Türkçe Deyim İngilizce Açıklama Türkçe Açıklama
Abacı kebeci As soon as they happen, people who are uncertain Olur olmaz kimseler, ne olduğu belirsiz kişiler
Abanmak To be a burden on someone Birine yük olmak, onun sırtından geçinmek
Acemilik etmek Rash Düşüncesizce hareket etmek
Açık bono vermek Authorize someone to behave as they wish Bir kimseye, istediği gibi davranma yetkisi vermek
Adama benzemek Correct, look pleasing to the eye Düzelmek, göze hoş görünmek
Af buyurunuz A statement expressing apology Özür dilemeyi ifade eden bir deyim
Agop’un kazı gibi yutmak Eat every meal quickly Önüne konulan her yemeği çabuk yemek
Ağız gevşekliği Keep a secret Sır tutmak hali
Ah edip eh işitmek Always scream Daima feryat etmek
Ak sakaldan yok sakala gelmek Get old Çok yaşlanmak
Alavere dalavere, Çoban Mehmet nöbete The whole burden of a job is said to leave responsibility to the inadequate person. Or always putting heavy work on the oppressed. Bir işte bütün yükü, sorumluluğu yetersiz kişiye bırakma durumunda söylenir. Veya her zaman ağır işlerin mazlumların üzerine bırakılması.
Allah hakkı için Promise to the truth Doğruyu söylemesi istenen kimseye verilen söz
Amma da yaptın It means you said something that wouldn't happen. Olmayacak bir şey söyledin anlamında.
Arabayı düze çıkartmak Finally make your job easier Sonunda işini kolaylaştırmak
Astarı yüzünden pahalı Cost more than real value Gerçek değerinden fazlaya mal olmak
Aşüftelik etmek Be light and flirtatious Hafif ve işveli davranmak
Atma Recep din kardeşiyiz We know what each other is kullanılır. Biz birbirimizin ne olduğunu biliriz’ anlamında kullanılır.
Ayvaz kasap hepsi bir hesap They all come to the same account. Hepsi aynı hesaba geliyor anlamında.
Azrail olmak Being very fearful and overbearing Çok korkulu ve zorba olmak
Baba,baba değil iskele babası No respect, no good father Saygı duyulmayan,hayırsız baba
Başına feleğin tokmağı inmek Be a disaster Bir felakete uğramak
Bela aramak The reason for the fight. Kavga sebebi yaratmak.
Ben sarhoş,yolcu sarhoş Used to tell everyone that they have a strange attitude. Herkesin garip bir tutum içinde bulunduğunu anlatmak için kullanılır.
Beyni sulanmak To own. Bunamak.
Bıyıkları balta kesmez olmak Being strong, not afraid of anyone Güçlü olmak,kimseden korkmamak
Bızdık Little kid Ufak çocuk
Binin yarısı beş yüz o da ben de yok It is said to be consolation to console thoughtful people. Düşünceli kimseleri avutmak için teselli mahiyetinde söylenir.
Bir avuç toprak olmak Die Ölmek
Bir çırpıda At that moment O anda
Boşlamak To be indifferent, to cut the interest İlgisiz davranmak,ilgiyi kesmek
Boyunun ölçüsünü almak To be given by one's mouth Biri tarafından ağzının payı verilmek
Bulanık suda balık avlamak Taking advantage of the confusion and taking care of your interests Karışıklıktan yararlanıp menfaatini kollamak
Burnu kokuyu iyi almak To anticipate everything Her şeyi önceden sezmek
Büyük söylemek övünmek Övünmek
Büyüklük göstermek Forgive Bağışlamak
Cafer ağanın abdest suyu Tasteless, unsalted Tatsız,tuzsuz
Caka yapmak Flaunt Gösteriş yapmak
Can atmak Want so much Çok istemek
Can ciğer Sincere Samimi
Cana işlemek Influence Çok tesir etmek
Candan yanmış Dedicated Adamakıllı tutulmuş
Canı burnuna gelmek A lot of pain and suffering in a job Bir işte çok eziyet ve sıkıntı çekmek
Canın sağ olsun Consolation Bir ziyan için söylenen teselli sözü
Canını şeytana satmak Dealing with bad things Kötü işlerle uğraşmak
Ceddine okumak Descend Soyuna sövmek
Ceffel kalem etmek Judge immediately Hemen hüküm vermek
Cephe almak Hostile Düşmanca hal takınmak
Cıcığı çıkmak Get beat up Çok hırpalanmak
Ciğeri beş para etmez Unworthy person Değersiz kişi
Cihan alem bilmek To be known by everyone Herkes tarafından bilinmek
Cin fikirli Very clever, greedy Çok zeki,açıkgöz
Cumbadak dalmak Suddenly entering, diving Ani olarak girmek,dalmak
Curcuna koparmak Confuse the environment with noise Gürültüyle çevreyi karıştırmak
Curcunaya kalkmak Fight and get up to make noise Kavga ve gürültü çıkarmaya kalkmak
Çabalama kaptan ben gidemem In vain. Boşuna çabalama anlamında.
Çaçaron Scrappy, bitchy Kavgacı,şirret
Çağı geçmek Get old Yaşlanmak
Çala kalem Nonstop typing Durmaksızın yazarak
Çehre uzatmak To Sulking, pouting Küsmek,somurtmak
Çehresi atmak Yellowing Rengi sararmak
Çek arabanı Get out Defol anlamında
Çeşnisine bakmak To taste Lezzetine bakmak
Çevir kazı yanmasın It is said for those who translate. Sözünü çeviren kimseler için söylenir.
