönetmelik
talimatname yönetmelik
talip istekli, isteyen
talip olmak istemek
talipli talip
talkın telkin
tallahi vallahi
talvar çardak, hangar
tam bütün, gerçek, harika, komple, mükemmel, tıpkı, tüm
tam yol süratli
tamah hırs
tamahkâr açgözlü
tamam bütün, doğru, evet, oldu, olur, peki, tüm
tamam olmak tamamlanmak
tamamen komple, temelli, top
tamamı hepsi, tüm
tamamıyla tıpkı
tamamlama ikmal
tamamlamak bağlamak
tamamlanmak bitmek, olmak
tamamlanmış tamam
tamamlık tümleç
tamim genelge
tamir onarım
tamir etmek onarmak, yapmak
tamirat onarım
tamlama tamamlama
tamlamak tamamlamak
tamlayan tayin
tamlık bütün
tamtakır bomboş
tamu cehennem
tan şafak
tandans eğilim
tane adet, kıta, parça
tangırdamak gürüldemek
tanı teşhis
tanıdık aşina, bildik, tanış, yâr
tanık şahit
tanım tarif
tanıma teşhis
tanımak bilmek, saymak, seçmek
tanımama inkâr
tanımamak reddetmek
tanımlamak tarif etmek
tanınan maruf
tanınmayan yabancı, yeni
tanınmış meşhur, şöhretli, ünlü
tanış aşina, bildik, tanıdık
tanış etmek tanıştırmak
tanış olma tanışma
tanışma tanış olma
tanıştırma takdim
tanıştırmak takdim etmek, tanış etmek
tanıt ispat
tanıtlama ispat
tanıtlamak ispat etmek, ispatlamak
tanıtma takdim
tanıtma adı jenerik
tanıtma kartı kimlik
tanıtma yazısı jenerik
tanıtmak takdim etmek, tanıştırmak
tanıtmalık tarife
tanlamak azarlamak, paylamak, şaşmak
tanlanmak çıkışmak
tanrı hak, ilah, yaradan
tansık mucize, şaşırtıcı
tansiyon gerilim
tantana tezahürat, tören
tantanalı görkemli, gösterişli
tanzim etmek sıralamak
tapa tıpa
tapan sürgü
tapınak mabet
tapınma ibadet
tapmak bağlanmak, bulmak
tapsız bitkin
tapşırık görev, ısmarlama, ödev, sipariş, vazife, yumuş
tapşırmak buyurmak, devretmek, ısmarlamak, teslim etmek
taptaze gıcır gıcır
taraça seki, teras
taraf cephe, cihet, kanat, nazır, semt, veçhe, yaka, yan, yer, yön, yöre, yüz
taraflar etraf
tarafsız yansız
taraftar olmak tutmak
taraftarlık intisap
taraklamak taramak
taramak süzmek
tarassut etmek gözetlemek, gözlemek, müşahede etmek
taravetli körpe, taze
tarazlaştırmak dengelemek
tardetmek savmak
tarh etmek çıkarmak
tarhana çorbası tarhana
tarif övgü, tanım
tarif etmek tanımlamak
tariflemek lanse etmek, övmek
tarih gün
tarik yol
tarım ekincilik, kültür, ziraat
tariz taşlama
tariz etmek sataşmak
tarla toprak
tartaklamak dövmek, eziştirmek
tartı karar, oran, ölçü, vezin
tartılı ölçülü
tartışma münakaşa
tartışmak mübahase etmek
tarumar dağınık, karışık, perişan
tarumar etmek karıştırmak
tarumar olma hezimet
tarumar olmak dağılmak, karışmak
tarz biçim, ezgi, hava, merkez, minval, soluk, suret, şekil, tempo, tür, usul, vadi, yol
tasa düşünce, efkâr, endişe, gam, kaygı, keder, merak, üzüntü
tasalanmak düşünmek, kaygılanmak, meraklanmak
tasallut sarkıntılık
tasannu yapmacık
tasar yazı
tasarı düşünce, layiha
tasarım tasavvur
tasarlamak düşünmek, fikirleşmek, kurmak
tasarlayarak taammüden
tasarruf tutum
tasarruf etmek artırmak, tutmak
tasavvur amaç, düşünce, maksat, niyet
tasdik olumlu, onay
tasdik etmek onaylamak
tasfiye temizleme
tasfiye etmek temizlemek
tashih düzeltme
tashih etmek düzeltmek
tasım kıyas
taslak karikatür
taslamak geçinmek, satmak
tasma halta
tasni suni, uydurma, yapma
tasrif çekim
tasrif etmek çekmek
tasriflenme çekim
tastamam tıpatıp
tastir etmek yazmak
tasvip etmek beğenmek
tasvir resim
taş arabası aptal, sersem
taş bina kâgir
taşak haya
taşaklı yiğit
taşıl fosil
taşıma nakil, transfer
taşımacı nakliyeci
taşımacılık nakliyat
taşımak çekmek, dökmek, duymak, giymek, hissetmek, kaldırmak, katlanmak, üstlenmek
taşımalık nakliye
taşınabilir taşınır
taşınır menkul
taşınma göç, nakil
taşınmak çıkmak, göçmek, kalkmak
taşınmazlar emlak
taşıt araç, vasıta
taşıtçı sürücü
taşıyan haiz
taşıyıcı hamal
taşkın aşırı
taşlama hakaret, hiciv
taşlık katı
taşmak azmak, kükremek
taşra eyalet, kenar
tat çeşni, dilsiz, lezzet, zevk
tat alma organı dil
tatarcık mız, titrersinek
tatbik etmek uygulamak
tatbikî uygulamalı
tatil grev, istirahat
tatlı şirin, şirniyat, yumuşak
tatlıca güzel, hoş, içten
tatlılık tat
tatlılıkla tatlı
tatmak duymak, hissetmek
tatmin kanaatlenme
tatmin olmak doymak, rahatlamak
tatminkâr kanaatlendirici, uygun
tatsız yavan
taun veba
tavassut aracılık
tavik tehir
tavır davranış, durum, eda, hâl, tutum, vaziyet
tavış ses, ün
taviz güzeşt, ivaz, karşılık, ödün
tavla nerttahta
tavlamak aldatmak
tavlandırmak beslemek
tavlanmak şişmanlamak
tavlı semiz, şişman
tavsamak lengimek, yavaşlamak
tavsiye salık
tavşan kuyan
tavşan anahtarı maymuncuk
tavşan yürekli korkak
tavukgötü siğil
tavzih açıklama
tavzih etmek açıklamak
tavzih vermek açıklamak, izah etmek
tay denk, eş, eşit
taya dadı
tayf görüntü, hayalet, ruh
tayfa aşiret, hizip, oymak, uşak
tayfun tufan
tayin atama, nakil, tamlayan
tayin etmek atamak, belirlemek, göstermek, kaldırmak, kararlaştırmak
tayyar hazır
tayyare uçak
tayyarlamak hazırlamak
tayyetmek çıkarmak, yok etmek
tazallüm etmek sızlanmak
tazammun etmek içermek
taze dinç, yaş
tazelemek tekrarlamak
tazelenmek tepmek
tazeleşmek canlanmak
taziyet taziye
tazmin etmek ödemek
tazyik basınç, baskı
teali yükselme
teamül davranış, iş, verdiş
tebaa uyruk, vatandaş
tebaalık tabiiyet
tebahhur etmek uçmak
tebarüz etmek belirmek
tebdil etmek değiştirmek
tebdilihava hava değişimi
tebelleş olma elçekmemek
tebellür etmek belirmek
teber balta
teberru bağış
teberru etmek bağışlamak
tebessüm etmek gülümsemek
tebligat bildiriş
tebliğ bildiri, çıkış, maruza
tebrik kutlama
tebrik etmek kutlamak
tebrik kartı tebrik
tebriye etmek aklamak
tebşir etmek müjdelemek
tecavüz saldırı, sarkıntılık
tecavüz etmek aşmak, geçmek, hücum etmek, saldırmak
tecavüzkâr mütecaviz, saldırgan
teceddüt yenilik
tecelli cilve, kader
tecemmu yığınak
tecennün etmek çıldırmak, delirmek
tecessüm etmek belirmek, canlanmak
tecil etmek ertelemek
tecim ticaret
tecimen tacir, tüccar
tecrübe deneme, deney, deneyim, sınama
tecrübe etmek denemek, sınamak
tecrübesiz toy
tecrübi uygulamalı
tecziye etmek cezalandırmak
teçhiz donatım
tedai çağrışım
tedarik etmek bulmak, sağlamak, temin etmek
tedariklemek sağlamak
tedavi iyileştirme
tedavi etmek düzeltmek
tedavül sürüm
tedavülde olmak geçmek
tedbir önlem
tedbirli hesaplı
tedenni etmek düşmek, gerilemek
tedirgin narahat, rahatsız
tedirgin etmek bulaşmak, dokunmak, sarmak, yemek
tedirgin olmak huylanmak
tedirginlik olmak kaynamak
tediye etmek ödemek
tedricen yavaş yavaş
tedris öğretim
tedrisat öğretim
tedvin etmek derlemek
tedvir etmek çevirmek, yönetmek
teeddüp utanma
teeddüp etmek sıkılmak, utanmak
teehhül etmek evlenmek
teehhür gecikme
teessüf etmek acımak, kınamak
teessür gam, üzüntü
teessür etmek acımak
teessürat izlenim
tef kaval
tefeci selemci
tefekkür etmek düşünmek
teferruat ayrıntı, detay
teferrüç gezinti
tefessüh etmek çürümek, kokuşmak
tefevvuk etmek bastırmak
tefeyyüz yükselme
tefeyyüz etmek ilerlemek, yükselmek
tefrik ayrım
tefrik etmek ayırmak
tefriş etmek döşemek
tefsir yorum
teftih açma
teftiş denetim, murakabe
teftiş etmek denetlemek
tefviz ihale
tehcir sürme
tehevvür etmek köpürmek, öfkelenmek
tehi boş
tehir etmek ertelemek
tehire salmak geciktirmek, lengitmek, sonraya koymak, yubatmak
tehlike ateş, korku, risk
tehlikeli ağır, ciddi, korkulu, kötü, netameli
tehlikesiz emin, korkusuz
tehlikesizlik emniyet, güvenlik
tek bir, biricik, birlik, hiç, hiçbir, salt, sessiz, tekil, tenha, uslu, vahit, yegâne
tek tük az, seyrek
tekabül etmek karşılamak