Çıkmaz ayın son çarşambası Uncertain and distant time Belirsiz ve uzak zaman
Çiğ süt emmiş olmak Despicable and dishonorable Soysuz ve namussuz olmak
Çileden çıkmak Anger overrun Hiddetlenerek sabrın taşması
Çizmeden yukarı çıkmak Be out of line Haddini bilmemek
Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek Great and unlikely dreams Durumuna uygun düşmeyen büyük ve olmayacak hayallere kapılmak
Çorbada tuzu bulunmak To be past Emeği geçmiş olmak
Çömlek hesabı Seductive account Baştan savma hesap
Çöpçatan çatmak To be fortune Kısmet olmak
Çürük tahtaya basmak To find what you hope, to be deceived Umduğunu bulamamak,aldanmak
Dağarcıkta bir şey kalmamak Losing everything Her şeyi yitirmek
Dalavere Game, fraudulent business Oyun,hileli iş
Davulu yarık The secret of shedding Sır saklamayan,önüne gelene içini döken
Dekbaz Cheater Hileci
Demir gibi olmak To be sound and healthy Sağlam ve sıhhatte olmak
Devede kulak It is used to indicate the disproportion between things compared. Kıyaslanan şeyler arasındaki orantısızlığı belli etmek için kullanılır.
Dırdır etmek Indecent Yerli yersiz söylenip durmak
Dikili ağacı olmamak Not having property Malı mülkü olmamak
Dili çetrefilli olmak Unable to speak comfortably and properly Rahat ve düzgün konuşamamak
Dilini zaptetmek Not talk Konuşmamak
Dişini sökmek Render Zararsız hale getirmek
Dokuz doğurmak Ending with fear and excitement Korkudan ve heyecandan bitmek
Dolmaları yutmak Blood to, to deceive Kanmak,aldanmak
Dostlar alışverişte görsün For the sake of business. Laf olsun diye iş yapanlar için söylenir.
Döner taşım yok,öter kuşum yok Have nothing Hiçbir şeye sahip olmamak
Dört dirhem bir çekirdek Stylishly dressed Şık giyimli kimse
Dudukuşu Chattering Geveze
Dümen suyundan gitmek Behave according to Karşısındakinin huyuna göre davranmak
Dünyaya kazık kakmak to die Ölmemek
Ebussuut Efendi’nin gelini Old fashioned dressed woman Eski moda giyinen kadın
Eceline susamak Engaging in dangerous work Tehlikeli işlere girişmek
Edepsizliği gündeliğe takılmak To make a habit of rudeness Edepsizliği alışkanlık haline getirmek
Efendilik yapmak Act with respect Saygılı hareket etmek
Efendizadem An appeal to the brain Beyim anlamında bir hitap
Eğrisi doğrusuna gelmek Incompatible work done by chance Uygunsuz yapılan işin tesadüfen uyumlu bitmesi
Ekmeği dizinde Ungrateful Nankör
Elemtere fiş kem gözlere şiş In the sense of evil eye Nazar değmesin anlamında
Eli çabuk Thesis Tez iş gören
Emeği geçmek Helping with a job Bir işin yapılmasında yardımcı olmak
Ensesinde boza pişirmek To grind too much Çok eziyet çektirmek
Ermeni gelini gibi A metaphor for women who always glide, glide Daima kırıtan,süzülen kadınlar için yapılan benzetme
Ervahlarına yuf olsun Cursing Sövgü
Eski çamlar bardak oldu Terms used to mean changed Şartlar değişti anlamında kullanılır
Eşek hoşaftan ne anlar It is said for insane, unappealing people. Anlayışsız,zevksiz insanlar için söylenir.
Etek belde Lithe and resourceful Kıvrak ve becerikli
Ev açmak Keeping the house apart Ayrı ev tutmak
Eyere de gelir semere de Useful for all jobs Bütün işlere yarar anlamında
Ez ez de suyunu iç Used to criticize a job that has no use. Hiç yararı olmayan bir işi tenkit etmek için kullanılır.
Ezilip büzülmek Be overly bored Aşırı sıkılgan davranmak
Fahiş faize batakçı müşteri People of similar personality find each other easily Benzer kişilikteki insanlar birbirini kolay bulur manasında
Faka basmak Fall Güç duruma düşmek
Falcı değilim ya I mean I don't know Ben olacağı bilemem anlamında
Fare düşse başı yarılır Used to describe the poverty of a place. Bir yerin yoksulluğunu anlatmak için kullanılır.
Farfara Incognito Ağzında sır tutamayan kimse
Fasulye gibi kendini nimetten saymak Give yourself more value than you do Kendine olduğundan fazla değer vermek
Feleğin çemberinden geçmiş Experienced, smart aleck Tecrübeli,bilmiş
Felekten bir gün çalmak Have a fun day Eğlenceli bir gün geçirmek
Ferteği çekmek Escape Kaçmak
Fesat kumkuması Always thinking evil Hep kötülük düşünen
Fıkırdamak Laugh Kesik kesik gülmek
Fıldır fıldır aramak Insist Israrla ve telaşla aramak
Fırın süpürgesi Weak, tall Zayıf,uzun boylu kimse
Fincancı katırlarını ürkütmek Taking actions that scare malicious people Kötü niyetli kişileri ürkütecek hareketlerde bulunmak
Fitil almak Flare Öfkeyle parlamak
Fol yok yumurta yok No reason or relationship Herhangi bir sebep veya ilişki bulunmaması
Forsu kırılmak Shake reputation and dignity İtibar ve onuru sarsılmak
Fukara babası The poor Fakirleri kollayan kimse
Fütur getirmek Despair and despair Umutsuzluğa ve çaresizliğe düşmek
Gafil baş,düşmana eş A person who is unprepared for his work can always be in a difficult situation İşlerinde hazırlıksız olan insan her zaman zor duruma düşebilir
Gagasından yakalamak Catch from weak point Zayıf noktasından yakalamak
Gavur ölüsü Quite heavy Oldukça ağır
Gavurun tembeli keşiş,Müslüman’ın tembeli derviş It is said to be condemned for people who devote themselves to worship and withdraw from the world. Kendini büsbütün ibadete verip,dünyadan elini eteğini çeken kişiler için kinaye yollu söylenir.
Gazali rana Beautiful, like a lovely gazelle dear Güzel,hoş ceylan gibi sevgili anlamında
Geçmişi kandilli Cursing Sövgü
Gemi aslanı Flashy, useless man Gösterişli,işe yaramayan adam
Geyik etine girmek to ripening Erginleşmek
Gırtlağından kesmek Restricting food money Yiyecek parasını kısıtlamak
Giderayak When I was about to leave Gitmek üzereyken
Girye bana hande sana An idiom used by anyone who thinks before Önce karşısındakini düşünen kimsenin kullandığı bir deyim
Giydirmek Rebuke Azarlamak
Gök demir,yer bakır Describes the existence of impossibilities and despair. İmkansızlıklar ve umutsuzluklar içinde bulunuşu anlatır.
Gömlek değiştirmek Change attitudes and opinions Tutum ve görüşlerini değiştirmek
Göründü Sivas’ın bağları It is used when opportunities appear that something that is expected to occur has occurred. Gerçekleşmesi beklenen bir şeyin ortaya çıktığına dair olanaklar belirdiğinde kullanılır.
Göz nuru dökmek Eye labor in the work done Yapılan işte göz emeği bulunmak
Güvendiği dağlara kar yağmak Confidence shake Güveni sarsılmak
Habbeyi kubbe yapmak Magnify something trivial Önemsiz bir şeyi büyütmek
Haber vermek Report Bildirmek
Hak getire No sense Yoktur anlamında
Halep ordaysa arşın burada Do what you do Yapacağını yap anlamında sitem
Ham ervah Black spirit Kara ruhlu kimse
Hangi peygambere ümmet olacağını şaşırmak Wondering who will keep his word and his path, what to do Kimin sözünü ve yolunu tutacağını,ne yapacağını şaşırmak
Hat çekmek trifle Önemsememek
Hatun Old-time gentlemen's address to his wife Eski zaman beylerinin,hanımlarına olan hitabı
Haymana öküzü Slouchy Hımbıl ve tembel kimse
Hazır mezarın ölüsü Used for lazy people who always want to be ready. Hep hazıra konmak isteyen tembel kimseler için kullanılır.
Her gün papaz pilav yemez You can't always do the same Hep aynı şeyler yapılamaz
Her işin hakkından gelmek Be successful in every job Her işi başarır olmak
Her tarakta bezi olmak Being involved in every business Her işle ilgili olmak
Hesaptan düşmek Ignore Yok saymak
Hır gür Fight Kavga
Hiçe saymak Give no value Hiç değer vermemek
Hindi gibi kabarmak Brag, brag Övünmek,böbürlenmek
Hokka gibi oturmak The sewing dress fits right on Dikilen elbisenin tam üzerine uyması
Hoşbeş etmek To chat Sohbet etmek
Hödük Impudent Görgüsüz,anlayışsız kimse
Hükümet sürmek Manage the country Ülkeyi yönetmek
Hüt dağı gibi şişmek Swell her belly Karnı şişmek
Icığını cıcığını sormak Learn all the details Bütün ayrıntıları öğrenmek
Ikına sıkına hardly Güçlükle
Ikınıp sıkınmak Force yourself to do business İş yapmak için kendini zorlamak
Ilıca ördeği Warm and comfortable Sıcağa ve rahata düşkün
Irağı yakın etmek Eliminating difficulties Güçlükleri ortadan kaldırmak
Irgat gibi çalışmak Work hard Çok çalışmak
Irgat pazarına döndürmek Scatter Bir yeri dağınık ve karışık hale sokmak
Isınmak Buying a 1-to 2-Love 1-Alışmak,2-Sevmek
Isıtıp ısıtıp önüne koymak Open a word in two Bir konuda ikide bir söz açmak
Iska geçmek Jump Atlamak
Iskartaya çıkmak Aging Eskimek
Islak tavuk Young woman Miskin kadın
Islatmak beat Dövmek
Işık göstermek Show the way Yol göstermek
Ivır zıvır Trivia Önemsiz şeyler
İbibullah sivri külah Lonely Yapayalnız,varlıksız olan kimse
İbiş gibi Similar to falcon Alığa benzer
İcabına bakmak 1- Make the necessary, 2- Eliminate 1-Gerekeni yapmak,2-Ortadan kaldırmak
İç fırtınasına tutulmak Depress Morali bozulmak
İç güveysinden hallice It's like this Durumu şöyle böyle
İfrit yardağı Helping evil Kötülüğe yardımcı olan
İğne yutmuş Very exhausted and distressed person Çok bitkin ve sıkıntılı kişi
İki yakası bir yere gelmez It can't get any order. Bir türlü düzene kavuşamaz
İkisini bir kazana koysan kaynamazlar It is used to tell the opposite people. Birbirine zıt insanları anlatmak için kullanılır.