tekâmül evrim, gelişme
tekâmül etmek gelişmek
tekâsüf etmek toplanmak, yoğunlaşmak
tekaüt burs, emekli
tekdir etmek azarlamak, paylamak
tekdüze kuru, yeknesak
tekebbür çalım, gurur, kurum
tekebbürlenmek böbürlenmek
tekebbürlü kasıntı
tekel inhisar, müstemleke
tekellüf gösteriş
tekellüm konuşma
teker tekerlek
tekerlemek yuvarlamak
tekerlenmek dönmek
tekessür etmek artmak, çoğalmak
tekevvün etmek oluşmak
tekil tek, teklik
tekit etmek üstelemek
tekke dergâh, hapishane
teklemek kekelemek
teklif önerge, öneri
teklif etmek önermek
teklifsiz laubali
teklifsizce laubali
teklik lira, tekil
tekmil bitirme, bütün, tamamlama, tüm
tekmillemek tamamlamak
tekne gemi
teknik yol, yöntem
tekrar gene, kayta, kaytadan, yeniden, yine
tekrar etmek yinelemek
tekrarlamak yinelemek
tekrarlanmış mükerrer
tekrarlı mükerrer
tekrir etmek tekrarlamak
teksir çoğaltma
tekst metin
tekvin etmek yaratmak
tekzip etmek yalanlamak
tel lif, makara
telaffuz etmek söylemek
telafi etmek karşılamak
telakki görüş
telaş aldıraşlık, endişe, kargaşa, kaygı, sıkıntı, tasa
telaşlanmak kaygılanmak
telaşlı aceleci
telaşsız soğukkanlı
tele kapan, tuzak
telef etmek mahvetmek
telef olmak ölmek
telefon alısün, çınka, hatif
telefon etmek zeng etmek
telek yelek
telesik acele, palas pandıras
telesimek zayıflamak
teleskop böng
telesmek acele etmek, aşıkmak
televizyon sınalgı
telfin takoz
telgraf tel
telhek palyaço, soytarı
telhis özet
telhis etmek özetlemek
telif hakkı telif
telin etmek lanetlemek
telkih aşı
tellak berber
tellal simsar
telmih iham, im, işare
teltik hata, yanlış
tema düşünce, görüş
temadi sürme
temas bağlantı, görüşme, ilişki, münasebet, ulaşım
temas etmek bahsetmek, değinmek, değmek, dokunmak
temaşa oyun, seyir, temsil
temaşa etmek bakmak, seyretmek
temaşacı seyirci
temaşaya koymak sahnelemek
temayül eğilim, meyil
temayüz farklanma
temayüz etmek sivrilmek
tembel erincek, kalp, uyuşuk, üşengeç
tembellik rehavet
tembellik etmek pineklemek, üşenmek, yüksünmek
tembih ikaz, uyarı
tembih etmek söylemek, uyarmak
tembihlemek uyarmak
temdit etmek uzatmak
temeddüh etmek övünmek
temek pencere
temel ana, anayasa, asıl, baş, çizgi, esas, gerçek, kök, omurga, özül, taban, üs, zemin
temel taşı dayanak, esas
temelden kökten
temelinden esasen
temelleşme teessüs
temelleşmek yerleşmek
temelli daimî, devamlı, kalıcı, sürekli, tamamen
temelsiz asılsız, yanlış
temenni dilek
temenni etmek dilemek
temettü kazanç
temeyyüz etmek sivrilmek
temin etmek bulmak, elde etmek, sağlamak
temiz ak, arı, aydınlık, berrak, duru, harbi, masum, necip, pak
temizleme tasfiye
temizlemek almak, çalmak, kazımak, öldürmek, tüketmek, yok etmek
temizlenmek bitmek
temizlik saflık
temkinli ağırbaşlı, ılımlı
temkinlilik vakar
tempo ezgi, gidiş, sürat, tarz, vuruş
temsil oyun, söz gelişi, temaşa
temsil etmek göstermek
temsilci ajan, nümayende
temyiz farklandırma
ten cilt, deri, et, vücut
tenakuz çelişki, zıddiyet
tenasüp oran, orantı
tendürüst dinç, sağlam
teneffüs mola, paydos, solunum
teneffüs etmek yaşamak
teneklik bağ
tenevvür etmek aydınlanmak
tenezzüh gezinti
tenezzül etmek layık bilmek, layık görmek
tenge gelmek bıkmak
tenha ıssız, kuytu, tek, yalnız
tenhalaşmak boşalmak
tenkis etmek azaltmak
tenkit eleştiri, noktalama
tenkit etmek eleştirmek
tenkitçi münekkit
tensel cinsel
tensik etmek düzeltmek
tente örtü
tentene dantel
tenzil indirme
tenzilat indirim, ucuzlaştırma
tepe höyük, yığın
tepecik tümsek
tepeden inme şaşırtıcı
tepelemek eziştirmek, hırpalamak, yakşıca dövmek
tepesi atmak öfkelenmek
tepesi üstü tepetakla
tepik tekme
tepinmek debelenmek
tepirlemek elemek
tepki aksi cevap
tepkili uçak jet
tepkime teamül
tepkisiz pasif
tepme tekme
tepmek depreşmek
terakki gelişme, yükselme
terakki etmek ilerlemek
terakkiperver ilerici
teraküm etmek birikmek, yığılmak
terane ezgi, makam, nağme
terapi tedavi
teras artırma, seki
terazi vezne
terbiye edep, eğitim
terbiye etmek eğitmek, törpülemek
terbiye vermek eğitmek
terbiyelemek eğitmek
terbiyeli edepli
tercih etmek yeğlemek
tercüme çeviri
tercüme etmek aktarmak, çevirmek
tercümeihal biyografi, öz geçmiş
tercümeihâl öz geçmiş
tereddi etmek yozlaşmak
tereddüt etmek duraklamak
tereke miras
terennüm etmek şakımak
teres pezevenk
terettüp etmek gerekmek
terfi yükselme
terhis etmek bırakmak, terk etmek
terim had, ıstılah
terk etmek bırakmak, koymak, vazgeçmek
terkidünya münzevi
terkidünyalık inziva
terlan doğan
termin randevu
termometre derece
ters aksi, aykırı, hırçın, huysuz, münasebetsiz, sert, zıt
tersane tezgâh
tersine aksine, aykırı, bilakis
tersinmek hiddetlenmek
terslemek azarlamak, reddetmek
tertemiz pırıl pırıl
tertibat düzen, sistem
tertip dizgi, düzen, hile, komplo
tertip etmek hazırlamak
tertiplemek hazırlamak
tertipsiz dağınık
terütaze körpe
terviç etmek desteklemek
terzihane terzi
tesadüf rastlantı
tesadüf etmek rastlamak, rastlaşmak
tesadüfen kazara, rastgele
tesadüfen gelmek düşmek
tesahup etmek benimsemek
tesanüt dayanışma
teselsül silsile, sıra
teshin etmek ısıtmak
teshir etmek büyülemek, fethetmek
tesir etki
tesir etmek etkilemek
tesirli dokunaklı, geçişli
tesirsiz geçişsiz
tesis kuruluş
tesis etmek kurmak
tesit kutlama
tesit etmek kutlamak
teskere sedye
teslim pes
teslim etmek bırakmak, devretmek, tapşırmak, terk etmek
teslimiyet itaatkârlık
tespit etmek belirlemek, saptamak, vermek
test sınav
test etmek denemek, ölçmek, sınamak
testi bardak
testis torba
tesviye etmek ödemek, vermek
teşebbüs girişim
teşebbüs etmek denemek, girişmek, koyulmak
teşebbüskâr müteşebbis
teşekkül oluşum, örgüt
teşekkül etmek belirmek, oluşmak
teşekkürname teşekkür
teşhir etmek göstermek, sergilemek
teşhis seçme
teşkil oluşum
teşkil edilmek teşkilatlanmak
teşkil etmek örgütlemek
teşkilat kuruluş, örgüt
teşkilatlandırmak örgütlemek
teşkilatlanmak teşkil edilmek
teşmil yayma
teşri yasama
teşrih iskelet
teşrikimesai emektaşlık, iş birliği
teşrinisani kasım
teşvik etmek kışkırtmak
teşyi etmek uğurlamak
tetebbu etmek araştırmak
tetik çevik, nazik, uyanık
tetkik etmek araştırmak, incelemek
tevabi maiyet
tevahhuş etmek ürkmek
tevakki etmek çekinmek, sakınmak
tevakkuf etmek durmak, eğlenmek
tevazu alçak gönüllülük
tevazukâr alçak gönüllü
tevazulu uysal
tevcih etmek çevirmek
tevdi etmek bırakmak, vermek
tevdiat mevduat
teveccüh etmek yönelmek
tevekkeli boşuna
tevellüt doğum
tevessül etmek başlamak, girişmek
tevettür gerilim
tevil etmek çevirmek
tevkici nişancı
tevkif etmek tutmak, tutuklamak
tevsi yayma
tevzi tevziat, yaydırma, yayma
tevziat tevzi
teyze hala
tez acele, çabuk, süratli, yarım yamalak
tezahür belirti
tezahür etmek belirmek
tezahürat alkış, gösteri, tantana
tezat çelişki
tezayüt etmek artmak, çoğalmak
tezce çabucak
tezelden çabucak
tezene mızrap
tezevvüç etmek evlenmek
tezgâh piştahta, tersane
tezgâhtarlık etmek methetmek
tezkere kâğıt, pusula
tezlik frekans
tezvir dedikodu
tezvirat böhtan, iftira
tezyif etmek eğlenmek
tezyifkâr adi, bayağı, kötü
tezyin etmek süslemek
tezyit artırma, çoğaltma
tezyit etmek artırmak
ticani gerici, yobaz
ticaret kâr
tıfıl acemi, toy
tifo yatalak
tığ biz, kılıç
tıka basa doyunca
tıkaç tıpa
tike dilim, lokma
tikel cüzi
tıkıldatmak tıklatmak
tıkır para
tıkışıklık izdiham
tıkız berk, katı, muhkem, sıkı, tıknaz
tıklatmak tıkıldatmak
tıkmak sokmak
tıknaz tıkız, toplu
tiksindiren iğrenç
tiksindirici mekruh
tiksinerek kerhen
tiksinme ikrah, nefret, tiksinti
tiksinmek buruşmak, iğrenmek, yermek
tiksinti nefret