İlk göz ağrısı First loved İlk sevilen
İmana gelmek Coming to Mercy Merhamete gelmek
İngiliz tabancası gibi kurulmak Selling, twitching Çalım satmak,kasılmak
İp korkusunu boynuna almak Risk death Ölümü göze almak
İpe un sermek Relax, make up excuses and avoid work Gevşemek,bahane uydurup işten kaçınmak
İpliği pazara çıkmak Shame on everyone Herkese rezil olmak
İstemem yan cebime koy It is said to be ridiculed about bribery Rüşvet konusunda alay yollu söylenir
İşi sıkışık olmak To be very burdensome İşi çok ve külfetli olmak
İtsiz köye dönmek Calm down, to less crowded Sakinleşmek,tenhalaşmak
İyi gün dostu Emerging on good days İyi günlerde ortaya çıkan
İyiden iyiye Thoroughly Adamakıllı
İzi belirsiz olmak Vanish İz bırakmadan kaybolmak
Kabak tadıvermek Constant, persistent Devamlı,ısrarlı bıktırmak
Kabasını almak Cursory cleaning of a place Bir yerin temizliğini üstünkörü yapmak
Kaçın kurrası An eye that is too open to come to any game is used to tell that someone is smart. Birinin hiçbir oyuna gelmeyecek kadar açık göz, akıllı olduğunu anlatmak için kullanılır.
Kağıt üzerinde kalması An agreement remains formalized, not implemented Bir anlaşmanın resmiyette kalması,tatbik edilmemesi
Kaleyi içinden fethetmek Solve the matter with the help of someone from the other side Meseleyi karşı taraftan birinin yardımıyla halletmek
Kalp ağrısı Pangs of love Aşk acısı
Kamburu çıkmak To have worked hard Çok çalışmış olmak
Kan akıtmak Sacrifice Kurban kesmek
Kan çanağı gibi Very fried Çok kızarmış
Kan ter içinde kalmak To get exhausted Çok yorulmak
Kapağı atmak Go to settle Gitmek,yerleşmek
Kapısını aşındırmak So go and go Çok gidip gelmek
Kara gün dostu A true friend who helps you in your troubled days İnsana sıkıntılı günlerinde yardım eden gerçek dost
Kaşının altında gözün var dememek Dislike or dislike what you do Yaptığını beğenmemek,takdir etmemek
Kedi ile harara girmek Partnership Geçimsiz biriyle ortaklık etmek
Kendine yontmak To act in their own interests without thinking about them. Karşısındakileri düşünmeden kendi çıkarına göre davranmak
Kıç atmak Crave Pek istemek
Kınalar yakmak Rejoice Çok sevinmek
Kimi kimsesi Relatives Yakınları
Kimseye eyvallah etmemek Not grateful to anyone Kimseye minnettar kalmamak
Kimya gibi Rare Az bulunur
Kont gibi Handsome and stylishly dressed Yakışıklı ve şık giyinmiş
Korkuluk Redundant Gereksiz ve yararsız kimse
Kör şeytanın işi yok It is used as a system by people who always encounter problems. Hep aksilikle karşılaşan kişiler tarafından sitem yollu olarak kullanılır.
Körün istediği bir göz,Allah verdi iki göz It is used for people who have more than they imagined. Hayal ettiğinden daha fazlasına kavuşan kişiler için kullanılır.
Kurdu koyunla barıştırmak Reconcile someone with evil Kötü biriyle saf birini uzlaştırmak
Kül yutmak To be tricked Kandırılmak,oyuna gelmek
Külçe gibi oturmak Crumble Yorgunlukla çökmek
Laçka olmak Aging, being useless Eskimek,işe yaramaz halde olmak
Laf altında kalmamak Not to be under the word of the other Karşısındakinin sözünün altında kalmamak
Laf ebesi Used for people who speak a lot. Çok konuşan kimseler için kullanılır.
Lakke yapmak Steal Başkasının hakkını çalmak
Lala paşa eğlendirmek Trying to entertain gentle people Nazik kişileri eğlendirmeye çalışmak
Lamı cimi yok Used to declare that you do not accept an objection on a subject. Bir konu üzerinde itiraz kabul etmediğini bildirmek için kullanılır.
Leb demeden leblebiyi anlamak To be insightful and intelligent Anlayışlı,zeki olmak
Leke sıçratmak blur Bulandırmak
Leşini çıkarmak Beat Kıyasıya dövmek
Leyleği havada görmek A lot is said to those who wander Çok dolaşanlara söylenir
Limoni tabiatlı Grouchy Mızmız
Lodosa tutulmuş gibi bocalamak Unable to predict what to do Ne yapacağını kestirememek
Lokman hekimin ye dediği Nice, sweet thing Güzel,tatlı şey
Lop yumurta Boiled egg Kaynamış yumurta
Lügat paralamak Speaking pedantically Anlamını bilmediği halde,bilgiç konuşmak
Lülüye gelmek fall for Aldanmak
Lüpe konmak Seize something precious without effort Değerli bir şeyi emek harcamadan ele geçirmek
Maça beyi gibi kurulmak Disrespect, to sit tight Saygısızca,kasılarak oturmak
Madrabaz Fraudulent interests Çıkarını hileli yollardan sağlayan kimse
Mahalle çocuğu Uneducated child Eğitimsiz çocuk
Makaraya takmak Ridicule Alaya almak
Marsık Very Brown Çok esmer kimse
Merak getirmek Black Kara sevdaya tutulmak
Meryem Ana kandili gibi Faded Soluk (belirsiz) anlamında
Meşe odunu Rude, insensitive man Kaba,anlayışsız adam
Meydan vermek Give an opportunity Fırsat vermek
Mısır’daki sağır sultan bile duydu No sense left Duymayan kalmadı anlamında
Mızrağı çuvala sığdıramamak It means that truth can never be hidden. Gerçeğin asla saklanamayacağı anlamında kullanılır.