tıksırıklı rahatsız
tilmiz öğrenci
tılsım çare, önlem
tımarhane delihane
timsal simge
tin ruh
tınaz yığın
tıngıldamak tıngırdamak
tıngır boş, para, parasız, züğürt
tınlamak çınlamak
tınmak önemsemek, takmak
tıntın bilgisiz, bomboş, boş, cahil
tip çeşit, sima, sistem, tür
tıp bacısı hasta bakıcı, hemşire
tıp kardeşi hasta bakıcı
tıpa tıkaç
tıpatıp tıpkı
tıpkı aynı, tam, tamamıyla, tıpatıp
tıpkı tıpkısına tıpatıp
tıpkıçekim fotokopi
tıpkısı aynı, örnek
tıpkısı tıpkısına tıpatıp
tıpkısının aynısı tıpatıp
tir kalas, tomruk
tir tir zangır zangır
tırabzan muhaccer
tiran acımasız, gaddar
tıraş bıçağı jilet
tıraş etmek kazımak
tıraşçı asılsız, yalan
tıraşlamak kazımak, yontmak
tirbuşon burgu
tırı vırı aptal, boş, değersiz
tırıl parasız, züğürt
tirildemek titremek
tırkaz sürgü
tırmık tarak
tırmıklamak tırmalamak
tırnaklamak tırmalamak
tırpan kerenti
tırsmak çekinmek, korkmak, ürkmek
tırtık çentik
tırtıkçı yankesici
tırtıklamak aşırmak, çalmak
tırtıl çıkıntı, girinti
tırtırkçı yankesici
tiryak afyon, panzehir
tiryakilik iptila
titiz çakal, müşkülpesent
titizlenmek öfkelenmek
titr san
titrek ışıldamak
titreme sarsıntı, sıtma, ürperti
titremek sallanmak, zangırdamak
titrersinek mız, tatarcık
titretmek sarsmak
titreyiş sarsıntı
tiyatro temaşa
tıynet huy, maya, yaradılış
toht tasma
tohum döl, nesil, sülale
tok koyu
toka etmek vermek
tokaç raket
tokat şapalak
tokatçı dolandırıcı
tokatçılık dolandırıcılık
tokatlamak şapalaklamak
tokgözlü gözü tok
tokmak kapı zengi
tokuşma çarpışma, dek
tokuşmak çarpışmak
tolerans dözüm, hoşgörü
tolga miğfer
tolkun dalga
tomar küme, rulo, top, topa
tombul tulum, yoğun, yuvarlak
tombullaşmak şişmanlamak
tomdaş arkadaş, dost, yoldaş
tomruk şalban, tir
tomurcuk gonca
tonga düzen, hile, tuzak
top tamamen, tomar, toparlak
top mermisi gülle
top zambak zambak
topa küme, tomar
topaç fırfıra, fırlangıç
topal aksak
topalaşmak kümelenmek
topallamak aksamak
toparlak top, yuvarlak
toplam mecmu, yekûn, yekün
toplama cem, tahsil
toplama işareti artı
toplamak derlemek, dermek, düzeltmek, kaldırmak
toplanma içtima
toplanmak şişmanlamak, üşüşmek, yığılmak
toplanmış mecmu, toplu
toplantı deri, dernek, içtima, meclis, yığıncak
toplaşmak toplanmak
toplu şişko, tıknaz, yığın
toplu iğne sancak
topluluk camia, cemaat, cemiyet, ehil, sosyete, toplum, zümre
toplum cemiyet, sosyete, topluluk
toplumsal içtimai, sosyal
toprak arazi, bölge, kara, tarla, ülke
toprak kayması heyelan
toprak sahası arsa
topu hepsi
topu topu hepsi
topuk ökçe
topuz amut
topyekûn hamı, umumi
tor acemi, ağ, çekingen, ham, toy, utangaç, yabani
torba poşet
torlak derviş, genç, toy
torpido torpil
torpil arka, havadar, kömek
tortu posa
torun neve
tosbağa kaplumbağa
tost sağlık
tosun buruk
toto kıç
toy acemi, çaylak, düğün, genç, naşı, tecrübesiz, tor, ziyafet
toz olmak kaçmak, uzaklaşmak
töhmet kabahat
tökezmek tökezlemek
töre âdet
tören merasim, resim, şadlık, tantana
töz asıl, cevher, kök
tradisyon gelenek
trafik katnav, seyrüsefer
trafik magandası otoş
trafik polisi yol sakçısı
trajedi facia
trajik feci
traksiyon çekim
transfer geçiş, geçit, geçme, taşıma
transparan saydam, şeffaf
transport nakil, nakliyat
trap hendek, tuzak
travma sarsıntı
tren katar, şimendifer
tren yolu demir yolu
trup takım
tuf yuf
tuf tuf etmek yuhalamak
tufan tayfun
tufeyli virane
tuğ sorguç
tuğla kerpiç
tuğra tura
tuğrakeş nişancı
tuğyan olmak coşmak, taşmak
tuhaf acayip, antika, cins, garip, gülünç
tuhaflık garabet
tul boylam
tul derecesi boylam
tullanmak atlamak
tuluk tulum
tulum şişman, tombul, tüp
tumağı nezle
tuman don, şalvar
tumturak gösteriş, şatafat
tumturaklı gösterişli
tunç bronz
tur devir
turfa eski, nadir
turfa olmak çürümek
turfanda faraş
turist gezgin, seyyah
turkuaz firuze
turlamak dolaşmak
turşu bitkin, yorgun
turşu olmak ekşimek
turşumak ekşimek
turuncu narenci
turunç narenç
turunçgiller narenciye
tuşe etmek değmek, dokunmak
tutacak kol
tutaç tutacak
tutak kabza, rehine, tutacak
tutalım ki faraza
tutam hisse
tutanak zabıt
tutarak sara
tutarga sara
tutarık sara
tutarlı orta, sabit
tutarlık rabıta, uygunluk
tutarsız olmak çelişmek
tutaşmak takışmak
tutkal yapışkan
tutku hevesli, ihtiras, ihtiraslı, şevkli
tutkulu ihtiraslı
tutkun bağlı, düşkün, hasta, mecbur, meftun, yangın
tutkun olmak sevdalanmak
tutma kesinti
tutmak ağrımak, alıkoymak, avlamak, bağlamak, başlamak, beğenmek, benimsemek, bürümek, girişmek, izlemek, kalmak, kaplamak, kapmak, kavramak, kullanmak, müdafaa etmek, saklamak, sarmak, saymak, sunmak, taraftar olmak, tutuklamak, uğramak, ulaşmak, varmak, yakalamak, yapışmak, yapmak, yenmek, yönelmek, zapt etmek
tutsak esir
tutsaklık esaret
tutturmak bağlamak, raptetmek, takip etmek
tutu ipotek, rehin
tutucu muhafazakâr
tutuk çekingen, durgun, kapalı, kesik, sıkılgan, tutuklu
tutukevi dam, tomruk
tutuklama tevkif
tutuklamak hapsetmek, tutmak
tutuklu mevkuf
tutulma kesinti
tutulmak kazanmak, kesilmek, olmak, sevmek
tutulmuş müptela
tutum davranış, ekonomi, gidiş, hâl, hareket, hareket tarzı, hesap, idare, iktisat, seçenek, şekil, tavır
tutumlu hesaplı, kanaatçil
tutumsuz müsrif, savruk, savurgan
tutumsuzluk israf
tutunmak çıkışmak, dayanmak, direnmek, kullanmak, sataşmak, yerleşmek
tutuşmak girişmek, kızarmak, yanmak
tutuşturmak dökmek, yakmak
tutya çinko, sürme
tuvalet ayakyolu, hela, wc, yüznumara
tuzak ağ, al, komplo, tele
tüberküloz verem
tüccar tacir
tükenmek bitmek, erimek, geçmek, sönmek
tükenmeyen tükenmez
tükenmez sonsuz
tükenmez kalem tükenmez
tüketici istihlakçı
tüketilmek gitmek
tüketmek harcamak, kurtarmak, sarf etmek, süpürmek, temizlemek, yemek
tüm bütün, hamı, hepsi, kül, tam, tamam, tümsek
tümbek tümsek
tümce cümle
tümce bilgisi söz dizimi
tümen yığın
tümleç tamamlık
tümlemek tamamlamak
tümör ur
tümsek kabarcık, tepecik, tüm, yükselti
tümsekli kabarık
tümü hepsi
tümüyle sırf
tün gece
tüp tulum
tür cins, çeşit, kabil, kalem, nev, soy, tarz, türlü, zümre
türap toprak, toz
türe adalet
türedi zıpçıktı
türel hukuki
türemek çoğalmak, gelmek, hasıl olmak, üremek
türlü çeşit, çeşitli, kabil, muhtelif, tür
tüs ıl, renk
tütsü duman, içki
tütsülü bulanık, karışık
tütün duman
tüvana canlı, dinç, kuvvetli
tüydürmek aşırmak, çalmak
tüymek kaçmak, yayınmak
tüyo kopya
tüysüz kabak
tüze hukuk
tüzel hukuki
tüzük nizamname
twerk şeveke
twerkçü şevekeci
uca yüce
ucuz adi, bozuk, erzan, hesaplı
ucuzlamak ucuzlaşmak
ucuzlaşmak ucuzlamak
ucuzlaştırma indirim, tenzilat
ağız, had, hudut, ibik, sınır, son
uçak tayyare
uçarı bozgun, havai, sefih
uçarılık sefahat
uçkun heyelan
uçlanmak vermek
uçmak belirmek, cennet, kalkmak
uçmuş uçuk
uçuk hafif, kabarcık, soluk
uçurmak koparmak, savurmak
uçurum kaş, yar
uçuş pervaz
ufacık küçücük
ufacık tefecik çelimsiz
ufak küçük
ufak tefek küçük, zayıf
ufaklık bit
ufalanmak dağılmak
ufalmak küçülmek
ufki yatay
ufuk çevre, görüş, ihata
ufunet cerahat, irin
uğramak düşmek, sarkmak, tutmak, yaklaşmak
uğraş cenk, iş, meslek, meşguliyet, mücadele
uğraşı meşgale
uğraşma müsademe, savaş
uğraşmak bakmak, didişmek, savaşmak
uğraştırma işgal
uğratmak çıkmak, düşürmek, kovmak, salmak, savmak
uğru hırsız
uğrulamak çalmak
uğruna için
uğunmak katılmak, savsaklamak
uğur amaç, gaye, hedef, sur, şans, talih, yol
uğurlu kutlu, mübarek
uğursuz kara, meşum, musibet, şom
uhde görev, sorumluluk
ukde düğüm, yumru
ukmak anlamak, düşünmek, paykamak
ukubet ceza
ulak haberci
ulam nicelik, nitelik
ulama bağlama, ek, ilave, katkı
ulamak birleştirmek, eklemek, ilave etmek, katmak
ulaşım alaka, rabıta, temas
ulaşma idrak
ulaşmak aksetmek, bulmak, çatmak, dayamak, dayanmak, değmek, elde etmek, erişmek, gelmek, girmek, gitmek, göndermek, inmek, kavuşmak, mazhar olmak, tutmak, uzanmak, varmak, vasıl olmak, yansımak, yetişmek, yetmek
ulaşmış nail
ulaştırmak iletmek
ulu koca, yüce
ululamak ağırlamak
ulular kibar
ululuk heybet
ulus millet
ulusal milli
ulusalcı milliyetçi
ulusallık milliyet
ulusçu milliyetçi
uluslararası beynelmilel, enternasyonal, milletlerarası
ulvi semavi, yüce
umacı öcü
umar çare
umde ilke
umma ümit
ummak beklemek, demek, sanmak
umman okyanus
umu arzu, istek, umut
umulmayan şaşmak
umulur muhtemel
umum ahali, bütün, halk, herkes, kamu, tüm
umumen genellikle
umumi genel, topyekûn
umumiyetle genellikle
umursamak meraklanmak
umursamamak savsaklamak
umursamaz lakayıt
umut düş, rüya, ümit
umut etmek ummak
umutsuzluk ümitsizlik
unsur faktör, ilke, öğe, uzuv
unutkan huşsuz
unutmak bağışlamak, bırakmak, çıkmak
unutulmak küllenmek
unvan adres, san
ur dert, şiş, tümör, yenitüreme
uran endüstri, sanayi
uray belediye
urba giysi
urgan kement
uruk soy, sülale
uruk uşak çoluk çocuk
us akıl
usa vurma muhakeme
usanç sıkıntı, üzüntü
usanmak bezmek, bıkmak, kanıksamak, yılmak
uskur pervane
uslanmak durulmak, düzelmek, ıslah olmak
uslu akıllı, edepli, itaatli, paşa, söze bakan, tek, yüzüyola, zeki
usta becerikli, cambaz, ehil, erbap, mahir, sanatkâr, üstat
ustalık ehliyet, iş, maharet, marifet
ustalıklı usturuplu
usturuplu dakik, dürüst, münasip, uygun
usul metot, tarz, yol, yöntem
usulsüzlük yolsuzluk
uşak çocuk, hizmetçi, hizmetkâr, kullukçu, nöker, tayfa
uşak bahçesi anaokulu
uşak saldırma düşük, kürtaj
uşak salma kürtaj
uşaklık rahim
utanç hicap
utangaç mahcup, sıkılgan, tor
utangaçlık mahcubiyet
utangan utangaç
utanma hicap, yüz
utanmak çekinmek, ekşimek, haya etmek, korkmak, sıkılmak, şişmek
utanmaz arsız, kepaze, pişkin, yüzsüz
utkulu muzaffer
utmak yenmek
uyak kafiye
uyandırma ikaz
uyandırmak kaldırmak, uyarmak
uyanık açıkgöz, agâh, ayık, kurnaz, tetik
uyanıklık dikkat, teyakkuz
uyanmak belirmek, depreşmek
uyarı haberdarlık, ihtar, ikaz, tembih
uyarım tembih
uyarlamak aktarmak
uyarlanmak alınmak
uyarlık uygunluk
uyarma ihtar, ikaz, irşat, tembih
uyarmak dürtmek, haberdarlık etmek
uyartı ihtar, uyarı
uydu peyk
uydurma asılsız, blöf, derme çatma, sahte, uyduruk, uydurulmuş, yalan
uydurmaca düzmece, sahte
uydurmak becermek, bulmak, elde etmek, sağlamak
uyduruk uydurma
uydurulmuş uydurma
uygar çağdaş, medeni, medenî
uygarlık medeniyet
uygulama infaz
uygulamak tatbik etmek, vurmak, yapmak
uygulamalar icraat
uygulamalı tatbikî, tecrübi
uygulanan geçerli
uygulanmaz olmak kalkmak
uygun elverişli, iyi, makul, munis, mutabık, muvafık, münasip, müsait, şayan, şık, tatminkâr, usturuplu, yarar, yaraşıklı, yerinde
uygun olmak bağdaşmak, sığmak, yakışmak, yaklaşmak
uygunluk liyakat, mutabakat, uyum
uygunsuz ekşi, münasebetsiz, yersiz
uyku düş, gaflet
uykulu mahmur
uykuluk dalak
uylaşmak anlaşmak, uzlaşmak
uyma intibak, riayet, takip
uymak bağdaşmak, dinlemek, gelmek, yaraşmak
uymayan uygunsuz
uymaz aykırı
uyruk tabiiyet, tebaa, vatandaş
uyrukluk tabiiyet
uysal itaatli, munis, söze bakan, yumuşak, yüzüyola
uyuklama şekerleme
uyuklamak dalmak, mürgülemek
uyum ahenk, düzen, geçim, intibak, mutabakat, uygunluk
uyumak dalmak, yatmak
uyumamış uyanık
uyumsuz dağınık, eğreti
uyuntu miskin, tembel, uyuşuk
uyuşma anlaşma, ittifak
uyuşmak yola gitmek
uyuşmazlık ihtilaf, zıddiyet
uyuşmuş uyuşuk
uyuşturucu maden
uyuşuk süst, tembel
uyutmak aldatmak
uyuz gicişme, kaşınma, kotur
uyuzlu uyuz
uz becerikli, güzel, iyi, mahir
uzak ırak
uzaklanmak nazlanmak
uzaklaşmak kırmak
uzaklaştırmak ayırmak, azletmek, çıkarmak, kovmak, kurtarmak, sökmek
uzaklık açıklık, mesafe
uzaktan şahsen
uzam vüsat
uzamak inmek
uzanım boyut, nitelik, ölçü, özellik
uzanmak gitmek, ulaşmak, yetişmek
uzantı uzatılmış
uzatılmış uzantı
uzatmak atmak, dayamak, germek, göndermek, oyalamak, uzatmak, vermek
uzay feza, gök, mekân
uzay gemisi mekik
uzay taşı gök taşı
uzlaşma ahenk, mutabakat
uzlaşmak bağdaşmak, barışmak, geçinmek
uzlaştırıcı ara bulucu
uzlaştırma telif
uzluk ehliyet
uzman mahir, mütehassıs
uzmanlaşma ihtisas
uzmanlık ihtisas, marifet
uzun dişli açgözlü, hırslı, tamahkâr
uzun etek şapşal
uzun hayvan yılan
uzun kulaklı eşek
uzunluk boy
uzunluk dairesi boylam
uzuv aza, organ, unsur, üye
ücra sapa
ücret müzd
üç buçuk değersiz, üstünkörü
üçayak sacayağı
üçbucak üçgen
üçgen üçbucak
üçkâğıt dolap, düzen, hile
üçkağıtçı dolandırıcı
üçkâğıtçı kartbasan, kumarbaz, leylaç
üçkâğıtçılık dolandırıcılık
üflemek üfürmek
üfürmek esmek, üflemek
üfürükçülük etmek okumak
üleş pay
üleşmek ayırmak, bölünmek, bölüşmek, paylaşmak
üleştirme tevzi
üleştirmeler tevziat
ülfet görüşme, tanışma
ülgüç jilet
ülke devlet, diyar, el, iklim, il, memleket, mülk, toprak, yer
ülkü dava, ideal, mefkûre, şiar
ülküsel ideal
ülser yara
ümit umut
ümit etmek beklemek, ummak
ümitsizlik yeis
ümmi sevatsız
ümran bayındırlık
ümranlı bayındır
ümük boğaz, gırtlak
ün ad, nam, san, ses, şan, şeref, şöhret, tavış
ünalga diktafon
ünalgı radyo
ünite birim
üniversal evrensel
ünlem nida
ünlemek seslenmek
ünlü meşhur, sait, sesli, şöhretli, tanınmış
ünsiyet iletişim, komünikasyon
ünsüz samit, sessiz
ürem faiz, nema
üremek artmak, çoğalmak, türemek, yetişmek
üretici müstahsil
üretim istihsal, kuruluş
üretme çoğaltma
üretmek çıkarmak, yapmak
ürkek çekingen
ürkekçe ürkek
ürkmek çekinmek, irkilmek, yılmak
ürküntü vahşet
ürpermek korkmak
ürperti esme, titreme
ürümek havlamak
ürün eser, hasılat, mahsul, meyve, semere
üryan çıplak
üs asıl, esas, kök, temel
üslup hava, tarz
üst arka, beden, giyecek, giysi, öte, vücut, yan, yüzey
üst dikili üstyapı
üst üste sıkışık
üstat ehil, usta
üsteleme tekit
üstelemek depreşmek, direnmek, katılmak, zorlamak
üstelik bile, caba, fark, güçlü, kuvvetli, sağlam
üstenme taahhüt
üstlenme taahhüt
üstlenmek taşımak
üstler erkân
üstlük aba
üstün faik, kudretli, kuvvetli, seçkin
üstüne dair
üstüne düşmek durmak
üstüne götürmek gocunmak
üstünkörü eğreti, gelişigüzel, sathi, yalandan, yarım yamalak, yüngül
üstünlük galebe
üstyapı üst dikili
üşenen erincek
üşengeç erincek, tembel
üşengen üşengeç
üşenmek erinmek, tembellik etmek, yüksünmek
üşmek üşüşmek
üşüntü etmek üşüşmek
üşüşmek birikmek, toplanmak, yığışmak
ütmek yenmek
ütülmek kaybetmek
üvendire gönder, mıh, mıhça
üye aza, uzuv
üzere gibi, neredeyse
üzeri beden, boyun, giysi, kimlik, satıh, varlık, vücut, yüz, yüzey
üzerine dair, hakkında
üzgü cefa, eziyet
üzgün bitkin, kırık, mahzun, meyus
üzmek incitmek, sıkmak, yormak
üzücü acı, acıklı, fena
üzülme teessür
üzülmek hayıflanmak, kaygılanmak, kıvranmak, meraklanmak
üzülmüş müteessir, üzgün
üzünç üzüntü
üzüntü acı, dert, elem, ezgi, gaile, gam, karanlık, kaygı, keder, kor, tasa, teessür, usanç, yara, yeis
üzüntüler teessürat
üzüntülü kederli, müteessir, yanık, yaralı
vabeste bağlı
vacip gerekli
vade mehil, mühlet
vadeli hesap vadeli pul
vadeli mevduat vadeli hesap
vadeli pul vadeli hesap
vadi alan, tarz, yol
vahametli vahim
vahdaniyet birlik
vahdet birlik, teklik
vahi boş, saçma
vahim ağır, ciddi, korkulu
vahit bir, birim, tek
vahşet korku
vahşi yaban, yabani, yamyam
vahvahlanmak yakınmak
vaka hadise, olay
vakar temkinlilik
vakarlı ağırbaşlı
vakfe duruş
vakfedilmiş mevkuf