Mis gibi burnunda tütmek To miss very much Çok özlemek
Miskinler tekkesi Where lazy gather Tembellerin toplandığı yer
Mürai Art Thoughtful Art düşünceli kimse
Mürekkebi kurumamak Being more new Daha pek yeni olmak
Mürekkep yalamış Read Okuyup,yazmış kimse
Mürüvvetini görmek See your good and happy days İyi ve mutlu günlerini görmek
Müslüman adam 1-Religious person, 2-Truthfulness 1-Dindar kişi,2-Doğruluktan ayrılmayan kimse
Nabzını yoklamak Trying to understand what the other person thinks Karşısındakinin ne düşündüğünü anlamaya çalışmak
Nalına mıhına vurmak Unable to predict what to do Ne yapacağını kestirememek
Namı nişanı kalmamak To disappear, to be forgotten Yok olmak,unutulmak
Nanpareye muhtaç olmak Being very poor Pek yoksul olmak
Nargile suyu Tasteless drink Tatsız içecek
Nazı geçmek Demand İsteği geri çevrilmeyen kimse
Ne ala memleket It is said to condemn improper works Uygunsuz yapılan işleri kınamak için söylenir
Ne yüzle What boldly means Ne cesaretle anlamında
Neci oluyor What does it mean Ne karışıyor anlamında
Nefsine yedirememek Not to accept something, not to accept Bir şeyi hazmedememek,kabul etmemek
Nevri dönmek He's very upset and it's because of him. Çok sinirlenip,bunun yüzünden belli olması
Nispet vermek Flaunt it upset Onu üzecek şekilde gösteriş yapmak
Nobran Rough, tough, hammer (nobody) Kaba,sert,kırıcı(kimse)
Noktası noktasına Righty- Tastamam
Nuh gemisi Where all kinds of people gather Her çeşit insanın toplandığı yer
Nuh nebiden kalma Ancient Çok eskiden kalma
Nur topu gibi Beautiful, fat, white (child) Güzel,şişman,beyaz (çocuk)
Nur yüzlü Clean-faced Temiz yüzlü kimse
Nutku tutulmak Being unable to speak of sorrow, fear Üzüntüden,korkudan konuşamamak
O bir düşeş In the sense that he was the result of fortune O talih sonucu ele geçirilmiştir anlamında
O gün bugün Since that day O gündenberi
O saat At that moment O anda
O tarakta bezi olmamak Not having an affair İlişkisi olmamak
Oh demek Take comfort Rahat etmek
Ok gibi ciğerine işledi A move made very sad Yapılan bir hareketin çok üzmesi
Ok yaydan çıktı Do something he can't give up Vazgeçemeyeceği bir işi yapmak
Olmuş armut gibi eline geçmek Easily achieve fatigue-free Kolaylıkla,yorulmadan elde etmek
Onun ipiyle kuyuya inilmez No sense of trust Güven olmaz anlamında
Oralı olmamak trifle Önemsememek
Oynak Woman in Light Hafif meşrep kadın
Oyun etmek Cheating, cheating Hile yapmak,aldatmak
Oyunun sakalı bitmek This statement describing the finished events is usually used at the end of the Karagöz plays. Bitmiş olayları anlatan bu deyim,genellikle Karagöz oyunlarının sonunda kullanılır.
Öbür dünyayı boylamak Die Ölmek
Öfke topuğa çıkmak Get angry Çok öfkelenmek
Öksüz babası Man protecting the orphans and the poor Öksüz ve yoksulları koruyan adam
Öküz boyunduruğa bakar gibi bakmak Inadvertently, forced to look İstemeden,mecburen bakmak
Ölçüsünü bildirmek Give Haddini bildirmek,cezasını vermek
Ömür adam Man in conversation Hoşsohbet adam
Önünü almak Stop Durdurmak
Öp babanın elini Used to tell the surprise of a surprise situation Sürpriz bir durum karşısında yaşanan şaşkınlığı anlatmak için kullanılır
Örümcek kafalı Old-fashioned, unable to adapt to innovations Eski kafalı,yeniliklere uyum gösteremeyen
Ötmek Nonsense, meaningless talk Durmadan anlamlı,anlamsız konuşmak
Öve öve göklere çıkarmak Glorify Çok övmek
Öyle başa böyle traş Indicates irrelevant situations. Alakasız durumları belirtir.