vakıa gerçi, olay, olgu
vakıf para
vâkıf olmak bilmek, öğrenmek
vakit aralık, çağ, saat, zaman
vakit kaybetmeden hemen
vaktizamanında vaktiyle
vakur ağırbaşlı, ciddi, veznin
vale bacak, oğlan
valf vana
valide ana, anne
valideyn ebeveyn
valilik il, vilayet
valiz camedan
valör anlam, değer
vandöz satıcı
vantilatör fan, yelletke
var mevcut, olanca
var olmak çıkmak, durmak, yaşamak, yatmak
varak yaprak
varaka varak
varakpare mektup, name
vardırmak götürmek
varidat gelir
variyet varlık
varlanmak palazlanmak
varlı zengin
varlık hayat, mal, mevcudiyet, mülk, ömür, para, sermaye, üzeri, vücut
varlıklı zengin
varmak çıkmak, dayamak, dayanmak, erişmek, evlenmek, gelmek, gitmek, inmek, kavuşmak, tutmak, ulaşmak, vasıl olmak, yetişmek
varoluş mevcudiyet
varsayım faraziye
varsayımsal farazi
varsaymak bilmek, saymak, tutmak
varsıl zengin
varyemez cimri
vasat muhit, orta, ortam, şerait
vasati ortalama
vasi kayyum
vâsi engin, geniş
vasıf mahiyet, nitelik
vasıflar evsaf
vasıl olmak çatmak, ulaşmak, varmak, yetişmek
vasıta anahtar, aracılık, araç, taşıt
vasıtacı ara bulucu
vasıtacılık delalet
vasıtalı dolaylı
vasıtalık aracılık
vasıtasız doğrudan
vasiyet vasiyetname
vasiyetname vasiyet
vatan sıla, yurt
vatandaş tebaa, uyruk, yurttaş
vatandaşlık tabiiyet
vatvat yarasa
vaveyla çığlık, hay küy
vazetmek koymak
vazgeçilmez elzem
vazgeçirmek sökmek
vazgeçme ricat
vazgeçmek caymak, geçmek, terk etmek
vazgelmek vazgeçmek
vazife görev, işlev, ödev, tapşırık, vecibe, yevmiye, yumuş
vazıh açık, aydın, aydınlık, belli
vaziyet durum, hâl, konum, tavır, yer
vazolunmak konulmak
ve ma
veba kolera
vebal günah
veca ağrı
vecibe borç, ödev, vazife
vecih çehre, yüz
veciz aydın, kıssa
veçhe semt, taraf, yön
veda etmek vedalaşmak
vedia emanet
vefalı vefakâr
vefasız hayırsız
vefasızlık hıyanet
vefat ölüm
vefat etmek ölmek
vehim evham, kuruntu
vehleten ansızın
vejetasyon ur
vekâlet bakanlık, nazırlık
vekil bakan, milletvekili, sözcü
vekillik bakanlık, vekâlet
veladet doğum
veledizina piç
velespit bisiklet
velet çocuk, oğul
velev eğer, hatta, velevki
velevki velev
veli ermiş, mukaddes, pak
velinimet ana, halaskâr, hami, havadar
veliyullah veli
velur kadife
velut barlı, mahsullü, verimli
veraset irsiyet, kalıtım
verdiş teamül
verecekli borçlu
veremli verem
vergici tahsildar
vergili verimli
veri bilgi, malumat
verilen maruz
verilmek çıkmak
verim mahsul, mahsuldarlık, randıman, semere
verimkâr verimli
verimli cömert, dişi, mahsuldar, mübarek, velut, zengin
verimsiz boş, çorak, kısır, sıfır, yetersiz
veriş alışveriş
verme tevdi
vermek ayırmak, bayılmak, çevirmek, dayamak, görmek, harcamak, hasretmek, iletmek, katmak, lütfetmek, ödemek, satmak, serpmek, tespit etmek, uzatmak
vermemek kesmek
versiyon sürüm, yorum
vertikal dikey
vesair diğer
vesika belge, senet
vesikalık fotoğraf vesika
vesile anahtar, bahane, fırsat, münasebet, sebep
vesvese evham, kuruntu
veteriner baytar
vetire süreç
veya veyahut, ya, yahut
veyahut veya, yahut
vezin ölçü, tartı
vezinli ölçülü
veziriazam sadrazam
vezne terazi
veznin ağır, ağırbaşlı, ciddi, ılımlı, oturaklı, vakur
vibrasyon titreşim
vicdansız yüzsüz
vıcık vıcık değersiz, sıvık
vıcık vıcıklık yumuşaklık
vıcırdamak hareket etmek
vikaye etmek esirgemek, korumak
vilayet eyalet, il
vınlamak vıyıldamak
vira etmek almak, toplamak
viraj büklüm, dönemeç, dönme
virajsız düz
viran berbat, harap
virane tufeyli, yıkıntı
viranelik yıkıntı
vişne albalı
vitrin camekan
viyak viyak ınga ınga
viyaklamak ağlamak, çığırmak
vıyıldamak vınlamak
vızıldamak sızlamak, sızlanmak
vızıldanmak sızlanmak, yakınmak
vızır vızır daima, hemişe
vizite hekim hakkı
vızlamak vızıldamak
vizyon görünüm, ülkü
vokal ünlü
voli kâr, kazanç, vurgun
volkan yanardağ
voltaj gerilim
vualet örtü
vukuat ahvalat, hadise
vukuf bacarıklık, bilgi, bilik
vukufsuz bilgisiz
vukufsuzluk bilgisizlik
vuraç raket
vurdum duymaz itinasız, lakayıt
vurgulamak nazara çattırmak
vurgun âşık, muhtekirlik, müptela, soygun, spekülasyon
vurgunculuk spekülasyon
vurma dayak, isabet
vurma işareti çarpı işareti
vurmak aksetmek, basmak, çakmak, çalmak, çarpmak, çekmek, çıkmak, dayamak, desteklemek, dokunmak, dövmek, düşmek, girmek, güllelemek, inmek, koymak, kurşunlamak, öldürmek, soymak, takmak, uygulamak, yansımak, yaralamak
vuru vuruş
vurulmak sevdalanmak
vurulmuş meftun
vurunmak koymak
vuruş darbe, tempo
vuruşma müsademe
vuruşmak çarpışmak, savaşmak
vuslat görüş
vuzu abdest
vuzuh açıklık, aşikârlık, aydınlık
vücut beden, cisim, gövde, ten, üst, üzeri, varlık
vürut gelme
wc tuvalet
ya bes, evet, veya
yaban ıssız, vahşi, yabani
yabancı bigâne, ecnebi, el, garip, haricî, özge, yad
yabancılamak yadırgamak
yabani tor, vahşi, yaban, yamyam
yabanıl vahşi, yabani
yabanıllık vahşet
yabanlık kişilik
yabansı acayip, çirkin, kanunsuz, kötü
yaçın fotoğraf, kılık
yad özge, yabancı
yâd hatır
yâd zihin
yad el gurbet
yad eller gurbet
yâd etmek anmak, hatırlamak
yaddaş hafıza
yâddaş hatır
yadigâr anı, armağan, hatıra
yadırgamak garipsemek, küllenmek
yadırgamaz olmak ısınmak
yadırganan acayip
yadırgatıcı tuhaf
yadsıma inkâr
yağar yağmur
yağcı dalkavuk, yaltak
yağdanlık dalkavuk
yağday durum, hâl, vaziyet
yağdırmak sağlamak, savurmak, söylemek, vermek
yağı düşman, hasım
yağılık düşmanlık
yağır kel
yağış yağmur
yağışsız kurak
yağız esmer, siyah, yiğit
yağlı semiz
yağlı ip darağacı
yağlık çevre, mendil
yağma garet, soygun, soygunculuk, talan
yağma etmek yağmalamak
yağmak düşmek
yağmalamak garet etmek, talan etmek
yağmur bereket, bolluk, çokluk, siper, yağış
yağsız ince, zayıf
yahut veya, veyahut
yaka kenar, kıyı, sahil, semt, taraf, yakalık
yakacak yakıt
yakalamak anlamak, belirlemek, paketlemek, tutmak
yakalanmak kazanmak
yakalık yaka
yakarış dua
yakarma niyaz
yakarmak hahiş etmek, yalvarmak
yakasız gömlek kefen
yakasız mintan kefen
yakıcı dokunaklı
yakın DOĞRU
yakında geçenlerde, şimdi
yakinen gerçekten, yakşıca
yakınlar etraf
yakınlarında DOĞRU
yakınlaşmak yaklaşmak
yakınlığında sularında
yakınlık hususiyet
yakınma şikâyet
yakınmak ağlamak, koymak, sızlamak, sızlanmak, şikayet etmek
yakıntı şikâyet
yakışık uygunluk
yakışık almak düşmek
yakışıklı güzel, kıvrak, yaraşıklı
yakışıksız ekşi, münasebetsiz, müstehcen
yakışır uygun, yaraşıklı
yakışma tenasüp
yakışmak düşmek, gitmek, kaldırmak, yaraşmak
yakışmamış eğreti
yakıştırmak uydurmak, yormak
yakıt yakacak, yanacak
yaklaşan yakın
yaklaşık ortalama, tahminen, takriben, takribî
yaklaşmak benzemek, uğramak
yaklaştırmak tutmak
yakmak acıtmak, bestelemek, dağlamak, dökmek, kavurmak, mahvetmek
yakşı iyi, olur, peki
yakşı yol güle güle
yakşıca yakinen
yakşıca dövmek tepelemek
yakşılaşmak iyileşmek
yakut saha
yalabık güzel, ikiyüzlü, kaypak, parıltı, parlak, sevimli, şimşek, yakışıklı
yalabımak ışıldamak, parıldamak, parlamak
yalaka arsız, dalkavuk, sırnaşık
yalama olmak aşınmak
yalan dolma, mantar, uydurma
yalan danışma palavra
yalan yanlış karmakarışık, üstünkörü
yalancıktan yalandan
yalandan sureta, üstünkörü, yalancıktan
yalanlama tekzip
yalanlamak reddetmek, tekzip etmek
yalavaç peygamber
yalaz alaz, alev
yalçın dik, düz, kaygan, sarp
yaldırak parlak
yaldız zer, zerli
yaldızlama tezhip
yalgın serap
yalı sahil
yalım alev, şule
yalın alev, basit, bezeksiz, çıplak, dal, düz, sade
yalın durum mücerret
yalın kat basit, üstünkörü
yalıncak çıplak
yalınç basit
yalınlaşmak sadeleşmek
yalınlık açık
yalıtıcı yalıtkan
yallah git
yalman dik, sarp