Özü sözü bir Honest Verdiği sözleri tutan dürüst kimse
Pabucuna kum dolmak Encounter obstacle Engelle karşılaşmak
Paçaları sıvamak Prepare Hazırlanmak
Paha biçmek Measure the value Değerini ölçmek
Pancar kesilmek Embarrassed Mahcup olup kızarmak
Paparayı yemek Share, hear Paylanmak,azar işitmek
Para peşin kırmızı meşin Tells that shopping is in advance Alışverişin peşin olduğunu anlatır
Paraya para dememek Gain plenty Kazancı bol olmak
Patentasının altına almak Take over Egemenliği altına almak
Pestil gibi olmak Being very tired and sluggish Çok yorgun ve halsiz olmak
Peşkeş çekmek Giving something of your own or someone else's gift to get a job done Bir iş yaptırmak için,kendine ait veya başkasına ait bir şeyi hediye etmek
Pılı pırtı Shabby, worthless Eski püskü,değersiz eşya
Piç etmek Disrupt, make useless Bozmak,işe yaramaz hale getirmek
Pişmiş aşa soğuk su katmak Disrupt a work in progress Yapılmakta olan bir işi bozmak
Piyasaya düşmek 1-To be very available, 2-To be the middle property 1-Çok bulunur olmak,2-Orta malı olmak
Postal Fond woman Düşkün kadın
Put kesilmek To remain silent and still Sessiz ve hareketsiz kalakalmak
Püsküllü bela Person or situation in trouble Kişinin başını derde sokan kişi veya durum
Rabbime emanet Leaving anyone's protection to God Herhangi bir şeyin,kimsenin korumasını tanrıya bırakmak
Rafta kurabiye var ama size göre değil In the sense of useless İşinize yaramaz anlamında
Rahat yüzüne hasret kaldı Being restless, not being comfortable Huzursuz olmak,rahat edememek
Ramazan keyfi Nervousness in fasting Oruç tutanlardaki sinirlilik hali
Rengi atmak Very excited and fading, yellowing Çok heyecanlanıp solmak,sararmak
Rengi olmamak Faint Silik olmak
Renk senfonisi A set of matching colors Birbiriyle uyuşan renkler bütünü
Rest çekmek Definitely not to accept Kesinlikle kabul etmemek
Rızkını taştan çıkarmak To make a living even in the most difficult conditions En zor şartlarda bile geçimini sağlamak
Rufailer karışır Describes the complexity of the work İşin karmaşıklığını anlatır
Ruhu bile duymaz He doesn't know anything about a job. Yapılan bir işten hiç haberi olmaz anlamında
Ruhuna hitap etmek Be impressed by anything Herhangi bir şeyden çok etkilenmek
Rüya gibi Used to come and tell temporary things Gelip geçici şeyleri anlatmak için kullanılır
Rüyasında görse hayra yormaz Fail Olacağına ihtimal vermemek
Rüzgar ekip fırtına biçmek Greater evil against evil Yapılan kötülüğe karşı daha büyük kötülüğe uğramak
Rüzgar gelecek delikleri tıkamak Taking all kinds of precautions Her türlü tedbiri almak
Saat gibi Smooth running Düzgün çalışan
Saat on bir buçuğu çalmak Very old age Yaşı çok ilerlemek
Sacayak olmak Three people come together and be very friendly Üç kişi bir araya gelip çok samimi olmak
Saçı uzun,aklı kısa Inconsiderate, stupid Düşüncesiz,aptal
Sağlam ayakkabı değil No one to be trusted, but doubt about its accuracy Güven duyulacak kimse değil, doğruluğu konusunda şüphe duyulur
Sakala soğan doğramak 1-Cheating, 2-insulting 1-Aldatmak,2-hakaret etmek
Saman gibi Tasteless, tutsuz Tatsız,tutsuz
Sapı silik Punk Serseri
Sarı Yahudi Fond of money Paraya düşkün kişi
Sazına bülbül koymak Very nice play Çok güzel çalmak
Sefalar getirdiniz Formerly used, pledged welcome Eskiden çok kullanılan,hoş geldiniz sözü
Sel önünden kütük kapmak Achieve a difficult job Zor bir iş başarmak
Sen sağ ben selamet Not having anything to do Yapacak bir şey kalmamak
Sıtma görmemiş ses Lush and thick voice Gür ve kalın sesli
Sidik yarışı Entering unnecessary competition Gerekli gereksiz rekabete girmek
Söyleye söyleye dilimde tüy bitti Describes the situation in which people who are not listened to even though they give advice. Çok öğüt verdiği halde sözü dinlenilmeyen insanların içinde bulunduğu durumu anlatır.
Sütüne havale etmek To leave your character, humanity Karakterine,insanlık duygusuna bırakmak
Şafak atmak I'm afraid to be surprised Korkmak,şaşırmak
Şahbaz Skilful and agile Becerikli ve çevik
Şapa oturmak Helpless Çaresiz kalmak
Şaşkın bakkal Hoofer Hesabını şaşıran kimse
Şerbetli Bad guy Kötü işler yapmayı huy edinmiş kimse
Şeşi beş görmek Not seeing well, being wrong İyi görmemek,yanılmak
Şeytan çekici Cute and smart boy Sevimli ve akıllı çocuk
Şeytan diyor ki The voice that says do something harmful from within İçinden zararlı bir şeyler yap diyen ses
Şifayı kapmak get ill Hastalanmak
Şimşek gibi With great speed Büyük bir hızla
Şirret karı Tight, grumpy, blustery woman Geçimsiz,huysuz,yaygaracı kadın
Şom ağızlı Pessimist, perpetual abuse Kötümser,olayları devamlı kötüye yoran kimse
Şöhreti afakı tutmak Become known to everyone Herkes tarafından bilinir hale gelmek
Şöyle bir bakmak 1-Cursory, 2-Looks like meaningful 1-Üstünkörü,2-İnceler gibi manalı bakmak
Şunu bunu bilmem I don't accept excuses, I don't listen. Mazeret kabul etmem,özür dinlemem
Taban çekmek Go Gitmek
Tabanvayla gitmek Walk Yürümek
Tadını kaçırmak Disrupt your taste Zevkini bozmak
Takıp takıştırmak So dress up Çok süslenmek
Talihi yar olmak Chance to help Şansı yardım etmek
Tantuna gitmek 1-To be killed, 2-To be in trouble 1-Öldürülmek,2-Belaya uğramak
Tasamın on beşi I don't care Umrumda değil anlamında
Taş yağar,kıyamet kopar Disaster, terrible time Felaketli,korkunç zaman
Taş yürekli Merciless Acıması olmayan kimse
Tavşan boku Neither benefit nor harm Ne faydası,ne de zararı olan kimse
Tebeşire peynir bakışlı Who can't see well, squint İyi göremeyen,şaşı
Tencere yuvarlanmış,kapağını bulmuş It is used to tell the same, equal things. Birbirine uygun,eşit şeyleri anlatmak için kullanılır.
Tiği teber şahı levent It is said to tell people who have exhausted everything. Her şeyini tüketmiş kimseleri anlatmak için söylenir.
Tosunum Robust is used for people Gürbüz kimseler için kullanılır
Tut kelin perçeminden Don't waste it, it means he doesn't have… Boşuna uğraşma,onda yok anlamında…
Tüy dikmek Taking action to make a bad situation worse Kötü bir durumu daha çok kötüleştirecek harekette bulunmak
Ucu dokunmak Be harmed by any work Herhangi bir işten zarar görmek
Uç vermek Seems to grow, to appear Görünmek,yetişmek,belirmek
Ufağını tefeğini toplamak Collect what you own Kendine ait ne varsa toplamak
Ufuk açılmak Identify new opportunities Yeni imkanlar belirmek
Ulan Hate, anger that expresses a form of appeal Nefret,öfke ifade eden bir hitap şekli
Ulu orta konuşmak Say without thinking, say randomly Düşünmeden söylemek,rastgele söylemek
Ununu elemiş eleğini duvara asmış He did it. Yapacağını yapmış
Utandınsa yüzüne kalbur tut Describes the unnecessary shame Utanmanın gereksizliğini anlatır
Uyku ölümün kardeşidir No one sleeps with the world. He doesn't know what's going on. Uyuyan kimsenin dünya ile ilgisi kesilir. Olup bitenden haberi olmaz.
Uzağı görmek To be able to predict the outcome of a job and how it will develop. Bir işin sonucunu,nasıl gelişeceğini önceden tahmin edebilmek.Tedbirli hareket etmek.
Uzun boylu Thinking thoroughly, calculating the details. Ayrıntıları hesap ederek,etraflıca düşünmek.
Uzun uzadıya Very detailed Çok ayrıntılı olarak
Uzun yaşın ahiri ölüm No matter how long they live, all living things will die one day. Ne kadar uzun yaşanırsa yaşansın,bütün canlılar bir gün mutlak öleceklerdir
Ücüğünden cücüğüne In all aspects Bütün yönleriyle
Üç aşağı,beş yukarı Slightly or slightly less than a specified number Belirlenmiş bir sayıdan biraz fazla veya biraz az olarak
Üçe beşe bakmamak Shopping without too much bargaining Çok fazla pazarlık etmeden alışveriş yapmak
Ümidi boşa çıkmamak Finding what you've been waiting for Beklediğini,umduğunu bulmak
Üsküdar dolmuşu gibi birbirinin üzerine Very crowded place Çok kalabalık yer
Üst perdeden başlamak Disrupt Ağzını bozmak
Üstünde durmak Insist Israr etmek
Üstüne almak Accepting as homework Ödev olarak kabul etmek,bilmek
Üstüne basmak To touch the subject Konuya değinmek
Üstüne varmak Insist on anger or promise Öfkelendirecek söz veya harekette ısrar etmek
Üstüne vurmak Add to Eklemek
Üstünüze iyilik sağlık It is said when talking about the disease Hastalıkla ilgili konuşurken söylenir
Üvey evlat muamelesi görmek Separated and contemptuous Ayrı ve hor görülmek
Üzerine tuz biber ekmek To increase the pain of a person, to deepen the trouble to behave Bir kimsenin acısını fazlalaştıracak, derdini derinleştirecek davranışlarda bulunmak
Üzerinize afiyet I wish it wouldn't affect you. Ben hastayım.Sizi etkilememesini dilerim.
Üzüm üzüm üzülmek Be sad Çok üzülmek
Üzüm yemek değil,bekçi dövmek It is used for people who waste time while standing important jobs. Önemli işler dururken vakit öldüren kişiler için kullanılır.
Vadesi gelmek Come to an end Ömrünün sonuna gelmek
Vakit geçirmek Dealing with unnecessary tasks Gereksiz işlerle uğraşmak
Vakit nakittir Time is our most valuable asset Zaman en değerli varlığımızdır
Var kuvveti pazuya vermek To rely on the strength of your arm. Kolunun kuvvetine güvenmek.