yalnız ama, bir, hemen, sade, sadece, salt, tenha
yalnızca ancak, sadece, salt, sırf, tek, yalnız
yalnızlık vahşet
yalpak dalkavuk, uçurum
yalpalamak ırgalanmak
yalpı yamaç
yalpık yayvan
yaltak dalkavuk, şakşakçı, yağcı
yaltakçı yaltak
yaltaklanmak yılışmak
yaltaklık etmek yaltaklanmak
yalvaç peygamber
yalvarış rica
yalvarma niyaz
yalvarmak yakarmak
yamaç huzur, kat, ön
yamak kömekçi, nöker, yardımcı
yamalamak yamamak
yamamak yamalamak
yaman duman, huysuz, kötü
yamanlamak kötülemek
yamru yumru yumru
yamuk yumuk yamru yumru
yamulmak eğilmek
yamyam adamyiyen, vahşi, yabani
yamyaş sırılsıklam
yan cephe, cihet, huzur, kanat, kat, kenar, semt, taç, tali, taraf, üst, yer, yön, yüz
yan taraf böğür
yan yan yanlamasına
yan yana birlikte
yanacak yakıt
yanar döner janjan
yanarca meşale
yanardağ volkan
yanardöner alıştım yandım, janjan
yanaşma tutma
yandaki bitişik
yandaş taraftar
yandaşlık taraftarlık
yandırmak yakmak
yangı iltihap
yangılanmak iltihaplanmak
yangın âşık, coşkunluk, düşkün
yanık dokunaklı, duygulu, kebap
yanılarak yanlışlıkla
yanılgı hata, sehiv, YANLIŞ, yanlış
yanılma galat, hata
yanılmak aldanmak, atlamak, sürçmek
yanılmazlık isabet
yanıltı sehiv
yanında birlikte
yanında olmak desteklemek, yardımcı olmak
yanıt cevap, karşılık
yanıtlamak cevap vermek
yanka film
yankı akis, aksiseda
yankılanmak aksetmek, aksiseda vermek
yanlama çepine, eğrisine, köndelen, yanlamasına
yanlamasına yanlama
yanlar etraf
yanlış hata, sehiv, yanılgı
yanlışlık cürüm, hata
yanlışlıkla bilmeden, kazara, sehven
yanlışsız dürüst
yanmak çabalamak, parıldamak, parlamak
yanmış kebap
yansıma akis
yansımak aksetmek, ulaşmak, vurmak
yansıtmak aktarmak, iletmek
yansız bitaraf, tarafsız
yanşak geveze
yapabilmek yetişmek
yapak yapağı
yapamamak kalmak
yapan fail
yapay suni, yapmacık
yapı bina, bünye, kuruluş, mimari, örgü
yapı taşı esas, temel
yapı yeri şantiye
yapıcı olumlu
yapılanma oluşum
yapılanmak oluşmak
yapılaşmak oluşmak
yapılı iri
yapılış bünye, kuruluş, nitelik
yapılmak çıkmak
yapılmış mamul
yapım imal, inşa, inşaat
yapımevi imalathane
yapınmak özenmek
yapıp etmek yapmak
yapışkan bulaşık, tutkal, yapıştırıcı, zamk
yapışmak sarılmak, sataşmak, tutmak
yapıştırıcı yapışkan
yapıt eser, kitap, mahsul, yayın
yapma suni, yapmacık
yapmacık sahte, suni, yapay, yapma, zahirî
yapmacıksız içten, samimi
yapmak açmak, çıkarmak, davranmak, düzeltmek, etmek, gitmek, görmek, hareket etmek, ifa etmek, kılmak, kurmak, olmak, onarmak, tamir etmek, tutmak, uygulamak, yaratmak
yaprak varak
yaprak sigarası puro
yapraklanmak yeşermek
yaptırım ceza, müeyyide
yar uçurum
yâr dost, sevgili, tanıdık
yâr yardımcı
yara acı, cerahat, dert, üzüntü
yaradılış damar, fıtrat, hasiyet, hilkat, huy, mizaç, seciye, tabiat, tıynet
yaradılıştan taban, tabiaten
yarak silah
yaralamak incitmek, kırmak, vurmak
yaralanmak gücenmek, incinmek, kırılmak
yaramaz çapkın, haylaz, hınzır
yarar çıkar, elverişli, fayda, kâr, kazanç, menfaat, uygun
yararlanma istifade
yararlanmak anlamak, istismar etmek
yararlı hayır, iyi, olumlu
yararsız beyhude, boş, çöp, eğreti, faydasız, gereksiz, kısır, nafile
yaraşan layık, yaraşıklı
yaraşık uygunluk
yaraşıklı uygun, yakışıklı
yaraşır layık, şayan, uygun
yaraşırlık liyakat
yaraşmak gitmek, uymak, yakışmak
yaraşmayan uygunsuz
yaraştırma tensip
yaratan mucit
yaratıcı mucit
yaratık mahluk
yaratma halk
yaratmak yapmak
yarayan yarar
yarbay kaymakam
yardakçı elbir
yardım bağış, etki, himmet, iane, katkı, kömek, lütuf, medet, muzaheret
yardımcı muavin, orunbasar, yamak, yâr, yaver
yardımcı olmak desteklemek
yâren arkadaş
yârenlik muhabbet, sohbet
yargı hüküm, karar
yargı yeri mahkeme
yargıcı hakem
yargıç hakim
yargıevi mahkeme
yargılama eleştiri, muhakeme
yargılamak muhakeme etmek
yarık patlak, yara
yarılmak patlamak
yarım buçuk, eksik, noksan, sakat
yarım akıllı aptal
yarım yamalak eksik, elüstü, fevrî, tez, üstünkörü
yarımlık fıtık
yarın sabah
yarış koşun, rekabet, yarışma
yarışım yarışma
yarışlık pist
yarışma müsabaka, rekabet, yarış
yarıyıl dönem, sömestir, sömestre
yarlıgama bağışlama
yarlık ferman
yarma dövme, irmik
yarmak açmak, dilmek
yas matem
yasa kanun
yasa dışı gayrikanuni, illegal, kanunsuz
yasak haram, kadağan, memnu, yok
yasak etmek yasaklamak
yasakçı bekçi, nöbetçi
yasaklamak kadağan etmek, menetmek
yasal kanuni, meşru
yasalı kanuni
yasama kanunvericilik, teşri
yasasız kanunsuz
yaslamak dayak olmak, dayamak, söykemek
yaslanan müstenit
yaslanma istinat
yaslanmak dayanmak, güvenmek
yaslı acıklı
yasmık mercimek
yastamak dayamak, yaslamak
yastıklama yığma
yaş çağ, ıslak, kötü, taze, zor
yaşa yaşasın
yaşam hayat, ömür
yaşam biçimi hayat tarzı
yaşam öyküsü öz geçmiş
yaşama can
yaşamak durmak, duymak, geçinmek, geçmek, görmek, hissetmek, kalmak, oturmak
yaşantı hayat, hayat tarzı
yaşarmak ıslanmak
yaşasın yaşa
yaşayan canlı
yaşıt emsal
yaşlanmak büyümek, eskimek, ihtiyarlamak, kocamak
yaşlı ihtiyar, karı, koca, pinpon
yaşlı başlı olgun
yaşlılar yurdu huzurevi
yatak denk, döşek, mecra
yataklı yataklı vagon
yataklık karyola
yatalak tifo
yatay ufki
yatır evliya
yatırım maya, mevduat
yatırım yapmak maya koymak
yatırmak bastırmak, düzeltmek, harcamak
yatışma sükûnet
yatışmak durulmak, kırılmak, sakinleşmek, sakitleşmek
yatıştırıcı müsekkin
yatkın çürük
yatkın olmak yaraşmak
yatmak bulunmak, eğilmek, uyumak
yavan bilgisiz
yavanlaşmak yozlaşmak
yavaş ağır, alçak, hafif
yavaş olmak yavaşlamak
yavaş yavaş tedricen
yavaşça usulca
yavaşlamak tavsamak
yave boşboğazlık, cefengiyat
yaver yardımcı
yavru bala, çocuk, döl, evlat
yavşak sirke
yavuklu istekli, namzet, sevgili, sevimli
yavuz çetin, fena, güçlü, gürbüz, güzel, iyi, kötü
yavuzlanmak sertleşmek
yavuzlaşmak sertleşmek
yay keman, zemberek
yaya ayakla, geçici, piyade, yayan
yaya kaldırımı kaldırım
yayan ayakla, bilgisiz, naşir, piyade, yaya
yayçizer pergel
yaydırma tevzi
yaygara bağırtı, çığırtı, ses, şikâyet
yaygı pala, sergi
yaygın geniş
yayık kovan, yayvan
yayılma istila
yayılmak aksetmek, büyümek, çıkmak, çökmek, otlamak, sirayet etmek, sıvışmak, sızmak, yansımak, yaygınlaşmak
yayılmış yayık
yayım neşir
yayımcı naşir, tabi
yayımlamak açıklamak, çap etmek, çıkarmak, neşretmek
yayımlanmak çıkmak
yayın eser, neşriyat, yapıt
yayınevi neşriyat
yayınmak tüymek
yaylak otlak
yaylım otlak
yayma neşir, teşmil, tevzi
yaymaca propaganda
yaymak neşretmek, vermek, yazmak
yayvan yayık
yaz bahar, ilkbahar
yazar edip, kalem, muharrir, müellif
yazboz tahtası kara tahta
yazgı alın yazısı, hayat, kader, takdir, yazı
yazı alfabe, hat, kır, makale, mektup, ova, yazgı
yazı tahtası kara tahta
yazı yaban kır, ova
yazıcı yazar
yazığı gelmek acımak
yazıhane büro
yazık günah
yazıklanma teessüf
yazılmak geçmek, girmek, kaydolmak, sevmek
yazım imla
yazın edebiyat
yazınsal edebî
yazışma haberleşme, muhabere
yazıt hatıra, kitabe
yazma çit, değirmi
yazmak açmak, kaydetmek, sermek, söylemek
yazman kâtip
yeçim çözüm
yeçmek çözmek
yedek ihtiyat, redif, yular
yedinci sanat sinema
yedirmek beslemek
yegâne biricik, tek
yeğ daha güzel, daha yakşı
yeğen bacı oğlu, kardeş oğlu
yeğin baskın, iyi, katı, üstün
yeğinlik şiddet
yeğleme tercih
yeğni hafif
yeis ümitsizlik, üzüntü
yek bir, tek
yekdil mutabık
yekdillik mutabakat
yeke iri, kocaman, pezevenk
yekinmek davranmak, kımıldamak
yekpare bütün
yeksan bir, düz, eşit
yekta tek
yekten birden, birdenbire, derhal
yekûn toplam
yekün toplam
yel rüzgar, rüzgâr
yeldoksan aralık
yele perçem
yeleç havadar
yeleken havadar
yeleme havai
yelken yelkenli
yelkenli yelken
yelkovan akrep
yellemek sallamak
yellencek salıncak, tahterevalli
yelletke fan, vantilatör
yelsemek bayatlamak
yeltenmek demek, kalkmak, meyletmek, özenmek
yem olta
yeme yiyecek
yemeden içmeden hemen
yemek aş, batmak, çizmek, dalamak, delmek, ekmek, harcamak, ısırmak, kemirmek, lokma, mahvetmek, oymak, taam, tüketmek
yemeni çit, değirmi
yemin ant
yemiş incir, kavun, meyve, semere
yemlemek beslemek
yemlik rüşvet
yengeç harçenk
yengi galebe, galibiyet, zafer
yeni acar, gıcır gıcır, henüz, sıfır
yeni ay hilal
yeni baştan yeniden
yeniden gene, tekrar, yine
yenik mağlup
yenilenmek canlanmak
yenilgi bozgun, hezimet, mağlubiyet
yenilik haber
yenilme yenilgi
yenilmek kaybetmek
yenirce frengi
yenişmek çekişmek
yenitüreme ur
yenmek aşınmak, bastırmak, bozmak, çommak, ezmek, haklamak, kazanmak, tutmak
yenmiş muzaffer, yenik
yenün ceride, gazete
yepelek narin, zarif
yepyeni görülmemiş
yer alan, arazi, arsa, arz, belde, bucak, durum, dünya, görev, iz, konum, mahal, makam, mekân, mevki, mevzi, nokta, önem, taraf, ülke, vaziyet, yan, zemin
yer biçimleri engebe
yer bilimci jeolog
yer bilimi jeoloji
yer kabuğu yeryüzü
yer sarsıntısı deprem
yer sıçanı köstebek
yer yağı petrol
yer yuvarı dünya
yer yuvarlağı dünya
yeraltı aykırı
yerdegezen yılan
yerden bitme türedi
yere devrilmek düşmek
yeregeçen havuç
yerel mahalli, mevzii
yerelması çisil, patates
yerey arazi
yergi hiciv
yerinde iyi, münasip, şık, uygun, yeterli
yerindelik isabet
yerinme teessüf
yerinmek hayıflanmak
yerkökü havuç
yerküre dünya
yerleşik oturak, oturmuş
yerleşim iskân
yerleşme istikrar, teessüs
yerleşmek oturmak
yerleşmiş oturmuş
yerleştirme düzen, iskân
yerli evcil
yerme gıybet
yermek geçmek, pislemek, sövmek, tiksinmek
yersiz abes, anlamsız, fuzuli, uygunsuz
yersiz hareket gaf
yersiz iş gaf
yeryüzü arz, dünya, küre, zemin
yeşermek patlamak
yeşillenmek yeşermek
yetenek istidat, kabiliyet, kapasite, kudret
yetenekli mahir
yeteneksiz zayıf
yeter bes, kâfi
yeter olmak çıkışmak, dayanmak, gitmek
yeter sayı nisap
yeterli yerinde
yeterli olmak kifayet etmek
yeterlik kifayet
yeterlilik ehliyet, kifayet, liyakat
yetersiz dar, yoksul
yetersizlik zaaf
yeti bellek
yetik olgun, yetişmiş
yetim öksüz
yetinme idare, iktifa, kanaat
yetinmek avunmak, kalmak, kani olmak, kanmak, kifayetlenmek
yetirmek idare etmek, tamamlamak
yetişek eğitim
yetişkin büyük, yetişmiş
yetişme gelme
yetişmek bitmek, büyümek, dayanmak, erişmek, gelişmek, gitmek, idare etmek, olmak, öğrenmek, takip etmek, ulaşmak, uzanmak, üremek, varmak, vasıl olmak
yetişmemiş gök
yetişmiş olgun, yetişkin
yetiştirici müstahsil, üretici
yetiştirmek beslemek, iletmek, tamamlamak, yapmak
yetke kuvvet, sulta
yetki mezuniyet, salahiyet
yetkili mezun
yetkin kâmil, mükemmel, olgun, tam
yetmek çıkışmak, gitmek, idare etmek, kifayet etmek, ulaşmak
yevmiye vazife
yeygi yem
yezit hilekâr, sahtekâr
yezne damat, enişte, güvey
yığılışma izdiham
yığılışmak toplanmak
yığılma izdiham
yığılmak birikmek, kümelenmek, toplanmak, yıkılmak
yığın küme, kütle, sel, tepe, toplu
yığıncak meclis, toplantı
yığınla çok
yığıp bağlamak paketlemek
yığışmak birikmek, üşüşmek
yiğit atak, dayı, efe, er, gözü pek, kahraman, mert
yiğitçe yiğit
yiğitlik cesaret, erdem, kahramanlık, şecaat
yığma karma
yıkamak yumak
yıkı harabe
yıkık harap, tufeyli, viran
yıkılma yıkıntı
yıkılmak düşmek, göçmek, inmek, yığılmak, yok olmak
yıkılmaz sağlam
yıkım yıkıntı
yıkıntı enkaz, göçük, virane, viranelik
yıkışmak güreşmek
yıkkın harap
yıkma tahrip
yıkmacı yıkıcı
yıkmak bozmak
yıl sene
yilbik sara
yıldırak şimşek
yıldıramak parıldamak
yıldırı tedhiş
yıldız baht, kuzey, şans, talih
yıldız falcısı müneccim
yıldızlı açık, duru
yılgı dehşet
yılgın bozgun
yılgınlaşmak tükenmek
yılışmak yaltaklanmak, yüze gülmek
yılmak bıkmak, korkmak, usanmak, ürkmek
yine gene, tekrar, yeniden
yinelemek tekrar etmek, tekrarlamak
yinelenmiş mükerrer
yıprak eski
yıpramak incelmek
yıpranmak aşınmak, eskimek
yıpranmamış körpe
yıpranmış külüstür
yır ezgi, nağme, şiir, türkü
yirik yırtık
yırtıcı mahir
yırtık patlak, pejmürde
yırtıkça becerikli, girişken, hafifmeşrep, oynak
yırtılmak atmak
yırtılmış utanmaz, yırtık
yırtmak bastırmak, yok etmek, zorlamak
yısa etmek çekmek
yitik kayıp
yitikler zayiat
yitim kayıp
yitirilmiş yitik
yitirmek kaybetmek, kaybolmak
yitme kayıp
yitmek kaybolmak, sönmek, yok olmak
yıvışık ıslak, kaygan, yapışkan, yılışık
yiyecek kayıt, rızık, taam
yiyici obur
yobaz bağnaz
yoğalmak yok olmak
yoğaltıcı tüketici
yoğaltım tüketim
yoğaltmak tüketmek
yoğrulmak yamulmak
yoğun ağır, çok, derin, dolu, iri, kaba, kalın, kesif, koyu, sıkı, sıkışık, şişman, tombul
yoğunlaşmak kaynamak
yoğunlaştırma teksif
yoğunluk deniz, kesafet, kıvam, trafik
yoğurt katık
yoğurt çiçeği papatya
yoğuşmak yoğunlaşmak
yok bilakis, değil, yasak
yok etmek almak, bağlamak, gidermek, kavurmak, kazımak, kırışmak, kırmak, mahvetmek, silmek, temizlemek, yırtmak
yok olmak batmak, çıkmak, dağılmak, erimek, kaçmak, sönmek, yıkılmak, yitmek
yok yoksul fakir
yoklama kontrol, muayene, prova
yoklamak aramak, araştırmak, bakmak
yokluk ihtiyaç, kesat
yoksul çorak, fakir, fukara, kembağal, parasız, sefil, yetersiz
yoksulluk ihtiyaç, sefalet, zaruret
yoksun mahrum
yoksunluk mahrumiyet
yoksuz yoksul
yokuş çıkış
yol defa, erkân, ezgi, gaye, hat, hız, kere, kez, maksat, metot, minval, muamele, reçete, sefer, sırat, sistem, suret, şekil, tarz, uğur, usul, vadi, yöntem
yol ayrıcı çatal
yol azığı yolluk
yol halısı yolluk
yol sakçısı trafik polisi
yol uğrağı uğrak
yola gitmek uyuşmak
yola gitmeyen geçimsiz
yolagitmez huysuz
yolak patika
yolbaşçı lider
yolcu geçici
yolcu etmek göndermek
yolculuk gezi, sefer, seyahat, yol
yoldan çıkartma iğfal
yoldan sapma dalalet
yoldaş arkadaş, dost, eş
yoldaşlık refakat
yolkesen harami
yollamak atmak, çekmek, çıkarmak, göndermek, sunmak
yollanmak yürümek
yolmak almak
yolsuz uygunsuz, yersiz
yolsuzluk sahtekârlık
yolukucu bulaşıcı
yoluna için
yonmak yontmak
yontmak kesmek
yontu heykel
yordam çalım, kılavuz, yardımcı
yordamlı becerikli, yakışıklı
yorgan denk
yorgun harap, turşu
yormak üzmek
yortmak koşmak
yorum şerh, tefsir
yorumlama şerh, tabir, tefsir
yorumlamak açıklamak, yormak
yorumlanmak yorulmak
yoz adi, bayağı, bozulmuş, kaba, kısır
yozlaşmak bozulmak
yozlaşmış yoz
yön cephe, cihet, husus, istikamet, semt, taraf, veçhe, yan
yöndemci haydavcı, sürücü, şoför
yöndün spor
yönelik müteveccih
yönelmek dönmek, gelmek, tutmak
yönelteç direksiyon
yöneltme tevcih
yöneltmek çevirmek, vermek
yönerge talimat
yöneten müdür
yönetici rehber
yönetilebilir güdümlü
yönetim dümen, el, idare
yönetimsel idari
yönetmek çevirmek, idare etmek, kullanmak
yönetmelik talimat
yönetmen müdür
yönlendirilebilen güdümlü
yönlü uygun
yönseme temayül
yöntem erkân, metot, muamele, politika, reçete, seçenek, sistem, usul, yol
yöntemince resmen
yöntemlilik karar
yöntemsiz uygunsuz
yöre civar, etraf, mahal, muhit, ön, taraf
yöresel mevzii, yerel
yötel öksürük
yötelmek öksürmek
yubatmak alıkoymak, tehire salmak
yuf tuf, yuh
yufka ince, katlama, zayıf
yufkalık az
yuh yuf
yuha yuh
yuhalamak itiraz etmek, tuf tuf etmek
yukaç semer
yular yedek
yumak yıkamak
yumru ukde, yamru yumru
yumruk baskı
yumuk tombul
yumulmak atılmak, girişmek, saldırmak
yumuş hizmet, iş, mihnet, tapşırık, vazife
yumuşak hafif, hoş, müsamahakâr, sessiz, tatlı, uysal