Vara yoğa karışmak Interfere with everything Her şeye karışmak
Vardığın yer körse,sen de gözünü kapa People have to obey them if they want to have good relations with their surroundings İnsanlar,çevresindekiler ile iyi ilişkiler kurmak isterlerse onlara uymak zorundadırlar
Vebali boynuna His sin means his Günahı ona ait anlamında
Veledizina Fatherless Babası belli olmayan
Verilmiş sadakası olmak To survive a trouble without getting hurt Bir belayı,kazayı zarar görmeden atlatmak
Vık dedirtmemek Not even making a sound Ses bile çıkarttırmamak
Vız gelip tırıs gitmek Never mind Hiç aldırmamak
Vız gelmek Seemless, ignore Önemsiz görünmek,aldırış etmemek
Vidin kalesi gibi metin olmak Be durable and patient Dayanıklı ve sabırlı olmak
Voli vurmak Hover Vurgun vurmak
Voyvoda kesilmek To be cruel. Zalim olmak.
Vur abalıya It is used to denote cruelty and injustice to quiet and calm people. Sessiz ve sakin kimselere yapılan zulüm ve haksızlığı belirtmek için kullanılır.
Vur patlasın çal oynasın It is said to have great fun. Büyük eğlenceler için söylenir.
Vurucu güç Equipped with very effective weapons Çok etkili silahlarla donatıldığı için savaş gücü yüksek askeri birlik
Vuslat kıyamete kalmak Lack of hope Kavuşma ümidi olmamak
Vücuda getirmek Exist Var etmek
Vücudunu ortadan kaldırmak Kill Öldürmek
Ya bu deveyi gütmeli,ya bu diyardan gitmeli It is said to indicate that a work must be done in compulsory situations. Mecburi durumlarda bir işin mutlaka yapılması gerektiğini belirtmek için söylenir.
Ya devlet başa,ya kuzgun leşe He states that every danger, even death, is taken for a great victory. Büyük bir zafer için her tehlikenin, hatta ölümün bile göze alındığını belirtir.
Ya herro,ya merro It is said when there is a choice. Seçim yapılması gereken durumlarda söylenir.
Yabana atmak Pay no attention Dikkate almamak
Yabana söylemek Nonsense Saçma ve yersiz konuşmak
Yağmur olsa kimsenin tarlasına yağmaz It doesn't help and help anyone. Kimseye faydası ve yardımı yoktur anlamında.
Yahudi pazarlığı Bargain bargaining Kıyasıya yapılan pazarlık
Yaka paça roughed Hırpalayarak
Yakadan geçirmek To adopt Evlat edinmek
Yalancı pehlivan Pseudo-hero Sözde kahraman
Yalova kaymakamı It is told to people who sell strings even though they are worthless. Değersiz olduğu halde çalım satan kişilere söylenir.
Yangın var diye bağırmak Bored with something Bir şeyden çok bıkmak,bezmek
Yaptığını bilmemek Sane Aklı başında olmamak
Yediği naneyi kokutmak Identify nonconformity Uygunsuzluğunu ortaya koymak
Yel kayadan ne alır Used to indicate an impossible situation. İmkansız bir durumu belirtmek için kullanılır.
Yıldırım gibi With great speed. Büyük bir hızla.
Yıldızı parlamak Luck Face Şans yüzüne gülmek
Yiyip bitirmek 1-To make it indispensable, 2-To constantly grind 1-Onmaz hale getirmek, 2-Devamlı eziyet etmek
Yobaz Rough sanctimonious. Kaba,sofu.
Yolu düşmek It's a coincidence. Bir rastlantı sonucu gelmek.
Yosma Beautiful and Fancy Woman Güzel ve süslü kadın
Yuf ervahına It's a word of defiance. Lanet olsun anlamındaki bir karşı çıkma sözü.
Yüreği geniş olmak To be free, to be able to remove everything Gamsız olmak,her şeyi kaldırabilmek
Yürekte var,elde yok It is said for people who are talented and unable to improve it because of impossibilities. Yetenekli olup,imkansızlıklar yüzünden bunu geliştiremeyen insanlar için söylenir.
Yüz yüze gelmek Encounter Karşılaşmak
Zahmet çekmek Grind and fall into fatigue Eziyet ve yorgunluğa düşmek
Zahmet etmek Fatigue. Yorulmak.
Zartalos Yellen to Yellenmek
Zebunu olmak Be very fond of someone Birine çok düşkün olmak
Zehir etmek Taste Tadını kaçırmak
Zehir zemberek Very painful Çok acı
Zembereği boşanmak Long laugh Uzun uzun gülmek
Zerre kadar Almost none Yok denecek kadar
Zevahiri kurtarmak Doing a sketchy job and not getting criticism Bir işi yarım yamalak yapıp eleştiri almamak
Zeval bulmak To disappear. Yok olmak.
Zıvanadan çıkmak Get angry Çok öfkelenmek
Zihne dank etmek Suddenly understand something that has not been understood for a long time with the interruption of any event Uzun zamandır anlaşılamayan bir şeyi,herhangi bir olayın araya girmesiyle birdenbire anlamak
Zil gibi Free and hungry Parasız ve aç
Zilleri takıp oynamak Rejoice Çok sevinmek
Zilsiz oynamak Rejoice Çok sevinmek
Zokayı yutmak Be cheated Aldatılmak
Zurnacının karşısında limon yemek Improper behavior, making it inoperable Uygunsuz bir davranışta bulunarak,çalışamaz hale getirmek
Zurnayı biz çaldık,parsayı o topladı It is said for the unjust and ready. Haksızlık edip hazıra konanlar için söylenir.
Züğürt tesellisi Empty, improper consolation Boş,yersiz avutma
Zümrüt gibi Green Yemyeşil