yumuşaklaşmak yumuşamak
yumuşaklık letafet, müsamaha
yumuşamış vıcık vıcık
yunak hamam
yurt dar, diyar, el, emlak, il, konut, mekân, memleket, vatan
yurtlandırma iskân, yerleştirme
yurtlanma iskân
yurttaş vatandaş
yurttaşlık vatandaşlık
yutmak aldanmak, almak, inanmak, kanmak, katlanmak
yutturmak aldatmak
yuva in
yuvalamak dürmek
yuvalanmak toplanmak
yuvarlak değirmi, tombul, toparlak
yuvarlamak devirmek
yuvarlanmak düşmek, gitmek
yüce büyük, ulu, ulvi, yüksek
yücelmek yükselmek
yüğrük çevik, güçlü
yüğürmek koşmak
yük denk, engel, eşya, gaile, yüklük
yük makinası kamyon
yük odası yüklük
yüklem haber
yükleme doldurma, isnat
yüklenici müteahhit
yüklenmek taşımak, üstlenmek, yıkılmak, zorlamak
yüklü gebe, varlıklı
yüklük yük
yüksek faik, güçlü, koca, yüce
yüksek sosyete cemiyet
yükseklik irtifa, yükselti
yüksekokul ali mektep
yükseköğretim ali tahsil
yükselme terakki, terfi
yükselmek artmak, çıkmak, çoğalmak, fiyat, parıldamak, sivrilmek, yücelmek
yükselti irtifa, rakım, tümsek, yükseklik
yükseltme terfi
yükseltmek kaldırmak
yüksünmek tembellik etmek, üşenmek
yüküm zor
yükümlü borçlu, memur, mükellefiyetli
yülüme tıraş
yüngül hafif, üstünkörü
yüre dünya
yürek cesaret, ciğer, dil, gönül, iç, içeri, kalp, karın, kupa, mide, sadır, sine
yürek darlığı sıkıntı, üzüntü
yürekli cesaretli, cesur, cüretli, kabadayı, korkusuz
yüreklilik cüret, güven, yürek
yüreksiz ödlek
yürekten candan, içten
yürümek başmak, çıkmak, değişmek, geçmek, gezmek, gitmek, hareket etmek, hücum etmek, ilerlemek, işlemek, kaplamak, ölmek, saldırmak
yürürlük faaliyet, hareket, iş
yürüteç örümcek
yürütme icra
yürütmek çalmak, çekmek, olmak, uygulamak
yürütüm infaz
yürüyerek yayan
yürüyüş seyir
yüz beniz, bet, çehre, kap, kopya, satıh, sima, surat, suret, taraf, utanma, üzeri, yan, yüzey
yüz etmek ısmarlamak
yüz kiri yüz karası
yüz ölçümü yüz sathı
yüz sathı yüz ölçümü
yüze gülmek yılışmak
yüze gülücü ikiyüzlü, riyakâr
yüzer top şamandıra
yüzey satıh, üst, üzeri, yüz
yüzey şekilleri engebe
yüzeysel gelişigüzel, sathi
yüzlemek kaplamak
yüzmek durmak, soymak
yüznumara ayakyolu, tuvalet
yüzsüz arsız, utanmaz, vicdansız
yüzük kaşı çepçevre, çepeçevre
yüzük oyunu yüzük
yüzüstü yüzükoyun
yüzüyola uslu, uysal
yüzyıl asır
zaaf düşkünlük, zayıflık
zabit subay
zabıt tutanak
zabıtname tutanak
zade evlat, oğul
zadegân sosyete
zafiyet güçsüzlük, zayıflık
zahimli haşin
zahir açık, belli, elbette, görünüş, şüphesiz
zahir olmak belirmek
zahiren şeklen
zahirî yapmacık
zahmet çile
zahmetkeş emekçi
zahmetli emekli, güç
zahmetsiz kolay
zait artı, fazla, gereksiz
zakkumlaşmak acılaşmak
zalim cellat, katı
zalimce acımasız
zaman bugün, çağ, dakika, devir, devran, dönem, gün, mevsim, saat, vakit
zamanında eskiden
zamanlamak hesaplamak, nazara almak
zamazingo dost, metres
zamin kefil
zaminlik kefalet
zamir almaş, ivazlık
zamk yapışkan
zamkinos dost, metres
zamkinos etmek kaçmak
zammetmek katmak
zampara avratbaz, keskin
zamparalık bazlık
zan güman
zanaat pişe, sanat
zanaatçı zanaatkâr
zanaatkâr sanatkâr
zangır zangır tir tir
zangırdamak titremek
zannetmek sanmak
zanneylemek sanmak
zapt etmek tutmak
zaptiye jandarma
zaptiye memuru zaptiye
zar cidar, çeper, perde
zarafatçıl muzip
zarafet incelik, nezaket, zariflik
zarafetli zarif
zarar hasar, hüsran, zayiat, ziyan
zarar ederek zararına
zarar etmek yitirmek
zarar vermek dokunmak
zararına zarar ederek
zararlı kötü, muzır, olumsuz, pis
zarf kap, kılıf, sarma
zarif ince
zariflik zarafet
zaruret icap, sıkıntı
zaruri elzem, gerekli, zorunlu
zat adam, kendi, kişi, nesne, öz, şahıs, şey
zaten doğrusu, esasen
zati zaten
zatî kişisel, özel
zatlar zevat
zavallı âciz, biçare, fakir, fukara, gariban, garip, miskin, perişan
zaviye açı, bucak, köşe
zayi boş, kayıp, yararsız
zayi etmek kaybetmek, yitirmek
zayi olmak kaybolmak, yitmek
zayiat zarar, ziyan
zayıf çelimsiz, ince, kuru, yufka
zayıflamak daralmak, incelmek, kurumak, süzülmek
zayıflık zaaf, zafiyet
zeban dil
zebun âciz, zayıf
zebunlaşmak zayıflamak
zecren zorla
zedelenmek vurma
zehir acı, ağı, keder, ot, sıkıntı, zıkkım
zehirlemek sokmak
zehle döken illet
zehretmek sıkmak, üzmek
zekâ dirayet, feraset, kafa
zekâlı zeki
zeki uslu
zelzele deprem
zem yergi
zemberek yay
zemin dayanak, döşeme, dünya, ortam, taban, temel, yer, yeryüzü
zemmetmek kınamak, kötülemek, yermek
zen kadın
zendost zampara
zeng çan, çıngırak, zil
zeng etmek telefon etmek
zeng sesi zil
zengin gösterişli, kibar, varlı, varlıklı, varsıl, verimli
zenginleşmek kalkınmak, palazlanmak
zenginlik kudret, varlık
zenne kadın
zer altın, yaldız
zerer sakınca
zerger kuyumcu
zerli yaldız
zerrin sarı
zerzele deprem
zerzevat sebze
zevahir görünüm, görünüş
zeval kabahat, öğle, sorumluluk, suç
zevat adam, şahıs
zevce hatun, karı
zevç er, hayat yoldaşı, koca
zevk beğeni, eğlence, haz, keyif, lezzet, sefa, tabiat, tat
zevk etmek eğlenmek
zevklenmek eğlenmek, hoşlanmak
zevkli leziz, meraklı
zevküsefa eğlence
zevzek geveze
zevzeklik herze
zeybek efe
zeybek havası zeybek
zeyil ek
zeyrek uyanık, zeki
zeyreklik zekâ
zıbarmak gebermek, ölmek
zibil çöp
zıddına aykırı
zıddiyet çelişki, tenakuz, uyuşmazlık
zifaf gerdek
zifiri kapkaranlık, karanlık, zulmet
zifos boş, yararsız
zift katran
ziftlenmek yemek
zihayat canlı, dinç, neşeli
zihin an, bellek, bilinç, dimağ, hatır, kafa, yâd
zihince zihnen
zihinden zihnen
zihniyet kafa
zikıymet değerli, kıymetli
zıkkım ağı, zehir
zikredilen mezkûr
zikretmek anmak
zikrolunan mezkûr
zil zeng, zeng sesi
zilli bebek şakşakçı
zilli maşa edepsiz, şirret
zımba delgeç
zımbalamak öldürmek
zımbırtı zırıltı
zımni gizli, içerik, kapalı
zımnında için
zindan örs
zinde canlı, dimdik, dinç, diri, gümrah, sağlam
zindelik dinçlik
zıngıl zıngıl zangır zangır
zıngıldamak zangırdamak
zıngır zıngır zangır zangır
zıngırağı çıngırak
zıngırdamak zangırdamak
zinhar sakın
zıpçıktı gafleten, gözlenilmeden, türedi
zıpzıp bilye
zir alt, aşağı
zir zibil çer çöp
zira çünkü
ziraat ekincilik, tarım
zırdeli çılgın
zırıldamak zırlamak
zırıldanmak zırıldamak
zirizemin bodrum
zırlamak zırıldamak
zırnık metelik
zırt fırt zırt pırt
zırt zırt zırt pırt
zırtlak yavan
zırva boş söylemek, boşboğazlık, cefengiyat
zırvalamak boşboğazlık etmek, cefengiyat söylemek, saçmalamak
zirve doruk
zirzibil çöp, süprüntü
zıt akis, aksi, karşı, karşıt, ters
zıt olmak çelişmek
zıtlık tezat
zıvanasız kaçık
ziya aydınlık, ışık, nur
ziyadar ziyalı
ziyade fazla
ziyafet şölen, toy
ziyalı aydın, aydınlık, münevver
ziyan hasar, hüsran, zarar, zayiat
ziyan etmek ekmek, heba etmek, heder etmek
ziyaret görüşme
ziyaret etmek görmek
ziyasız karanlık
ziynet bezek, süs
zıypak kaygan
zor baskı, cebir, çetin, emekli, güç, kuvvet, müşkül, sıkıntı, yaş, zorla
zor alım müsadere
zoraki zorla
zorba derebeyi, pezevenk
zorbalık tahakküm
zorla zor, zoraki
zorlamak sıkmak, üstelemek, yırtmak
zorlamasız içten, kolay
zorlaşmak daralmak
zorlayıcı mücbir
zorlayış cebir
zorlu dayanıklı, güçlü, kızgın, kuvvetli
zorluk külfet, müşkül, zahmet
zorlukla güç
zorluklar müşkülat
zorunlu çaresiz, mecbur, mecburi, zaruri
zorunluluk zaruret
zuhur etmek belirmek
zula etmek aşırmak, çalmak, gizlemek, saklamak
zulmeden zalim
zulmet karanlık, zifiri
zulmetmek kıymak
zulüm cefa, eziyet
zübde öz
züğürt hasta, kembağal, pulsuz
zühul hata
zükâm nezle
zül alçaklık, düşkünlük, eclaflık, rezillik
zülfüyâr zülüf
zümre camia, cins, grup, takım, topluluk, tür
zürriyet çocuk